Akut akciğer hasarı
İngilizce karşılığı Acute lung injury; ALI olan
akut akciğer hasarı, artmış vasküler permeabilitenin
eşlik ettiği akut ve persistan akciğer inflamasyonu
sendromu olarak tanımlanmıştır. Akut akciğer hasarı
tanısını koyduran başlıca klinik özellikle şunlardır;
1- Akut olarak gelişen ve pulmoner ödem ile uyumlu
iki taraflı radyolojik infiltrasyonlar.
2- Uygulanan pozitif ekspiryum sonu basınç (Positive
end-expiratory pressure; PEEP) düzeyinden bağımsız
olarak arteriyel oksijen kısmi basıncının solunan oksijen
fraksiyonuna oranının (PaO2/FiO2) 201 ile 300 arasında
olması (burada PaO2 mmHg olarak hesaplanır ve FiO2
0.21 ile 1.00 arasında bir değer olarak verilir).
3- Klinik olarak sol atriyal basınç artışı delili olmamalıdır.
4- Şart olmamakla beraber eğer ölçülmüşse pulmoner
kapiller wedge basıncı 18 mmHgnın altında
olmalıdır.
Akut solunum sıkıntısı sendromu
Akut solunum sıkıntısı sendromunun tanımı AAH
ile aynı olup tek fark hipoksinin daha ağır olmasıdır
(PaO2/FiO2 oranı 200ün altındadır). Akut solunum
sıkıntısı sendromu ve AAH tanısında arter kan gazı
ölçümü, tercih edilmesi gereken yöntem olmakla birlikte,
bazı hastalarda arter kan gazı örneği almak zor
olabilmektedir. Bu gibi durumlarda pulse oksimetre ile
ölçülen SaO2 kullanılabilir. Bir çalışmada SaO2/FiO2
oranının 235 bulunmasının PaO2/FiO2= 200 ile ilişki
gösterdiği ve SaO2/FiO2 oranının 315 bulunmasının
PaO2/FiO2= 300 ile ilişki gösterdiği bulunmuştur.[8]
Ancak gaz değişimindeki bozukluğun derecesi ile altta
yatan patolojinin ağırlığı her zaman ilişki göstermemektedir,
hatta hipoksinin derecesine bakarak klinik
seyir ve sağkalım şansını güvenilir şekilde öngörmek
de mümkün değildir.[5] Akciğer kompliyansındaki azalmanın
gösterilmesi (statik kompliyans <50 ml/cm H2O)
1980li yıllarda bir tanı kriteri olarak kabul edilirken,
bugün artık rutin olarak kullanılmayan bir yöntemdir.
Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografinin ARDS
tanısının konulmasında, patolojik evrelerinin izlenmesinde
ve erken dönemde prognozun tahmin edilmesinde
yararlı olduğunu bildiren yayınlar da vardır.[9-12]
Tanım olarak ARDS akut başlangıçlı olmalıdır. Tipik olarak 24-48 saat içinde gelişir ve günler hatta haftalarca sürer.[13] Tanımın diğer kriterlerini taşısalar bile sarkoidoz, idyopatik pulmoner fibrozis, diffüz alveoler hemoraji gibi subakut veya kronik hastalıklar ARDS tanısı almazlar.
AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU
NEDENLERİ VE PREDİSPOZAN FAKTÖRLER
Akut akciğer hasarı/ARDS benzer klinik ve patofizyolojik
özellikleri taşıyan birçok farklı mekanizma
sonucu gelişebilmektedir. Eğer akciğer kaynaklı bir
neden ile gelişmişse, akciğer dışı bir nedene göre (örneğin
sepsis) akciğer kompliyansındaki azalma daha ciddi
olmakta ve PEEPye daha az yanıt vermektedir. Bugüne
kadar onlarca ARDS nedeni tanımlanmıştır ve yeni
nedenlerin tanımlanması da devam etmektedir. Ancak
epidemiyolojik çalışmalar göstermiştir ki, olguların
çoğunda birkaç yaygın neden tek başına veya kombinasyon
halinde etken olmaktadır. Predispozan faktörlerin
sayısı arttıkça ARDS gelişme riski de artmaktadır.
