DİYABETİK HASTALARDA
KÖTÜ PROGNOZA
NEDEN OLAN ÖZELLİKLER
İnsülin reseptörleri hem büyük hem de küçük damarların
endotel hücreleri üzerinde bulunurlar. İnsülinin,
güçlü endoteliyal büyüme faktörü ile endotelin-1 sekresyonunu
etkilediği ve insülin direnci göstergesi olan
hiperinsülineminin yüksek koroner arter hastalığı sıklığı
ile doğrudan ilişkili olduğu gösterilmiştir.[4] Henüz
diyabet aşikar olmadan başlayan endotel disfonksiyonu,
proteinlerin ve lipidlerin non-enzimatik glikozilasyonu,
oksidatif stres ve koroner ateroskleroz gelişiminde
önemli rol oynayan protein C aktivasyonu, düşük
HDL-kolesterol, aterojenik LDL-kolesterol partikülü
sentezi, diğer biyokimyasal anormallikler koroner arter
hastalığının tedavisini güçleştiren faktörlerdir. Diyabet
ayrıca ateroskleroz gelişimi ve plak instabilitesinin
belirleyicilerinden CRP (C-reactive protein) artışıyla
karakterize ciddi bir inflamasyona neden olur. Yüksek
von Willebrand faktör, faktör VII, VIII ve plazminojen
aktivatör inhibitör tip 1 konsantrasyonları ile tromboza
eğilim de artmıştır. Bu durum koagülasyon kaskadı ve
platelet aktivasyonunu potansiyalize eder.
Diyabetik hastalarda perkütan koroner girişim (PKG) sonrası prognoz, yukarıda belirtilen biyokimyasal ve hematolojik mekanizmalar sonucunda koroner arter hastalığının hızla ilerlemesi ve tekrarlayan darlığın yüksek oranda olması ile sonuçlanır. Ayrıca, endotelyal disfonksiyon ateroskleroza yanıt olarak negatif remodelingi uyarmakta ve bu nedenle lümen çapının küçülmesine de neden olmaktadır. Sonuç olarak, diyabete özgü koroner arter hastalığında etkilenen damar sayısı sıklıkla birden fazla, koroner çapları ince ve lezyon yerleşimleri sıklıkla ostiyal veya proksimaldir ve tam tıkanıklıklar, sol ana koroner arter darlıkları da daha sıktır,[5-7] kollateral damar gelişimi bozulmuştur,[8] koroner arter kalsifikasyonu fazladır.[9]
Hiperglisemi, insülin direnci, inflamasyon ve aterosklerozu hızlandıran diğer faktörlerle birlikte, yukarıda belirtilen diyabete özgü koroner arter hastalığı tipi, PKG'yi riskli hale getirirken, girişim sonrasında uzun dönemde başta yeniden darlık olmak üzere istenmeyen ve mücadelesi güç olayları da beraberinde getirmektedir.
Diyabetin koroner girişimlerde yeniden darlığın çok önemli belirleyicisi olmasının yanı sıra, renal yetersizlikten sonra mortalitenin de en önemli belirleyicisi (hazard ratio 2.4) olduğu gösterilmiştir.[10] Hedef damar revaskülarizasyonunun (HDR) öngördürücü faktörlerinin incelendiği ve 11 484 hastanın dahil edildiği PRESTO çalışmasının bir analizinde, ilaç salınımlı olmayan stent ile tedavi edilen hastalarda diyabetin HDR sıklığını ciddi derecede artırdığı gösterilmiştir[11] Son yıllarda yeniden darlık mekanizmalarının daha iyi tanımlanması ve özellikle ilaç salınımlı stentlerin (İSS) kullanımının yaygınlaşması ile yeniden darlıkla mücadelede oldukça iyi sonuçlar elde edilmiştir. İlaç salınımlı stentlerle stent içi ve segment içi geç kaybında %70-80 oranında azalma sağlanırken, klinik sonuç olarak HDR'de ve majör kardiyak olaylarda da önemli derecede azalma sağlanabilmiştir. İlaç salınımlı stentlerin diyabetik hastaların diyabetik olmayan hastalara göre göreceli olarak daha kötü olan prognozlarını değiştirip değiştirmediği, tedavi yaklaşımında özellikle çokdamar hastalığında bypassa seçenek oluşturup oluşturmadığı bu makalede tartışılacaktır.
DİYABETİK HASTALARDA SADECE
PERKÜTAN KORONER BALON
UYGULAMASI VE STENT UYGULAMASI
1984 yılından 1998'lere kadar yapılan sadece perkütan
balon uygulaması girişimleri diyabetik olmayan
hastalar gibi diyabetik hastalarda da yüz güldürücü
sonuçlar vermemiştir. Van Belle ve ark.[12] sadece balon
uygulanan 13 çalışmanın diyabetik hasta altgruplarının
meta-analizinde yeniden darlık oranlarını ortalama %58
olarak saptamışlardır. NHLBI PTCA (National Heart,
Lung, and Blood Institute-Percutaneous Transluminal
Coronary Angioplasty) kayıtlarında da sadece balon
uygulaması ile diyabetiklerde tekrarlayan darlık oranları
oldukça yüksek bulunmuş ve diyabetik olmayan nüfusta
%25-30 olarak saptanan bu oranlar diyabetiklerde %50-62 oranında saptanmıştır.[13] Stentlerin perkütan tedavide
rutin olarak kullanılmaya başlanmasıyla diyabetik hasta
grubunda PKG prognozu belirgin şekilde değişmiştir.
