Tüm doğuştan kalp hastalıkları içinde %1-3 oranında görülür ve tek ventrikül anomalileri arasında en sık izlenen patolojidir.[1] Olguların %25i herhangi bir cerrahi girişim uygulanmadığı takdirde hayatın ilk haftasında kardiyak nedenlerle kaybedilmektedir.[1]
İlk başarılı palyatif ameliyat Norwood ve ark.[2] tarafından 1979 yılında gerçekleştirilmiştir. Bu ameliyatta atrial septumdaki delik genişletilmekte (atrial septektomi), proksimal pulmoner arter aortaya anastomoze edilmekte ve pulmoner dolaşımın devamlılığı için bir aortopulmoner şant oluşturulmaktadır. Norwood palyatif ameliyatı hastanın sistemik dolaşımının sağlanması için sağ ventrikülün pulmoner arter aracılığı ile aortaya anastomoze edilmesi şeklinde de özetlenebilir. Bu ameliyat yıllar içerisinde bazı teknik modifikasyonlar geçirse de günümüzde Norwoodun tanımladığı şekilde halen uygulanmaktadır. Teknik modifikasyonlardan biri arkus ve çıkan aortanın yama (tercihen perikard) kullanılmadan proksimal pulmoner artere direkt olarak anastomoze edilmesidir.[3] Sano modifikasyonunda ise aortopulmoner şant yerine sağ ventrikül pulmoner arter konduiti kullanılmaktadır.[4]
Bu çalışmada sunulan olgunun klasik Norwood stage 1 ameliyatından farklı iki yönü proksimal pulmoner arterin bir yama kullanmaksızın direkt olarak inen aortaya anastomoze edilmesi ve pulmoner dolaşımın devamlılığı için de sağ ventrikülden pulmoner artere bir konduitin yerleştirilmesidir. Bu olgu iki önemli modifikasyonun kullanılmasının yanısıra Türkiyede yaşayan ve stage 2 ameliyatı başarıyla yapılmış (Bidirectional Glenn) ilk olgudur.
Tablo 1: Ameliyat öncesi veriler
Cerrahi teknik. Anestezi indüksiyonu ve miyokardiyal kontraktiliteyi azaltan ajanlardan kaçınıldı. Pulmoner ve sistemik dolaşımların dengede olması ve arteriyel oksijen (O2) satürasyonunun %80 civarında tutulması için arteriyel kan gazları alınarak kan karbondioksit (CO2) seviyesi izlendi, hiperventilasyondan ve gereksiz inotropik destekten kaçınıldı. Ayrıca sistemik kan basıncı düştüğünde ya da asidoz izlendiğinde, solunum havasına CO2 eklemek için gerekli düzenek ayarlandı.
Mediyan sternotomi sonrası ilk olarak sağ ve sol pulmoner arterler umbilikal teyp ile dönüldü ve anestezi hekiminin uyarıları ile yeterli sistemik dolaşımın sağlanması amacıyla geçici banding yapıldı. Arkus aortanın dalları kalın ipeklerle dönüldükten sonra olgu heparinize edildi. Arteriyel kanül pulmoner arter proksimalinden (10 Fr arter kanülü), venöz kanül sağ atriumdan (22 Fr venöz kanül) yerleştirildi ve sağ üst pulmoner venden vent kanülü kondu. Kardiyopleji gereksinimleri için 50 cclik enjektörde kan kardiyoplejisi hazırlandı.
