Çalışma planı: Bu prospektif çalışmaya Mayıs 2013-Mayıs 2014 tarihleri arasında elektif izole koroner arter baypas greftleme yapılacak toplam 30 hasta (25 erkek, 5 kadın; ort. yaş: 59.5±9 yıl; dağılım, 42-78 yıl) alındı. Hastalar üç gruba randomize edildi: Grup 1 (n=10) (Ringer laktat [RL]), Grup 2 (n=10) (%6 hidroksietil nişasta [HES] 130/0.4) ve Grup 3 (n=10) (RL + %6 HES 130/0.4). Hastaların ameliyat öncesi, anestezi öncesi ve sonrası, ekstrakorporeal dolaşıma geçişinden 10 dk. sonra, ekstrakorporeal dolaşımdan çıkıldığında ve ameliyat sonunda hemodinamik parametreleri, arteriyel kan gazı analizleri, hemoglobin, hematokrit, serebral rejyonel oksijen satürasyonu, idrar çıkışı ve sıvı dengesi kaydedildi. Nöron spesifik enolaz enzimi ve S-100 ? proteini ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası beşinci günde ölçüldü. Hastalara ameliyat sonrası beşinci gün ve üçüncü haftada Standardize Mini Mental Test uygulandı.
Bulgular: Hastaların serum Nöron spesifik enolaz enzimi ve S-100 ? protein düzeyleri fizyolojik sınırlar içinde olup, hiçbir hastada serebral hasarı düşündürecek klinik bulguya ve Standardize Mini Mental Test skor değişikliğine rastlanmadı. Biri Grup 1 ve üçü Grup 3 olmak üzere toplam dört hastada serebral rejyonel oksijen satürasyonunda başlangıca kıyasla %20"den fazla düşüş izlendi. Diğer parametreler açısından gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı.
Sonuç: Kardiyopulmoner baypas sonrası serebral hasar gelişiminde prime solüsyon içeriğinin herhangi bir etkisi olmamakla birlikte, serebral hasar gelişiminin önlenmesinde en önemli nokta serebral perfüzyonun korunmasıdır; bu da hastaların serebral perfüzyonları takip edilerek sağlanabilir.