Methods: Between May 2003 and November 2011, 32 (7.3%) of a total of 438 patients who underwent SEPS developed recurrence of venous ulcers. All patients were evaluated by venous Doppler and the patients with a history of deep venous thrombosis underwent additional ascending venography. Patients with informed consents was operated by endoscopic method under spinal anesthesia, using 10 mm diameter with a 10 cm incision to medial and with CO2 insufflation 2 cm far from the previous incision scar, re-entering the 10 mm port area of subfascial with the gastrocnemius muscle Perforator veins were ligated using 10 mm titanium clips in subfascial space.
Results: Fourteen cases were redo-SEPS. Eighteen patients were treated with wound-care products. Nine of 14 wounds (64.3%) were completely recovered. Five wounds (35.7%) were not healed. None of the patients had any adhesions in the subfascial space. Dissection was able to be constructed easily. Perforator veins which were ligated before were seen at subfascial space. The number of per clip for a new perforator vein was one or two per patient. There was no technical difficulty. There was no complication or mortality.
Conclusion: In patients with recurrent venous ulcers despite prior SEPS, redo-SEPS can be safely performed, if necessary.
Şekil 1: Bacaktaki 10 mm’lik endoskopik portların giriş yerleri.
Şekil 2: Perforan venin endoskopik disektör ile ligasyona hazırlanması.
Şekil 3: Perforan venin 10 mm’lik titanyum klip ile ligasyonu.
Bizim hastalarımızda olmamakla birlikte, daha önceden safen ven ablasyonu eklenmemiş hastalara, safen ven ablasyonu yapılması, Nelzén ve Fransson’un[8] savunduğu gibi, venöz ülser iyileşmesinde yararlıdır. Ancak aynı çalışmada; kısa dönem klinik yararlanımda safen cerrahisine, SEPS eklememenin faydası olmadığı savunulsa da, SEPS ile bir yıl sonraki kontrollerinde tespit edilen perforan ven sayısında azalma sağlandığı belirtilmiştir. Dolayısıyla bu nedenle, redo-SEPS yapmanın, yara iyileşmesine olumlu katkısı olacağı kanaati doğmaktadır. Radyo-frekans, lazer gibi diğer tedavi yöntemleri; SEPS sonrası iyileşmiş, ancak yeniden nüks etmiş venöz ülserlere uygulanabilir mi diye araştırılmalıdır. Karşıt görüşlü yayınlara[8] rağmen, uluslararası kılavuzlara göre; kompresyon veya kompresyon ile medikal tedavi kombinasyonuna yanıt vermeyen venöz ülserlerde SEPS yapılması önerilmektedir.[9]
Subfasyal endoskopik perforan ven cerrahisi sonrası, önceden 3.5 mm’den küçük olan, ancak daha sonra hastanın mesleği nedeniyle hastalığın ilerlemesi, risk faktörlerinin devamlılığı ve hastanın kompresyon ve medikal tedaviye uyumsuzluğu nedeniyle, yeni tespit edilen perforan venler oluşabilir. Perforan ven çapı 3.9 mm’nin üstünde ve 0.5 milisaniyeden daha uzun süre reflü var ise perforan venlere girişimin gerekli olduğu düşünülmektedir.[10] Nükslerin engellenmesinde hasta uyumunun ve farkındalığının artırılması önemlidir. Ayrıca bazı hastalarda; ilk ameliyatında paratibiyal fasyotomi yapılmasına rağmen ulaşılamamış paratibiyal perforan venler olabilir. Redo-SEPS ameliyatı sırasında paratibiyal perforan venler arterlere yakın olması nedeniyle bu venler subfasyal alanda dikkatlice aranmalıdır ve mutlaka ligasyon yapılmalıdır.
Kompresyon tedavisi ile 26 haftada iyileşmeyen venöz ülserlerdeki en önemli nedenler şöyle sıralanmıştır. Venöz ülser çapının 20 cm2’den büyük olması, 12 aydan fazla süredir venöz ülserin varlığı, 33 kg/m2’den fazla vücut kütle indeksi, günlük 200 metreden az yürüyüş, cerrahi yara debridmanı öyküsü, yara yüzeyinin %50’den azının fibrin ile kaplanamaması, yara derinliğinin 2 mm’den daha fazla olması sayılabilir.[11] Burada sayılanların neredeyse tamamı bizim redo-SEPS uyguladığımız hastalarda bulunmaktadır. Dolayısıyla bizim hastalarımızın venöz ülserlerinin ilk ameliyattan sonra iyileşmesi, ama ardından mevcut risk faktörlerinin devam etmesi nedeni ile venöz ülser nükslerinin gözlenmesi beklenen bir durumdur.
