Methods: Ninety-four patients (69 males, 25 females; mean age 60.3±13.2 years; range 4 to 84 years) who had CVC between November 2007 - January 2009 in our clinic were investigated prospectively. Patients were randomized to two groups; in group 1 (n=49), CVC was performed through right internal jugular vein (IJV), and in group 2 (n=45), CVC was performed through right supraclavicular subclavian vein (SpSV). All of the CVCs were performed by means of Seldingers technique by the same operator.
Results: There were no significant differences in the demographic features between the two groups. There were no significant differences between the groups with regard to pneumothorax, hemothorax, malposition, hematoma development, neurological damage, infection and catheter stay in the intra- and postoperative periods. Nine cases had arterial puncture [group 1 (n=8) and group 2 (n=1); p=0.020], seven cases had pinch-off phenomenon [group 1 (n=0) and group 2 (n=7); p=0.004], and 19 cases had two or more interventions [group 1 (n=16) and group 2 (n=3); p=0.002]. In the multivariate analysis, the powerful predictive factor for arterial puncture was the body mass index (BMI) (p=0.028), for the pinch-off phenomenon BMI (p=0.040) and the SpSV approach (p=0.022); the predictive factor for two or more insertional attempts was IJV approach (p=0.007).
Conclusion: The patients anatomy, BMI and the physicians experience should be considered for a successful attempt. We think that SpSV catheterization may be among the preferences.
Bu ileriye yönelik çalışmanın amacı, açık kalp cerrahisi uygulanan hastalarda SVK için iki farklı yaklaşımı uygulanabilirlik ve komplikasyonlar açısından karşılaştırmaktır.
Daha önce SVK ya da hemodiyaliz kateteri takılmış olanlar, omuz ve boyun bölgesinden radyoterapi uygulananlar, üst ekstremite travma ve derin venöz tromboz öyküsü bulunanlar, boyun ve üst ekstremite cerrahi öyküsü bulunanlar, acil girişim gerektiren anatomik defekti olanlar ve redo açık kalp cerrahisi uygulanacak hastalar çalışmaya alınmadı.
Hastaların ameliyat öncesi demografik özellikleri Tablo 1de gösterilmiştir. Anestezik indüksiyon her iki grupta da aynı şekilde uygulandı ve indüksiyon sonrası SVK uygulaması tüm hastalarda bu konuda deneyimli aynı hekim tarafından uygulandı. Anestezi indüksiyonu sonrası grup 1deki hastalarda sağ juguler bölge povidone-iodine ile steril olarak hazırlandı ve 15° trendelenburg-supin pozisyonunda, baş karşı tarafa bakacak şekilde anteriyor juguler yaklaşım ve 45° açıyla ponksiyon yapıldı. Vene girildiğinden emin olunduktan sonra 0.89x500 mm kılavuz tel aritmi gelişmeyecek şekilde ilerletildi. Sonrasında 1.3x70 mm 18G dilatatör ile cilt cilt altı dilatasyon sağlandı ve 7Fx8"x20 cm SVK (Braun Certofix TrioV720; B. Braun Milano SPA) yerleştirildi.
Tablo 1: Ameliyat öncesi demografik özellikler
Grup 2deki hastalarda ise sağ omuz ve anteriyor göğüs bölgesi povidone-iodine ile steril olarak hazırlandı. On beş derece trendelenburg-supin pozisyonunda, baş karşı tarafa bakacak şekilde sağ omuz altına her iki skapula arasına gelecek şekilde kompres havlu yerleştirildi. Sağ kol ve omuz ayak ucuna doğru retrakte iken, klavikula orta bölgesine 1 cm medial ve sefalad pozisyonda supraklaviküler bölgeden önce 45°, cilt cilt altı geçildikten sonra ise 15° açıyla ponksiyon yapıldı ve aynı şekilde, aynı marka SVK yerleştirildi (Şekil 1).
Şekil 1: Supraklaviküler santral venöz uygulaması yapılmış bir hasta.
