Methods: Tracheostomy was required in 19 patients in the pediatric postoperative intensive care unit between February 2002 and November 2005. The clinical data of these patients were collected prospectively and evaluated in the present study.
Results: The mean entubation time before the tracheostomy was 25.1±11 days. When regarding the cases in which decannulation had been possible, the mean time between performing tracheostomy and decannulation was 23.3±10 days and the mean total mechanic ventilation time was 48.6±14.3 days. The mean intensive care unit stay time was 55.8±17.3 days and the mean hospitalization time was 71.6±34.6 days in these patients. Seven cases died and hospital mortality in these patients was 37%. When regarding two patients who died after hospital discharge, total mortality was 48% in patients with tracheostomy. Nine cases are still alive 16.8±12.2 months after surgery and none of them suffered from late complications of tracheostomy such as tracheal stenosis or stridor.
Conclusion: Tracheostomy in pediatric cases in whom entubation time gets longer after cardiac surgery is a safe alternative approach and can be applied safely and without spending extra time in cases with expected long entubation time.
Uzamış entübasyon bilinen birçok komplikasyonla sonuçlanabilmekte ve dolayısıyla alternatif yaklaşımlar gerektirmektedir. Trakeostomi bu noktada iyi bir alternatiftir. Özellikle infant ve çocuklarda uzamış entübasyon durumunda, kaza ile ekstübasyon riski, vokal kord paralizisi, subglottik stenoz ve alt-üst hava yolu enfeksiyon riski artmaktadır. Trakeostomi ile enfeksiyon riski azaltılmakta, uzun sedasyondan kaçınılmakta, solunum işi azalmakta, mobilizasyon daha rahat sağlanmakta ve özellikle bebekler için çok daha önemli olan orofarengeal koordinasyon ile oral beslenme yapılabilmektedir.[3] Günümüzde, kardiyak cerrahi sonrası yoğun bakım döneminde uzamış mekanik ventilatör ihtiyacı sonucunda gerçekleştirilen trakeostomi uygulamaları; endikasyonları ve sonuçları hakkında halen bir uzlaşma sağlanamamıştır.
Bu çalışmada, 2002 yılında açılan pediatrik kalp cerrahisi kliniğimizde, uzamış entübasyon sonrası gerçekleştirilen trakeostomi uygulamalarının endikasyonları ve sonuçları incelenmiştir.
Trakeostomi uygulanan olguların ameliyat öncesi demografik özellikleri, tanıları ve ek patolojileri belirlendi, kardiyopulmoner bypass kullanımı (KPB) tespit edildi. Total tamir veya palyatif cerrahi uygulamaları, rezidüel kardiyak defekt varlığı gibi cerrahi sonuçlar da saptandı. Olguların ameliyat sonrası dönemde entübe kaldıkları süre, bu süre içinde gerçekleştirilen ekstübasyon denemeleri, uzamış mekanik ventilasyon ihtiyacının temel nedeni ve trakeostomi açılması ile dekanülasyon veya klinik sonuç arasında geçen süreler belirlendi. Ameliyat sonrası dönemde gerçekleşen komplikasyon varlığı tespit edildi. Bunlara ek olarak, trakeostomiye ve/veya sternotomi insizyonuna bağlı enfeksiyonlar araştırıldı.
Tablo 1: Trakeostomi açılan 19 olgunun özellikleri
Trakeostomi açılan olguların üçü dışında (11., 14. ve 18. olgular) hepsinde KPB kullanıldı. On bir olguya (%63) tam cerrahi düzeltme yapılırken sekiz olguya (%37) palyatif işlemler uygulandı. Tam cerrahi düzeltme uygulanan olguların dördü VSD±ASD ve biri komplet atriyoventriküler kanal defekti (KAVKD) tanısı ile total düzeltme yapılan olgulardı. Bu olguların hepsinde ameliyat öncesi ciddi pulmoner hipertansiyon ve kardiyak kaşeksi vardı. Tüm trakeostomili olgular göz önüne alındığında, bu olgular, en az mortalitenin olduğu olgulardı (%20). Persistan pulmoner hipertansiyona bağlı solunum sorunları nedeniyle trakeostomi açılan bu olgulardan, sadece biri trakeostomi açılmadan önce ameliyat sonrası erken dönemde kaza ile ekstübasyon sonucu gelişen serebrovasküler hasar sonrası uzun yoğun bakım döneminde kaybedildi.