1960lı yıllardan beri yapılan çalışmalarda ARDS
nedenleri listesine çok sayıda yeni durum eklenmesine
rağmen majör predispozan faktörler genel olarak aynı
kalmıştır. Bu faktörler arasında sepsis ilk sıradaki yerini korurken tekrarlayan acil transfüzyonlar, ciddi travmalar
ve gastrik içerik aspirasyonu en sık nedenler olarak
ortaya konmuştur.[14]
Ciddi travma ve yanıklar, sepsisden sonra en sık ARDS nedenlerindendir. Akut akciğer hasarı ve ARDS, kritik tablonun süresinin uzamasına neden olabilir ama ciddi travmayı takip eden dönemde ölüm riskini artıran bağımsız faktörler değillerdir.
Kan transfüzyonu ile ARDS gelişimi arasındaki ilişki uzun süredir bilinmesine rağmen son yıllarda transfüzyon komplikasyonları ile ilgili çalışmaların sonuçları bu konunun öneminin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Herhangi bir travma öyküsü olmasa bile masif kan transfüzyonu (15 üniteden fazla) ARDS gelişmesi için önemli bir risk faktörüdür. Transfüzyon komplikasyonu olarak ortaya çıkan bir diğer durum transfüzyona bağlı akut akciğer hasarıdır (Transfusion related acute lung injury; TRALI). Kan ürünlerinin transfüzyonu sırasında veya hemen sonrasında nadiren löko aglutinin reaksiyonları sonucu akut akciğer hasarı gelişebilmektedir.[15]
Hastanede yatan hastalardan klinik olarak mide içeriğini aspire ettiği saptananların 1/3 kadarında ARDS geliştiği bildirilmiştir.[16] Genel olaral masif mide içeriği aspirasyonunda ciddi akciğer hasarı oluşabilmesi için aspire edilen içeriğin asidik olması gerektiği kabul edilmekle beraber asidik olmayan mide içeriği aspirasyonunda da enzimlere veya gıda partiküllerine bağlı olarak akciğer hasarı olabileceği ileri sürülmüştür.[17]
Bazı yaygın olarak kullanılan ilaçların yüksek doz uygulaması ile de ARDS gelişebilir. Bu ilaçlara örnek olarak; aspirin, kokain, opioidler, fenotiyazinler ve trisiklik antidepresanlar verilebilir. Ayrıca idyosenkratik mekanizma ile protamin, nitrofurantain, radyokontrast maddeler ve çeşitli kemoterapötik ilaçların normal dozda kullanılmasından sonra da ARDS gelişebilmektedir.
Hastane ortamı dışında gelişen ARDS için en sık tespit edilen neden pnömonidir. Başlıca etkenler Streptococcus pneumoniae, Legionella pneumophila, Pneumocystis carinii, Staphylococcus aureus, enterik gram negatif mikroorganizmalar ve çeşitli respiratuvar virüslerdir. Hastane kökenli pnömoniler de ARDS nedeni olabilir. Burada en sık rastlanan etkenler; Staphylococcus aureus, Pseudomonas aeruginosa ve diğer gram negatif bakterilerdir.
Sigara içicisi olmak, kardiyopulmoner bypass ameliyatı geçirmiş olmak, akut pankreatit ve suda boğulma tehlikesi geçirmiş olmak risk faktörleri arasındadır. Venöz hava embolizmi de ARDS gelişimine neden olabilmektedir. İntraserebral kanama ve santral nedenli bayılmalar sonrasında da nörojenik pulmoner ödem gelişebilmektedir.
