Methods: The records of 308 patients (287 males, 21 females; mean age 24.61 years; range 6 to 72 years) who were diagnosed to have hydatid cyst and treated surgically in our clinic between January 1990 and December 2008 were evaluated retrospectively. The most common presenting symptoms were cough, expectoration and chest pain. Thoracotomy in 296 patients, bilateral staged thoracotomies in eight patients with bilateral hydatid cysts, median sternotomy in one patient with bilateral hydatid cysts, and video-assisted thoracic surgery in three patients were used as surgical approach.
Results: Two hundred and eight of the 385 intrapulmonary hydatid cysts were in the right lung and 177 in the left lung. The most common cyst localizations were lower lobes, of each lung. Twenty-eight out of 66 ruptured cysts had been infected. In 15 patients intrathoracic extrapulmonary hydatid cysts were detected. There were cystic lesions in the liver in 48 patients and in left kidney in one patient. Small wedge resection was performed in 27 patients, segmentectomy in five patients and lobectomy in three patients. Other patients were treated with conservative surgical procedures as cystotomy or enucleation. There was no peri- or postoperative mortality. Albendazole treatment was given to patients who had multiple intrathoracic cysts or additional other organ cysts.
Conclusion: Principal treatment method of thoracic hydatidosis is surgical removal of the cysts and conservative surgical approaches are safe and effective in most patients.
Galen ve Hipokrat zamanlarından beridir bilinen hastalık ilk olarak 17. yüzyılda Thebesius tarafından tanımlanmış ve 1808 yılında Rudolphi tarafından kist hidatik olarak adlandırılmıştır.[1-3] Kist hidatik hastalığının Akdeniz bölgesi, Güney Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda, Ortadoğu, Orta Asya, Çin, Doğu Afrika, Alaska eyaletinde ve Kanadadaki kızıldereli kabilelerinde endemik olduğu belirtilmiştir.[1,2] Hem sosyal koşulları hem de içinde bulunduğu coğrafya dolayısıyla ülkemiz hastalığın sık görüldüğü yerler arasındadır.[4] Özellikle kırsal yerleşim alanlarında olmak üzere bütün bölgelerde görülen kist hidatik hastalığının Türkiyedeki prevalansının 100.000de 50, insidansının ise 100.000de 2 civarında olduğu belirtilmiştir.[5] Durakbaşa ve ark.[6] ise Sağlık Bakanlığı verilerine dayanarak ülkemizdeki yıllık insidansın 100.000de 12 olduğunu öne sürmüşlerdir. Hastalıktan en çok etkilenen organ olan karaciğerden sonra hastaların %10-30unda akciğer tutulumu görülmektedir.[2,3]
Çalışmamızda son 19 yıl içerisinde kliniğimizde torasik kist hidatik tanısıyla cerrahi tedavi uygulanan 308 hastaya ait verilerin geriye dönük olarak incelenmesi amaçlandı.
Tablo 1: Semptomları bulunan 249 hastada önemli klinik bulgular
Pulmoner kist hidatik hastalığı hastaların dokuzunda iki taraflı yerleşimliydi. Pulmoner kistler için mümkün olduğunca parenkim koruyucu teknikler kullanıldı. Kistin çıkartılması için; kistin yerleşim yerine, boyutuna ve intakt olup olmamasına göre kist enükleasyonu, kistotomi veya iğne ile aspirasyon sonrası kistin çıkartılması teknikleri gerçekleştirildi. Kist enükleasyonu yüzeyel kistlerde, kistotomi parenkim içinde derinde olan kistler ile rüptüre kistlerde, iğne aspirasyonu ise parenkim içinde yerleşen büyük kistlerde kist sıvısının ameliyat alanına dökülerek kontamine etmesini önlemek için uygulandı. Kist çıkartıldıktan sonra oluşan perikistik boşlukta bulunan bronş ağızları hastaların tümünde sütüre edildi. Rezidüel bir boşluk kalacağına inanılan ve/veya ameliyat sonrası uzamış hava kaçağı oluşabileceği düşünülen perikistik boşluklar, absorbabl Vicryl® (polyglactin 910) sütür materyali kullanılarak ve derinden yüzeye doğru uygulanan purse-string sütürler ile kapitone edildi. Kiste bağlı akciğer parankim hasarları perikistektomi veya akciğer rezeksiyonu (küçük wedge rezeksiyonlar, segmental rezeksiyon, lobektomi) uygulanarak giderildi.