Orta dönem anjiyografik takiplerde stentlerle elde edilen
iyi sonuçların[14] dört yıl sonunda sadece balon uygulamalarıyla
karşılaştırıldığında kardiyak ölüm ve ölümle
sonuçlanmayan miyokard infarktüsü kombine sonlanma
noktalarında, yani klinik sonuçlarda da önemli derecede
iyileşme sağladığı gösterilmiştir.[15] Van Belle ve ark.
nın[12,14] iki önemli çalışmasında, STRESS I,[16] STRESS
II,[17] ve ISAR SMART[18] çalışmalarında stent uygulamasının,
sadece balon uygulamasına göre diyabetik hastaların
tekrarlayan darlık oranında ortalama %50'lere varan
azalma sağladığı gözlenmektedir. Ancak, sonuçları çok
kötü olan sadece balon uygulamasına karşı kazanılan bu
zafere rağmen, diyabetik hastalarda altı aylık tekrarlayan
darlık oranları hala %25-30 civarlarındadır.
DİYABETİK HASTALARDA STENT VE BYPASS
Stentlerin akut tıkanma, diseksiyon ve rekoil üzerindeki
avantajları sayesinde perkütan girişimlerin artık
olmazsa olmaz bir bileşeni olması ile birlikte, çokdamar
hastalarında ve doğal olarak diyabetik çokdamar hastalarında
da kullanımı gündeme gelmiştir. Diyabetik çokdamar
hastalığında bypass ameliyatında özellikle sol ön
inen arter için arteriyel konduit kullanıldığında tekrar
girişim oranları perkütan girişimlere göre oldukça
düşüktür. Sadece balon uygulaması ile bypass tedavisini
karşılaştıran en büyük çalışma olan BARI çalışmasında
(Bypass Angioplasty Revascularization Investigation)
yedi yıllık takipte bypass uygulanan diyabetik hastalarda
olaysız sağkalım %76.4 iken, sadece balon
uygulananlarda bu oran %55.7 (p=0.0011) saptanarak
bypassın belirgin üstünlüğü gösterilmiştir.[19] Emory,
MAHI, Duke, BARI registry, NNE registry (Northern
New England Cardiac database) ve BARI randomize
çalışmalarının diyabetik ve aynı zamanda üçdamar hastalığı
olan altgruplarında yapılan bypass-balon karşılaştırmalarının
hepsinde 5-6 yıllık takiplerde hazard oranı
bypass lehine daha iyi çıkmıştır.[19] Stentlerin perkütan
girişimlerin rutin bir bileşeni olmasından sonra bypass
ile stent uygulamasının karşılaştırıldığı en önemli çalışmalardan
biri ARTS çalışmasıdır.[20] Diyabetik çokdamar
hastalarından hem bypass hem de stent için
uygun anatomisi olanların rastgele bypass ya da stent
tedavisine alındığı çalışmanın bir yıllık takibinde ölüm,
miyokard infarktüsü, inme ve revaskülarizasyondan
oluşan toplam majör kardiyak olaysız sağkalım, bypass
grubunda %88.4, stent grubunda %64.4 olarak saptanmıştır.
İlginç olarak bu çalışmanın üç yıllık takiplerinde
serebrovasküler olay, miyokard infarktüsü ve revaskülarizasyonsuz
sağkalım bypass grubunda birinci yıldan
sonra sabit kalarak diyabetik olmayanlarla benzer
düzeyde devam ederken, stent uygulanan hastalarda sağkalım
eğrisi aşağıya doğru olan inişine devam etmiş ve
%50 seviyelerine ulaşmıştır.[21] Aynı çalışmanın beşinci
yıl takiplerinde de benzer durum söz konusudur. Ölüm,
serebrovasküler olay, miyokard infarktüsü ve revaskülarizasyonsuz
sağkalım bypass uygulanan grupta %78.2,
stent uygulananlarda ise %58.3 (nispi risk 1.8, p<0.001)
olarak saptanmıştır.[22] İlginç olan, toplam majör kardiyak
olaylardaki farkı yaratan ölüm, miyokard infarktüsü
ya da inme değil revaskülarizasyon sıklığı olmasıdır.
Bypass ve stent arasında hem sağkalımda (%92.4 ve
%92) hem ölüm, miyokard infarktüsü, serebrovasküler
olaysız sağkalımda (85.1 ve 81.8 RR=1.02, p=0.83)
fark yoktur. Kardiyovasküler olayların stent aleyhine
daha sık rastlanmasının tek nedeni revaskülarizasyon
oranının bypassa göre çok yüksek olmasıdır. Sonuç
olarak, aslında çokdamar hastası diyabetiklerde stent ile
bypass arasında ölüm ve miyokard infarktüsü açısından
fark yoktur. Bu durumda tekrarlayan darlıkta ilaçsız
stentlere göre çok büyük azalma sağladığı gösterilmiş
olan İSS'ler için kaçınılmaz olarak şu sorular gündeme
gelmektedir: Diyabetik çokdamar hastalarındaki bypass
üstünlüğü ortadan kalkabilir mi, daha çok hasta bypassa
gitmekten kurtulabilir ya da bypass geciktirilebilir
mi? On dört yıl önce ameliyat edilmiş olan bir hasta
altgrubunun da içinde bulunduğu 1461 LIMA greftinin
kontrol anjiyografisinde saptanan %96.3'lük açıklık
oranı,[23] hem takip süresi hem de açıklık oranı olarak
İSS'ler için aşılması gereken hedef düzeyinin oldukça
yüksek olduğunu göstermektedir.