Akut solunum sıkıntısı sendromunun önemli bir nedeni de majör akciğer rezeksiyonlarından sonra gelişebilen ameliyat sonrası solunum yetersizliği olup, pnömonektomi sonrası akciğer ödemi, düşük basınçlı veya permeabiliteli akciğer ödemi veya ameliyat sonrası akciğer hasarı olarak da adlandırılmıştır. Majör toraks cerrahisinden sonra gelişen AHH sıklığının %2-8, ameliyat sonrası ARDS sıklığının ise %2-5 arasında olduğu bildirilmiştir.[18] Kutlu ve ark.[19] akciğer rezeksiyonu yapılan 1139 hastanın 36sında (%3.1) ARDS ve dokuzunda (%0.8) AHH geliştiğini; ARDSli hastaların 26sının ve AHHli hastaların üçünün öldüğünü bildirmişlerdir. Yazarlar geniş rezeksiyon (majör bir akciğer rezeksiyonu ile birlikte majör intratorasik rezeksiyon) uygulanan 54 hastanın %12.9unda, pnömonektomi yapılan 198 hastanın %6sında, lobektomi yapılan 612 hastanın %3.7sinde ve minör rezeksiyon yapılan 275 hastanın %1inde AAH/ARDS geliştiğini belirtmiş ve AAH/ARDSli hastalarda mortalite oranının geniş rezeksiyonlu hastalarda %7.4, pnömonektomili hastalarda %4.5, lobektomili hastalarda %2.2 ve minör rezeksiyonlu hastalarda %0.7 olmak üzere tüm hastalarda %2.3 olduğunu vurgulamışlardır.[19] Alam ve ark.[20] akciğer kanseri nedeniyle akciğer rezeksiyonu yapılan 1428 hastanın 44ünde (%3.1) AHH veya ARDS geliştiğini belirterek bu hastaların 17sinin (%38.6) kaybedildiğini bildirmişlerdir.
Diyabetes mellitus tek başına veya eşlik eden bir hastalık olarak çok sayıda hastalık için risk faktörü olarak kabul edilir. Ancak hiperglisemiye bağlı olarak bozulan nötrofil fonksiyonları nedeniyle ARDSnin gelişim riskini azaltabileceği öne sürülmüştür.[21]
PATOFİZYOLOJİ
Normal bir akciğerde alveollerin içinde sıvı birikmesini
önleyecek ve interstisyel alanda çok az sıvı kalmasını
sağlayacak şekilde düzenlenmiş bir sirkülasyon
vardır. İntravasküler proteinlerin onkotik basıncı, interstisyel
lenfatikler ve alveoller arasında bulunan ve sızmayı
önleyen sıkı bağlantılar bu dengeyi korur. Ancak
akciğerin herhangi bir şekilde hasarlanması sonucu
bu mekanizma bozularak alveoller içinde ve interstisyumda
normalin üzerinde sıvı birikir. Bu arada damar
dışına çıkmaması gereken protein yapısındaki maddeler
de interstisyum ve alveol içine sızmaya başlar. Bir
süre sonra alveollerin içi kanlı, proteinöz yapıda ödem
sıvısı ve ölü hücrelerle dolar. Surfaktan fonksiyonunun
bozulması sonucunda da alveollerde kollabe olur.[22,23]
Böyle bir hasarlanma için primer etkenin akciğerden
kaynaklanması gerekmez, çünkü vücudun herhangi
bir yerinde meydana gelen patolojik olay sonucu kana
karışan medyatör ve sitokinler akciğerlere doğru yol
almak zorundadır. Sonuç olarak bu bozulmanın gerçekleştiği
sahanın genişliğiyle de orantılı olarak alveolokapiller gaz değişimi bozulur, akciğerin esnekliği yani
kompliyansı azalır ve pulmoner arter basıncı yükselir.
