A 37 year-old male patient who had edema on neck, face and arms, dispnea, complaint of difficulty of working while bending was accepted to our department. In the physical examination there were edema on neck, face and arms, hyperemia in conjunctivae and venous collaterals at the anterior thoracic wall. Telecardiographic findings were nonspecific. There were calcifications in the area vena cava superior in the computed tomography. In upper the extremity flebogram, right subclavian vein and jugularis interna were partly visualized and left subclavian vein was completely occluded. Median sternotomy and subclavicular incision were made in the operation. The conjunction area of vena cava superior and innominate vein was hard. In the frozen histopatholojic examination there was no evidence of malignancy. Two subclavian-right atrial by-pass were made by using two separese 8 mm ringed PTFE grafts. On the other hand right internal juguler-right atrial bypass was done with a spiral vein graft prepared from saphenous vein. The grafts were patent on Doppler ultrasonogram.
Postoperative course showed uneventfulrecovery. The complaints of the patient decreased significantly. The patient was discharged on the 10th day.
In the selected cases of vena cava superior syndrome, successful results can be obtained by vascular reconstruction.
Operatif yaklaşıma mediastinal sternotomi ile eksplorasyon ve rekonstrüksiyon planlanarak başlandı. Yapılan median sternotomi sonrasında vena cava superior ve innominate ven birleşim yerinin sert yapıda olduğu tespit edildi. Bu bölgeden yapılan frozen histopatolojik incelemesinde malignite görülmedi. Her iki subklavian bölgeden subklavian venler eksplore edilerek askıya alındı.
Bilateral greftleri toraks içerisinden geçirebilmek için tüneller açıldı. İnternal juguler ven eksplore edildi. İntratorasik rekonstrüksiyona müsait olduğuna karar verildi. Sağ alt ekstremiteden medial malleolden kasığa kadar çıkarılan vena safena magna longitudinal olarak kesildi. 18 mm buji etrafına sarılarak spiral ven grefti elde edildi. Müteakiben sistemik 1.5 mg/kg dozdan heparinizasyon yapıldı. Sağ ve sol subklavian venlere 8 mm çaplı iki ayrı PTFE ringli greft (Gore-Tex®) kullanılarak end-to-side anastomozlar yapıldı. İnternal juguler vene hazırlanan spiral ven grefti ile end-to-side anastomoz yapıldı. Atrial anastomozlar için sağ atrium apendiksini genişçe içine alacak şekilde klemp konuldu. Sağ atrium apendiksinin tepe noktasına spiral ven grefti ağızlaştırıldı. PTFE greftler sağ atrium duvarına ayrı ayrı anastomoz edildi (Resim 3). Sütür materyali olarak polipropilen (Prolen®, Ethicon) kullanıldı. Anastomozlar tamamlandıktan sonra klempler kaldırıldı. Greftlerin akımının iyi olduğu peroperatif olarak tespit edildi.
Sonuç
Postoperatif komplikasyon gelişmedi. Hastanın şikayetleri belirgin derecede düzeldi ve 10. günde taburcu edildi. Alınan biyopsi materyelinin histopatolojik incelenmesinde kronik nonspesifik inflamatuar değişiklikler tesbit edildi. Bu haliyle olgu idiopatik venöz tromboz olarak değerlendirildi. Hastaya postoperatif 2. ayda yapılan renkli doppler ultrasonografi ile her iki subklavian-sağ atrial by-pass, internal juguler ven-sağ atrial by-pass greftleri kontrol edildi. Her üç greftinde açık olduğu görüldü (Resim 4,5,6,). Hastamız postoperatif 4. ayında ve oral antikoagülan almakta olup asemptomatik olarak takip edilmektedir.