DİYABETİK HASTALARDA İLAÇ
SALINIMLI VE İLAÇ SALINIMLI
OLMAYAN STENTLER
İlaç salınımlı stentlerin diyabetik çokdamar hastalarındaki
bypass üstünlüğünü ortadan kaldırıp kaldıramayacağını
tartışmadan önce, İSS'lerin diyabetik hastalarda
ilaç salınımlı olmayan stentlere göre etkinliğini
araştıran çalışmaları gözden geçirmek yerinde olacaktır.
Sirolimus salınımlı stentlerle (SSS) yapılan en önemli
çalışmalardan SIRIUS çalışmasının diyabetik altgruplarını
incelediğimizde, İSS'lerin ilaçsız stentlere (Bx) göre
ikili tekrarlayan darlık (%17.6 ve %50.5), HDR (%6.9 ve
%22.3), geç kayıp (0.4 ve 1.0 mm) açısından oldukça üstün
olduğunu görmekteyiz (tüm parametrelerde p<0.001).[24]
SIRIUS çalışmasında majör kardiyak olaylar açısından
da diyabetik altgrubunda İSS uygulanan diyabetiklerde
olaysız sağkalım diyabetik olmayanlarla paralel hale
gelmiş ve arada istatistiksel olarak bir fark kalmamıştır.
Başka bir deyişle, SSS'ler diyabetik yüksek riskli hastaları
diyabetik olmayan hastaların risk düzeyine çekmeyi
başarmıştır. Buna karşın, gerçek hayatı yansıtan ve randomize
olmayan registry'lerde ise, diyabetik hastalarda
sirolimus etkinliği diyabetik olmayan hastalardan daha
kötü olarak saptanmaktadır. Bu çalışmalardan e-Cypher
registry'sindeki SSS uygulamalarında, altı ayda gelişen
majör kardiyak olay oranı diyabetik olmayanlarda %2.6,
diyabetiklerde %4.6 bulunmuştur.[25] Sirolimus salınımlı
stentlerin diyabetik hastalardaki etkinliği araştırılmak
istendiğinde, önemli SSS çalışmalarında diyabetik hasta
sayılarının istatistiksel olarak kesin bir fikir oluşturamayacak
kadar az ve güçsüz olduğunu görmekteyiz. Bu
nedenle, yüksek hasta sayılarına ulaşmak için çalışmaya
dahil edilme ölçütleri benzer olan SIRIUS, E-SIRIUS,
C SIRIUS, DIRECT, SVELTE, RAVEL çalışmaları
bir araya getirilerek bütünleşmiş bir analiz yapılmış
ve Abizaid[26] tarafından ACC kongresinde (American
College of Cardiology) sunulmuştur. Bu analize diyabetik
olup SSS uygulanan 292 ve İSS uygulanmayan 233
hasta alınmıştır. Sirolimus salınımlı stentler bu analizde
stent içi ve segment içi geç kayıpta (sırasıyla 0.26 ve 1.19
mm, p< 0.0001; 0.32 ve 0.96 mm, p<0.0006), stent içi
ve segment içi ikili tekrarlayan darlıkta (%5.7 ve %50.6,
p<0.0001; %11.8 ve %52.5, p<0.0001), HDR ve hedef
lezyon revaskülarizasyonu (HLR) oranlarında (%5.8
ve %22.3, p<0.0001; %8.9 ve %24, p<0.0001) oldukça
anlamlı avantaj sağlamıştır. Bu olumlu sonuçlara Sabate
ve ark.[27] tarafından küçük, ancak sadece diyabetik hastalardan
oluşan bir kohortta gerçekleştirilen DIABETES
çalışması destek vermiştir.Toplam 160 hastanın dahil
edildiği ve 80 hastadaki 111 lezyona SSS, diğer 80 hastadaki
110 lezyona ise ilaç salınımlı olmayan stent uygulanarak
dokuzuncu ayda kantitatif koroner anjiyografi
ile stent içi geç kaybın araştırıldığı bu çalışmada, diyabetik
nüfusun anjiyografik özelliğini yansıtacak şekilde
referans damar çapı da ortalama <2.5 mm ile oldukça
düşüktür. Dokuzuncu ayda SSS, ilaç salınımlı olmayan
stente göre stent içi geç kayıpta (0.09 ve 0.67, p<0.0001)
ve stent içi yeniden darlıkta (%4.9 ve %31, p<0.0001)
sırasıyla %87 ve %84 azalma sağlamıştır. Bu anjiyografik
sonuç klinik sonuca da yansımış ve 12 ayda HDR
(%7.5 ve %35, p<0.0001) ve majör kardiyak olaylarda da
%79 ve %71 (11.3 ve 38.8, p<0.0001) oranında azalma
sağlanmıştır. Bu etkinlik hem insüline bağımlı hem de
oral antidiyabetik kullanan hastalarda benzer düzeyde
gerçekleşmiştir.