Ventilasyon-perfüzyon uyumunun bozulması ve fizyolojik
şant, hipoksinin ana nedenidir. Hiperkapni ARDS
hastalarında sık rastlanan bir durum olmayıp, artmış
fizyolojik ölü boşluğun sonucu olan düşük tidal volüme
yanıt olarak dakika solunumunu artırarak kompanse
etmeye çalışır. Hipoksik vazokonstriksiyon, damar
yatağının baskı altında kalması ve parenkim kaybı
gibi nedenlerle ortaya çıkan pulmoner hipertansiyon
genellikle akut kor pulmonale oluşturacak kadar ciddi
seyretmemektedir.[24]
Akut solunum sıkıntısı sendromu patogenezinde inflamasyon, apoptozis ve trombozis gibi çok değişik biyolojik süreçlerin rol aldığı bilinmektedir.[25] İlk olarak çeşitli uyaranlara yanıt olarak TNF-alfa, interlökin-1, interlökin-6 ve interlökin-8 gibi proinflamatuvar sitokinler salgılanmaktadır.[26,27] Daha sonra akciğerlerde yoğun nötrofil birikimi olmakta[28,29] ve bu hücreler aktive olarak kapiller endotel ve alveoler epitel harabiyetine yol açan reaktif oksijen türevleri ve proteazlar gibi toksik medyatörler salgılamaktadırlar.[30,31] Akut solunum sıkıntısı sendromunun erken dönemlerinde alveoler sıvıda G-CSF ve GM-CSF konsantrasyonlarının artması nedeniyle nötrofil apoptozisi bozulmakta ve bu durum da nötrofillerin meydana getirdiği hasarın artmasına neden olmaktadır.[32] Bu süreçlerin hiçbiri tek başına AAH/ARDS gelişimi ve çözünürlüğünden sorumlu olmayıp halen tam olarak açıklanamayan karmaşık ilişkiler söz konusudur. Bowler ve ark.[33] sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırarak yaptıkları bir çalışmada ARDS hastalarında distal akciğer sıvılarında bulunan proteinlerin ekspresyonlarında ve post-translasyonel süreçte önemli farklılıklar olduğunu göstermişlerdir.
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastaları üç belirgin patolojik evreden geçerler. Bunların ilki Eksudatif evre olup diffüz alveoler hasar ile karakterizedir ve bir hafta kadar sürer. İkinci dönem olan Proliferatif evre pulmoner ödemin çözünmeye uğradığı, tip II alveoler hücrelerin prolifere olduğu, skuamöz metaplazi geliştiği, interstisyel alanda miyofibroblastların biriktiği ve kollojenin ilk depolanmaya başladığı dönemdir. Üçüncü ve son dönem Fibrotik evredir. Bu dönemde normal akciğer hava yolları oblitere olur, fibrozis ve kist formasyonları gelişir.[34] Bu evreler birbirini keskin sınırlarla takip etmeyip çoğu zaman birbiri içinde ve örtüşerek gelişirler.
KLİNİK SEYİR VE PROGNOZ
Başlangıç döneminde ARDSye neden olan klinik
tablo ile birlikte diffüz alveoler hasarın birlikte oluşturdukları
bir tablo söz konusudur. Akut solunum sıkıntısı
sendromu tablosu genellikle akut olarak 24-48 saat içinde hızla gelişir.[13] Bu süre içinde ciddiyeti giderek
artan takipne, dispne, hipoksi gelişir ve kuru öksürük,
göğüs ağrısı, huzursuzluk gibi yakınmalar eklenebilir.
Oskültasyonda yaygın raller duyulabileceği gibi belirgin
dinleme bulgusu olmayabilir. Laboratuvar incelemelerinde
lökositoz, yaygın intravasküler koagülasyon
bulguları ve eşlik eden hastalığa ait anormallikler
bulunabilir. Ayrıca laktik asidoz, respiratuvar alkaloz,
hipoksi ve alveolo-arteriyel oksijen gradientinde artış
saptanabilir. Akciğer grafisinde iki taraflı infiltrasyonların
çok yaygın ve yoğun olması şart değildir,
bazen beklenenden daha az yaygınlıkta tutulum görülebilmektedir.
İlk birkaç günden sonra alveoler ödemde
çözülme ve oksijenizasyonda düzelme eğilimi başlar,
ancak genellikle mekanik ventilasyon gereksinimi
devam etmektedir. Bu süreçte alveollerin temizlenmeye
başlamasıyla radyolojik bir iyileşme görülebilir ancak
interstisel ödemin çözülmesi biraz daha gecikecektir.
