Konjenital aort stenozu valvüler, subvalvüler veya
supravalvüler seviyelerde görülebilir. Çocukluk
çağında görülen valvüler aort stenozlarına zaman
zaman subvalvüler bölgenin darlıkları da eşlik
edebilir. Bu tip çocuklarda genel olarak yenidoğan
veya erken çocukluk döneminde balon valvotomi
ve/veya açık aortik komisürotomi ile geçici bir
rahatlama sağlansa da, ilk 10 sene içinde bu olguların büyük bir çoğunluğunda sol ventrikül çıkım
yolunda yeniden darlık gelişmekte ve aortaya kalıcı
müdehale gerekmektedir. Ancak bu yaşlardaki çocuklarda basit aort kapak değiştirme yöntemleri ile
uygun çapta bir aort kapak protezi yerleştirilmesi
mümkün olmamakta ve aort kökü genişletme yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Anterior yaklaşımla valvüler ve subvalvüler bölgenin birlikte genişletilmesi esasına dayanan aortoventriküloplasti operasyonu aort annulusunda yaklaşık 1.5 kat bir
genişleme sağlaması bakımından bu tip olguların
cerrahi tedavisinde önemli bir yer tutmaktadır.
Kliniğimizde 8-16 yaşları arasında aortoventriküloplasti operasyonu uygulanan 5 hastanın yapılan
orta-uzun dönem takip sonuçlarında tüm hastaların
NYHA Class l fonksiyonel kapasitede bulunduğu ve
preoperatif dönemde ortalama 119.8 mmHg olan sol
ventrikül-aort gradientinin postoperatif dönemde
20.6 mmHg ya indiği; preoperatif dönemde ortalama
13.4 mm olan aort annulus çapının postoperatif
dönemde 22.4 mm'ye yükseltildiği gözlendi.
Orta-uzun dönem takip sonuçlarında gerek aort
annulus çapında sağladığı artış, gerekse sol ventrikül-aort gradientindeki kalıcı düşüşler ile aortoventriküloplasti operasyonunun valvüler ve subvalvüler bölgenin kombine darlıklarında mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir cerrahi
teknik olduğu görüşündeyiz.