Sirolimus ile diyabetik hastalarda elde edilen bu başarı acaba paklitaksel salınımlı stent (PSS) çalışmalarında nasıldır? Paklitaksel salınımlı stentler ile yapılan gerçek hayat çalışmalarında, yani registry'lerde, diyabetik hastalarda diyabetik olmayan hastalara yaklaşan önemli kazançlar sağlanmıştır. WISDOM registry'sinde 12 ayda diyabetik olmayanlarda %2.9 olan majör kardiyak olaylar diyabetiklerde %9.8 oranında saptanmıştır.[28] Diyabetik 750 ve diyabetik olmayan 1750 hastanın takip edildiği ARRIVE 1 registry'sinde ise PSS'ler diyabetiklerde, diyabetik olmayanlara göre sırasıyla kardiyak nedenli ölüm (%1.9 ve %0.8), miyokard infarktüsü (%2.9 ve %1.3), tekrar girişim (%5.7 ve %5.2) ve toplam olaylarda (%8.4 ve %6.2) benzer etkinlik göstermiştir.[29] Diyabetik altgrup açısından en fazla hastanın bulunduğu çalışmalardan TAXUS IV çalışmasında da PSS'ler klinik sonuç olan HLR üzerinde ilaçsız stentlerden anlamlı derecede daha başarılı (%7.1 ve %19.6, p<0.0016) bulunmuştur.[30] Yine de diyabetik olmayan hastalarda HLR oranlarının (%3.4 ve %13.1, p=0.0001) çok daha iyi olduğu gözlenmiştir. Diyabetik hasta sayılarının sınırlı olmasından kaynaklanan istatistiksel sorunlar, bu hastalardaki etkinlik konusunda sirolimus çalışmalarına benzer dahil edilme ölçütleri olan paklitaksel çalışmalarının bütünleşmiş analizinin yapılmasını gerektirmiştir. Bu amaçla TAXUS II-IV-V ve VI çalışmaları diyabetik hastalara göre tekrar analiz edilmiş ve sonuçlar ACC 2005 kongresinde bildirilmiştir.[31] Bu çalışmaların karşılaştırmalı analizinde toplam 814 diyabetik hasta ile 2631 diyabetik olmayan hasta klinik ve anjiyografik sonuçlar açısından değerlendirilmiştir. Stent içi geç kayıp, ikili tekrarlayan darlık ve 12. ay HLR açısından PSS'ler oldukça üstün sonuçlar vermiştir. Benzer etkinliğin, bu çalışmaların 1-3 yıl takipleri tamamlanmış diyabetik hasta gruplarında da az bir kayıpla korunduğu gözlenmiştir.[31]
Scheen ve ark.nın[32] sirolimus ve paklitaksel salınımlı stentlerle yaptıkları altı büyük İSS çalışmasının birleşik meta-analizinde de İSS uygulanan diyabetik 328 hastada, ilaçsız stent uygulanan 369 diyabetiğe göre stent içi yeniden darlık açısından daha iyi sonuç alınmıştır (OR: 0.16, CI: 0.11-0.24).
Bu çalışmalarda anjiyografik ve klinik sonuçlar açısından ilaçsız stentlere karşı üstün olduğu gösterilmiş olan İSS'ler, diyabetik çokdamar hastalarında neredeyse altın standart tedavi yöntemi olan bypass ile baş edebilecek düzeyde midir?
DİYABETİK HASTALARDA İLAÇ SALINIMLI STENTLER VE BYPASS
Çokdamar hastalarında İSS ile bypass etkinliğini
karşılaştıran en önemli çalışma ARTS II çalışmasıdır.[33]
Bu çalışma bypass ya da stent girişimlerinden her ikisine
de uygun olan koroner arter hastalarına SSS uygulamasının
takiplerini içermektedir. Bypass ve ilaçsız
stent grupları, daha önce benzer dahil edilme ölçütleri
olan ARTS I çalışmasının bypass ve ilaçsız stent gruplarından
oluşturulmuştur. Yani ARTS II çalışmasının
İSS'lerle başa baş, eşzamanlı uygulanan bypass ve ilaçsız
stent grubu yoktur. Çalışma düzeni olarak geçmiş
kontrol gruplarının güncel tedavi olanaklarına sahip
olmaması nedeniyle eleştirilen bu çalışmada 607 SSS
hastasının %26'sı diyabetiklerden oluşmaktaydı. Klinik
son nokta bir yıllık majör kardiyak ve serebrovasküler
olaysız sağkalımdı. Genel çalışma grubu takiplerinde
ölüm, serebrovasküler olay ve miyokard infarktüssüz
sağkalımda İSS ayağında anlamlı derecede avantaj
varken, bu avantaj girişimsiz sağkalım dikkate alındığında
bypass lehine dönmüş; majör kardiyak ve serebrovasküler
olaysız sağkalım açısından ise bypass ile İSS
arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Benzer sonuçlar
diyabetik altgrup için de geçerlidir.