İstatistik analiz
İstatistiksel değerlendirme, SPSS 15.0 versiyon
Windows programı (SPSS Inc., Chicago, Illionis, USA)
kullanılarak yapıldı. Devamlı değişkenler ortalama
± standart sapma (SS) olarak ifade edildi. Kategorik
değişkenler sıklık yüzdeleri şeklinde verildi. Gruplar
arasındaki farklılıkların test edilmesinde Ki-kare, T-testi
ve Mann-Whitney U-testi kullanıldı. Komplikasyon
gelişiminde bağımsız öngörücülerin belirlenmesinde tekdeğişkenli ve çokdeğişkenli lojistik regresyon analizi
kullanıldı. Klinik istatistiksel veriler ve anlamlılık ise
p<0.05 düzeyinde değerlendirildi.
Tablo 2: Ameliyat sırası ve sonrası veriler
Tablo 3: Komplikasyon gelişen ve gelişmeyen gruplar arasında vücut kütle indeksi karşılaştırılması
Arter ponksiyonu, POF ve girişim sayısı ile VKİ ve yaklaşım arasındaki ilişkinin regresyon analizinde; arter ponksiyonu için VKİ (p=0.028), POF için VKİ (p=0.040) ve SpSV yaklaşım (p=0.022), girişim sayısı için ise İJV yaklaşım (p=0.007) güçlü öngörücüler olarak saptandı (Tablo 4).
Subklaviyen venin geniş bir çapta olması (0.5-1.5 cm), venöz kapakçık içermemesi, daha sabit anatomik yapıda olması, tromboz ve infeksiyon oranlarının diğer girişim noktalarına göre düşük olması anatomik avantajlarıdır.[7] Anatomik olarak SV, medialde sternokleidomastoid kasın posteriyor kenarı, inferiyorda klavikula 1/3 orta kısmı ve lateralde trapezius kasının anteriyor yüzü ile sınırlıdır. Subklaviyen ven aksiller venin devamı olarak 1. kotun alt kenarından başlar, 1. kotu geçerken süperiyora doğru ark oluşturarak anteriyor skalen kasın 1. kota yapışma bölgesinde antero-medial yönde inferiyora yönelir ve sternoklavikülar eklemin posteriyorunda İJV ile birleşerek toraks boşluğuna girer.
Yoffa[8] 1965te SpSV kateterizasyonunu güvenli, basit ve hızlı bir yaklaşım olarak tanımlamıştır. Supraklaviküler yaklaşımda; girişim noktasının iyi tanımlanması (klavisternomastoid açı), cilt-ven mesafesinin kısa olması, arter ponksiyon sıklığının düşük olması, kardiyopulmoner resüsitasyonda kolay uygulanabilirliği, boyun hareketlerini kısıtlamayan hasta konforuna sahip olması, bu yöntemin kabul edilen avantajlardır.[7,9]
Yoffaya[8] göre başarılı bir girişim için anahtar; klavisternomastoid açının doğru tespit edilmesidir. Supraklaviküler santral venöz yaklaşımı için kullanılan en sık ve en basit teknik; klavikula orta noktasından medial ve 1 cm sefalad yönde yapılan ponksiyondur (Şekil 2). Bu anatomik girişim noktasının genellikle sternokleidomastoid kasın lateral kenarının yaklaşık 1 cm lateraline denk geldiği kabul edilmektedir.[8,10] Bu noktanın daha lateraline ve derine yapılan girişim arter ponksiyonu ile sonuçlanabilir. Arter ve plevra ponksiyonundan kaçınmak amacıyla en uygun girişim ponksiyonu koronal planda anteriyor 10°-20° açı ile yönlendirmektir.[10]
Şekil 2: Supraklaviküler santral venöz yaklaşımında anatomi.
