Between february 1999 and september 2000 625 consecutive patients undergoing open heart surgery were entered into the study. Logistic regression analysis showed that postoperative pulmonary complications (p=0.03), blood usage (p=0.05) and the use of intra aortic balloon pump (p=0.02) increase ICU stay.
We speculate that pulmonary complications, particularly the nosocomial infections, will decrease by early extubation. Precise surgery and effective cardiopulmonary bypass management strategies will decrease the blood and intra aortic balloon pump usage, thus leading to the shortening of ICU stay.
Kalp cerrahisindeki tüm bü gelişimlerin ortak amacı hasta konforunu artırmak ve maliyeti azaltmaktır. Ancak tüm bu araştırmalarda temel ilke hasta güvenliğini telikeye sokmamaktır. Biz de bu çalışmamızda hemodinamik stabiliteyi korumadaki üstünlüğü bilinen [9] fentanyl ile fast-track protokolünün uygulanabilirliğini ve hastaların yoğunbakımda kalış sürelerine etki eden parametrelerin belirlenmesini amaçladık.
Postoperatif takip: Hastalar yoğun bakıma alındıklarında hemen ısıtıcı battaniye ile ısıtılmaya başlandı. Rektal ısı 37 ºCe ulaştıktan sonra ısıtıcı battaniye hasta üstünden alındı. Titremesi kontrol edilemeyen hastalara, meperidine IM/IV olarak uygulandı. Analjezi postoperatif 2-3. saatlerde tüm hastalara diklofenak sodiumun IM uygulanması ile sağlandı. Postoperatif hipertansiyon kontrolünde, kalp hızı ve miyokardial kontraktilitesi (EF > %40) uygun olan vakalarda beta bloker (metaprolol) tercih edildi. Özellikle sistolik hipertansiyonu olan vakalarda beta bloker kullanımına özen gösterildi. Entübe olan vakalarda hasta uyanıklığı yakından değerlendirilerek uyanık hastalara beta bloker öncesi midazolam yapılarak hipertansiyon kontrol edilmeye çalışıldı. Postoperatif yoğun bakımda hastalar SIMV + pressure support modunda mekanik ventilatöre bağlandı. Solunum sayısı 12/dk, tidal volüm 8-10 ml/kg, FIO2:0. 6, PEEP 0-5 mmHg, pressure support 10 mmHg, triger sensivitesi 2 cmH20 ayarlandı. Kan gazı örnekleri alınarak gerekli ayarlamalar yapıldı. Hastanın spontan solunumunun başlamasıyla solunum sayısı 8/dkya daha sonra 4/dkya azaltıldı. Hastanın solunum eforuna ve aldığı tidal volümlere bakılarak pressure support değeri tedricen azaltılarak 4 mmHg düşüldü. Bilinci açık, PCO2 < 48 mmHg, PH > 7. 30, arteriyel PO2/FIO2 > 250 ve 5 mg/kg/dk dozundan daha yüksek oranda dopamin almayan, hemodinamisi stabil, drenajı olmayan hastalar ekstübe edildi. Ekstübasyon sonrası 30 dk, 60 dk, 120 dklarda kan gazı, kan şekeri ve elektrolitler alınarak gerekli düzeltmeler yapıldı. Postoperatif 20-24 saatlerde hemodinamik olarak stabil, inotropik ajan almayan, gögüs tüpleri alınmış hastalar servise verildi ve postop 5. günü taburcu edildiler.
