Methods: Sixty-three patients with severe pulmonary hypertension underwent mitral valve surgery between January 2001 and November 2002. Thirty-eight (%60.3) patients were female, 25 (%39.7) patients were male, the mean age of the patients was 49.5 ± 10.5 (ranged 24 to 68 years). Preoperatively 38 (%60.3) patients were in New York Heart Association (NYHA) functional class IV, 15 (%23.8) patients in NYHA class III and 10 (%15.8) patients were in NYHA class II. Preoperative echocardiographic assessments were performed in all patients. Thirty (%47.6) patients underwent isolated mitral valve replacement (MVR), 15 (%24) patients underwent both MVR and aortic valve replacement, and 18 (%28.5) patients underwent MVR and tricuspid valve de Vega annuloplasty.
Results: The early mortality rate was 7.93% (n = 5), and late mortality rate was 1.7% (n = 1). The functional capacity of the patients improved significantly: 20 (%35) patients were in NYHA class I, 31 (%55) patients in NHYA class II, and 6 (%10) patients in NYHA class III postoperatively (p < 0.05). Systolic pulmonary artery pressure dropped from 83.06 ± 12.9 mmHg to 39.6 ± 14 mmHg (p < 0.001).
Conclusions: Patients with mitral valve disease benefit from surgical treatment regardless of the degree of pulmonary hypertension. Pulmonary hypertension decreases significantly after operation.
Tüm ameliyatlar medyan sternotomi ile yapıldı. Kardiyopulmoner bypass, aortik ve bikaval kanülasyon ile uygulandı. Miyokardiyal koruma, normotermik kan kardiyoplejisi ve eksternal soğuk serum fizyolojik uygulaması ile sağlandı. Tüm hastalarda orta derecede sistemik hipotermi (28-30°C) uygulandı. Ortalama bypass süresi 48.77 ± 24.58 (25-105) dak, ortalama aortik kros-klemp süresi ise 23.61 ± 5.80 (17-36) dakika idi. Otuz hastaya (%47.6) sadece MVR uygulanırken, 15 hastaya (%24) kombine MVR ve aortik kapak replasmanı, 18 hastaya (%28.5) ise MVR ve triküspid kapak de Vega annuloplastisi uygulandı. MVR tek sütür kullanılarak sürekli dikiş tekniği ile uygulandı. Hastaların 61inde (%97) mekanik kapak (Biocarbon, Sorin Biomedica Cardio S.p.A, İtalya), 2'sinde (%3) ise biyoprostetik kapak (Hancock M.O. Bioprostethesis, Medtronic, ABD) kullanıldı.
Antikoagülasyon
Tüm hastalar, kapak trombozunu engellemek icin postoperatif birinci günde düşük molekül ağırlıklı heparin [Fragmin- 5000IU (anti-Xa)/0.2ml, Pharmacia] ve oral antikoagülan warfarin sodyum (Coumadin, Eczacıbaşı) ile antikoagüle edildi. International Normalized Ratio (INR) 2.5-3.5 seviyesine ulaşılıncaya kadar düşük molekül ağırlıklı heparine devam edildi. Entübasyon süresi uzayan hastalara ise, ekstübe edilip oral antikoagülan tedavi ile INR düzeyi hedef düzeye ulaşıncaya kadar düşük molekül ağırlıklı heparin verildi. Biyoprostetik kapak kullanılan hastalarda postoperatif üçüncü aya kadar oral antikoagülan tedaviye devam edildi. Üçüncü aydan sonra ise antiagregan tedavi başlanarak (asetilsalisilik asit, 100 mg/gün) antikoagülan tedavi kesildi.
Postoperatif Takip
Tüm hastalar postoperatif 1. ayda transtorasik ekokardiyografi ve fizik muayene ile değerlendirildi. Postoperatif 6. ay ve 1. yılda fizik muayene tekrarlandı. Birinci yıldan sonra İstanbul dışında oturup kontrole gelemeyen hastalara telefon ile ulaşılıp, son klinik durumları telefon sorgulaması ile tespit edildi. Tüm hastalar ortalama 14 ay (4-23 ay) takip edildi.
İstatistiksel Değerlendirme
Tüm istatistiksel değerlendirmeler Windows programı için hazırlanan SPSS (7.0; SPSS Inc, Chicago, ABD) programı ile yapıldı. Bulguların dağılımında ve değerlendirilmesinde ortalama değerler ve standart sapma hesaplandı. Grupların karşılastırılmasında c2 (kikare) testi ve Student´s t testi kullanıldı. P < 0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Chaffin ve Daggetin [10] yapmış oldukları bir çalışmada, mitral kapak replasmanı uygulanan hastalarda ortalama pulmoner arter basıncının 40 mmHg veya üzerinde olması erken mortaliteye sebep olan faktörlerden biri olarak gösterilmiştir. Bu seride olduğu gibi, ilk MVR serilerinde ciddi pulmoner hipertansiyon, mitral kapak cerrahisi için relatif bir kontrendikasyon iken, son çalışmalarda pulmoner arteriyel hipertansiyonun tek başına bir risk faktörü olmadığı, erken ve geç mortalitenin yüksek pulmoner arter basıncı olan hastalarda artmadığı gösterilmiştir [11,12]. Bizim serimizde de erken dönemde kaybedilen hastalardaki preoperatif ortalama sistolik PAP ile, sağ kalan hastalardaki preoperatif ortalama sistolik PAB arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamamıştır (87.26 mmHg, 78.46 mmHg; p > 0.05). Serimizdeki preoperatif PAByi yüksek hasta grubuna uygulanan izole MVR, ya da MVR ve ilave prosedür uygulanan hasta grubunun erken dönem sonuçları bu literatür sonuçları ile uyumludur. Postoperatif 1. ayda yapılan transtorasik ekokardiyografilerde pulmoner arter basınçlarında istatistiksel olarak anlamlı derecede azalma olduğu tespit edilmiştir. Hastaların fonksiyonel kapasitelerinde de istatistiksel olarak anlamlı derecede artış gözlenmiştir.