Pinch-off fenomeni ilk kez Aitken ve Minton[11] tarafından 1984de tanımlanmıştır.[11] Pinch-off fenomeni özellikle infraklaviküler subklaviyen yaklaşımla ilişkilidir; birinci kot ile klavikula ve subklavius kası ile kostaklaviküler ligament arasındaki anatomik aralıkta kateter üzerinde gelişen mekanik kompresyon ya da shearing kuvvet etkisi sonucu geliştiği düşünülmektedir.[11,12] Kateter yerleştirilmesi sırasında yeterince dilate edilmeyen cilt, cilt altı dokusu nedeniyle kateterin aşırı zorlanması ve kıvrılması, omuz eklemine iyi pozisyon verilmemesine bağlı olarak kateter ucunun kostaklaviküler alandan geçerken zorlanması da ileri sürülen diğer görüşlerdir.[3] Santral venöz kateterizasyondan sıvı enjeksiyonunun güçleşmesi, geri akımın azalması ya da lokal ağrı kateter disfonksiyonunu düşündürmelidir. Bu şüphenin pratikte doğrulanmasında tipik bulgu, kolun skapular planda ayak ucuna doğru traksiyonu, omzun internal rotasyonu ve abdüksiyonu (tripl manevrası) ile sağlanan postural değişiklik sonucu ortadan kalkan kateter disfonksiyonudur.[13-15] Radyolojik olarak ise POF grade 0-3 aralığında sınıflandırılır.
Bu sınıflamada bildirilen en önemli nokta, grade 2 ve üzerinde gelişebilecek kateter kırılması ve embolizasyon gibi ciddi komplikasyonları önlemek için kateterin uzaklaştırılması gerekliliğidir.[4]
Bizim çalışmamızda POF, tripl manevrası sonucu kateter disfonksiyonunun ortadan kaldırılması ile tanındı ve tüm hastalar radyolojik olarak grade 0 olarak değerlendirildi. Santral venöz kateterizasyon mekanik komplikasyonların insidansı açısından değerlendirildiğinde; deneyim azlığı, iki veya daha fazla girişim sayısı, VKİ (>30 kg/m2 ya da <20 kg/m2), hipovolemi, büyük çaplı kateter kullanımı vb. faktörler komplikasyon gelişimi ve girişim başarısızlığı ile ilişkili olarak bildirilmiştir.[14] Mansfield ve ark.[16] ise hekimin deneyimi, VKİ >30 kg/m2 olması (%20.1) ve iki veya daha fazla girişim sayısını (en az iki girişim için %10.2, 3 ve üzeri girişim sayısı için %43.2) SVK uygulamasındaki başarısızlıkta güçlü öngörücü parametreler olarak bildirmişlerdir. Aynı çalışmada bu risk faktörlerinin bir arada bulunmasının artmış başarısızlık oranları ile ilişkide olduğu da bildirilmiştir.[16] Takeyama ve ark.[17] girişim başarısızlığı açısından çokdeğişkenli analizde VKİyi anlamlı bulmuşlardır (p=0.028). Biz de çalışmamızda VKİyi, arter ponksiyonu ve POF için güçlü öngörücüler olarak saptadık. Fakat iki ve daha fazla girişim sayısı ile gelişen komplikasyonlar başarısızlık parametreleri olarak göz önüne alındığında çalışmamızda iki grup arasında başarısızlık açısından fark anlamlı bulunmadı (p=0.126). Ruesch ve ark.da[18] İJV ve SpSV kateterizasyon yaklaşımları arasında komplikasyonlar açısından fark görülmemekle birlikte yaklaşımın kişiye göre seçilmesinin başarı oranını artıracağını bildirmişlerdir. Grup 2de POF için VKİnin etkili olmasında birkaç neden sayılabilir. Bunlardan ilki; sternumun ekartörünün açılması sonucunda 1. kot ile klavikula arasındaki anatomik aralığın azalmasıdır. Obez, özellikle de anteriyor-posteriyor toraks çapı geniş hastalarda görüş açısını sağlamak için sternal ekartörü daha fazla açma ihtiyacı doğabilir. Bu da ameliyat boyunca tarif edilen anatomik aralıkta mekanik kompresyon oluşmasına neden olmaktadır. Her ne kadar primer cerrah tarafındaki kol sıklıkla ameliyat sırasında açık olmasa da sternumun ekarte edilmesi gelişebilecek bu kompresyon için önemli bir neden sayılabilir. İkincisi ise ponksiyonun daha medialden yapılması durumunda, kateterin SV, kostaklaviküler ligament ve sternum tarafından oluşturulan anatomik aralıkta lümen dışında kalması ve basıya uğramasıdır.