Hastaların 48inde (%15.5) intratorasik kistlerin yanı sıra ekstratorasik hidatik kistler de mevcuttu. Bu hastaların tümünde karaciğerde kist bulunurken, birinde sol böbrekte de kist vardı. Ekstratorasik kistleri bulunan hastalar ile çoklu intratorasik kistleri olan hastalara 1994 yılından itibaren albendazole tedavisi verildi.
Pulmoner hidatik kistleri olan 304 hastada saptanan intrapulmoner kist sayısı 385 idi ve hastaların 35inde çoklu pulmoner kist bulunuyordu. Akciğerde yer alan kistler için uygulanan cerrahi yöntemler ve ilave cerrahi işlemler Tablo 2de verilmiştir. Pulmoner kistlerin 208i sağ akciğerde ve 177si sol akciğerde idi (Tablo 3). En yaygın kist yerleşim yerleri her iki akciğerin alt loblarıydı ve kistlerin 249u alt loblarda yerleşmişti. Pulmoner kistlerin 66sı intakt olmayıp, 57si bronş yoluyla rüptüre olmuş, yedisi intraplevral boşluğa ve ikisi de diyaframa açılmıştı. Rüptüre olan 66 kistin 28i enfekte idi. İntakt ve komplikasyonsuz olan 319 pulmoner kistin çapları ölçüldüğünde kistlerin 145inin 6 cmden küçük, 102sinin 6-10 cm arasında ve 72sinin 10 cmden büyük olduğu gözlendi (Şekil 1). En büyük olan pulmoner kistin boyutları 18x14x10 cm idi.
Tablo 2: Kist hidatikli 304 hastada saptanan 385 pulmoner hidatik kiste uygulanan cerrahi girişimler
Tablo 3: İntrapulmoner yerleşimli 385 hidatik kistin yerleşim yerleri
Hastaların 15inde (%4.8) intratorasik ekstrapulmoner hidatik kistler saptandı. Bu hastaların dördünde herhangi bir pulmoner kist yoktu. Ekstrapulmoner hidatik kistler; üç hastada göğüs duvarında, sekiz hastada intraplevral boşlukta, üç hastada diyaframda ve bir hastada parietal plevra ile endotorasik fasya arasında tespit edildi. Ekstrapulmoner kistler hastaların tümünde torakotomi ile çıkartıldı. Göğüs duvarı tutulumu olan hastalardan birinde çoklu hidatik kistler çıkartıldıktan sonra, kistler nedeniyle destrükte olan sol 2, 3. ve 4. kotlara parsiyel rezeksiyon uygulandı (Şekil 2). Pulmoner kistlerin intraplevral boşluğa rüptüre olarak sekonder kistlere yol açtığı üç hastada kistler çıkartıldıktan sonra, akciğer ekspansiyonunu engelleyen yapışıklıklar ve plevral kalınlaşma nedeniyle dekortikasyon yapıldı. Kist hidatik ameliyatları sırasında veya sonrasında mortalite olmadı.
Bir hastada ameliyat sırasında kistotomi ile dev hidatik kist çıkartıldıktan sonra aniden bronkokonstrüksiyon gelişti ve arteryal oksijen satürasyonu (SaO2) 40 mmHgye kadar düştü. Tıbbi müdahale sonrasında bronkokonstrüksiyon düzeldi ve oksijen satürasyonu normale döndü. Ameliyat sonrasında sağ tarafta hemipleji gelişen hastaya acilen hiperbarik oksijen tedavisi ve tıbbi tedavi başlandı. Hastada bir hafta sonra herhangi bir nörolojik sekel kalmadı. Ameliyat sonrası komplikasyon olarak iki hastada yara infeksiyonu ve iki hastada beş günü bulan uzamış hava kaçağı gelişti. Uzamış hava kaçağı olan hastalarda video-yardımlı torakoskopik cerrahi yapılarak hava kaçakları endostapler uygulaması ile sonlandırıldı. Hastaların ameliyat sonrasında götürüldüğü ünitede ortalama kalış süresi 2.3 gün idi. Ameliyattan sonra hastaların kist hidatik ile ilişkili yakınmalarının tümü düzeldi.
Sol akciğerde kistik lezyonu olan bir hastada sol böbrekte ve karaciğerde hidatik kistler tespit edildi. Hasta önce akciğerindeki kist için, iki ay sonra da karaciğer ve sol böbrekteki lezyonlar için ameliyat edildi (Şekil 3). Torasik kist hidatiğe ilave olarak 47 hastada karaciğerde hidatik kistler saptandı. Sağ akciğerde ve karaciğer kubbesinde hidatik kistleri olan iki hastada torasik transdiyaframatik yaklaşım (torakofrenotomi) uygulanarak kistler çıkartıldı. Karaciğer kisti bulunan diğer hastalar ise toraks ameliyatından 3-6 hafta sonra ameliyat edilmek üzere hastanemiz Genel Cerrahi Kliniğine sevk edildi.
