Çalışma planı: Ocak 2009 - Aralık 2019 tarihleri arasında girişimsel bronkoskopik işlem yapılan sekonder pulmoner maligniteli toplam 83 hasta (42 erkek, 41 kadın; ort. yaş: 57.8±15.2 yıl; dağılım, 18-94 yıl) retrospektif olarak incelendi. Hastaların demografik ve klinik özellikleri, komplikasyonlar ve başarı ve sağkalım oranları dahil olmak üzere veriler kaydedildi.
Bulgular: En sık görülen sekonder pulmoner maligniteler öksürük, nefes darlığı ve hemoptizi şikayetleri ile böbrek ve tiroid tümörleri idi. Tanıya kadar geçen ortalama süre 34.7±52.8 (dağılım, 0 .1-219.3) a y v e t anı s onrası o rtalama s ağkalım 10±13.1 (dağılım, 0.2-44.4) ay idi. Hastaların toplam %92"sinin hava yolu obstrüksiyonu %50"nin üzerindeydi ve argon plazma koagülasyon, lazer, kriyo ve mekanik rezeksiyon gibi girişimsel bronkoskopik işlemler hava yolu açıklığını sağlamada başarılı idi. Lazer uygulaması sağkalımı anlamlı düzeyde iyileştirdi (p=0.015). Akut komplikasyon oranı %8.4 ve mortalite oranı %0 idi.
Sonuç: Sekonder pulmoner malignitelere bağlı trakeobronşiyal lezyonu olan hastalarda, hastalığın evresinden bağımsız olarak, girişimsel bronkoskopik işlemler, hava yolu obstrüksiyonuna bağlı dispne ve hemoptizi gibi hayatı tehdit eden semptomlarda hızlı bir iyileşme sağlayarak, hastaların sağkalımını uzatır ve primer hastalıkları için alabilecekleri ek tedaviler için onlara zaman kazandırır.