Sağ tarafdaki venöz port kateteri lokal anestezi ile çıkartıldı. Çıkartılan kateter yaklaşık 6 cm boyutunda ve ucu kopmuş şekildeydi (Şekil 1, 2). Kateterin boyu ölçüldüğünde klavikula hizasına kadar olduğu görüldü. Hastanın sol subklaviyan venine lokal anestezi ile yeni bir venöz port kateteri yerleştirildi. Ameliyat sırasında yapılan akciğer skopisinde yeni takılan kateterin ucunun sağ atriyumda, önceki venöz portun kateter parçasının da pulmoner arterde olduğu görüldü (Şekil 3). Ne zaman koptuğunu anlamak amacıyla önceki toraks BTsi kontrol için onkoloji bölümünün arşivinden çıkartıldı. Dikkatli inceleme sonucunda kateterin parçasının pulmoner arterin içinde olduğu görüldü (Şekil 4). Kateterin birinci kosta ile klavikula ve subklavius kası ile kostoklaviküler bağ arasında sıkışmasına bağlı olarak gelişen pinch-off sendromu olduğu düşünüldü. Hastanın pulmoner embolizme bağlı klinik yakınmalarının olmaması ve sağkalım beklentisinin kısa olması nedeniyle antikoagülan tedavi başlanarak takibe alındı. Üç ay sonraki kontrolde hastada beyin metastazı da saptandı. Sol subklaviyan vene yerleştirilen venöz port ile kemoterapiye devam edildi. Takip edilen toplam dört aylık süre içinde hastanın pulmoner yakınması olmadı ve radyolojik kontrollerinde kateter parçası aynı yerinde ve stabildi. Hasta beşinci ayda beyin metastazına bağlı olarak kaybedildi.
Şekil 1: Çıkartılan venöz port parçası.
Şekil 2: Çıkartılan venöz portun uç kısmının büyütülmüş görünümü.
Bir diğer çalışmada venöz port implantasyonu gerçekleştirilen 1014 hastada 11 (%1) venöz port kırılmasına bağlı pulmoner embolizm görüldüğü bildirilmiştir.[4] Hastalara klavikulanın yaklaşık orta bölümünden subklaviyan vene perkütan olarak port takılmış. Ortalama 203 gün sonra pulmoner arterin içinde kırılmış port parçası görülmüş. Hastaların yedisinde klinik semptom yok iken, dördünde pulmoner embolizme bağlı semptomlar oluşmuş. Bunların dokuzuna pinch-off sendromu neden olurken, ikisine kateter bağlantısının kesilmesi neden olmuştur. Tüm hastalara sağ femoral venden girilerek gooseneck snaresi ile port parçası çıkartılmış ve herhangi bir komplikasyon görülmemiştir.[4]
Kateter kırılmasının en sık nedeni ise pinch-off sendromudur. Bu sendrom kateterin birinci kosta ile klavikula veya subklavius kası ile kostoklaviküler bağ arasında sıkışmasına bağlı olarak gelişmektedir. Hinke ve ark.,[5] pinch-off sendromunu değerlendirmek üzere bir radyografik skala oluşturmuşlardır. Buna göre; 0= portun sıkışmaya maruz kalma işareti yok, 1= yönün değiştiği ancak basıncın olmadığı, 2= luminal basınca maruz kaldığı, 3= tamamen kırıldığı durumu göstermektedir. Bizim hastamız da radyografik skala 3e uymaktadır.
Samancı ve ark.[6] venöz port takılmış 115 onkolojik hastanın sekiz yıllık takibinde sadece bir hastada kateter kopması görüldüğünü bildirmişlerdir. Üç yüz otuz üç hastada venöz port implantasyon komplikasyonu ve maliyetinin incelendiği başka bir çalışmada da toplam beş hastada kateter rüptürü ve embolizasyonu görülmüş ve girişimsel radyolojik yöntemler ile çıkartılmıştır. Bu beş komplikasyonun maliyeti 5913 US $ olarak hesaplanmıştır.[7]
Çoğu çalışmada pinch-off sendromu varsa portun çıkartılması önerilmektedir. Zieren ve ark.[8] intravasküler kateteri rüptüre olup, pulmoner artere yer değiştirmiş ve kateterin çıkarılmadığı bir olgu bildirmişlerdir. İncelemeden üç ay sonra tümörün ilerlemesine bağlı olarak hasta kaybedilmiştir. Otopsi incelemesinde distal kateter parçasının sol inferior pulmoner arterde sorunsuz olarak durduğu görülmüştür.
Bizim hastamızda da kolon tümörüne bağlı, karaciğer, akciğer ve beyin metastazlarının saptanması nedeniyle uzun sağkalım beklentisinin olmaması, kateter embolizasyonunun oluşumundan en az bir ay sonra fark edilmiş olması ve bu süre içinde de asemptomatik kalması, kopan kateter parçasının kontrol grafide stabil gözlenmesi ve hastada halen pulmoner emboliye bağlı belirti görülmemesinden dolayı kopan embolik kateter parçasının çıkartılmadan, izlenmesine karar verildi.
Venöz portun takılmasında kateter sevk edilmesi için yapılan subklaviyan ven ponksiyonunun daha laterale doğru yapılması veya doğrudan sefalik vene cut-down uygulanarak takılması ya da internal juguler ven yolunun tercih edilmesi pinch-off sendromu riskini azaltacaktır. Uzun süreli kullanılacak olan venöz port belli aralıklarla, periyodik olarak akciğer grafisi ile kontrol edilmelidir. Hastanın kliniği ve sağkalım beklentisi göz önüne alınarak portun kopmuş parçasının çıkartılmasına karar verilmelidir.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Niederhuber JE, Ensminger W, Gyves JW, Liepman M, Doan
K, Cozzi E. Totally implanted venous and arterial access system
to replace external catheters in cancer treatment. Surgery
1982;92:706-12.
2) Kock HJ, Pietsch M, Krause U, Wilke H, Eigler FW.
Implantable vascular access systems: experience in 1500
patients with totally implanted central venous port systems.
World J Surg 1998;22:12-6.
3) Lorch H, Zwaan M, Kagel C, Weiss HD. Central venous
access ports placed by interventional radiologists: experience
with 125 consecutive patients. Cardiovasc Intervent Radiol
2001;24:180-4.
4) Surov A, Jordan K, Buerke M, Persing M, Wollschlaeger B,
Behrmann C. Atypical pulmonary embolism of port catheter
fragments in oncology patients. Support Care Cancer 2006;
14:479-83.
5) Hinke DH, Zandt-Stastny DA, Goodman LR, Quebbeman
EJ, Krzywda EA, Andris DA. Pinch-off syndrome: a complication
of implantable subclavian venous access devices.
Radiology 1990;177:353-6.
6) Samancı T, Mandel NM, Bozkurt AK, Kutlu F, Uras C. 115
kanser hastasında port komplikasyonlarının değerlendirilmesi.
Cerrahpaşa Tıp Derg 2004;35:71-7.