Çıkartılan kistlerin incelemesinde pulmoner hidatik kistli bir hastada etkenin E. multilocularis olduğu, diğerlerinde ise E. granulosus olduğu tespit edildi. E. multilocularisli hastada altı ay sonra nüks gelişti ve albendazole tedavisi ile üç kistin tamamında regresyon sağlandı. Hastanın ameliyattan altı yıl sonra yapılan son kontrol muayenesinde yeni bir nüks gelişmediği gözlendi. Diğer hastalarda ise üç ay ila 54 aylık takip sürecinde nüks saptanmadı.
Çoklu intratorasik kistleri olan ve/veya ekstratorasik kist hidatiği bulunan hastalarda cerrahi tedavinin yanı sıra albendazole tedavisi verildi. Albendazole (Andazol® tablet) tedavisi 800 mg/gün dozunda 21 günlük kürler ve 10 günlük ara dönemler olmak üzere toplam iki veya üç kür şeklinde verildi.
Pulmoner kistler akciğerin her lobunda bulunmakla birlikte, sağ hemitoraksta ve alt loblarda daha sık olarak yerleşirler.[3] Akciğer kist hidatiği konusundaki çalışmalar incelendiğinde pulmoner kistlerin sağ hemitoraksta yerleşim oranının %52.7 ile %63.2 arasında olduğu görülmektedir.[7-13] Çalışmalarda kistlerin %50.1i ila %76.7sinin alt loblarda yerleştiği de belirtilmiştir.[7,9,11-15] Hastalarımızdaki akciğer kistlerinin 208i (%54.02) sağ akciğerde, 177si (%45.97) ise sol akciğerde idi. Hastalarımızda en yaygın kist yerleşimleri 135 kist (%35) ile sağ alt lob ve 94 kist (%24.4) ile sol alt lob olup, kistlerin %59.4ü alt loblarda yer alıyordu. Hidatik kistlerin iki taraflı akciğer yerleşimi, hasta serilerinde %2 ile %14.8 arasında verilmiştir.[7,9-12,14,15] Çalışmamızda yer alan dokuz hastada (%2.9) iki taraflı akciğer kist hidatiği mevcuttu.
Pulmoner kistlerin bir kısmı komşu bronşa, plevral boşluğa, mediastene veya perikarda rüptüre olabilir.[3] Bu konudaki çalışmalar incelendiğinde pulmoner hidatik kistlerin %6.2si ila %48.3ünün rüptüre olduğu görülmektedir.[7-10,12,14] Çalışmamızdaki pulmoner kistlerin 66sı (%17.1) rüptüre olup, bunların 28i (%7.2) enfekte idi.
Akciğer kist hidatikli hastaların asıl tedavisi cerrahidir.[2] Bununla birlikte tıbbi tedavi uygulaması ile ilgili birçok çalışma vardır. Tıbbi tedavi ile ilgili ilk çalışmalar 1974 yılında mebendazole ile yapılmış, kullanım alanına daha sonra diğer bir benzimidazole türevi olan albendazole girmiştir. Bu çalışmalarda organizmanın yayılma potansiyelini ve hastalık nüksünü azaltmak için cerrahi tedaviye yardımcı olarak kullanılmıştır.[16] Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde oluşturulan WHO Informal Working Group on Echinococcosus tarafından 1996 yılında yayınlanan tedavi rehberinde, 1000in üzerindeki kistik ekinokok hastasında tıbbi tedavi uygulandığı ve hastaların %30unda kistlerin kaybolduğu, %30-50sinde kist dejenerasyonu ve/veya kist boyutlarında belirgin küçülme saptandığı, ancak %20-40ında kistlerde herhangi bir morfolojik değişiklik olmadığı belirtilerek, tıbbi tedavinin gençlerde yaşlılara kıyasla daha etkin olduğu vurgulanmıştır.[17] Tedavi rehberinde ameliyat edilemeyen hastaların ve iki veya daha fazla organda çoklu kist bulunanların tıbbi tedavi endikasyonu olduğu yayınlanmış, ameliyat öncesi uygulanacak tıbbi tedavinin ise ameliyattan sonra oluşabilecek sekonder kistleri önleyebileceği bildirilmiştir. [17] Kliniğimizde albendazole ile tıbbi tedavi ilk olarak 1994 yılında alveoler ekinokok nüksü olan ve çoklu lezyonları bulunan bir hastada kür sağlamak amacıyla uygulandı. Bu hastada üç ay sonra lezyonların çok küçüldüğü görüldü ve altı yıl sonra yapılan son kontrol muayenesinde bir progresyon saptanmadı. Bunun dışında çoklu intratorasik kistleri bulunan ve/veya karaciğer ve böbrekte ekstratorasik kistleri olan hastalarda cerrahi tedavinin yanı sıra albendazole tedavisi verildi.