Santral venöz kateterizasyon sırasında gelişebilecek en sık komplikasyon arter ponksiyonudur ve sıklıkla kendini sınırlayıcı özelliktedir. Femoral ve İJV girişimlerinde arter ponksiyonu gelişimi SV kateterizasyonuna göre daha sıklıkla gelişir.[19] İnternal juguler ven girişimlerinde arter ponksiyonu %8-11.3,[20,21] SV kateterizasyonda ise %0.5-4 sıklıkla gelişmektedir.[14] Bizim çalışmamızda da arter ponksiyonu, literatürle benzer olarak grup 1de grup 2ye göre anlamlı bulundu. Çalışmamızda arter ponksiyonu için VKİnin güçlü öngörücü olması ve obez hasta grubunda daha fazla gelişmesi de dikkat çekicidir. Arter ponksiyonu grup 1de daha fazla görülmüş olsa da yaklaşım, çokdeğişkenli analizde arter ponksiyonu için öngörücü olarak saptanmadı (p=0.072). Nelson ve ark.[9] VKİ dışında kadın cinsiyet ve kısa boynun arter ponksiyonu ile girişim başarısızlığında etkili faktörler olduğunu bildirmişlerdir. Yao ve ark.[22] ise kısa boyna sahip pediatrik grupta İJV yaklaşımından kaçınılması gerektiğini bildirmişlerdir. Obez ve kısa boyunlu hastalarda uygulanacak İJV girişim; boyun hareketlerinden dolayı konfor kısıtlamasına, kırılmaya ve daha fazla disfonksiyone olmaya eğilimlidir.
İnfeksiyon riski açısından anatomik girişim noktaları karşılaştırıldığında farklı çalışmalarda SV yaklaşımında daha düşük infeksiyon oranları bildirilmiştir.[23-25] Aynı zamanda infeksiyon gelişimi kateter kullanım süresi ile de ilişkilidir. Bu nedenle kateter kullanım süresinde beş gün ya daha uzun süre için beklenti varsa, SpSV kateterizasyonunun tercih edilebilecek en iyi yaklaşım olduğu bildirilmiştir.[26] Bizim çalışmamızda ise her iki grup arasında infeksiyon açısından fark bulunmadı ve her iki grupta da ortalama kateter kalış süresi benzerdi. Çalışmamızda hiçbir hastada pnömotoraks saptanmadı. Bunun nedeni de SVK uygulamasının anestezi altında yapılması ve ponksiyon sırasında hastanın ventile edilmemesi olabilir.
Sonuç olarak, komplikasyonsuz bir SVK girişiminin, herkes için ortak ve ideal bir girişim tekniği olmadığı akılda tutulmalıdır. Başarılı bir girişim için hastanın anatomisi, VKİ, uygulamayı yapacak hekimin deneyimi göz önünde bulundurularak klinikte rutin bir yaklaşım uygulanması yerine; hastaya özel yaklaşımların tercih edilmesi gerektiğini ve bu tercihler arasında SpSV kateterizasyonunun da yer bulması gerektiğini düşünmekteyiz.
1) Aubaniac R. Subclavian intravenous injection; advantages
and technic. Presse Med 1952;60:1456.
2) Lu WH, Huang TC, Pan JY, Wang HP, Lin CC, Chen YY,
et al. A potentially fatal complication during subclavian vein
catheterization in an infant with congenital heart diseasepuncture
to pulmonary artery directly: a case report. J Clin
Anesth 2008;20:225-7.
3) Kapısız NS, Kapısız HF, Doğan OV, Kocakavak C, Yücel E.
Santral venöz katater embolizasyonu: Olgu sunumu. Türk
Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2003;11:54-6.
4) Fazeny-Dörner B, Wenzel C, Berzlanovich A, Sunder-
Plassmann G, Greinix H, Marosi C, et al. Central venous
catheter pinch-off and fracture: recognition, prevention and
management. Bone Marrow Transplant 2003;31:927-30.