Total cerrahi düzeltme sonrası uzun dönem mekanik ventilasyon ihtiyacı olan olguların üçü Fallot tetralojisi nedeniyle transatriyal/transpulmoner total düzeltme yapılan olgulardı. Bu üç olgunun ikisinde kavşak taşikardisi sonrası gelişen düşük kardiyak debiye bağlı çoklu organ yetmezliği, uzun süreli mekanik ventilasyonun temel nedeniydi. Bu olgulardan ikisi taburcu olduktan sonra ilk altı ay içinde kaybedildi. Total düzeltme sonrası kaybedilen diğer bir olgu ise D-BAT tanısı ile arteriyel switch yapılan olguydu. Bu olgu da düşük debi ve akciğer enfeksiyonu nedeniyle kaybedildi. Sonuç olarak, total tamir yapılan 11 olgudan ikisi erken dönemde kaybedildi ve hastane mortalitesi %18 olarak gerçekleşti. Toplam mortalite ise taburcu edildikten sonra ilk altı ay içinde kaybedilen iki olgu ile birlikte %36ya ulaştı.
Trakeostomi uygulanan olguların sekizi palyatif cerrahi uygulanan olgulardı. Bu olgulardan biri Fontan adayı, iki palyatif ameliyat geçiren ve her iki ameliyat sonrası dönemde de trakeostomi açılan olguydu (olgu 15 ve 16). İki olguya ise pulmoner bant uygulanmıştı. İki olguya KPB ile modifiye Blalock-Taussig (mB/T) şantı yapılmış ve bir olguya da septektomi ve mB/T şantı uygulanmıştı. Bir olguda ise trakeostomi; Norwood (1. basamak) ameliyatı sonrası açıldı. Palyatif cerrahi sonrası trakeostomi uygulanan olgulardan beşi hastane dönemi içinde kaybedildi. Bu olgularda hastane mortalitesi %60ın üzerinde gerçekleşti.
Ortalama sekiz kiloluk bebeklerde açılmış olan trakeostomiler sonrası hiçbir olguda, pnömomediastinum, pnömotoraks ve kanama gibi erken komplikasyona rastlanmadı ve hiçbir olguda erken dönemde (ilk 72 saat) revizyon gerekmedi. Bir olguda hem ilk hem de ikinci ameliyatı sonrası trakeostomi açılması gerekti (15. ve 16. olgular).
Hastane ölümleri dikkate alındığında; yedi olgu yoğun bakım veya servis takipleri sırasında kaybedildi ve trakeostomi açılan olgularda hastane mortalitesi %37 olarak gerçekleşti. Taburcu edildikten sonra, takip döneminde kaybedilen iki olgu da dikkate alındığında toplam mortalite oranı %48 oldu. Mortalitenin en sık ve önemli nedenleri sepsis ve serebrovasküler olaydır (SVO). Yedi olgunun ikisi (%28) SVO ve kalan beşi de (%72) sepsis nedeniyle kaybedildi. Ancak her iki SVO da trakeostomi öncesinde gerçekleşti. Tüm trakeostomiler, kardiyovasküler cerrahlar tarafından, horizontal insizyon sonrası trakeal flep hazırlanarak açıldı. Trakeostomi açılan olguların biri hariç (olgu 18) hepsinde median sternotomi olmasına rağmen, cerrahi trakeostomi sonrası hiçbir olguda trakeostomi kanülüne bağlı enfeksiyon görülmedi. Trakeostomi açılan olgularda kaza ile dekanülasyon sadece dört olguda görüldü (olgu 1, olgu 6, olgu 9 ve olgu 13) ve herhangi bir sorun ile karşılaşılmadan rekanüle edildi. Bir olguda (olgu 7) trakeostomi açılmadan önce entübe dönemde abondan trakeal kanama görüldü ve trakeostomi kanama durdurulduktan sonra açıldı. Ancak trakeostomi açıldıktan dört gün sonra tekrar abondan kanaması olan hastaya bronkoskopi yapıldı ve karina posterior duvardaki arteriyel kanama nedeniyle hasta dekanüle edilerek kaflı tüp ile reentübe edildi ve kompresyon sağlanmaya çalışıldı. Kanama durdurulduktan dört gün sonra olgu tekrar trakeostomi ile kanüle edildi. Bu olgu dışında hiçbir olguda trakeostomi kanülüne bağlı geç dönem kanama görülmedi.