Bu aşamaya gelindiğinde prognozu belirleyen en önemli
faktörler; barotravma, nazokomiyal infeksiyon, çoklu
organ disfonksiyonu sendromu gibi komplikasyonlar
olmaktadır.[35] Bu majör komplikasyonların yanında
derin ven trombozu, malnutrisyon, kateter infeksiyonu,
gastrointestinal kanama, nöromusküler blokaj ve
sedasyon yapan ilaçların yan etkileri gibi faktörler de
belirleyici olabilir. Eksudatif fazın son dönemlerinde
ve proliferatif fazda çözünme başlayabilir, fakat ölü
boşluk solunumu ve yüksek dakika solunumu gereksinimi
devam etmektedir. Alveoler kollapsın azalmasına
ve surfaktan fonksiyonunun düzelmesine bağlı olarak
bu aşamada mekanik ventilasyonda uygulanan PEEP
yararlı olabilir. Ancak proliferatif fazda organizasyon ve
fibrozis gelişerek hava yolu basınçları ve pulmoner arter
basınçları progresif olarak artabilir, radyolojik olarak
bal peteği manzarası gelişebilir.
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastalarının büyük bir kısmında primer ölüm nedeni solunum yetmezliği değildir. Fakat solunum yetmezliği nedeniyle uzayan yoğun bakım tedavisi ve nazokomiyal pnömoni, çoklu organ yetmezliği gibi komplikasyonlar mortaliteyi artırmaktadır. İnatçı inflamasyon ve fibrosis gelişimi de ARDS hastalarının prognozunu kötüleştirmektedir. Akut solunum sıkıntısı sendromu hastalarında mortalite oranları %40-60 olarak bildirilmekle birlikte prognoz büyük ölçüde arka planda kalan çeşitli faktörlere, akciğer hasarının veya ekstrapulmoner hastalığın ciddiyetine bağlıdır.[25,36] Çok değişkenli regresyon analiz sonuçları ARDS mortalitesinin yaş (>70), karaciğer sirozu bulunması, APACHE II (The acute physiology and chronic health evaluation II) skoru ve SOFA (Sequential organ failure assessment) skoruyla ilişkili olduğunu göstermiştir.[37-39] Akciğerlerle ilgili olarak iki faktör mortalite için bağımsız risk faktörü olarak saptanmıştır. Bunlardan birincisi ARDS nedeninin doğrudan akciğer hasarı olması, ikincisi ARDS başladıktan sonraki üçüncü günde oksijenizasyon bozukluğunun derecesidir.[38,39] Majör travmaya bağlı gelişen akciğer hasarında mortalite oranları nispeten düşük olmasına rağmen özellikle sepsis ve aspirasyon pnömonisine bağlı ARDS, en yüksek mortalite riskini taşımaktadır.[13,40]
1980li yıllarda yapılan çalışmalarda bildirilen mortalite oranı %50-60 ve daha üzerinde iken bugün bu oranların %30-40lara düştüğünü bildiren çalışmalar vardır.[41] Ancak 1984-1993 yılları arasındaki dönemde mortalitedeki azalma sadece gözlemsel çalışmalarda saptanmış[41] olup 1994-2006 yılları arasında yapılan çalışmalarda (konsensüs toplantısından sonra) mortalitede düşüş gösterilememiştir.[41] Randomize kontrollü çalışmalarda mortalite oranları gözlemsel çalışmalara göre daha düşük bulunmuştur.[41]
TEDAVİ
Akut solunum sıkıntısı sendromu tedavisini farmakoterapi,
destek tedavisi ve mekanik ventilasyon başlıkları
altında ele almak uygun olacaktır.
FARMAKOTERAPİ
Akut solunum sıkıntısı sendromunun tedavisinde
kullanılan ve potansiyel olarak kullanılabileceği düşünülen
ilaçlarla ilgili çok sayıda araştırma yayınlanmıştır.
Ancak bugüne kadar hiçbir farmakolojik ajanın
AAH/ARDS mortalitesini azalttığı gösterilememiştir.[42]
Aynı zamanda uygulanan tedavilerle alveolokapiller gaz
değişimi gibi fizyolojik değişkenlerin normalleştirilmesinin
de mortalite azalmasıyla ilişkili olduğu gösterilememiştir.[43,44] Akut solunum sıkıntısı sendromunun
tedavisinde kullanılan başlıca farmakolojik ajanlar aşağıda
anlatılmıştır.