Kan kardiyoplejisi, özellikle kötü ventriküllü hastalarda daha iyi miyokardiyal koruma sağlayarak postoperatif dönemde iyi sonuçların alınmasına katkıda bulunmaktadır [13]. Swan-Ganz kateterinin yüksek PABli hastalarda rutin olarak kullanıma girmesi, postoperatif dönemde gelişebilecek düşük kalp debisi sendromunun daha erken tanınmasına olanak sağlamakta ve erken müdahaleyi mümkün kılmaktadır. Yine sürekli PAB monitörizasyonu, postoperatif dönemde devam eden yüksek PAByi medikal müdahaleye imkan sağlamaktadır. Dopamin, dobutamin, adrenalin ve noradrenalin gibi farklı inotropik ajanların kombine olarak kullanılması, postoperatif pulmoner arter basıncı yüksek seyreden hastalarda selektif pulmoner arter kateteri ile nitrogliserin ve/veya son zamanlarda popüler olan prostoglandin E1 infüzyonu yapılarak pulmoner vasküler direnç, sistemik basınç düşürülmeden düşürebilmektedir [14]. Literatürde nitrik oksid inhalasyonunun da pulmoner vasküler direnci düşürdüğü bildirilmekle birlikte [15], bizim bu konuda klinik tecrübemiz yoktur. Uzun dönem postoperatif bakımdaki yenilikler, özellikle anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörlerinin kalp yetmezliği tedavisinde yaygın olarak kullanılması da bu grup hastalardaki geç dönem tedavi sonuçlarının iyileşmesine katkıda bulunmaktadır.
Ayrıca MVRnin tek sütür kullanılarak sürekli dikiş tekniği ile uygulanması, ortalama aortik kros-klemp zamanının ve kardiyopulmoner bypass zamanının kısa olmasını sağlamıştır. Bu zamanların kısa tutulmasının, hastaların yoğun bakım ünitesinde kalış sürelerinin ve hospitalizasyon sürelerinin kısa olmasında önemli olduğunu düşünmekteyiz
Özetle, çalışmamızın sonuçları yüksek pulmoner arter basınçlı mitral kapak hasta grubunun son dönemdeki kalp cerrahisinde ve yoğun bakımdaki gelişmeler sayesinde kabul edilebilir bir morbidite ve mortalite ile ameliyat edilebildiğini göstermektedir. Ciddi derecede pulmoner hipertansiyonu olan kapak hastaları cerrahi tedaviden fayda görmektedirler ve cerrahi tedavi güvenle uygulanabilir.
1) Starr A, Edwards ML. Mitral replacement: Clinical
experience with a ball valve prosthesis. Ann Surg
1961;154:726-40.
2) Cevese PG, Gallucci V, Valfre C, Giacomin A, Mazzucco
A, Casarotto D. Pulmonary hypertension in mitral valve
surgery. J Cardiovasc Surg (Torino) 1980;21:7-10.
3) Pasaoglu I, Demircin M, Dogan R, et al. Mitral valve
surgery in presence of pulmonary hypertension. Jpn Heart
J 1992;33:179-84.
4) Vincens JJ, Temizer D, Post JP, Edmunds LH Jr, Herrmann
HC. Long-term outcome of cardiac surgery in patients with
mitral stenosis and severe pulmonary hypertension.
Circulation 1995;1:137-42.
5) Halperin JL, Brooks KM, Rothlauf EB, Mindich BP,
Ambrose JA, Teichholz LE. Effect of nitroglycerin on the
pulmonary venous gradient in patients after mitral valve
replacement. J Am Coll Cardiol 1985;5:34-9.
6) Dalen JE, Matloff JM, Evans GL, et al. Early reduction of
pulmonary vascular resistance after mitral-valve
replacement . N Engl J Med 1967;277:387-94.
7) Foltz BD, Hessel EA II, Ivey TD. The early course of
pulmonary artery hypertension in patients undergoing
mitral valve replacement with cardioplgic arrest. J Thorac
Cardiovasc Surg 1984;88:238-47.
8) Tryka AF, Godleski JJ, Schoen FJ, Vandevanter SH.
Pulmonary vascular disease and hypertension after valve
surgery for mitral stenosis. Hum Pathol 1985;16:65-71.
9) McIlduff JB, Daggett WM, Buckley MJ, Lappas DG.
Systemic and pulmonary hemodynamic changes
immediately following mitral valve replacement in man. J
Cardiovasc Surg (Torino) 1980;21:261-6.
10) Chaffin JS, Dagget WM. Mitral valve replacement: A nine-
year follow-up of risks and survivals. Ann Thorac Surg
1979;27:312-9.
11) Aris A, Camara ML. As originally published in 1988:
Long-term results of mitral valve surgery in patients with
severe pulmonary hypertension. Updated in 1996. Ann
Thorac Surg 1996;61:1583-4.
12) Cesnjevar RA, Feyrer R, Walther F, Mahmoud FO,
Lindemann Y, von der Emde J. High-risk mitral valve
replacement in severe pulmonary hypertension. 30 years
experience. Eur J Cardiothorac Surg 1998;13:344-51.
13) Christakis GT, Lichtenstein SV, Buth KJ, Fremes SE,
Weisel RD, Naylor CD. The influence of risk on the results
of warm heart surgery: A substudy of a randomized trial.
Eur J Cardiothorac Surg 1997;11:515-20.