Trakeostomi açılan olgulardan dokuzu halen yaşamaktadırlar. Bu olguların ortalama takip süresi 16.8±12.2 ay olarak hesaplandı. Takip döneminde hiçbir olguda trakeal stenoz ve stridor gibi geç trakeostomi komplikasyonu gelişmedi.
Trakeostomi açılan olguların 11ine (%63) tam cerrahi düzeltme yapılmış, sekizine (%37) palyatif işlemler uygulanmıştır. Palyatif cerrahi sonrası trakeostomi açılan olgularda mortalite, (%62) total cerrahi düzeltme sonrası trakeostomi açılan olgulardakine (%20) oranla, üç kat daha fazladır. Bu sonuçlar da göstermektedir ki, kompleks kardiyak patoloji varlığı, kardiyak fonksiyon bozukluğu, rezidüel defekt kalması ve palyatif cerrahi uygulanmış olması uzun dönem mekanik ventilasyon gereksinimine yol açan en önemli faktörlerdir.
Uzun süreli mekanik ventilasyon gereksinimi yaratan ameliyat sonrası olaylar dikkate alındığında, diyafram paralizisi ve atelektazi uzun dönem solunum desteği gerektiren önemli bir tablo olarak bildirilmektedir.[3] Frenik sinir hasarına bağlı diyafram paralizisi birçok merkezde %5lere varan oranlarda görülmekte ve uzamış mekanik ventilasyon ihtiyacının önemli bir nedeni olarak kabul edilmektedir.[3] Ancak bizim kliniğimizde, trakeostomi açılan olgulardan sadece birinde diyafram elevasyonu ek komplikasyon olarak tespit edildi, ancak plikasyon yapılmasına gerek görülmedi. Bunun yanında, pediatrik olgularda kafsız endotrakeal tüp tercih edildiğinden, olguların hemen hepsinde entübasyon döneminde tüpün kaymasına bağlı atelektazi görüldü.
Günümüzde trakeostomi ek risk yaratmayacak bütün infant ve çocuk olgularda güvenle uygulanabilir. Bu yaş grubunda tercih edilen yol cerrahi uygulamadır.[3] Median sternotomi uygulanmış infant ve çocuklarda insizyona yakın bölgede açılan cerrahi trakeostomi, cilt enfeksiyonu ve/veya mediastinit açısından hiçbir risk taşımamaktadır. Bizim 19 olgumuzun hiçbirinde mediastinit veya yara enfeksiyonu görülmedi. Bir olguda hem ilk hem de ikinci ameliyatı sonrasında trakeostomi rahatlıkla ve komplikasyonsuz olarak açılabildi. Sadece bir olguda uzun dönem entübasyona bağlı olduğu düşünülen abondan trakeal kanama oldu. Bu olgu dışında trakeostomiye bağlı kanama komplikasyonu görülmedi.