On iki aylık takiplerde İSS grubu ölüm, serebrovasküler olay, miyokard infarktüsü açısından istatistiksel olarak anlamlı olmamakla birlikte daha iyi iken, olaysız sağkalıma tekrar girişim dahil edildiğinde, bypass daha iyi sonuçlar vermiş; toplam majör kardiyak ve serebrovasküler olaylar değerlendirildiğinde ise iki grup arasında fark saptanmamıştır (%15.7 ve %14.6). Bu durum olaysız sağkalım ihtimali açısından bypass-stent farkının kapanmasına neden olmuştur. Öte yandan, ilaç kaplı olmayan stent kullanılan diyabetiklerde majör kardiyak ve serebrovasküler olaylar, İSS uygulanan ve bypass uygulanan diyabetik gruplara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (%36.6).
ANILAN ÇALIŞMALARIN TASARIMLARI
DÜZENLERİ VE/VEYA İSTATİSTİKSEL
GÜÇLERİ YETERLİ MİDİR?
Bu soruyu maalesef evet olarak cevaplamak mümkün
değildir. Çünkü, diyabetik hastalar ancak altgrup
analizlerinde incelenmiş ve bu durum hasta sayısının
düşük olması ile sonuçlanmıştır. Yüksek diyabetik hasta
sayıları meta-analizler ve registry'lerle elde edilmiştir.
Hasta sayıları fazla olmakla birlikte, randomize olmayan,
dahil edilme ölçütleri az-çok farklılıklar gösteren
ve kontrollü olmayan bu çalışmalardan kesin bir sonuca
varmak yanlış olur. Diyabet açısından ilaç kaplı olmayan
stentlerle karşılaştırma yapılan tek randomize çalışma
DIABETES çalışmasıdır. Ne yazık ki bu çalışma 80
ilaç kaplı, 80 ilaçsız stent kullanılan toplam 160 hasta
ile oldukça düşük hasta sayısı içermektedir. Mevcut ilaç
kaplı stente karşılık bypass çalışmalarından ARTS II
ve ERACI III[34] ise güncel perkütan tedavi ile geçmişte
uygulanmış bypass tedavi kohortlarını karşılaştırmaktadır.
ERACI III'te diyabetik altgrup analizi de yapılmamıştır.
Kaldı ki, diyabetik hastalarda mortalite, morbidite
ve damar açıklık oranı açısından son yıllardaki medikal
tedavilerdeki gelişmeler, örneğin hiperglisemi, hiperlipidemi
ve hipertansiyonun çok daha iyi kontrolü, renal
koruyucu ilaçlar, ACE inhibitörleri, AII antagonistleri,
hatta klopidogrel ve glikoprotein IIb/IIIa inhibitörleri
gibi pek çok farmakolojik ajanın bu eski çalışma grupları
ile yapılan karşılaştırmalarda sonuçları etkileyebileceği
açıktır. Bunun yanı sıra İSS çalışmalarında orta ve
uzun dönem sonuçlar henüz elde edilmemiştir. Özellikle
bypass ile karşılaştırıldığında, 10-15 hatta 20 yıllık
bypass sonuçları bilinirken İSS uygulanan çalışmaların
takipleri henüz en fazla 4-5 yıllıktır. Geç dönemde ortaya
çıkan ve mortalite ile sonlanabilen stent trombozları
ise daha önce hesapta olmayan bir sorun olarak karşımıza
çıkmaya başlamıştır. Sirolimus salınımlı stentler
ile ilaç kaplı olmayan stentlerin karşılaştırıldığı 14
çalışmanın meta-analizinde, SSS'lerde tromboz oranının
birinci yıldan sonra arttığı gösterilmiştir.[35] İlaç salınımlı
stentlerle tedavi edilen 6 033 ve ilaç kaplı olmayan
stentlerle tedavi edilen 13 738 hastanın karşılaştırıldığı
bir çalışmada üç yıllık takiplerde ve miyokard infarktüsü
açısından gruplar arasında fark saptanmazken, sadece
mortalite hesaba katıldığında İSS'lerde altı ay ile üç yıl
arasında ölüm için relatif risk 1.32 bulunmuştur.[36] Bu
durum ölümcül seyreden stent trombozlarının ve önlenmesi
için uzun süreli klopidogrel kullanımının neden
olabileceği risklerin ciddi sorun olarak kliniğe de yansıyabileceğini
düşündürmektedir. Stent trombozu tanımlamasının
standardize edildiği ARC (Academic Reserch
Consortium) ölçütlerini dikkate alan bir çalışmanın dört
yıllık takiplerinde, kesin ve yüksek ihtimalli kümülatif
stent trombozu açısından SSS veya PSS'ler ile ilaç salınımlı
olmayan stentler arasında anlamlı derecede fark
saptanmamıştır.[37] Ölüm ve miyokard infarktüsü oranları
ilaçsız stentlerden farklı bulunmazken, İSS'lerin tekrar
revaskülarizasyon açısından üstünlükleri de vurgulanmıştır.
