Fizik muayenede genel durum iyi, kan basıncı 100/70 mmHg, nabız 74/dk idi. Açıklığı sola bakan belirgin skolyozu vardı. Sol hemitoraksta solunum sesleri ileri derecede azalmıştı. Biyokimyasal ve hematolojik analiz sonuçları normal sınırlardaydı. Akciğer grafisinde sol hemitoraksın 3/4ünü dolduran opasite, açıklığı sola bakan skolyoz ve mediastinal yapılarda kitle basısına bağlı sağa doğru itilme görüldü (Şekil 1). Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntülemede (MRG) sol hemitoraksın tamamına yakınını dolduran, mediastinal yapıları sağa doğru iten, içerisinde yer yer belirgin vasküler alanlar gözlenen kitle saptandı. Kitle T3-T4 vertebra düzeyinde solda nöral forameni genişleterek kum saati şeklinde spinal kanala ilerlemekteydi. Ayrıca, komşu vertebra korpusunun anterior ve lateralinde ve intervertebral foramende erozyon vardı (Şekil 2a, b). Kemik sintigrafisinde patolojik tutulum saptanmadı. Ameliyat planlanan hasta yatırıldı.
Ameliyatta, hemipleji riski de olduğu için, önce nöroşirürji ekibince yüzüstü pozisyonda posteriordan yapılan insizyonla kitlenin medulla spinalisle olan bağlantısı kesildi. Sonra, sol posterolateral torakotomi yapıldığında, sol hemitoraksın tamamına yakınının tümöral kitleyle dolu olduğu ve akciğerin bası nedeniyle büyük oranda atelektazik olduğu gözlendi (Şekil 3). Tek parça halinde çıkartılması mümkün olmayan kitle parsiyel eksizyonlarla tamamen boşaltıldı. Kollabe durumdaki akciğerin ekspansiyon kapasitesi değerlendirilerek, kontrollü olarak ekspanse olması sağlandı. Oluşan toraks deformitesi ve yıllar süren kitle basısı nedeniyle, akciğer sol hemitoraksın ancak 1/3lük kısmını doldurabiliyordu. Bu aşamadan sonra nöroşirürji ekibi tarafından, T4 vertebra korpusunda kitleye bağlı gelişen destrüksiyon nedeniyle korpektomi yapıldı ve kafes protez yerleştirildi. Ameliyattan sonra akciğer ekspansiyonu sağlanan ve plevral boşluğu küçülen hasta 10. günde taburcu edildi. Yirminci gün çekilen kontrol grafisinde mediastende oluşan şiftin kısmen düzeldiği ve akciğerin sol hemitoraksı büyük oranda dolduracak biçimde ekspanse olduğu gözlendi (Şekil 4). Beş yıldan beri takibimizde olan hastada nörolojik ve solunumsal yakınmayla karşılaşılmadı ve nüks görülmedi.
Küçük yaşlardan itibaren skolyozu olan olgumuzda ancak ileri yaşlarda solunumla ilgili semptomlar ortaya çıktığında hekime başvurulmuştur. Literatür bilgisinden farklı olarak, öyküsünde hemoptizi olan hastanın bronkoskopisinde hemoptiziyi açıklayacak endobronşiyal patolojiye rastlanmamış; hemoptizi nedeni olarak dev kitlenin yaptığı basıya bağlı akciğer sıkışması ve atelektazi, bronşiyal kollaps ve bronşiyal mukozada oluşabilecek endobronşiyal hasar, kronik geçmeyen öksürükle havayollarında oluşan iritasyon ve enflamasyonun sorumlu olabileceği düşünülmüştür.
Büyük boyutlara ulaşmış ganglionöromaların skolyozla birlikte görüldüğü olgular bildirilmiştir.[3,4] Bu durumun olgumuzda da görülmesi, skolyozun etyolojik faktörü olarak ganlionöromanın sorumlu olabileceğini düşündürmektedir.
