Methods: Between January 2002 and December 2005, medical records of a total of 188 patients (185 males, 3 females; mean age 20.7 years; range 20-32) admitted to our clinic with palmar hyperhidrosis and/or axillary hyperhidrosis and dorsal hyperhidrosis or VVD which had undergone TPTS were investigated according to gender, age, sex, applied surgical procedure, operation duration, intraoperative and postoperative complications and duration of hospitalization time in the post-operative period.
Results: Bilateral thoracic sympathectomies were performed in two different operations to 126 patients with hyperhydrosis. Unilateral thoracic sympathectomy was applied to 17 patients. Because of VVD, bilateral thoracic sympathectomy was applied in two different operations to 35 patients andunilateral thoracic sympathectomy was applied 10 patients. In 3 cases, thoracoscopic decortication was applied and expansion obtained because of intraoperative space of expansion fault for the thickened visceral pleura in the upper-medium or lower lobes. During a postoperative follow-up period of 10-58 months, compensatory sweating was recorded only in two patients.
Conclusions: In our study, TPTS procedures were found to be safe and succesfull in the treatment of hyperhidrosis and VVD.
Ameliyat sonrası komplikasyon olarak; iki olguda Horner sendromu, iki olguda ameliyat sonrası apikal space ve bir olguda palmar deskuamasyon görüldü. Horner sendromu saptanan iki olgu göz hastalıkları servisi tarafından değerlendirilerek; birine 1 mg/kg metilprednizolone ile üç gün medikal tedavi uygulandı ve bir haftada tam düzelme sağlandı. Diğer olguya sadece klinik takip uygulandı ve bir ay sonra tam düzelme sağlandı. Ameliyat sonrası apikal space gözlenen iki olguya da ikinci bir seansta video-destekli torasik cerrahi (VATS) ile pnömorafi uygulandı. Deskuamasyon gözlenen olguda dermatolojik tedavi ile 15 günde tam iyileşme sağlandı. Ameliyat sonrası 10-58 aylık takiplerde iki olguda kompansatris terleme saptandı.
Vazospastik damar hastalığı ise özellikle soğuk ile teması fazla olanlarda ağrı ve/veya uyuşma gibi yakınmalara neden olarak günlük hayatın normal ritmini etkilemektedir. Çalışmamızda VDH olan olguların tamamında daha önce kalp ve damar cerrahisi servisi tarafından en az üç ay kalsiyum kanal blokerleri ile arteriyodilatatör tedavi görmüşler, ancak düzelme sağlanamamıştı.
Hiperhidroziste cerrahi işlem ilk kez 1920 yılında Kotzaref tarafından uygulanmıştır. Torasik sempatik zincirin T2, T3 ve T4 gangliyonlarının çıkartılması ilk kez 1937 yılında Leriche tarafından yapılmıştır. Hyndman tarafından 1942 yılında ve Love ve Jurgin tarafından 1964 yılında yapılan çalışmalarda palmar hiperhidrozis için torasik sempatik zincirin T2 gangliyonunun ve üzerinin çıkartılması yerine sadece T2 gangliyonunu çıkartılmasının yeterli olduğu bildirilmiştir.[2] Torakoskopik cerrahi girişim ilk kez 1951 yılında Kux tarafından uygulanmıştır.[3] Ancak 1980li yıllara kadar fazla kullanılmamıştır.[4]
Günümüzde palmar hiperhidrozis ve VDH için VATS ile sempatektomi uygulanması basit, hızlı ve güvenli oluşu, ameliyat sonrası dönemdeki hasta rahatlığı, hastanede kalış süresini kısaltması nedeniyle klasik torakotomi uygulanmasına göre tartışmasız üstünlük sağlamıştır.[5]
Landreneau ve ark.nın[6] yaptığı çalışmada VATS uygulanan hastalarda klasik torakotomi ile karşılaştırıldığında ameliyat sonrası solunum fonksiyon bozukluğu görülme oranının çok düşük olduğu saptanmıştır. Bizim çalışmamızda da olguların tamamında solunum sistemi yakınmaları açısından ameliyat öncesi ve sonrası arasında anlamlı bir fark olmadı.