Hastalarımızın ortalama entübasyon süreleri 240 ± 230 dakikadır. Hastalarımızı yoğun bakımdaki kalış sürelerine göre 24 saattin altında ve üstünde olarak ikiye ayırıp incelediğimizde, hastaların % 91inın yoğun bakımda kalış süresinin 24 saatten az olduğunu, % 9 hastanın ise yoğun bakımda kalış süresinin 24 saatten fazla olduğunu gördük. Univariate analizde yoğun bakımda kalış süresine etki eden parametreleri incelediğimizde, etkili olan preoperatif parametreler Tablo 3de, operatif parametreler Tablo 4de ve postoperatif parametreler Tablo 5de görülmektedir. Bu parametrelerden hangisinin diğer parametrelerden bağımsız olarak yoğun bakımda kalma süresini etkilediğini lojistik regresyonla araştırdığımızda ise pulmoner komplikasyonların varlığı (p=0.03), kan kullanımının (p=0.05) ve IABP kullanımının (p=0.02) etkili olduğunu gördük.
Literatürde fast track uygulanan hastalarla klasik yöntemin uygulandığı hastalardaki solunum problemleri karşılaştırıldığında, hem ekstübasyon günü ve hem de postoperatif 5. gün atelektazi yönünden incelendiğinde her iki dönemde de fast track uygulanan grupta atelektazilerin anlamlı ölçüde az olduğu görülmüştür [8]. Görüldüğü gibi hastaların erken ekstübasyonları ve erken mobilizasyonları solunumsal problemleri önemli ölçüde azaltmakta bu da ICUde ve hastanede kalış sürelerini kısaltmaktadır [8].
Açık kalp cerrahisi sırasında kan kullanımının en fazla olduğu dönemlerden biri EKD dönemidir. Bunun nedenleri EKDın başlangıç sıvısına bağlı hemodilüsyon olması ve kalp tepesinin kaldırıldığı distal anastomozların yapıldığı dönemde venöz dönüş bozukluğuna bağlı rezervuar seviyesinin düşmesi ve sıklıkla volüm ilavesinin gerekmesidir. Hemodilüsyon nedeni ile volüm ilavesi de genellikle kan ilavesi şeklinde yapılmaktadır. Geçici olan bu rezervuar seviyesi bozukluğu venöz kanülün tekrar kontrolu, ameliyat masasının yükseltilmesi ve Trendelenburg pozisyonuna alınması ile volüm ilavesinden kaçınılabilir. Ayrıca EKD öncesi hastalara yapılacak olan diüretik ile idrar çıkışı artırılarak EKD öncesi hemokonsantrasyon oluşturulabilir. Bu müdahale de volüm ilavesi gerektiğinde kan yerine sıvı kullanımına olanak sağlar. Tüm bu önlemler alındığında kan kullanım oranı azalmakta ve fast track uygulanımının başarısı artmaktadır. Biz çalışmamızda bu önlemleri alarak kan kullanım oranlarımızı %73.1 hastada sıfır ünite, % 18.8 hastada 1 ünite, % 4.3 hastada 2 ünite, % 2.2 hastada 3 ünite, % 1.6 hastada 4-7 ünite olarak bulduk ve 24 saatten önce ICUden çıkan hasta oranımızı %91e yükselttik. Çalışmamızda ICUde kalış süresi uzayan hastalardan hiç biri ex olmazken yoğun bakıma geri alınan hastalardan sadece mezenter trombozu olan hasta kaybedildi. EuroSCORE değerine göre beklenen mortalite 3.7 ± 3.9 (% 95 CI 3.4 ± 3.9) iken, gerçekleşen mortalite 0.96 ± 0.98 (% 95 CI 0.2 ± 1.7) olarak bulundu.
Sonuç olarak, pulmoner komplikasyonun varlığı ICUde kalış süresini etkileyen önemli bir parametredir. Fast track protokolünün uygulanması ile sağlanan erken ekstübasyon, özellikle nozokomiyal enfeksiyonları, postoperatif atelektazileri ve diğer pulmoner komplikasyon insidanslarını azaltmaktadır. Perioperatif dönemde uygulanacak olan hemodinamik ve sıvı dengesi idaresi ile birlikte diğer manevralarla da kan kullanımının azaltılabileceği ve tüm bu önlemlerin alınması ile hastaların daha az yoğun bakımda kalmalarının sağlanabileceği kanaatindeyiz.
