Methods: One hundred patients (77 males, 23 females; mean age 62±9.6 years; range 40 to 78 years) who underwent coronary artery bypass grefting (CABG) between April 2006- January 2009 at our clinic were evaluated retrospectively. Two equal groups were formed as posterior pericardiectomy performed group (group 1) and not performed group (group 2). In group 1, PP was made parallel to the posterior of the left phrenic nerve, and away from the inferior pulmonary vein and diaphragm with 4 cm longitudinal incision.
Results: The difference between the groups with regard to age, sex, diabetes mellitus, hypertension, myocard infarctus (MI), ejection fraction (EF), aortic cross clamp (ACC) time, cardiopulmonary bypass (CPB) time, total volume of drainage, number of the distal anastomosis, extubation time, total volume of the blood and blood products, atrial fibrillation (AF) and inotropic drugs were not statistically significant. Ventricular arrhythmia (VA) developed in three patients (6%) in group 1 and in 14 patients (28%) in group 2. The difference between the groups with regard to VA was statistically significant (p=0.003).
Conclusion: We think that PP is a simple and safe method which may reduce VA.
Biz bu geriye yönelik çalışmamızda kliniğimizde 2006 yılında başladığımız, PP uygulanan hastaları uygulanmayanlar ile karşılaştırdık ve PPnin erken ameliyat sonrası dönemde ritm sorunları, drenaj ve tamponad üzerine etkisini ortaya koymayı amaçladık.
Tablo 1: Ameliyat öncesi demografik özellikler
Posterior perikardiyotomi distal anastomozlar tamamlandıktan sonra, Mulay ve ark. nın[6] tanımladığı gibi sol frenik sinir posterioruna paralel, diyafram ve sol inferior pulmoner vene uzak olacak şekilde yaklaşık 4 cm longitudinal insizyonla yapıldı (Şekil 1). Tüm hastalarda 30 F dren ön mediasten, 32 F dren sol toraks boşluğuna olmak üzere iki drenaj tüpü yerleştirildi. Ameliyat sonrası yoğun bakımda drenlerin açıklığının sağlanması amacıyla ortalama 20 mmHg ile sürekli emme basıncı uygulandı ve aralıklı olarak drenler sağıldı. Hastaların yoğun bakımda izlendiği iki günlük süre boyunca sürekli izlem sağlandı ve ritm sorunu gelişen hastalarda standart 12 lead elektrokardiyogram kullanılarak ritm sorunu kaydedildi. Atrial fibrilasyon gelişen hastalara rutin olarak yükleme, idame ve oral olarak üç basamaklı cordarone tedavisi başlandı. Gelişen VAda öncelikle serum elektrolit dengesi düzenlendi ancak 30 dkdan uzun süren ve hemodinamiyi bozan VAda ise lidokain bolus i.v uygulama sonrası idamede sürekli lidokain infüzyonu başlandı. Atrial fibrilasyon gelişen tüm hastalarda medikal tedaviye yanıt alındı.
Şekil 1: Ameliyat sırası posterior perikardiyotomi görünümü.
İstatistiksel analiz. İstatistiksel değerlendirmede SPSS 15.0 version for Windows (SPSS Inc., Chicago, Illionis, USA) programı kullanılarak yapıldı. Verilerin değerlendirilmesinde, Ki-kare testi ve independent Samples t-testi kullanıldı. İstatistiksel veriler ortalama ± standart sapma olarak verildi, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi.
Yapılan çalışmalarda PPnin tamponat gelişimini azalttığı ve azaltmadığı yönünde fikirler ileri sürülmüştür.[4,10] Erdil ve ark.[5] ise kapak replasmanı uyguladıkları hastalarda PP uygulamasını erken-geç dönem PE ve perikardiyal tamponadı azaltabilecek kolay uygulanabilir bir yöntem olarak bildirmişlerdir. Çalışmamızda her iki gruptan birer hastaya erken dönemde tamponad nedeniyle revizyon uygulandı.
Koroner arter bypass greft ameliyatları sonrası SVT gelişiminde pek çok faktör rol almakla birlikte, Mulay ve ark.[6] PP uygulanan hasta grubunda SVT gelişiminin kontrol grubuna göre anlamlı olarak azaldığını göstermişlerdir (%8e karşılık %36). Asimokopoulos ve ark.[9] ise ameliyat sonrası SVT gelişimi açısından anlamlı fark bulamamışlardır (%20ye karşılık %26). Çalışmamızda ameliyat sonrası dönemde iki grup arasında AF gelişimi açısından anlamlı istatistiksel fark bulamadık. Ancak iki grup arasında VA açısından fark saptadık (p=0.003). Farsak ve ark.[10] ise AF açısından fark saptarken, VA açısından istatistiksel fark bulamadıklarını bildirmişlerdir. Ventiküler aritmi gelişen hastaların büyük bölümünde herhangi bir risk faktörü bulunmamaktadır[11] ve genellikle ameliyat sonrası medikal olarak tedavi edilmektedir. Bununla birlikte bazı hastalarda VA nedenleri açıktır ve bunlar arasında sıklıkla KABG cerrahisi ve miyokardiyal iskemi başta olmak üzere, reperfüzyon iskemisi, ameliyat öncesi infarktüs, elektrolit bozukluğu, düşük EF, iskemik kardiyomiyopati, katekolamin salınımı ve inotrop kullanımı gibi pek çok neden yatmaktadır.[11,12] Greft oklüzyonu sonucu gelişebilecek iskemi de VA nedenleri arasında yer almaktadır.[11] Bu noktada VA gelişiminde küçük miktarda bile olsa posterior alanda yerleşik effüzyonların greftlere, atrial ya da ventriküler yüzeye bası yaparak VAya neden olabileceği teorik olarak düşünülebilir. Çünkü Mulay ve ark.[6] aynı zamanda PE gelişimi ile aritmi gelişimi arasında anlamlı ilişki saptamışlardır.