Akciğer grafilerinde, mediastinal ganglionöroma vertebral kanalın anterolateral kenarında yerleşmiş, keskin sınırlarla çevreden ayrılmış lezyon şeklinde görülür. Vertikal yerleşim ve uzanım gösteren, şerit şeklindeki periferik sinir tümörlerinden bu şekilde ayrılabilir. Tümörlerin dörtte birinde kalsifikasyon saptanır ve kot ya da vertebral erozyon görülebilir.[8] Ganglionöromanı n görüntülenmesinde en iyi yöntemler BT ve MRGdir. Bilgisayarlı tomografi, tümörün boyutunu, yerleşimini, kalsifikasyon ya da neoplazmın neden olduğu kemiksel değişiklikleri saptamak açısından değerlidir. Spinal kord ve tümör ilişkisini daha iyi gösterdiği için, en seçkin tanı yöntemi MRGdir.[3,8] Olgumuzda akciğer grafisinde sol hemitoraksın yaklaşık dörtte üçünü dolduran düzgün sınırlı homojen kitle saptanmıştır. Her iki görüntüleme yönteminde de kum saati görünümü izlenmiştir. Kum saati terimi büyümüş tümörün olası intervertebral foramen, intraspinal-ekstravertebral, intraspinal-foraminal ya da foraminal-ekstravertebral bağlantıları nedeniyle kullanılmaktadır.[4]
Tanı genelde iğne aspirasyonu veya açık biyopsiyle konulmaktadır.[2] Patolojik incelemede ganglionöroma ile ganglionöroblastoma karışabildiği için nöroblastlar dikkatle aranmalıdır.[2] Malign bileşeni nedeniyle ganglionöroblastomanın tedavi protokolünde cerrahiden sonra kemoterapi gerekmektedir ve prognoz kötüdür. Bu nedenle, ikisi arasında ayrımın dikkatli yapılması gerekir.[2] Ganglionöromanın tedavisi cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Spinal kord basısı olduğunda cerrahi dekompresyon gerekir. Tümörün tümüyle çıkarıldığı durumlarda ganglionöromanın tedavisinde adjuvan tedaviye gerek yoktur.[3,8] Olgumuzda cerrahi olarak tam rezeksiyon gerçekleştirilmiş, ameliyat sonrası beş yıllık takiplerde nörolojik ya da solunumsal bir sorun veya nüksle karşılaşılmamıştır.
Olgumuzdaki skolyoz erken yaşlarda fark edilmesine ve zaman içinde artmasına karşın aile tarafından basit bir doğumsal anormallik olarak kabul edilmiş, altta yatan başka bir hastalık olabileceği düşünülmemiş ve ganglionöroma dev boyutlara ulaşmıştır.
1) Geoerger B, Hero B, Harms D, Grebe J, Scheidhauer K, Berthold F. Metabolic activity and clinical features of primary ganglioneuromas. Cancer 2001;91:1905-13.
2) Chang CY, Hsieh YL, Hung GY, Pan CC, Hwang B. Ganglioneuroma presenting as an asymptomatic huge posterior mediastinal and retroperitoneal tumor. J Chin Med Assoc 2003;66:370-4.
3) Ugarriza LF, Cabezudo JM, Ramirez JM, Lorenzana LM, Porras LF. Bilateral and symmetric C1-C2 dumbbell ganglioneuromas producing severe spinal cord compression. Surg Neurol 2001;55:228-31.
4) Kyoshima K, Sakai K, Kanaji M, Oikawa S, Kobayashi S, Sato A, et al. Symmetric dumbbell ganglioneuromas of bilateral C2 and C3 roots with intradural extension associated with von Recklinghausens disease: case report. Surg Neurol 2004;61:468-73.
5) Shimada H, Brodeur GM. Tumors of peripheral neuroblast and ganglion cells. In: Bigner DD, McLendon RE, Bruner JM, editors. Russel and Rubinsteins pathology of tumors of the nervous system. Vol. 2, 6th ed. London: Arnold; 1998. p. 493-533.
6) Inci I, Turgut M. Neurogenic tumors of the mediastinum in children. Childs Nerv Syst 1999;15:372-6.