Çalışma planı: Ocak 2007 ila Ekim 2009 tarihleri arasında kliniğimizde tedavi edilen KHDAK tanılı 60 hastanın (57 erkek, 3 kadın; ort. yaş 57±10 yıl; dağılım 34-81 yıl) kaydı retrospektif olarak incelendi. Tümör evrelemesi hem klinik (torakotomi öncesi) hem de patolojik (torakotomi sonrası) olarak, altıncı ve yedinci TNM evrelemelerine göre ayrı ayrı yapıldı.
Bulgular: Altıncı TNM evrelemesinde klinik ve patolojik T evresi uyumu %73.3 iken, klinik TNM ve patolojik TNM evresi uyumu %48.3 idi. Olguların %20’sinde klinik evre patolojik evreden düşük, %31.7’sinde patolojik evreden yüksek saptandı. Yedinci TNM evrelemesinde klinik ve patolojik T evresi uyumu %61.7, klinik TNM evresi ve patolojik TNM evresi uyumu ise %41.7 olarak elde edildi. Bu evreleme ile olguların %28.3’ünde klinik evre patolojik evreden düşük, %30’unda patolojik evreden yüksek saptandı. Hastaların yedinci evrelemedeki klinik ve patolojik TNM evre sonuçları sırası ile %81.7’sinde ve %70’inde önceki evre ile aynı iken, %6.7’sinde ve %5.0’inde önceki evreden düşük idi. Hastaların %11.7’sinde ve %25.0’inde ise sırasıyla yüksek olarak değerlendirildi.
Sonuç: Çalışmamızda klinik TNM ve patolojik TNM evre uyum oranı yedinci evrelemede sisteminde altıncı evreleme sistemine göre daha düşük idi. Bu sonuç, girişimsel evrelemenin ve sistematik lenf nodu diseksiyonunun önemini göstermektedir. Erken evre olgularımıza dayanarak, yedinci TNM’ye göre evresi yükselen olgularda tedavi yaklaşımında değişiklik olmayacağı kanısındayız.