Posterior perikardiyotomi uygulamasının iki dezavantajı olabilir. Bunlardan ilki, uygulamanın keskin disseksiyon ile yapılması sonrası perikard kenarlarından gözden kaçan kanama olasılığıdır. Biz çalışmamızda keskin disseksiyonu kullandık ancak kanama yönünde de gerekli kontrolleri göz ardı etmedik. Alternatif olarak uygulama düşük voltajlı elektrokoter yardımı ile de yapılabilir ve perikard kenarlarından gelişebilecek kanama komplikasyonu ekarte edilebilir. İkincisi ise kullanılan greftlerin boyunun uzun kaldığı durumlarda greftin perikardiyotomi alanında sıkışabileceğidir. Bu konuda Yorgancıgil ve ark.[13] posterior duvar bölgesinde kullanılan greftlerin, özellikle sequential greftlerin, perikardiyotomi alanından plevral boşluğa doğru geçebileceğini bunun da multifokal VA ve ventriküler fibrilasyonla sonuçlanabileceğini bildirmişlerdir. Ancak bizim çalışmamızda VA atakları genellikle benign ventriküler erken vurular şeklinde idi ve tümü medikal tedaviye yanıt verdi, hiçbir hastada ventriküler taşikardifibrilasyon atakları gelişmedi.
Sonuç olarak, koroner arter cerrahisinde PP uygulamasının aritmi üzerine etkilerini araştırmak ve ameliyat sonrası erken-geç dönem holter ritm takibi ile dökümantasyon sağlanması yeni çalışmalar için yol gösterici olabilir. Posterior perikardiyotomi uygulamasının VAyı azaltabilecek, posterior alanda biriken rezidüel effüzyonun drene edilmesinde yardımcı, basit ve güvenli bir yöntem olduğunu düşünmekteyiz.
Çalışmanın sınırlayıcıları açısından değerlendirildiğinde, bu çalışma planlanan prospektif bir çalışma olmadığı için tüm hastalara PE yönünden erken dönemde ekokardiyografi yapılamadı. Dolayısı ile bu çalışma klinikte uygulanan iki farklı yaklaşımın geriye yönelik olarak değerlendirilmesi ve geleneksel yaklaşıma göre PPnin ameliyat sonrası erken dönemde aritmi üzerine etkisinin ortaya konması amaçlanarak planlandı.
1) Tokmakoğlu H, Tezcaner T, Yorgancıoğlu C, Çatav Z,
Moldibi O, Süzer K, ve ark. Koroner bypass cerrahisi sonrası
görülen atrial fibrilasyonu önlemede digoksin + metoprolol
proflaksisi. GKDC Dergisi 1998;6:451-6.
2) Evrard P, Gonzalez M, Jamart J, Malhomme B, Blommaert
D, Eucher P, et al. Prophylaxis of supraventricular and ventricular
arrhythmias after coronary artery bypass grafting
with low-dose sotalol. Ann Thorac Surg 2000;70:151-6.
3) Kuvin JT, Harati NA, Pandian NG, Bojar RM, Khabbaz KR.
Postoperative cardiac tamponade in the modern surgical era.
Ann Thorac Surg 2002;74:1148-53.
4) Kuralay E, Ozal E, Demirkili U, Tatar H. Effect of posterior
pericardiotomy on postoperative supraventricular arrhythmias
and late pericardial effusion (posterior pericardiotomy).
J Thorac Cardiovasc Surg 1999;118:492-5.
5) Erdil N, Nisanoglu V, Kosar F, Erdil FA, Cihan HB,
Battaloglu B. Effect of posterior pericardiotomy on early and late pericardial effusion after valve replacement. J Card Surg
2005;20:257-60.
6) Mulay A, Kirk AJ, Angelini GD, Wisheart JD, Hutter JA.
Posterior pericardiotomy reduces the incidence of supraventricular
arrhythmias following coronary artery bypass
surgery. Eur J Cardiothorac Surg 1995;9:150-2.
7) Ekim H, Kutay V, Hazar A, Akbayrak H, Başel H, Tuncer
M. Effects of posterior pericardiotomy on the incidence of
pericardial effusion and atrial fibrillation after coronary
revascularization. Med Sci Monit 2006;12:CR431-4.
8) Ege T, Tatli E, Canbaz S, Cikirikcioglu M, Sunar H, Ozalp
B, et al. The importance of intrapericardial drain selection in
cardiac surgery. Chest 2004;126:1559-62.
9) Asimakopoulos G, Della Santa R, Taggart DP. Effects of
posterior pericardiotomy on the incidence of atrial fibrillation
and chest drainage after coronary revascularization:
a prospective randomized trial. J Thorac Cardiovasc Surg
1997;113:797-9.
10) Farsak B, Günaydin S, Tokmakoğlu H, Kandemir O,
Yorgancioğlu C, Zorlutuna Y. Posterior pericardiotomy
reduces the incidence of supra-ventricular arrhythmias and
pericardial effusion after coronary artery bypass grafting.
Eur J Cardiothorac Surg 2002;22:278-81.
11) Parikka H, Toivonen L, Verkkala K, Järvinen A, Nieminen
MS. Ventricular Arrhythmia Suppression by Magnesium
Treatment after Coronary Artery Bypass Surgery. Int J
Angiol 1999;8:165-70.