Şekil 1: Olgu 1in ameliyat öncesi akciğer tomografisi.
Şekil 2: Olgu 1in peroperatif torakoskopik görüntüsü.
Şekil 3: Olgu 1in ameliyat sonrası üçüncü ay kontrol akciğer tomografisi.
Olgu 2
Başka bir merkezde akciğer ve karaciğerde kist hidatik tespit edilen on yaşında erkek hasta yaklaşık bir yıldır albendezol ile tedavi edilmekteymiş. Takip sırasında medikal tedaviye rağmen akciğer ve karaciğerdeki kist boyutlarında küçülme olmayan ve mevcut şikayetleri devam eden hasta kliniğimize yatırıldı. Toraks ve abdomen tomografilerinde, sağ akciğerde 28x26 mmlik bir adet kist ve karaciğer sağ lobda 40x28 mmlik düzgün sınırlı hidatik kist izlendiği rapor edildi. Kist hidatik serojik test sonucu negatifti. Öncelikle akciğerdeki kiste yönelik tedavi planlanan hastaya torakoskopik cerrahi girişim uygulandı. Lezyon lokalizasyonu USG ile belirlendi. Orotrakeal entübasyonla genel anestezi altında, sol dekubitus lateral pozisyonla, orta aksiller hat hizasında sağ dördüncü interkostal aralıktan 5 mmlik, sıfır dereceli açılı kamera ile toraks boşluğuna girildi. Selektif entübasyon uygulanmayan olguda daha iyi bir görüntü elde edebilmek amacıyla, toraks boşluğu içerisine 8 mmHg basınç altında CO2 insuflasyonu yapılarak akciğer dokusu baskılandı. Takiben 5 mmlik iki ayrı port kanülü ön ve arka aksiller hat hizasında ve kamera kanülünün bir kot altına yerleştirildi. Sağ alt lob üst polünde lokalize olan kist endograsper yardımıyla sabitleştirilerek, ucuna üçlü musluk bağlanmış olan 19G iğne ile kist boşluğuna girildi. Kist materyali bir miktar aspire edildikten sonra kavite içi %0.5 uar verilerek skolekslerin ölmesi için gerekli yıkama ve aspirasyon işlemleri uygulandı. Takiben kist boşluğu içine girilerek germinatif membran aspire edildi. Yıkama işlemi tekrarlandıktan sonra kamera yardımıyla kist boşluğu eksplore edildi. Kist boyutu küçük olduğu ve hava kaçağı gözlenmediği için kapitonaj işlemine gerek duyulmadı. Plevral boşluk da %0.5 cetrimide ile yıkandıktan sonra kamera kanülünden toraks tübü takılarak -20 cm H20 basınçla negatif drenaj uygulandı. Ameliyat sonrası albendezol tedavisi devam eden hastanın üçüncü aydaki kontrol radyolojik incelemesinde tarif edilen lezyonun tamamen kaybolduğu görüldü. Hasta karaciğer kist hidatik nedeniyle yaklaşık dört ay sonra tekrar opere edildi.
Özellikle kist hidatik hastalığının endemik olduğu bölgelerde soliter pulmoner lezyon tesbit edilen olgularda aglütinasyon testi pozitif bulunmasa da kist hidatik olasılığı akılda tutulmalıdır. [2]. Serolojik testler tanıda fazla güvenilir olamamasına rağmen takip sırasında nükslerin değerlendirilmesi açısından yarar sağlamaktadır [
Günümüzde aglütinasyon testi ve radyolojik görüntüleme yöntemleri ile teşhis edilemeyen şüpheli kist hidatik olgularında video-destekli cerrahi gerek tanı gerekse tedavi açısından tercih edilebilir bir girişimdir.
Kist hidatik tedavisinde antihelmitik (Albendezol) ilaç kullanımı kabul gören bir tedavi seçeneği olmasına rağmen pulmoner kist hidatik olgularda öncelikle cerrahi tedavi önerilmektedir [8]. Cerrahi tedavide en ideal cerrahi teknik konusu halen tartışmalıdır. Fakat çocuklardaki kist hidatik tedavisinde kistotomi ve kapitonaj gibi parankim koruyucu cerrahi teknik önerilmektedir [2,3,9]. Günümüzde videoendoskopi alanında ki gelişmeler sonucu pulmoner kist hidatik tedavisinde torakoskopik cerrahi girişim yaygınlaşmaktadır. Torakoskopik yaklaşımda genel prensipler; kontrollü olarak toraks boşluğuna girilmesini takiben üç kanül üzerinden, kistin toraks duvarından serbestleştirildikten sonra rüptüre edilmeden kısmen boşaltılması, kist içerisine girilerek Cetrimide enjekte edilmesi ve beş dakika beklendikten sonra, kistin koter yardımı ile açılmasını takiben kist içeriği ve germinal membranın aspire edilmesi olarak sıralanabilir. Daha sonra kamera ile kavite içine girilerek kız veziküllerin varlığı ve kistin içinin tamamen boşaldığı kontrol edilmelidir. Hava kaçağı olan veya büyük ölü boşluk kalabilecek olgularda perikistin endoskopik olarak kapitonajı, lokalizasyonu uygun olan olgularda stapler yardımıyla kist dokusunun tamamen rezeksiyonu tercih edilebilecek yöntemlerdir [4]. Girişim sonlandırılmadan önce plevral boşluk rutin olarak %0.5 cetrimide ile yıkanır. Kist rüptürü ve anaflaktik şok, gerek torakotomi gerekse torakoskopi esnasında karşılaşılabilecek en tehlikeli komplikasyondur. Perioperatif hava kaçakları, pnömoni, rezidüel kavitenin sekonder enfeksiyonu görülebilecek diğer komplikasyonlardır. Operasyon sonrası nüks oranı %2-12 olarak bildirilmektedir [2,3,5].
Ülkemizde olduğu gibi Echinococcus granulosusun endemik olarak görüldüğü bölgelerde, kesin tanı konulmamış akciğer lezyonlarında kist hidatik mutlaka akılda bulundurulmalı ve bu tür patolojilerde torakoskopik yaklaşım minimal invaziv bir girişim olması, hospitalizasyon süresini kısaltması ve konforlu bir postoperatif dönem sağlaması nedeni ile tercih edilmelidir.
1) Sahin E, Enon S, Cangir AK, et al. Single-stage transthoracic approach for right lung and liver hydatid disease. J Thorac Cardiovasc Surg 2003;126:769-73.
2) Celik M, Senol C, Keles M, et al. Surgical treatment of pulmonary hydatid disease in children: Report of 122 cases J Pediatr Surg 2000;35:1710-3.
3) Topcu S, Kurul IC, Tastepe I, Bozkurt D, Gulhan E, Cetin G. Surgical rreatment of pulmonary hydatid cysts in children. J Thorac Cariovas Surg 2000;120:1097-101.
4) Paterson HS, Blyth DF. Thoracoscopic evacuation of dead hydatid cysts. J Thorac Cardiovasc 1996;111:1280-1.
5) Anadol D, Gocmen A, Kiper N, et al. Hydatid disease in childhood: A retrospective analysis of 376 cases. Pediatr Pulmonol 1998;26:190-6.
6) Burgos R, Varela A, Castedo E, et al. Pulmonary hydatidosis: Surgical treatment and follow-up of 240 cases. J Eur J Cardiothorac Surg 1999;16:628-34.
7) Erdem CZ, Erdem LO. Radiological characteristics of pulmonary hydatid disease in children: Less common radiological appearances. Eur J Radiol 2003;45:123-8.