Nükseden venöz ülserlerde; yara bakım ürünü kullanmaya gerek kalmamaktadır. Bizim hastalarımızda cerrahi tekniğin; yani, redo-SEPS’nin etkinliğini saptamak amacıyla yara bakım ürünlerinin kullanımından kaçınıldı ve sadece kullanılan cerrahi teknik ve konvansiyonel yara bakım teknikleri ile ek bir maliyet olmadan yara iyileşmesi sağlandı. Çalışmamızda plastik cerrahiye devredilen hastalarda değişik yara bakım ürünlerinin ve yara bakım tekniklerinin kullanılması kaçınılmazdır. Ancak, biz klinik olarak; cerrahi tedavi sınırları içinde kalmayı tercih ettik.
Subfasyal alanda yapışıklık olduğu var sayılarak redo girişimden kaçınılmamalıdır. Çünkü redo-SEPS; hastalarımızın tümünde, ilk ameliyattaki kadar rahat bir subfasyal alan diseksiyonu yapılabilmiş ve karbondioksit insuflasyonu ile geniş bir ameliyat sahası sağlanmıştır. Ayrıca, Spacemaker™ Surgical Balloon Dissector (Covidien, USA) cihazı işlem maliyetini artırmaktadır. Günümüz koşullarında hastanelerin işletme stratejileri nedeniyle, biz de klinik olarak; bu cihazın rutin kullanılmaması gerektiği kanaatindeyiz. Bunun için rijit kamera ile subfasyal alanın diseksiyonu zararsız ve kabul edilebilir bir yöntem gibi görünmektedir.
Sonuç olarak, venöz ülseri olup, daha önceden SEPS yapılan, ancak venöz ülseri nüks eden hastalarda redo- SEPS ameliyatı gerektiğinde güvenli bir şekilde yapılabilir, kanaatindeyiz.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Karabay O, Karaçelik M. Kronik venöz yetmezlik ve
venöz ülser tedavisinde subfasyal endoskopik perforator ven
cerrahisi (SEPS). Fleboloji Dergisi 2008;10:23-8.
2) Karaçelik M. Perforan ven cerrahisi: SEPS+RF ve lazer.
Türkiye Klinikleri J Cardiovasc Surg-Special Topics
2008;1:45-51.
3) Luebke T, Brunkwall J. Meta-analysis of subfascial
endoscopic perforator vein surgery (SEPS) for chronic
venous insufficiency. Phlebology 2009;24:8-16. doi: 10.1258/
phleb.2008.008005.
4) O’Hare JL, Vandenbroeck C, Earnshaw JJ. Randomized pilot
trial of early foam sclerotherapy for venous leg ulcers. Br J
Surg 2009;96(Suppl 1):15.
5) Nijsten T, van den Bos RR, Goldman MP, Kockaert MA,
Proebstle TM, Rabe E, et al. Minimally invasive techniques
in the treatment of saphenous varicose veins. J Am Acad
Dermatol 2009;60:110-9. doi: 10.1016/j.jaad.2008.07.046.
6) Elias S. Minimally invasive vein surgery: latest options for
vein disease. Mt Sinai J Med 2010;77:270-8. doi: 10.1002/
msj.20186.
7) Proebstle TM, Herdemann S. Early results and feasibility
of incompetent perforator vein ablation by endovenous laser
treatment. Dermatol Surg 2007;33:162-8.
8) Nelzén O, Fransson I; Swedish SEPS Study Group. Early
results from a randomized trial of saphenous surgery with or
without subfascial endoscopic perforator surgery in patients
with a venous ulcer. Br J Surg 2011;98:495-500. doi: 10.1002/
bjs.7370.
9) Nicolaides AN, Allegra C, Bergan J, Bradbury A, Cairols M,
Carpentier P, et al. Management of chronic venous disorders
of the lower limbs: guidelines according to scientific evidence. Int Angiol 2008;27:1-59.