Torakal sempatektomi ameliyatının en ciddi komplikasyonu Horner sendromu olarak bildirilmektedir. Horner sendromu, sadece T1 gangliyona uygulanacak cerrahi travma ile değil torakoportların yerleştirilmesi sırasında intratorasik negatif basıncın değişmesi nedeniyle dahi meydana gelebilmektedir.[4] Çalışmamızda iki olguda cerrahi travma olmadığı halde ameliyat sonrası dönemde Horner sendromu ile karşılaşılmasının intratorasik basınç değişikliğine bağlı olduğunu düşünüyoruz.
Bazı çalışmalarda hiperhidrozis nedeniyle aynı seansta iki taraflı torakoskopik sempatektomi uygulanmasının ameliyat sonrası dönemde kalp fonksiyonlarını etkilediği, özellikle egzersiz yaparken kalp hızının yavaşlamasına neden olabileceği bildirilmiştir.[7,8] Çalışmamızda iki taraflı İPTS ameliyatları ayrı seanslarda yapıldı. Hastalara Cooper testi yapma imkanımız olmadığı için ameliyat öncesi ve sonrası kalp atım hızları kaydedildi. Ayrıca olgular ameliyat sonrası dönemde aktif olarak spor ve eğitim faaliyeti yaptıkları için, ameliyatın kardiyak ve solunum sistemi yönünden yan etkilerinin olup olmadığı yakından gözlendi. Olguların yakınmalarının (nefes darlığı, baş dönmesi, senkop v.b.) olmaması ve kalp hızlarında düşme şeklinde değişiklik olmaması olumlu olarak değerlendirildi. Ameliyat sonrası dönemde olguların hiçbirinde egzersiz sırasındaki kalp hızları ve dinlenme halindeki kalp hızları arasında anlamlı bir fark saptanmadı.
Yakın döneme kadar biz de VATS uygulamalarında palmar hiperhidrozis için klasik T2 gangliyonunu içerisine alan T2-T3 seviyesinde ve hatta 2. kot boyunca Kuntz sinirinin koterize edilmesiyle karakterize torakoskopik sempatektomi tekniğini savunduk.[5] Günümüzde hastaların bir yıldan daha uzun süre ile takip edildiği çalışmaların sonuçları incelendiğinde, özellikle T2 gangliyonunun da eksize edildiği PH olgularında kompansatris terlemenin %50-85 oranında görüldüğü bildirilmektedir.[9-11] Hatta Licht ve ark.[12] tarafından yapılan bir çalışmada izole T2 gangliyonunun eksizyonunu içeren torakoskopik sempatektomilerin %100 kompansatris terleme ile sonuçlandığı bildirilmektedir. Ameliyat sonrası 10-58 haftalık takiplerimizde olguların tamamı günlük birkaç kez çamaşır değiştirmelerini gerektirir vücut terlemesi yakınmalarının olmadığını belirttikleri halde iki olgu günlük hayatlarını etkilemeyen, 25-30 günde tamamen düzelen hafif derecede yüz terlemesi yakınmaları olduğunu belirtti.
Dewey ve ark.[11] bir çalışmalarında hiperhidrozis nedeniyle yapılan torakoskopik sempatektomi sırasında T2 ve T3 gangliyonlarının birlikte eksize edilmesi ile sadece T3 gangliyonunun eksize edilmesi arasında tedavinin başarısı açısından anlamlı bir fark olmadığını bildirmektedir. Yakın dönemde yapılan birçok çalışma torakoskopik sempatektomi sonrası kompansatris terleme gelişmesinin önlenmesi için özellikle geniş rezeksiyonlardan kaçınılarak, T2 gangliyonun korunması gerektiğini bildirmektedir.[11,13,14] Biz de daha önceki çalışmalarımızı değerlendirerek, bu çalışmada eski alışkanlıklarımızın aksine T2 gangliyonu korumaya dikkat ettik. Böylece 10-58 aylık takiplerimizde sadece iki olguda kompansatris terleme saptadık.
Sonuç olarak, çalışmamızda İPTS yöntemi hiperhidrozis ve vazospastik hastalıkların tedavisinde güvenli ve başarılı bulunmuştur.