Tor ve ark.[15] pulmoner kist hidatiğin etkili tek tedavisinin cerrahi eksizyon olduğunu, cerrahi tedavinin bütün semptomatik kistlerde ve/veya büyüyen veya enfekte olan kistlerde endike olduğunu belirtmişlerdir. Akciğerde büyüyen bir hidatik kist bronşlara baskı yaparak atelektaziye ve bunun sonucunda pnömoni gelişmesine neden olabilir, rüptüre olarak anafilaktik şoka, infeksiyona veya akciğerde kalsifikasyona neden olabilir.[1] Bu komplikasyonların oluşmasını önlemek için tespit edilen bütün hidatik kistlerin tedavi edilmesi ve herhangi bir kontrendikasyon bulunmuyorsa cerrahi tedavinin uygulanması gerektiği inancındayız. Hasta ameliyat olmak istemiyorsa veya inoperabl olarak değerlendiriliyorsa, ameliyatla kistin (kistlerin) tümünün çıkartılma ihtimali bulunmuyorsa, kistler çok fazla miktarda ise veya birçok organa yayılmış ise cerrahi tedavi yerine albendazole tedavisinin verilebileceğini düşünmekteyiz.
Akciğer kist hidatikli hastalarda cerrahi tedavi ile paraziti ortadan kaldırmak, ameliyat sırasında kist rüptürünü ve müteakiben yayılımını önlemek ve akciğer dokusunu maksimum koruyarak arta kalan kist kavitesini gidermek amaçlanmaktadır.[1,2] Komprese akciğerin genellikle sağlıklı olması ve kist çıkartıldıktan sonra yeniden havalanabilmesi nedeniyle akciğerin gereksiz rezeksiyonlarından kaçınılması gerektiği vurgulanmıştır.[2] Birçok çalışmada akciğer dokusunun mümkün olduğunca korunması gerektiği belirtilmekte ve yalnızca tahrip olan akciğerde rezeksiyon yapılması önerilmiştir.[1,8,14,18] Akciğer kist hidatiği ile ilgili çalışmalar incelendiğinde yapılan radikal rezeksiyon (segmentektomi, lobektomi, pnömonektomi) miktarlarının geniş bir yelpaze içerisinde bulunduğu görülmektedir. Yayınlanmış hasta serilerinde segmental rezeksiyonların %0 ile %6.6 arasında, lobektomilerin %0 ile %7.4 arasında ve pnömonektomilerin %0 ile %0.2 arasında yapıldığı belirtilmiştir.[7-9,11,13-15] Akciğer dokusunu mümkün olduğunca koruyabilmek için, olgularımızda kist çıkartıldıktan sonra ameliyat esnasında akciğer havalandırıldı, yeterince havalanmayan ve parenkim yapısı bozulmuş olan akciğer dokusu rezeke edildi. Hastalarımızda 27 kist için segmentten küçük wedge rezeksiyonlar (%7.0) uygulandı, radikal rezeksiyon olarak; beş hidatik kist için segmental rezeksiyon (%1.2) ve üç hidatik kist için lobektomi (%0.7) yapıldı. Çalışmamızda mümkün olduğunca parenkim koruyucu teknikler kullanıldı.