1) Leung JM, Goeher P, O Kelly BF, et al: Isoflurane anesthesia and myocardial ischemia: comparative risk versus sufentanil anesthesia in patients undergoing coronary artery bypass surgery. Anesthesiology 1991;74:838-47.
2) Tang J, Chen L, White PF, et al: Recovery profile, cost, and patient satisfaction with propofol and sevoflurane for fast-track office-based anesthesia. Anesthesiology 1999;91:253-61.
3) Quigley RL, Reitknecht FL: A coronary artery bypass" fast-track" protocol is practical and realistical in a rural environment. Ann Thorac Surg 1997;64:706-9.
4) Olivier P, Sirieix D, Dassier P, et al: Continuous infusion of remifentanil and target-controlled infusion of propofol for patients undergoing cardiac surgery: a new approach for scheduled early extubation. J Cardiothorac Vasc Anesth 2000;14:29-35.
5) Mora CT, Dudek C, Torjman MC, et al: The effects of anesthetic technique on the hemodynamic response and recovery profile in coronary revascularization patients. Cardiovasc Anesth 1995;81:900-10.
6) Engelman RM, Rousou JA, Flack JE 3rd, et al: Fast-track recovery of the coronary bypass patient. Ann Thorac Surg 1994;58:1742-6.
7) London MJ, Shroyer AL, Jerginan V, et al: Fast-track surgery in a Department of Veterans Affairs patient population. Ann Thorac Surg 1997;64:134-41.
8) David J, Dorothy T, Taras M, et al: Respiratory outcome with early extubation after coronary artery bypass surgery J Cardiothoracic Vasc Anesth 1997;11:474-80.
9) Thomas L. Higgins,MD: Safety issues regarding early extubation after coronary arter bypass surgery.J Cardiothoracic Vasc Anesth 1995;9:24-9.
10) Quasha AL, Loeber N,Feeley TW, et al: Postoperative respiratory care: a controlled trial of early and late extubation following coronary artery bypass grafting. Anesthesiology 1980;52:135-41.
11) Gall SA, Olsen CO, Reves JG, et al: Beneficial effects of endotracheal extubation on ventricular performance. J Thorac Cardiovasc Surg 1988;95:819-27.
12) Miyamoto T, Kimura T, Hadama T: The benefits and new predictors of early extubation following coronary artery bypass grafting. Ann Thorac Cardiovasc Surg 2000; 6:39-45.
13) Koolen JJ, Visser CA, Wever E, et al: Transesophageal two-dimensional echocardiographic evaluation of biventrcular dimension and function during positive end-expiratory pressure ventilation after coronary artery bypass grafting.Am J Cardiol 1987;59:1047-51.
14) Midell AI, Skinner DB, De Boer A, et al: A review of pulmonary problems following valve replacement in 100 consecutive patients. Ann Thorac Surg 1974;18:219-27.
15) Cheng DC: Impact of early tracheal extubation on hospital discharge.J Cardiothorac Vasc Anesth 1998;12:35-40.
16) Doering LV, Esmailian F, Laks H: Perioperative predictors of ICU and hospital cost in coronary artery bypass graft surgery.Chest 2000;118:736-43.
17) Karski JM: Practical aspects of early extubation in cardiac surgery. Cardiothorac Vasc Anesth 1995;9:30-3.
18) Mounsey JP, Griffith MJ, Heaviside DW, et al: Determinants of the length of stay in intensive care and in hospital after coronary artery surgery. Br Heart J 1995;73:92-8.
19) Jonmarker C, Nordstrom L, Werner O: Changes in functional residual capacity during cardiac surgery. Br J Anaesth 1986;58:428-32.
20) Locke TJ, Griffiths TL, Mould H, et al: Rib cage mechanics after median sternotomy. Thorax 1990;45:465-8.
21) Van Belle AF, Wesseling GJ, Penn OCKM, et al: Postoperative pulmonary function abnormalities after coronary artery bypass surgery. Respir Med 1992;86:195-9.