Hastaların çoğu acil servise yaralanmadan sonraki ilk 30 dakika içinde getirilmiştir. Hastalara acil servise kabul edildikleri andan itibaren lüzumuna göre endotrakeal enkübasyon, volüm replasmanı ve göğüs tüplerinin takılması işlemleri seri bir şekilde yapılmış ve hastalar hızlı bir şekilde operasyon odasına alınmıştır. Hastalara lüzumuna göre sağ ya da sol anterolateral torakotomi yapıldı, kardiyak tamponad perikardiyotomi ile giderildi. Kardiyak yaradaki kanama, parmak basıncı ile giderildikten sonra pledgetli 2/0 yada 3/0 atravmatik propilen sütürlerle kontrol altına alındı. İlave olarak batın içi yaralanmaları olan hastalar için laparatomi yapılarak eşlik eden yaralanmalar onarıldı. Postoperatif dönemde hastalara rutin olarak ikili ya da gereğine göre üçlü antibiyotik kombinasyonu uygulandı.
Penetran kardiyak yaralanmalarda son 20 yıl içinde progressif bir artış olmuştur. Bununla birlikte literatür çoğunlukla ateşli silah yaralanmalarda artma olduğunu göstermektedir [6]. Biz burada toplumsal farklılıkların penetran yaralanma şeklini etkileyeceğini düşünüyoruz. Retrospektif çalışmamızda da ateşli silah yaralanmasına bağlı oluşmuş penetran kalp yaralanmasına rastlamadık.
Ateşli silah yaralanmaları perikardiyumda daha geniş defektlerle beraberdir ve myokardiyal dokuda bıçakla yaralanmaya göre daha çok harabiyet yaparlar. Bıçakla yaralanmalarda %80-90 perikardiyal tamponad oluşurken ateşli silah yaralanmalarında % 20 oluşur [7].
Moreno ve arkadaşları [8] sağ ya da sol ventrikülde olsun bıçaklanma ya da ateşli silah yaralanmasında tamponad mevcudiyetinin hayatta kalma oranını arttırdığını gözlemişlerdir. Tamponadlı hastalarda hayatta kalma oranı %73 iken tamponadsız hastalarda bu oran %11 dir. Çalışma grubumuzdaki hastaların ikisi hariç hayatta kalan 16'sında tamponad bulguları mevcuttu. Hastalarımızın yüksek hayatta kalma oranları buna bağlı olabilir.
Karinel ve arkadaşları [3] kardiyak çemberlerin tutulum oranlarını penetran kardiyak yaralanmalarda gözden geçirmişler ve %42.5 sağ ventrikül, %33 sol ventrikül, %15.4 sağ atrium ve %5.8 sol atrium tutulumu tespit etmişlerdir. %33 vakada da intraperikardiyal büyük damar yaralanması tespit etmişlerdir. Total hayatta kalma oranı %61 iken bıçakla yaralanmalarda bu oran %78, ateşli silah yaralanmalarında ise %40'dır. Bizim serimizdeki vakaların ise hayatta kalma oranları %85'dir. Bizim serimizde de sıklık sıralaması bu çalışmaya paraleldir ancak sağ ventriküle nafiz penetran yaralanma oranı bariz şekilde yüksek olup oranı %70 dir.
Yüksek oranda sağ ventrikül tutulumunun hastalarımızın hayatta kalma oranının yüksek olmasında önemli bir katkısı olmuştur.
Kardiyak yaraların onarımını takiben ciddi postoperatif komplikasyonlar oluşabilir [9]. Bunlar koagülopati, sepsis, ensefalopatidir. Koagülopati kardiyojenik ve hemorajik şok sebebiyle fazla kan transfüzyonlarının yapılmasına bağlı oluşur. Sepsis sıklıkla Staf. Aureus'a bağlıdır. Koagülopati ve ansefalopati genellikle ölümcül seyreder. Bizim serimizde iki hastada yara yeri enfeksiyonu gelişti ve uygun tedavi ile kontrol altına alındı.
Kentimizde suç ve şiddet olaylarının artmasına paralel olarak penetran kardiyak yaralanmalar artma eğilimindedir. Deneyimlerimiz göstermiştir ki; endotrakeal entübasyon, volüm replasmanı, acil torakotomiyi takiben göğüs tüpünün yerleştirilmesinden oluşan hızlı resüsitasyon, hastaların hayatta kalma oranların daki artışın en önemli sebebidir.
1) Bilroth T. The scalpel and the heart. in
Richardson RG (ed): The Scalpel and the Heart.
New York, Scribner' s, 1970,p 27.
2) Rehn L. Uber penetirende herzwunden and
herznaht. Arch Klin Chir 55: 315,1897.
3) Karrel R, Shaeffer MA, Franaszek JB. Emergency
diagnosis, resuscitation and tratment of acute
penetrating cardiac trauma. Ann Ererg Med
1982; 11:504-517.
4) Ivatury RR, Nallathambi MN, Ruhman M.
Penetrating cardiac trauma: quantfying the
severity of anatomic physiologic injury. Ann
Surg 1987; 205: 61-66.
5) Kulsrestha P, Das B, lyer KS, et al. Cardiac
injuries: a clinical and autopsy profile. J trauma
1990; 30: 203-207.