Akciğerdeki hidatik kistin çıkartılmasından sonra arta kalan kist boşluğuna açılan bronş ağızlarının sütüre edilerek kapatılmasının hava kaçağını önlemede yetersiz kalacağı belirtilmiştir.[2] Bu nedenle birçok çalışmada kist kavitesinin kapitone edilerek kapatıldığı belirtilmiştir.[7-10,15] Ancak Turna ve ark.[19] kapitonaj uygulanan ve uygulanmayan hastalara ait verileri karşılaştırarak, kapitonaj tekniğinin hastanede yatış süresi, yoğun bakım ünitesinde kalma süresi, hava kaçağı ile göğüs tüpü süreleri veya komplikasyonların (ampiyem, hava kaçağı, nüks) önlenmesi konularında bir avantaj sağlamadığını öne sürmüştür. Kavukçu ve ark.[14] kapitonaj uygulanan ve uygulanmayan hastalardaki ameliyat sonrası komplikasyon oranlarını karşılaştırmış ve her iki grup arasında belirgin farklılıkların olmadığını belirtmişlerdir. Bununla birlikte benzer bir çalışmayı çocukluk çağı akciğer kist hidatiklerinde gerçekleştiren Koşar ve ark.[12] kapitonaj uygulamasının özellikle uzamış hava kaçağı olmak üzere ameliyat sonrası komplikasyonları azalttığı için daha güvenilir bir teknik olduğunu bildirmişlerdir. Çalışmamızda yer alan 385 akciğer kistinin 243ünde kapitonaj yapıldı. Kliniğimizde küçük yüzeyel kistler ile fissürde veya alt lob bazalinde bulunan ve kavite açıklığı aşağıya doğru bakan kist boşlukları haricindeki bütün rezidüel kavitelerde kapitonaj rutin olarak uygulanmaktadır.
Kist hidatik hastalığının mutad yerleşim yerleri karaciğer ve akciğer olmakla birlikte, daha az sıklıkla birçok organda da yerleşebilirler. Akciğer parenkimi dışındaki torasik organ ve yapıları tutan hidatik kistler intratorasik ekstrapulmoner kistler olarak tanımlanmaktadır. Bu kistlerin pulmoner kistlere oranını, Kavukçu ve ark.[14] %0.9 olarak verirken, Ülkü ve ark.[20] %10.5, Gürsoy ve ark.[21] %8.7, Dakak ve ark.[22] %5.6 olarak bildirmişlerdir. Çalışmamızdaki hastaların 15inde (%4.8) intratorasik ekstrapulmoner hidatik kistler tespit edildi. Hastalarımızın tümünde mevcut olan kistlerin tamamı çıkartıldı.
Kist hidatik hastalığı yetişkinlerde en sık karaciğerde (%50-80), ikinci sıklıkla da akciğerde (%10-30) yerleşmektedir.[2,3,14] Ancak çocuklarda kistlerin akciğerlerde yerleşimi %64-67, karaciğerde yerleşimi %28 olarak bildirilmiştir.[3,14] Hastaların önemli bir kısmında her iki organ tutulumu birlikte görülmekte olup, akciğer hidatidozu olan hasta serilerinde, ek olarak karaciğer tutulumu %6 ile %25 arasında verilmektedir. Bizim 48 hastamızda (%15.5) karaciğerde de kist hidatik saptandı.
Torasik kist hidatik hastalığı nedeniyle ameliyat edilen hastaları içeren bazı çalışmalarda mortalite olmadığı belirtilmiştir.[7,9,11,12] Bazı hasta serilerinde ise ameliyat esnasında ve sonrasında mortalite oranları %0.2 ile %1.7 arasında değişmektedir.[8,10,13-15,23,24] Hastalarımızda mortalite olmamasını zamanla edinilen cerrahi deneyime ve hastalarımızın genellikle daha genç yaşta olmalarına borçlu olduğumuzu düşünüyoruz.
Kist hidatik hastalığının asıl tedavisi kistlerin cerrahi olarak uzaklaştırılmasıdır. Konservatif cerrahi yaklaşımlar güvenilir yöntemler olup, hastaların çoğunda etkilidir. Bu nedenle pnömonektomi, lobektomi veya segmentektomi gibi radikal parenkim rezeksiyonlarından mümkün olduğunca kaçınılması gerektiği inancındayız.
1) Varela A, Burgos R, Castedo E. Parasitic diseases of the
lung and pleura. In: Patterson GA, Cooper JD, Deslauriers
J, editors. Pearsons thoracic & esophageal surgery, 3rd ed.
Philadelphia: Churchill Livingstone; 2008. p. 550-65.
2) Harlaftis NN, Aletras HA, Symbas PN. Hydatid disease of
the lung. In: Shields TW, Locicero III J, Reed CE, Feins
RH, editors. General thoracic surgery. 7th ed. Philadelphia:
Lippincott Williams & Wilkins; 2009. p. 1187-95.
3) Dogusoy I. Management of hydatid cysts. In: Franco KL,
Putnam J, editors. Advanced therapy of thoracic surgery. 2nd
ed. New York: BC Decker Inc; 2005. p. 241-50.