Yetişkinlerde 10-14 günlük entübasyon sonrası[7] trakeostomi tercih edilmesine ve beklenen entübasyon süresini tahmin etmek için skorlama sistemlerinin oluşturulmuş olmasına rağmen,[8-10] kardiyak cerrahi sonrası infant ve çocuklarda trakeostomi açılması için belirli bir süre belirlenmemiş ve bir skorlama sistemi geliştirilebilmesi için yeterli randomize veri elde edilememiştir. Ancak bizim kliniğimizde, ortalama 25.1±11 günlük entübasyon süresi geçilince (genelde 3. haftaya geçişte), trakeostomi alternatif yaklaşım olarak tercih edilmektedir. Bizim verilerimizden de anlaşılacağı gibi, bazı risk faktörleri durumunda, uzun mekanik ventilasyon sürelerinin dolması beklenmeden, entübasyon süresini mümkün olduğu düzeyde kısaltmak için erken trakeostomi uygulaması tercih edilmelidir. Günümüzde küçük yaş, uzamış KPB süresi, rezidüel defekt varlığı, frenik sinir hasarı ve erken sepsisin, uzayan mekanik ventilasyon ihtiyacı için prediktif faktör olduğu gösterilmiştir.[11] Bizim sonuçlarımız incelendiğinde ise, bu faktörlere ek olarak; total tamir sonrasında dahi, ciddi ve uzun süreli pulmoner hipertansiyon ve kardiyak kaşeksi varlığı, kompleks patoloji varlığı ve palyatif cerrahi işlemlerde uzamış mekanik ventilasyon ihtiyacı doğmakta ve farklı mortaliteler ile sonuçlanmaktadır.
Sonuç olarak, olgu sayımızın azlığı istatistiksel sonuç için yeterli olmamakla birlikte, diğer çalışmaların sonuçları da göz önüne alındığında, kardiyak cerrahi sonrası uzamış mekanik ventilasyon ihtiyacı oluştuğunda, trakeostomi oldukça güvenli bir alternatif yaklaşım olarak düşünülmeli ve gerekli olgularda mümkün olduğu kadar erken uygulanarak, uzamış entübasyona bağlı komplikasyonlardan kaçınılmalıdır.
1) Heinle JS, Diaz LK, Fox LS. Early extubation after cardiac
operations in neonates and young infants. J Thorac
Cardiovasc Surg 1997;114:413-8.
2) Brown KL, Ridout DA, Goldman AP, Hoskote A, Penny DJ.
Risk factors for long intensive care unit stay after cardiopulmonary
bypass in children. Crit Care Med 2003;31:28-33.
3) Hoskote A, Cohen G, Goldman A, Shekerdemian L.Tracheostomy in infants and children after cardiothoracic
surgery: indications, associated risk factors, and timing. J
Thorac Cardiovasc Surg 2005;130:1086-93.
4) Waddell A, Appleford R, Dunning C, Papsin BC, Bailey CM.
The Great Ormond Street protocol for ward decannulation of
children with tracheostomy: increasing safety and decreasing
cost. Int J Pediatr Otorhinolaryngol 1997;39:111-8.
5) Donnelly MJ, Lacey PD, Maguire AJ. A twenty year (1971-
1990) review of tracheostomies in a major paediatric hospital.
Int J Pediatr Otorhinolaryngol 1996;35:1-9.
6) Kremer B, Botos-Kremer AI, Eckel HE, Schlondorff G.
Indications, complications, and surgical techniques for pediatric
tracheostomies-an update. J Pediatr Surg 2002;37:1556-62.
7) Heffner JE. Timing of tracheotomy in mechanically ventilated
patients. Am Rev Respir Dis 1993;147:768-71.
8) Troche G, Moine P. Is the duration of mechanical ventilation
predictable? Chest 1997;112:745-51.
9) Lawrence DR, Valencia O, Smith EE, Murday A, Treasure T.
Parsonnet score is a good predictor of the duration of intensive
care unit stay following cardiac surgery. Heart 2000;
83:429-32.