Ontario analizi de, iki yıllık takiplerde İSS'lerin,
ölüm ve HDR riskini azalttığı ve miyokard infarktüsünü
artırmadığı konusunda destek vermiştir.[38] Yine de,
İSS'ler geç tromboz ve uzun dönem sonuçlar açısından
daha uzun süre tartışılacak gibi gözükmektedir.
Sirolimus ve paklitaksel salınımlı stentler dışındaki yeni İSS'ler için ise diyabetik hastalarda uzun dönem sonuçlar açısından henüz bir bilgi yoktur. Diyabetik hastalarda en iyi tedavi yönteminin ne olduğuna karar verdirecek olan henüz randomize, başa baş, kontrollü, çok merkezli, çok sayıda hasta içeren, “sonlanan” çalışma yoktur. Halen devam eden ve bu konuda çok daha güvenli bilgi sağlayabilecek FREEDOM[39] CARDIA[40] BARI 2D[41] çalışmalarının sonuçları önümüzdeki yıllarda açıklandığında, bu konu önemli ölçüde karara bağlanmış olacaktır. Bu çalışmalardan FREEDOM çalışmasında çokdamar hastalığı olan 2400 diyabetik hasta SSS ya da bypassa (kardiyopulmoner bypass veya kardiyopulmoner bypassa girilmeden) randomize edilerek birincil sonlanma noktası olarak üç ve beş yıllık mortalite, miyokard infarktüsü ve inme değerlendirilecektir. CARDIA çalışmasında ise çokdamar hastası veya kompleks tekdamar hastası diyabetikler dahil edilerek ilaç kaplı stent + abciksimab ya da bypassa randomize edilerek birincil son nokta olarak bir yıllık majör kardiyak ve serebrovasküler olaylar değerlendirilecektir. BARI 2D çalışmasında ise, tip 2 diyabet ve anjiyografik olarak stabil koroner arter hastalığı saptanan hastalarda 2x2 faktöriyel düzen ile revaskülarizasyon+yoğun tedavi ve sadece yoğun medikal tedavi, primer sonlanım noktası olarak tüm nedenlere bağlı mortalite açısından karşılaştırılacaktır.
Bu sonuçlar belli olana kadar, belki de önemli kılavuzlardan biri olan Avrupa Kardiyoloji Derneği Perkütan Koroner Girişim Kılavuzu'nun çokdamar hastalığı ve/veya diyabeti olan hastalarda perkütan koroner girişimin sınıf IIb, kanıt düzeyi C ile uygulanabilir önerisini kabul etmek doğru olabilir.[42]
Sonuç olarak, mortalite ve miyokard infarktüsü üzerine etki açısından, erken dönem ve beş yıllık izlemlerde ilaç salınımlı veya ilaç salınımlı olmayan stentler ya da bypass arasında fark yoktur. Majör kardiyak olaylardaki fark tekrar revaskülarizasyon ihtiyacından doğmaktadır. İlaç salınımlı stentler, ilaç salınımlı olmayan stentlerdeki yüksek yeniden darlık ve HLR ihtiyacını ciddi derecede azaltmıştır. Bypass, özellikle diyabetiklerde olduğu gibi, hedef lezyonda ya da proksimalinde gelişebilecek tıkayıcı darlıkların klinik sonuçlarından da koruyucudur. Diyabetik çokdamar hastalığında stent bypass karşılaştırma çalışmalarının her iki tedaviye de uygun hastalar seçilerek yapıldığı unutulmamalıdır. Gerçek hayatta birçok diyabetik hasta, diffüz hastalık, ince damar yapısı, uzun lezyonlar nedeniyle hala bypassa daha uygundur. Perkütan koroner girişim hala çok ince olmayan damarlardaki fokal, diffüz olmayan lezyonlara ya da bypass açısından yüksek risk ve komorbiditeleri olan diyabetiklerde seçilme eğilimindedir. İlaç salınımlı stentler sayesinde diyabette tekrar revaskülarizasyon açısından bypassın açık ara üstünlüğü giderek kapanmaktadır. FREEDOM, CARDIA, BARI-2 gibi çalışmalar diyabetik, çokdamar hastalığı ve yüksek riskli hastalarda uygun tedavi seçiminin belirlenebilmesinde önemli bilgiler verecektir. Bu sonuçlar elde edilene kadar her iki tedavi seçeneği de diyabetik hastalar için uygundur ve İSS ya da bypass seçimi hastaya ve anatomik duruma göre yapılmalıdır. Uygulanan revaskülarizasyon stratejisi ne olursa olsun, kan şekerinin iyi düzenlenmesi ve eşlik eden risk faktörleri ile mücadelenin sonuçta çok önemli belirleyici rol oynadığı unutulmamalıdır.
1) Sicree R, Shaw JE, Zimmet PZ. The global burden of diabetes.
In: Gan D, editor. Diabetes atlas. 2nd ed. Brussels:
International Diabetes Federation; 2003. p. 15-71.
2) Mak KH, Faxon DP. Clinical studies on coronary revascularization
in patients with type 2 diabetes. Eur Heart J 2003;
24:1087-103.
3) Malmberg K, Yusuf S, Gerstein HC, Brown J, Zhao F, Hunt
D, et al. Impact of diabetes on long-term prognosis in patients
with unstable angina and non-Q-wave myocardial infarction:
results of the OASIS (Organization to Assess Strategies for
Ischemic Syndromes) Registry. Circulation 2000;102:1014-9.