4) Şahin EM, Yüksek YN, Dağlar G, Gözalan U, Kama NA.
Kist hidatikte tanı ve tedavi: 120 hastaya ait sonuçlar. Trakya
Univ Tip Fak Derg 2008;25:6-14.
5) Köktürk O, Gürüz Y, Akay H, Akhan O, Biber Ç, Çağırıcı U
ve ark. Toraks derneği paraziter akciğer hastalıkları tanı ve
tedavi rehberi, 3 (Ek 5): 2002;3:1-10.
6) Durakbasa CU, Sander S, Sehiralti V, Tireli GA, Tosyali AN,
Mutus M. Pulmonary hydatid disease in children: outcome of
surgical treatment combined with perioperative albendazole
therapy. Pediatr Surg Int 2006;22:173-8.
7) Şanlı M, Tunçözgür B, Elbeyli L. Pulmoner hidatidoz ve
cerrahi tedavisi. Türk Göğüs Kalp Damar Cer Derg 2000;
8:703-5.
8) Salih OK, Topcuoğlu MS, Celik SK, Ulus T, Tokcan A.
Surgical treatment of hydatid cysts of the lung: analysis of
405 patients. Can J Surg 1998;41:131-5.
9) Topçu S, Kurul IC, Taştepe I, Bozkurt D, Gülhan E, Cetin G.
Surgical treatment of pulmonary hydatid cysts in children. J
Thorac Cardiovasc Surg 2000;120:1097-101.
10) Doğan R, Yüksel M, Cetin G, Süzer K, Alp M, Kaya S, et
al. Surgical treatment of hydatid cysts of the lung: report on
1055 patients. Thorax 1989;44:192-9.
11) Dakak M, Genç O, Gürkök S, Gözübüyük A, Balkanli K.
Surgical treatment for pulmonary hydatidosis (a review of
422 cases). J R Coll Surg Edinb 2002;47:689-92.
12) Kosar A, Orki A, Haciibrahimoglu G, Kiral H, Arman B.
Effect of capitonnage and cystotomy on outcome of childhood
pulmonary hydatid cysts. J Thorac Cardiovasc Surg
2006;132:560-4.
13) Wu MB, Zhang LW, Zhu H, Qian ZX. Surgical treatment
for thoracic hydatidosis: review of 1230 cases. Chin Med J (Engl) 2005;118:1665-7.
14) Kavukcu S, Kilic D, Tokat AO, Kutlay H, Cangir AK, Enon
S, et al. Parenchyma-preserving surgery in the management
of pulmonary hydatid cysts. J Invest Surg 2006;19:61-8.
15) Tor M, Atasalihi A, Altuntas N, Sulu E, Senol T, Kir A, et al.
Review of cases with cystic hydatid lung disease in a tertiary
referral hospital located in an endemic region: a 10 years
experience. Respiration 2000;67:539-42.
16) Mawhorter S, Temeck B, Chang R, Pass H, Nash T.
Nonsurgical therapy for pulmonary hydatid cyst disease.
Chest 1997;112:1432-6.
17) Guidelines for treatment of cystic and alveolar echinococcosis
in humans. WHO Informal Working Group on Echinococcosis.
Bull World Health Organ 1996;74:231-42.
18) Burgos R, Varela A, Castedo E, Roda J, Montero CG,
Serrano S, et al. Pulmonary hydatidosis: surgical treatment
and follow-up of 240 cases. Eur J Cardiothorac Surg 1999;
16:628-34.
19) Turna A, Yilmaz MA, Haciibrahimoğlu G, Kutlu CA,
Bedirhan MA. Surgical treatment of pulmonary hydatid cysts:
is capitonnage necessary? Ann Thorac Surg 2002;74:191-5.
20) Ulkü R, Eren N, Cakir O, Balci A, Onat S. Extrapulmonary
intrathoracic hydatid cysts. Can J Surg 2004;47:95-8.
21) Gursoy S, Ucvet A, Tozum H, Erbaycu AE, Kul C, Basok O.
Primary intrathoracic extrapulmonary hydatid cysts: analysis
of 14 patients with a rare clinical entity. Tex Heart Inst J
2009;36:230-3.
22) Dakak M, Yücel O, Kavaklı K, Çaylak H, Gözübüyük A,
Sapmaz E ve ark. Intrathoracic extrapulmonary hydatid
cysts: Review of 33 cases. Trakya Univ Tip Fak Derg 2009;
26:125-9.