Çalışma planı: Çalışmaya 24 erkek Wistar albino sıçan (ağırlık 200 g-250 g) dahil edildi. Gruplar A) kontrol (n=6); B) boş polimerik polikaprolakton film (n=6); C) transforme edici büyüme faktörü-b3 içeren polimerik polikaprolakton film formülasyonu (n=6); D) transforme edici büyüme faktörü-b1 nötralizan antikoru içeren polimerik polikaprolakton film formülasyonu (n=6) olarak tanımlandı. Tüm sıçanlara ikinci ve beşinci trakeal halkalar arasında yaklaşık 0.5 cmlik vertikal insizyon yapıldı. Grup Ada trakeal insizyon sadece sütüre edildi. Grup B, C ve Dde trakeal insizyon sütüre edildikten sonra trakeal insizyonun üzerine sırası ile boş polimerik polikaprolakton film, transforme edici büyüme faktörü-b3 içeren polimerik polikaprolakton film formülasyonu, transforme edici büyüme faktörü-b1 nötralizan antikoru içeren polimerik polikaprolakton film formülasyonu yerleştirildi. Cerrahiden 30 gün sonra sıçanlar sakrifiye edildi. Sonrasında sıçanların trakeaları mikroskobik olarak incelendi. Epitelizasyon, fibrozis, anjiogenezis ve inflamasyon durumları histopatolojik olarak değerlendirildi.
Bulgular: Otuz gün boyunca solunum sıkıntısı, stridor ve beslenme bozukluğu açısından izlenen sıçanlarda anormal bir durum görülmedi. Gruplar enflamasyon, fibrozis, anjiyogenezis ve epitelizasyon açısından değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı (p>0.05).
Sonuç: Transforme edici büyüme faktörünün aktif formları dokuda oldukça kısa yarılanma ömrüne sahiptir ve hızla uzaklaştırılmaktadır. Yeni geliştirilecek preperatlar ile bioaktivite korunabilir ve kontrollü salınım sağlanabilir. Transforme edici büyüme faktörü-b3ün ve transforme edici büyüme faktörü-b1 nötralizan antikorlarının trakea cerrahisi sonrasında granülasyon dokusunu önleme etkisini değerlendirmek için daha ileri detaylı araştırmalara gerek vardır.