Grup Ia: LADde lezyon yok
Grup Ib: LAD lezyon var,fakat septal arteri ilgilendirmiyor.
Grup II a: LADdeki lezyon, septal arterin çıkış bölgesinin öncesi ve sonrasında.
Grup IIb: LAD lezyon,septal arterih çıkış bölgesinin öncesi ve sonrasında.
Grup II c: LAD de lezyon yok. Lezyon, septal arterin kendisinde.
Biz bu sınıflamaya bir grup daha ilave ettik. Bu sınıflamanın hataları değerlendirirken daha uygun olacağını düşündük.
Grup IId: LAD lezyonuna ek olarakseptal arterin kendisinde lezyon var.
Bu sınıflamaya göre, hastaların dağılımı tablo 1de gösterildi.
Bütün hastalara standart monitorizasyonu takiben, sternotomi kanülasyon yapıldı. Rdetrograd kardiopleji kateteri sağ atrium açılmadan,sağ atrium serbest duvarına konulan kese ağzı dikişi içinden koroner sinüse yerleştirildi. Kardiopulmoner bypass (KPB) altında orta derecede hiportermi (28*C) sağlandı. +4*Cst.Thomas II solüsyonu önce 15 ml/kg antegrad, sonra 5 ml/kg retrograd yolla verilerek kardiak arrest sağlandı. Kalp ayrıca topikalolarak soğutuldu. 20 dk,ara ile retrograd yolla 5ml/kg dozda kardioplejik verildi. Önce distal anastomozlar yapıldı. Proksimalanastomozlar, aortik kross klemp kaldırıldıktan sonra lateral klemp kullanılarak yapıldı.
64 hastaya toplam distal 90 anastomoz (orta:3 anastomoz/hasta) yapıldı. 62 hastaya sol internal mamarian arter (LİMA) ile LADye insitu ypass yapıldı. 2 hastada ise LİMA uygun bulunmadığı için LAD ye safen graft ile aorto-koroner bypass yapıldı. 20 graft 1 diagonale,44 graft sağ koroner artere (28 posterior decendiğg, 16 sağ ana koroner), 20 graft 1. obtuse margine, 22 obtuse margine, 10 graft circumflex arter gövdesine, 10graft intermedien artere anastomoze edildi (Şekil 2).
Total KPB süresi 60-180 dk (ort:120dk), kross-klemp süresi 20-105 dk (ort:55 dk) olarakbulundu Gruplar arasında her iki süre bakımından belirgin fark yoktu.
Postoperatif Dönemde hatalar,arteriel venz ve pulmoner arter wedge basıncıile takip edildi. Kan gazları, elektrolit dengesi, drenaj ve diğer parametre-lerle hasta takibi sağlandı. Bütün hastalar da kardiak enzim ölçümleri yapıldı.
İstatistiki analizler bir PC bilgisayarda Pf ve STATGRAF paket programları kullanılarak oranlar arası farklılık testi ile yapılmıştır.
Grup II,deki ileti bozukluğuoranının yüksekliği şöyle izah edilmektedir: Proksimal ileti yolu LADnin FSA dalı ile beslenmektedir. Grup IIdeki hastalarda FSAnın beslenmesinde bozukluk vardır [4,11].Yapılacak antegrad kardiopleji ile FSA ya yeterli kardioplejik solusyonun uyaştırılamayacağı ortadadır. Biz bu düşünceden hareketel özellikle Grup II hastalarda antegrad-retrograd kombine kardiopleji ile FSAnın daha iyi perfüze edilebileceğini gözönüne alarak bu çalışmayı planladık. Mosseri grubuve Onursal Grubunun yaptıkları çalışmalardı sırasıyla %55 ve %27.5 oranında ileti bozukluğugeliştiği halde çalışmamızda 46 hastadan 2 hastada (%4.3) ileti bozukluğu gelişti (Şekil 3).İleti bozukluğuunun daha düşük oranda gelişmesinin, FSAnın kombine kardiopleji ile dahadüşük oranda gelişmesinin, FSAnın komine kardiopleji ile daha iyi perfüze edilmesi ve miyokardın daha homojen olarak korunmasına bağlı olduğunu düşündük Hastalarımızda mosseri grubunda olduğu gibi preoperatif MI ile postoperatif ileti bozukluğu arasında ilişki bulamadık. Çalışma grubumuzda bir hatada sağ dal bloku, diğer hastada da sol dal bloku gelişti. İleti bozukluğu gelişen vaka sayısı az olduğundan gilişebilecek ileti bozukluğu cinsi hakkında yetirli bilgi elde edilemedi.
