Methods: Forty-five consecutive patients (22 males, 23 females; mean age 59±18 years; range 19 to 83 years) in whom a diagnosis of deep venous thrombosis was made within a year were prospectively evaluated with respect to undiagnosed malignant disease. Evaluations included physical examination, routine laboratory tests, and abdominopelvic ultrasonography.
Results: Undiagnosed malignancy was detected in three patients (6.6%), namely, stomach, bladder, and lung cancers. Eighteen patients and 27 patients had idiopathic and secondary deep venous thrombosis, respectively. Malignant disease was found in two patients (11.1%) in the idiopathic group, and in one patient (3.7%) in the secondary group.
Conclusion: An undiagnosed malignancy may be the underlying cause of deep venous thrombosis, particularly in idiopathic cases. Early diagnosis of a malignant disease would be beneficial to the patients and the healthcare centers.
Akut DVT şüphesi ile başvuran hastalara, ayrıntılı öykü alındıktan sonra dikkatli fizik muayene yapıldı. Sonrasında ilgili ekstremiteler venöz renkli Doppler ultrasonografi ile incelenerek tanı kesinleştirildi. Tanısı kesinleştirilen hastalar posteroanterior akciğer grafisi, abdominopelvik ultrasonografi ile değerlendirildi; hemogram, biyokimya (üre, kreatinin, elektrolitler ve karaciğer fonksiyon testleri), eritrosit sedimantasyon hızı, laktik dehidrogenaz, karsinoembriyojenik antijen çalışıldı. Doppler ultrasonografi (Esaote, Technos MPX, İtalya) incelemesinde, hasta sırtüstü pozisyonda yatırılıp başa 15 derece açı verildi. İnguinal ligaman bulunarak proksimalindeki eksternal iliyak venden başlayarak distale doğru 5-12 MHz lineer prob ile inceleme yapıldı. Hasta bu pozisyonda iken ana, derin, yüzeyel femoral venler ve vena safena magna değerlendirildi.
Popliteal ven, vena safena parva ve kalf venlerinin değerlendirilmesi için hasta yüzüstü pozisyona alındı. Alt ekstremitedeki tüm venler hem transvers hem de longitudinal planda gri skala ve renk modunda değerlendirildi. Fizik muayene ve rutin testlerde anormallik saptanan hastalarda klinik duruma göre CA 125, prostat spesifik antijen, CA 19-9, gaitada gizli kan, toraks ve/veya batın bilgisayarlı tomografisi, alt ve/veya üst gastrointestinal sistem endoskopisi, tiroid ultrasonografisi (USG), tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi, mamografi ya da meme USG incelemeleri yapıldı.
Kalf venlerinde trombüsü olan hastalar ayaktan, femoropopliteal ve iliofemoral seviyede trombüsü olanlar ise hastanede takip edildi. Bütün hastalara tedavinin birinci günü düşük molekül ağırlıklı heparin (tinzaparin sodyum) ve oral warfarine başlandı. Bütün hastalara tedavi başlangıcında 30-40 mmHg basınç sağlayan varis çorabı verildi. Hastalar mobilizasyon konusunda teşvik edildi. INR düzeyi 2-2.5 arası olacak şekilde ayarlandığında düşük molekül ağırlıklı heparin kesildi. Kırk yaşın altında olan ve predispozan faktör veya gizli malignensi bulunmayan veya tekrarlayan DVT olan hastalar ileri araştırma amacıyla hematoloji polikliniklerine yönlendirildi. Kırk yaş üzerinde idiyopatik DVT tanısı konan ve gizli malignite tespit edilemeyen hastalara ise altı ay sonrasında genel kontrol amaçlı tekrar hastaneye başvurmaları önerildi. Malignite bulunan hastalar ise ilgili kliniklere yönlendirildi.
Tablo 1: Derin ven trombozlu hastaların klinik verileri
Hiçbir olguda mortalite gözlenmedi. Sekiz hastada (%17.7) malignite ile ilişkisi olmayan ek patolojiler saptandı (Tablo 2). Sedimantasyon hızı, malignite tespit edilen üç, tespit edilemeyen dört hastada yüksek bulundu. Karsinoembriyojenik antijen sadece malignite görülen bir hastada yüksek bulundu. Laktik dehidrogenaz ise malignite olan gruptan bir, olmayan gruptan ise üç hastada yüksek bulundu.
Çalışmamız ve literatür verileri ışığında, idiyopatik DVT grubunda artmış malignite sıklığı ve diğer patolojiler göz önüne alındığında, ayrıntılı muayene ve basit laboratuvar incelemelerinin (hemogram, sedimantasyon, PA akciğer grafisi, gaitada gizli kan gibi) yanı sıra abdominopelvik USG ya da tomografisine rutin olarak başvurulmasının yararlı olabileceğini düşünüyoruz. Sekonder DVT grubunda ise, malignite sıklığı düşük olmakla beraber, en azından rutin uygulamamızdan ayrıntılı fizik muayene ve basit laboratuvar incelemelerini dışlamamanın büyük yarar getirebileceğine inanıyoruz. Bu konuda bünyesinde onkoloji kliniği bulunduran, hasta sayısı daha yüksek merkezlerde yapılacak çalışmaların konuya katkıda bulunacağını düşünüyoruz. Özellikle yoğun merkezlerde dahiliye klinikleri ile ortak bir protokol oluşturulması ve özellikle idiyopatik DVT'li olguların takip ve araştırılmasında aktif rol almalarının sağlanması da akılcı ve pratik bir yöntem olabilir. Şüphesiz oluşturulacak bir protokol ya da istenecek ek incelemeler maliyet artışı getirecektir; ancak, gizli bir kanserin erken dönemde konan tanısı ile sağlık güvenlik kurumlarının tedavi giderlerinin azaltılabileceği, daha da önemlisi hastanın sağkalımı ve konforunun artırılabileceği unutulmamalıdır.
1) Ronsdorf A, Perruchoud AP, Schoenenberger RA. Search for occult malignancy in patients with deep venous thrombosis. Results of a retrospective cohort study. Swiss Med Wkly 2003;133:567-74.
2) Prins MH, Lensing AW, Hirsh J. Idiopathic deep venous thrombosis. Is a search for malignant disease justified? Arch Intern Med 1994;154:1310-2.
3) Aderka D, Brown A, Zelikovski A, Pinkhas J. Idiopathic deep vein thrombosis in an apparently healthy patient as a premonitory sign of occult cancer. Cancer 1986;57:1846-9.
4) . Goldberg RJ, Seneff M, Gore JM, Anderson FA Jr, Greene HL, Wheeler HB, et al. Occult malignant neoplasm in patients with deep venous thrombosis. Arch Intern Med 1987; 147:251-3.
5) Baron JA, Gridley G, Weiderpass E, Nyren O, Linet M. Venous thromboembolism and cancer. Lancet 1998;351:1077-80.
6) Monreal M, Lafoz E, Casals A, Inaraja L, Montserrat E, Callejas JM, et al. Occult cancer in patients with deep venous thrombosis. A systematic approach. Cancer 1991;67:541-5.
7) Doğan H, Aksel N, Öksüzler M, Çakan A, Özsöz A, Seçil M. Akciğer kanserlerinde alt ekstremite derin ven trombozu insidansının renkli Doppler ultrasonografi ile araştırılması. İzmir Göğüs Hastanesi Dergisi 2004;18:55-63.