Olgu kardiyopulmoner bypassa (KPB) alındıktan sonra sağ ve sol pulmoner arterler turnikelerle sıkılarak tamamen kapatıldı. Böylece soğutma işlemi sırasında akciğerlere fazla kan gidişi engellendi. Olgu 18 ºCye kadar soğutularak total sirkülatuar arreste (TSA) girildi ve sonra arteriyel ve venöz kanül yerinden çıkarıldı. İlk önce sağ atriyotomi yapıldı ve interatrial septum çıkarıldıktan sonra atriyotomi kapatıldı. Patent duktus arteriozus (PDA), pulmoner arter tarafına yakın bölgeden bağlandı ve aortaya yakın kısmından kesilerek inen aorta ile olan bağlantısı ortadan kaldırıldı. Daha sonra pulmoner arter bifurkasyon öncesi transvers olarak kesildi ve distal bölümü perikardial yama kullanılarak kapatıldı. Böylece pulmoner arter, giriş ve çıkışlarından izole edildi. Bir sonraki aşamada proksimal pulmoner arter hipoplazik arkus ve inen aortaya herhangi bir yama materyali kullanılmadan anastomoze edildi. Bu anastomozda aortotomi, arkus proksimalinden PDA çıkışının distaline kadar genişletildi ve proksimal pulmoner arter bu açıklığa dikildi. Bu işlem ile sağ ventrikül ve proksimal pulmoner arter sistemik dolaşımı sağlar hale getirildi (Şekil 2). Olgu bu aşamada daha önceki kanülasyon yerleri kullanılarak tekrar kanüle edildi ve pompaya girilerek ısıtma periyoduna geçildi. Olgunun pulmoner dolaşımının sağlanması için ise daha önce izole edilmiş olan pulmoner arterin distalindeki perikardiyal yamanın ortasına bir delik açıldı ve 6 mm çapta PTFE (politetrafloroetilen) greft buraya anastomoze edildi. Isıtılma periyodu sırasında greftin proksimali, yapılan sağ ventrikülotomiye anastomoze edildi (Şekil 3). Greft KPB sonlandırılıncaya dek klempe tutuldu. Sağ ventrikülden pulmoner artere bir konduit kullanılarak yapılan bu işleme Sano modifikasyonu denmektedir. Olgunun KPB süresi 145 dakika, TSA süresi 45 dakika idi.
Ameliyat sonrası sternum açık olacak şekilde cilt kapatılarak hasta yoğun bakıma alındı, üç günlük sedatizasyon sonrasında sternum kapatıldı. Bu arada herhangi bir komplikasyon gözlenmedi.
Ameliyat sonrası izlemin 10. gününde pnömoni gelişti ve bunun üzerine olgu takip için Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniğinin yoğun bakımına alındı. Burada yapılan tedavi ve izlemlerin ardından olgu ameliyat sonrası 35. günde şifa ile taburcu edildi. Hastanın ameliyat sonrası EKG kontrolünde sağ ventrikül-pulmoner arter arasındaki konduitte 40 mmHglık bir gradiyent tespit edildi, diğer bulgular olağandı. Ameliyat sonrası 6. ayında, olguya 2. basamak Norwood ameliyatı başarıyla yapıldı.
Hipoplastik sol kalp sendromlu fetüs tanısı konan anne bu ameliyatın yapılabildiği bir merkeze götürülmeli ve doğum burada gerçekleştirilmelidir. Bebeğin dengelenmiş bir sistemik ve pulmoner dolaşım ile asidozu ve enfeksiyonu olmadan ameliyata alınması ameliyatın başarısını artırmaktadır.[6] Bizim olgumuz uzun süre yenidoğan ünitesinde tedavi ve stabilize edildikten sonra ameliyata alındı.
Ameliyat edilmedikleri takdirde HSKSli olguların %25i ilk bir hafta içinde, tamamına yakını da 6-8 hafta içinde kaybedilmektedir.
Pigott ve ark.[7] 1988 yılında 104 hastayı içeren çalışmalarında ilk aşama ameliyatında erken mortaliteyi %29, toplam mortaliteyi %39 olarak bildirmişlerdir. Bu olgulardaki en önemli mortalite nedenleri arasında ameliyat öncesi genel durum bozukluğu, koroner yetmezlik, sepsis, hipoksi, prematürite ve bilinemeyen ani gelişebilen nedenler sayılabilir.