4) Chaour M, Theroux P, Gilfix BM, Campeau L, Lesperance J,
Ghitescu M, et al. ‘True' fasting serum insulin level, insulin
resistance syndrome and coronary artery disease. Coron Artery
Dis 1997;8:683-8.
5) Melidonis A, Dimopoulos V, Lempidakis E, Hatzissavas J,
Kouvaras G, Stefanidis A, et al. Angiographic study of coronary
artery disease in diabetic patients in comparison with
nondiabetic patients. Angiology 1999;50:997-1006.
6) Natali A, Vichi S, Landi P, Severi S, L'Abbate A, Ferrannini
E. Coronary atherosclerosis in type II diabetes: angiographic
findings and clinical outcome. Diabetologia 2000;43:632-41.
7) Waller BF, Palumbo PJ, Lie JT, Roberts WC. Status of the
coronary arteries at necropsy in diabetes mellitus with onset
after age 30 years. Analysis of 229 diabetic patients with and
without clinical evidence of coronary heart disease and comparison
to 183 control subjects. Am J Med 1980;69:498-506.
8) Abaci A, Oğuzhan A, Kahraman S, Eryol NK, Unal S, Arinç
H, et al. Effect of diabetes mellitus on formation of coronary
collateral vessels. Circulation 1999;99:2239-42.
9) Arad Y, Newstein D, Cadet F, Roth M, Guerci AD. Association
of multiple risk factors and insulin resistance with increased
prevalence of asymptomatic coronary artery disease by an electron-
beam computed tomographic study. Arterioscler Thromb
Vasc Biol 2001;21:2051-8.
10) Stone GW, Mehran R, Dangas G, Lansky AJ, Kornowski R,
Leon MB. Differential impact on survival of electrocardiographic
Q-wave versus enzymatic myocardial infarction after
percutaneous intervention: a device-specific analysis of 7147
patients. Circulation 2001;104:642-7.
11) Singh M, Gersh BJ, McClelland RL, Ho KK, Willerson JT,
Penny WF, et al. Predictive factors for ischemic target vessel
revascularization in the Prevention of Restenosis with
Tranilast and its Outcomes (PRESTO) trial. J Am Coll Cardiol
2005;45:198-203.
12) Van Belle E, Abolmaali K, Bauters C, McFadden EP, Lablanche
JM, Bertrand ME. Restenosis, late vessel occlusion and left
ventricular function six months after balloon angioplasty in
diabetic patients. J Am Coll Cardiol 1999;34:476-85.
13) Holmes DR Jr, Vlietstra RE, Smith HC, Vetrovec GW, Kent
KM, Cowley MJ, et al. Restenosis after percutaneous transluminal
coronary angioplasty (PTCA): a report from the PTCA
Registry of the National Heart, Lung, and Blood Institute.
Am J Cardiol 1984;53:77C-81C.
14) Van Belle E, Bauters C, Hubert E, Bodart JC, Abolmaali
K, Meurice T, et al. Restenosis rates in diabetic patients: a
comparison of coronary stenting and balloon angioplasty in
native coronary vessels. Circulation 1997;96:1454-60.
15) Van Belle E, Perie M, Braune D, Chmait A, Meurice T,
Abolmaali K, et al. Effects of coronary stenting on vessel patency
and long-term clinical outcome after percutaneous coronary
revascularization in diabetic patients. J Am Coll Cardiol
2002;40:410-7.
16) Fischman DL, Leon MB, Baim DS, Schatz RA, Savage MP,
Penn I, et al. A randomized comparison of coronary-stent
placement and balloon angioplasty in the treatment of coronary
artery disease. Stent Restenosis Study Investigators. N
Engl J Med 1994;331:496-501.
17) Savage MP, Fischman DL, Rake R, Leon MB, Schatz RA,
Penn I, et al. Efficacy of coronary stenting versus balloon
angioplasty in small coronary arteries. Stent Restenosis Study
(STRESS) Investigators. J Am Coll Cardiol 1998;31:307-11.
18) Kastrati A, Schomig A, Dirschinger J, Mehilli J, Dotzer F, von
Welser N, et al. A randomized trial comparing stenting with balloon
angioplasty in small vessels in patients with symptomatic
coronary artery disease. ISAR-SMART Study Investigators.
Intracoronary Stenting or Angioplasty for Restenosis Reduction
in Small Arteries. Circulation 2000;102:2593-8.
19) Kereiakes DJ, Young JJ. Percutaneous coronary revascularization
of diabetic patients in the era of drug-eluting stents.
Rev Cardiovasc Med 2005;6 Suppl 1:S48-58.
20) Abizaid A, Costa MA, Centemero M, Abizaid AS, Legrand
VM, Limet RV, et al. Clinical and economic impact of diabetes
mellitus on percutaneous and surgical treatment of multivessel
coronary disease patients: insights from the Arterial
Revascularization Therapy Study (ARTS) trial. Circulation
2001;104:533-88.
21) Legrand VM, Serruys PW, Unger F, van Hout BA, Vrolix
MC, Fransen GM, et al. Three-year outcome after coronary
stenting versus bypass surgery for the treatment of multivessel
disease. Circulation 2004;109:1114-20.