Çalışma grubumuzdaki hastalar ile Mosseri ve Onursal grubundaki [4,11] hastalar çeşitli önlerden birbirine benzediklerinden bu iki grupla kendi çalışma grubumuz arasında istatistiki olarak anlamlı fark bulundu (p <0.05).
Sonuç olarak antegrad-retrograd kombine kardiopleji ilemiyokardın dana iyi korunduğu,buna bağlı olarak postoperatif ileti bozukluklarının daha düşük oranda meydana geldiği kanaatine vardık. Özellikle GrupII koroner arter lezyonu olan hastalarda kombine kardiopleji uygulamanın daha iyi olacağını düşündük. Ayrıca bu hastalarda FSA bölgesine yeterlikan akımı sağlamak için özellikle çok iyi gelişmiş FSAya ilave girişimlerin (Peroperatif angioplasti, endarterektomi, bu bölgeye bypass) yapılmasının da uygun olacağı ortadadır.
1) Zeldis SM, Morganroth J, Horowitz LN, Michelson EL, Josephson ME, Lozner EC, et al: Fascicular conduction disturbances after conorary bypass surgery: Am J Cardiol 91:860-4,1978.
2) Caspi Y, Safadi T, Ammar R, Elamy A, Fishman NH, Merin G: The significance of bundle branch block in the immediate postoperative electrocardiograms of patients undergoing coronary artery bypass: J Thorac Cardiovasc Surg 93:442-6,1987.
3) Satinsky JD, Collins JJ Jr, Dalen JE: Conduction defects aftercardiac surgery. Circulation 50 (Supply 2): 170-4,1974.
4) Mosseri M, Meir G, Lotan C, Hasin Y, Applebaum A, Rosenheck S, Shimon D, Gotsman MS: Coronary pathology predicts conduction disturbances after coronary artery bypass grafting: Ann Thorac Surg, 51:248-52,1991.
5) Kirklin JW, Barratt-Boyes BG: Cardiac Surgery, New York, John Wiley: General considerations. Cardiac Surgery p, 146,1993.
6) Partington MT, Acar C, Buckberg GD, et al: Studies of retrograde cardioplegia. I Capillary blood flow distribution to myocardium supplied by open and occluded arteries. II. Advantages of antegrade cardioplegia. I. Capillary blood flow distribution to myocardium supplied by open and occluded arteries. II. Advantages of antegrade/retrograde cardioplegia to optimize distribution in jeopardized myocardium. J Thorac Cardiovasc Surg.97:605-622,1989.
7) Wexelman W, Lichtein E, Cunnigham JN, Hollander G, Greengart A, Shani J: Etiology and clinical significance of new fascicular conduction defects following coronary bypass surgery: Am Heart J, 111-923,1986.
8) Rose MR, Classman E, Isom OW, et al: Electrocardiographic and serum enzyme changes of myocardial infaction after coronary artery bypass surgery. Am J Cardiol 33:215-220,1974.
9) O'Connel JB, Wallis D, Johnsen SA, Pifare R, Gunner RM: Transient bundle branch block following use of hypothermic cardioplegia in coronary artery bypass surgery: High incidence without perioperative myocardial infarction. Am Heart J, 103:85-92,1982.
10) Griesmacher A, Grimm M, Schreiner W, Miiller MM: Diagnosis of perioperative myocardial infarction by considering relationship of postoperative electrocardiogram changes and enzyme increases after coronary bypass operation. Clin Chem, 36(6):883-7,1990.