Bu yazıda iki koroner arter bypass operasyonu geçiren ve ikinci operasyondan 1 yıl sonra parasternal pürülan akıntıyla gelen bir mediastinit olgusu sunulmaktadır.
Kliniğimizde yapılan bir çalışmada açık kalp operasyonları sonrasında mediastinit görülme oranı %0.3 olarak tespit edilmiş ve bu hastalarda mortalite %33 bulunmuştur [8]. Gram pozitif koklar literatürde en sık görülen patojenlerdir [1,7,8]. Mediastinitin en önemli etkeni staphylococcus aureustur.
El Oakley ve Wright [9] 1996 yılında mediastinitleri sınıflandırmışlar ve operasyondan 6 hafta sonra veya daha geç ortaya çıkan mediastinitleri tip 5 olarak tanımlamışlardır. Olgumuzda akıntı operasyondan 28 ay sonra ortaya çıkmış, ancak kliniğimize yaklaşık 40 ay sonra başvurmuştur.
İlk operasyonda LİMA kullanıldığı için ikinci operasyonda RİMA kullanılmıştır. Diyabetik hastalarda bilateral internal mammaryan arterin kullanılmış olması sternumun iskemik kalmasına neden olabildiği için mediastinit açısından risk faktörlerinden biri olarak kabul edilmektedir [7]. Bir çalışmada insüline bağımlı diyabetli olgular koagülaz negatif stafilokok enfeksiyonu gelişimi için en yüksek risk grubu olarak belirlenmişlerdir [7]. Reoperasyon, ilerlemiş yaş, erkek cinsiyet, steroid tedavisi ve mediastinal radyasyon uygulaması da mediastinit açısından risk faktörleri olarak bildirilmiştir [9].
Koagülaz negatif stafilokoklar genellikle nonpatojen olup kommensal olarak davranmaktadırlar. Açık kalp operasyonu öncesinde hastaların %80-90ında sternum üzerindeki deriden identifiye edilebilmişlerdir [3]. Ancak Archer ve arkadaşlarının [10] yaptıkları çalışmada açık kalp operasyonu öncesindeki kültürlerde metisiline duyarlı şuşlar mevcut iken, postoperatif dönemde metisiline dirençli koagülaz negatif stafilokoklar üremiştir. Buradaki önemli nokta üremenin zararsız bir kontaminasyona mı bağlı olduğu, yoksa mikroorganizmanın patojen bir davranış içinde mi olduğunun ayırt edilebilmesidir. Koagülaz negatif stafilokok enfeksiyonları sıklıkla nazokomiyal olup metisiline ve diğer b-laktamlara rezistandır. Protezler ve intravasküler kateterlerin kullanımıyla birlikte görülen enfeksiyonların önde gelen etkenidir. Koagülaz negatif stafilokokların yabancı cisimlere yapışabilme özelliği bilinmektedir [4]. Tedavinin başarıya ulaşabilmesi için yabancı cismin çıkarılması gerekmektedir. Enfeksiyon dalgalı ve kronik bir seyir gösterdiği için tanınması zordur [5]. Kardiyak operasyon ile enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıkması arasındaki süre Mossad ve arkadaşlarının [2] çalışmasında 400 güne kadar, Tegnell ve arkadaşlarının [4] çalışmasında ise 270 güne kadar çıkmıştır. Olgumuzda operasyondan 28 ay sonra insizyon yerinden pürülan akıntı gelişmiştir.
Mediastinit tedavisinde amaç tüm enfekte ve iskemik dokuların debritmanı, ölü boşlukların kapatılması ve varsa yabancı cisimlerin çıkarılmasıdır. Bizim olgumuzda RİMAyı saran PTFE greftin çıkartılmasını takiben çevresindeki nekrotik doku debride edilerek pektoral uzatma flebi ile rekonstrüksiyon tamamlanmıştır.
Sonuç olarak apatojen kabul edilen koagülaz negatif stafilokokların açık kalp cerrahisi sonrasında patojenite kazanıp mediastinit etkeni olabilecekleri düşünülmelidir. Özellikle yabancı cisim implantasyonu yapılan olgularda erken postoperatif dönemde görülen yüksek ateş ve akıntı da bu mikroorganizmanın neden olduğu mediastinit daima akılda bulundurulmalı ve erken dönemde önlem alınmalıdır. Geç dönemde görülen mediastinitlerde en önemli etken olarak kabul edilen koagülaz negatif stafilokokların yabancı cisimlere adezyon özelliği akılda bulundurularak bu olgularda yabancı cisim varlığı dikkatle araştırılmalıdır. Bilgisayarlı tomografi tetkiki ile koleksiyonunun lokalizasyonunun tespiti yapılmalıdır. Diyabetik hastalarda özellikle bilateral internal mammaryan arterin kullanılması durumunda enfeksiyon riski artmaktadır. Bu hastalarda erken postoperatif dönemde kan şekeri düzeyi agresif şekilde kontrol altına alınmaya çalışılmalıdır.
1) Çıkırıkçıoğlu M, Atay M, Posacıoğlu H, Yüksel M. Açık
kalp cerrahisinde postoperatif mediastinitler. Trakya
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 1999;16:61-9.
2) Mossad SB, Serkey JM, Longworth DL, Cosgrove DM III,
Gordon SM. Coagulase-negative staphylococcal sternal
wound infections after open heart operations. Ann Thorac
Surg 1997;63:395-401.
3) Wilson APR, Gruneberg RN, Treasure T, Sturridge MF.
Staphylococcus epidermidis as a cause of postoperative
wound infection after cardiac surgery: Assessment of
pathogenicity by a wound-scoring method. Br J Surg
1988;75:168-70.
4) Tegnell A, Aren C, Öhman L. Coagulase-negative
staphylococci and sternal infections after cardiac operation.
Ann Thorac Surg 2000;69:1104-9.
5) Rupp ME, Archer GL. Coagulase-negative staphylococci:
Pathogens associated with medical proggress. Clin Infect
Dis 1994;19:231-43.
6) Serry C, Bleck PC, Javid H, et al. Sternal wound
complications: Management and results. J Thorac
Cardiovasc Surg 1980;80:861-7.
7) Loop FD, Lytle BW, Cosgrove DM, et al. Sternal wound
complications after isolated CABG: Early ad late mortality,
morbidity and cost of care. Ann Surg 1990;49:179-87.
8) Yağdı T, Büke AÇ, Tünger A, Hilmioğlu S, Engin Ç,
Bilkay Ö. Açık kalp operasyonu sonrası nazokomiyal
enfeksiyonlar, etkenleri ve antimikrobiyal duyarlılıkları.
İnfeksiyon Dergisi 2000;14:61-3.