Çalışma planı: Ocak 2003 - Kasım 2011 tarihleri arasında kliniğimizde ameliyat edilen 11 pulmoner sekestrasyon hastası (7 erkek, 4 kadın; ort. yaş 36.1 yıl; dağılım 2-68 yıl) çalışmaya dahil edildi. Hastalar demografik özellikleri, yakınmaları, radyolojik özellikleri, yapılan ameliyat şekli ve gelişen komplikasyonları açısından incelendi.
Bulgular: Hastalarda en fazla görülen yakınma öksürük (n=8) ve hemoptizi (n=5) idi. Hastalarda ilk yakınma ile tanı arasında geçen süre, 1 ay ile 20 yıl arasında idi. Dört hastaya, sistemik vasküler anatomiyi tanımlamak üzere ameliyat öncesi bilgisayarlı tomografik anjiyografi incelemesi yapıldı. Hastaların 10’unda sekestrasyon intralober iken, bir hastada ekstralober idi. Tüm hastalarda cerrahi girişim yolu posterolateral torakotomi (7’sinde sağ, 4’ünde sol) idi. Hastaların yedisine lobektomi, üçüne segmentektomi, birine ise sol pnömonektomi ameliyatı yapıldı. Ameliyat sonrası dönemde iki hastada uzamış hava kaçağı, bir hastada atelektazi ve bir hastada bronkoplevral fistül gelişti. Mortalite görülmedi.
Sonuç: Pulmoner sekestrasyon, radyolojik olarak kitle görüntüsünden pnömonik infiltrasyona kadar geniş bir yelpazede karşımıza çıkabilir. Şüphelenilen hastalarda, ameliyat öncesi dönemde gösterilemese bile, cerrahi eksplorasyon sırasında sistemik arteriyel beslenme aranmalı ve masif kanamayı önlemek için diseksiyona buradan başlanmalıdır.