Tartışma
Hultborn ve Kjellamn 1963te literatürden topladıkları 90 gluteal arter anevrizması olgusu yayınladılar [
1]. Bu tarihten sonra yayınlanmış 9 olguya daha rastlandı[
2,
4,
8,
9,
10]. Olguların çoğunda ancak dikkatli bir sorgulamada ortaya çıkan, önemsenmeyen pelvik bir travmanın var olduğu gözlendi. Gluteal arter anevrizmaları için de inferior gluteal arter anevrizmaları oldukça nadir görülmektedir. Superior gluteal arter, internal iliak arterin en geniş posterior dalıdır [
4]. Pyriformis kasının üzerinden ilerler sakroiliak eklemin hemen altından siyatik çentikten pelvisi terk eder, sakroiliak eklemdeki bir ayrılma bu damarın yaralanması ile sonuçlanır [
6]. Bu nedenle pelvis travmalarında, superior gluteal arter anevrizmaları, inferior gluteal arter anevrizmalarından daha sık görülür. Pelvik travma dışında iki olguda persistan siyatik arterde ateroskleroza [
2,
5,
8] ve iki olguda ise iatrojenik nedenlere bağlı gelişen anevrizma tespit edilmiştir[
1,
3,
4,
6].
Gluteal arter anevrizmalrında tipik semptom kalçada pulsatil veya nonpulsatil bir kitlenin var-lığıdır. Anevrizma genişleyince siyatik sinire bası yapar ve buna ait semptom ve bulgular ortaya çıkar. Atipik siyatik olgularında, özellikle superior gluteal, pudental ve posterior kutoneus sinir basısı da varsa gluteal arter anevrizması akla gelmelidir. Bu bölgede nonpulsatil kitlelerde; piyojenik apse, tüberküloz apsesi, sarkoma, siyatik herni, higroma, lipoma ve ekinokok kistleri yönünden ayırıcı tanı yapılmalıdır [
1]. Pelvik CT, magnetik rezonans, DSA ve konvansiyonel anjiografi kesin tanıyı koydurur [
7].
Gluteal arter anevrizmasının ilk cerrahi tedavisi 1898de Battlenin yaptığı anevrizmorafidir [
1]. Posteriorden direkt kitle üzerine yapılan müdahaleler çoğu zaman kontrol edilemeyen kontrol edilemeyen kanamalara ve sinir yaralanlarına neden olabilir [
8,
9]. İdeal olan, pelvik yolla transperitoneal veya retroperitoneal olarak internal iliak arter kontrol altına alındıktan sonra posterior yaklaşımla endoanevrizmorafi yapılmasıdır. İliak arter geçici olarak oklüde edilebilir veya sürekli bağlanabilir. Çoğu zaman geçici
oklüzyondan sonra anevrizmorafi bitirilip internal iliak arterdeik klamp kaldırılınca kanama yeniden başlar ve tekrar dönülüp internal iliak arter bağlanmak zorunda kalınmaktadır [
9]. Bu ne-denle, bizimde uyguladığımız gibi internal iliak arterin bağlanması ve anevrizma kitlesinin daha sonra çıkarılması en ideal yöntem gibi görünmektedir [
8]. Son yıllarda perkütan yolla, anevrizmayı besleyen damarın intraluminal oklüzyonu yapıldığı bildirilmektedir [
4]. Bu daha uygun ve komplikasyon riski daha az bir teknik olabilir.
Cerrahi tedaviden önce, gluteal anevrizmalarda anjiografi yapmak esastır. Anevrizma alt ekstremiteyi besleyen persistent siyatik arterden kaynaklanabilir. Tedavi amacıyla bu arterin bağlanması ekstremitenin kaybına neden olabilir [
4,
5,
7]. Bu olgularda tedavi, anevrizmanın çıkarılıp greft interpozisyonu veya anevrizmatik arterin bağlandıktan sonra bypass yapılması şeklinde olmalıdır.
Sonuç olarak gluteal bölgedeki kitleye anjiografi ile kesin tanı konulmadan cerrahi müdahale yapılmamalıdır. Tercih edilecek yol anevrizmayı besleyen arterin intraluminal kapatılması veya internal iliak arter kontrol altına alındıktan sonra posterior yaklaşımla anevrizmorafi yapılmasıdır. Ancak bu anevrizmanın persisten siyatik arterden kaynaklananbileceği de unutulmamalıdır.