22) Serruys PW, Ong AT, van Herwerden LA, Sousa JE, Jatene
A, Bonnier JJ, et al. Five-year outcomes after coronary stenting
versus bypass surgery for the treatment of multivessel
disease: the final analysis of the Arterial Revascularization
Therapies Study (ARTS) randomized trial. J Am Coll Cardiol
2005;46:575-81.
23) Shah PJ, Durairaj M, Gordon I, Fuller J, Rosalion A,
Seevanayagam S, et al. Factors affecting patency of internal
thoracic artery graft: clinical and angiographic study in 1434
symptomatic patients operated between 1982 and 2002. Eur
J Cardiothorac Surg 2004;26:118-24.
24) Moussa I, Leon MB, Baim DS, O'Neill WW, Popma JJ,
Buchbinder M, et al. Impact of sirolimus-eluting stents on
outcome in diabetic patients: a SIRIUS (SIRolImUS-coated Bx
Velocity balloon-expandable stent in the treatment of patients
with de novo coronary artery lesions) substudy. Circulation
2004;109:2273-8.
25) Guagliumi G, Sousa E, Urban P. Sirolimus-eluting stent in
routine clinical practice: a 6-month follow-up report from the
international e-CYPHER registry. Circulation 2003;108(Suppl
IV):IV-534. [Abstract]
26) Abizaid A. Sirolimus eluting stents in diabetic patients:
Integrated analyis of six multicenter trials. In: The American
College of Cardiology 2005. 54th Annual Scientific Session;
March 6-9, 2005; Orlando, USA.
27) Sabate M, Jimenez-Quevedo P, Angiolillo DJ, Gomez-
Hospital JA, Alfonso F, Hernandez-Antolin R, et al.
Randomized comparison of sirolimus-eluting stent versus
standard stent for percutaneous coronary revascularization
in diabetic patients: the diabetes and sirolimus-eluting stent
(DIABETES) trial. Circulation 2005;112:2175-83.
28) Abizaid A, Chan C, Kaul U. “Real world” evaluation of slowrelease,
polymer-based, paclitaxel-eluting Taxus stents in
native coronary arteries, the WISDOM international registry.
Circulation 2003;108(Suppl IV):IV-534. [Abstract]
29) Lasala J, and ARRIVE participating physicians. ARRIVE
registry: a consecutive enrolling of drug eluting stent registry.
Main session: Post market registries: a wealth of real life
data. Euro PCR, 2005.
30) Hermiller JB, Raizner A, Cannon L, Gurbel PA, Kutcher MA,
Wong SC, et al. Outcomes with the polymer-based paclitaxeleluting
TAXUS stent in patients with diabetes mellitus: the
TAXUS-IV trial. J Am Coll Cardiol 2005;45:1172-9.
31) Stone GW. The results of a meta-analysis of the TAXUS II,
IV, V, and VI trials. In: The American College of Cardiology
2005. 54th Annual Scientific Session; March 6-9 2005;
Orlando, USA.
32) Scheen AJ, Warzee F, Legrand VM. Drug-eluting stents: metaanalysis
in diabetic patients. Eur Heart J 2004;25:2167-8.
33) Serruys PW, Lemos PA, van Hout BA. Arterial
Revascularisation Therapies Study part II Steering Committee
and Investigators. Sirolimus eluting stent implantation for
patients with multivessel disease: rationale for the Arterial
Revascularisation Therapies Study part II (ARTS II). Heart
2004;90:995-8.
34) Rodriguez A, Maree AO, Grinfeld L, Fernandez-Pereira C,
Mieres J, Rodriguez Alemparte M, et al. Revascularization
strategies of coronary multiple vessel disease in drug eluting
stent era: one year follow up results of the ERACI III trial.
EuroInterv 2006;2:53-60.
35) Kastrati A, Mehilli J, Pache J, Kaiser C, Valgimigli M,
Kelbaek H, et al. Analysis of 14 trials comparing sirolimuseluting
stents with bare-metal stents. N Engl J Med 2007;356:
1030-9.
36) Lagerqvist B, James SK, Stenestrand U, Lindback J, Nilsson
T, Wallentin L, et al. Long-term outcomes with drug-eluting
stents versus bare-metal stents in Sweden. N Engl J Med
2007;356:1009-19.
37) Mauri L, Hsieh WH, Massaro JM, Ho KK, D'Agostino R,
Cutlip DE. Stent thrombosis in randomized clinical trials of
drug-eluting stents. N Engl J Med 2007;356:1020-9.
38) Tu JV, Bowen J, Chiu M, Ko DT, Austin PC, He Y, et al.
Effectiveness and safety of drug-eluting stents in Ontario. N
Engl J Med 2007;357:1393-402.
39) Future revascularization evaluation in patients with diabetes
mellitus: optimal management of multivessel disease
(FREEDOM). Available from: http://clinicaltrials.gov/ct/show/
NCT00086450.
40) Kapur A, Malik IS, Bagger JP, Anderson JR, Kooner JS,
Thomas M, et al. The Coronary Artery Revascularisation in
Diabetes (CARDia) trial: background, aims, and design. Am
Heart J 2005;149:13-9.