Daha sonraki yıllarda modifikasyonlar ve hasta hazırlığında ulaşılan gelişmeler sayesinde erken ve geç dönem mortalite azaltılmıştır. Sano ve ark.[4] pulmoner arter dolaşımının sağlanması için sağ ventrikülden pulmoner artere bir konduit yerleştirerek ilk aşama ameliyatını modifiye etmişlerdir. Bu modifikasyonun amacı daha yüksek diyastolik kan basıncı sağlamak ve koroner arter perfüzyonunu artırmaktır.[4,8,9] Sano ve ark.[4] bu modifikasyonla ilk aşama ameliyatlarından sonraki mortalitenin azaltılabildiğini ve açıklanamayan ani ölümlerin önlenebildiğini savunmuşlardır. Bizim olgumuzda da bu modifikasyon kullanıldı, KPB sonrası ve erken ameliyat sonrası dönemde 40 mmHglık bir diyastolik basınç sağlandı. Hipoplazik olan aortadan koroner perfüzyonun sağlandığı düşünüldüğünde, pulmoner arter kanlandırılması için Sano modifikasyonlu Norwood stage 1 ameliyatının uygulanması koroner perfüzyonun daha az etkilenmesini sağlamaktadır.
Tabbutt ve ark.[10] ilk aşama ameliyatı uygulanan 149 infantın 95inde modifiye Blalock-Taussig şantını, 54ünde ise Sano modifikasyonunu kullanmış ve sonuçları birbirleriyle karşılaştırmışlardır. Her iki grupta da erken (%14-17) ve geç (%32-30) mortalite benzer bulunmuştur, ancak önceki yıllara göre azalmıştır. Tabbutt ve ark.[10] bu çalışmada şanta bağlı istenmeyen olayların Sano modifikasyonunda daha fazla geliştiğini bildirmişlerdir. Nigro ve ark.[9] ise Sano modifikasyonu sonrası konduit tıkanıklığına bağlı ani ölümlerin izlenebildiğini bu nedenlede ikinci aşama ameliyatının fazla geciktirilmemesi gerektiğini savunmaktadırlar.
Sonuç olarak, HSKS olgularında uygulanan ilk aşama Norwood ameliyatının mortalitesi halen yüksektir. Sano modifikasyonu mortaliteyi azaltmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Ancak mortalitenin azalmasından söz edebilmek için daha geniş ve çok sayıda infantı içeren karşılaştırmalı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
1) Alayunt EA, Atay Y, Okur F. Hipoplastik sol kalp sendromu.
In: Duran E, editör. Kalp ve damar cerrahisi. İstanbul: Çapa
Tıp Kitabevi; 2004. s. 497-508.
2) Norwood WI, Lang P, Casteneda AR, Campbell DN.
Experience with operations for hypoplastic left heart syndrome.
J Thorac Cardiovasc Surg 1981;82:511-9.
3) Drinkwater DC Jr, Aharon AS, Quisling SV, Dodd D, Reddy
VS, Kavanaugh-McHugh A, et al. Modified Norwood operation
for hypoplastic left heart syndrome. Ann Thorac Surg
2001;72:2081-6.
4) Sano S, Ishino K, Kawada M, Arai S, Kasahara S, Asai T,
et al. Right ventricle-pulmonary artery shunt in first-stage
palliation of hypoplastic left heart syndrome. J Thorac
Cardiovasc Surg 2003;126:504-9.
5) Rychik J, Rome JJ, Collins MH, DeCampli WM, Spray TL.
The hypoplastic left heart syndrome with intact atrial septum:
atrial morphology, pulmonary vascular histopathology
and outcome. J Am Coll Cardiol 1999;34:554-60.
6) Charpie JR, Dekeon MK, Goldberg CS, Mosca RS, Bove
EL, Kulik TJ. Postoperative hemodynamics after Norwood
palliation for hypoplastic left heart syndrome. Am J Cardiol
2001;87:198-202.
7) Pigott JD, Murphy JD, Barber G, Norwood WI. Palliative
reconstructive surgery for hypoplastic left heart syndrome.
Ann Thorac Surg 1988;45:122-8.
8) Mahle WT, Cuadrado AR, Tam VK. Early experience with a
modified Norwood procedure using right ventricle to pulmonary
artery conduit. Ann Thorac Surg 2003;76:1084-8.