5) Boon JM, van Schoor AN, Abrahams PH, Meiring JH, Welch
T, Shanahan D. Central venous catheterization-an anatomical
review of a clinical skill-Part 1: subclavian vein via the
infraclavicular approach. Clin Anat 2007;20:602-11.
6) Yıldırım C, İkizceli İ, Avşaroğulları L, Sözüer EM. Acil
serviste santral venöz kateter uygulamaları. Ulusal Travma
Dergisi 1999;5:270-3.
7) Patrick SP, Tijunelis MA, Johnson S, Herbert ME.
Supraclavicular subclavian vein catheterization: the forgotten
central line. West J Emerg Med 2009;10:110-4.
8) Yoffa D. Supraclavicular subclavian venepuncture and catheterisation.
Lancet 1965;2:614-7.
9) Nelson JE, Croft LB, Nahar T, Vorchheimer D. Evaluation
of subclavian catheter position. J Cardiothorac Vasc Anesth
1999;13:359-61.
10) Cunningham SC, Gallmeier E. Supraclavicular approach for
central venous catheterization: safer, simpler, speedier. J
Am Coll Surg 2007;205:514-6.
11) Aitken DR, Minton JP. The pinch-off sign: a warning of
impending problems with permanent subclavian catheters.
Am J Surg 1984;148:633-6.
12) Muhm M, Sunder-Plassmann G, Apsner R, Kritzinger M,
Hiesmayr M, Druml W. Supraclavicular approach to the
subclavian/innominate vein for large-bore central venous
catheters. Am J Kidney Dis 1997;30:802-8.
13) Altunel E, Oran İ, Parıldar M, Memiş A. Santral venöz
kateter disfonksiyonlarında girişimsel radyoloji. Tanısal ve
Girişimsel Radyoloji 2004;10:69-77.
14) Kusminsky RE. Complications of central venous catheterization.
J Am Coll Surg 2007;204:681-96.
15) Bar-Joseph G, Tal G, Raz N. Entrapment of a subclavian
venous catheter in a child-how to get it out? Pediatr Crit Care
Med 2009;10:e46-7.
16) Mansfield PF, Hohn DC, Fornage BD, Gregurich MA, Ota
DM. Complications and failures of subclavian-vein catheterization.
N Engl J Med 1994;331:1735-8.
17) Takeyama H, Taniguchi M, Sawai H, Funahashi H, Akamo
Y, Suzuki S, et al. Limiting vein puncture to three needle
passes in subclavian vein catheterization by the infraclavicular
approach. Surg Today 2006;36:779-82.
18) Ruesch S, Walder B, Tramèr MR. Complications of central
venous catheters: internal jugular versus subclavian access-a
systematic review. Crit Care Med 2002;30:454-60.
19) McGee DC, Gould MK. Preventing complications of central
venous catheterization. N Engl J Med 2003;348:1123-33.
20) Conz PA, Dissegna D, Rodighiero MP, La Greca G.
Cannulation of the internal jugular vein: comparison of
the classic Seldinger technique and an ultrasound guided
method. J Nephrol 1997;10:311-3.
21) Yeum CH, Kim SW, Nah MY, Ma SK, Ko JH, Kim NH, et
al. Percutaneous catheterization of the internal jugular vein
for hemodialysis. Korean J Intern Med 2001;16:242-6.
22) Yao ML, Chiu PC, Hsieh KS, Lu WH, Chen YY, Lin SM.
Subclavian central venous catheterization in infants with body
weight less than 10 kg. Acta Paediatr Taiwan 2004;45:324-7.
23) Merrer J, De Jonghe B, Golliot F, Lefrant JY, Raffy B, Barre
E, et al. Complications of femoral and subclavian venous
catheterization in critically ill patients: a randomized controlled
trial. JAMA 2001;286:700-7.
24) Polderman KH, Girbes AR. Central venous catheter use. Part 2:
infectious complications. Intensive Care Med 2002;28:18-28.