Kortikosteroidler
Çok sayıda çalışmada kortikosteroidlerin, AAH/
ARDS gelişimini önlemedeki ve gerek erken gerekse geç
dönemde AAH/ARDS hastalığının tedavisindeki etkinliği
araştırılmıştır.[45-47] Çalışmaların hiçbirinde kortikosteroid
tedavisinin mortaliteyi azalttığı gösterilememiş
fakat özellikle nöromusküler blokaj yapan ilaçlarla birlikte
kullanıldığında çeşitli nöromusküler bozukluklara
yol açabildiği ortaya konmuştur.[48] Son olarak NHLBI
ARDS Network (US National Heart Lung and Blood
Institute Acute Respiratory Distress Syndrome Network)
tarafından randomize kontrollü bir çalışmanın sonuçları
yayınlanmıştır.[49] Bu çalışmada metilprednizolon
tedavisi ilk ay için ventilatöre bağımsız gün sayısı, şok
tablosunda bulunulmayan gün sayısı ve yoğun bakım
tedavisi gerektirmeyen gün sayısı bakımından yararlı
bulunmuş, ancak 60 ve 80inci günlerde mortalite oranında
önemli bir artış olduğu görülmüştür. Fakat bronkoalveoler
lavaj sıvısında prokollojen peptid III düzeyi yüksek bulunan hasta alt grubunda 60ıncı gün mortalite
oranlarında anlamlı azalma saptanmıştır. Benzer şekilde
ARDS gelişiminde akut eozinofilik pnömoni gibi
steroide yanıt veren bir durum söz konusu ise yararlı
olduğu bildirilmiştir.[50] Bir sistematik metaanalizde,
kritik hastalarda preventif amaçla kortikosteroid kullanımının
ARDS gelişme riskini ve mortaliteyi artırdığı,
ancak ARDS tablosunun hemen başında kortikosteroid
kullanımının faydalı etkileri olabileceği yorumu yapılmıştır.[51] Marik[52] tarafından yayınlanan bir derlemede
katekolamin tedavisine refrakter septik şok hastalarında
ve 48 saatlik destek tedavisine rağmen yanıt alınamayan
ciddi ARDS hastalarında en az yedi gün en fazla 14 gün
olmak üzere 40-70 mg/gün metilprednizolon tedavisinin
verilip doz azaltarak kesilmesi önerilmiştir.
Diüretikler
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastalarında ekstravasküler
akciğer sıvısında artış ile kötü prognoz
arasında ilişki olduğu gibi pulmoner kapiller wedge
basıncındaki azalma ile sağkalım artışı arasında da
anlamlı ilişki bulunmaktadır.[53,54] Bu nedenle aşırı sıvı
yüklenmesi olmayan hastalarda bile diürez ödemin
azalmasına yardımcı olabilir. Akut solunum sıkıntısı
sendromu hastalarında hipotansiyon ve organ hipoperfüzyonu
olmadığı sürece diürez oksijenizasyonu artıran
yararlı bir yöntem olarak görülmektedir. Ayrıca hipoproteinemisi
bulunan hastalarda furosemid + albumin
kombinasyonunun pulmoner fizyolojiyi düzeltici ve
oksijenizasyonu artırıcı etkisi olduğunu bildiren yayınlar
bulunmaktadır.[55]
Surfaktan
Akut solunum sıkıntısı sendromunda surfaktan yapımı
ve fonksiyonunda anormallik olduğu bilinmektedir.
Ancak eksojen surfaktan uygulamasının yetişkin ARDS
hastalarında sağkalım üzerine yararlı olduğuna dair
kanıt bulunamamıştır. Sadece bir kontrollü çalışmada
AAH hastası çocuklarda oksijenizasyonu düzeltip mortaliteyi
azalttığı gösterilmiştir.[56]
İnhale nitrik oksit
İnhale nitrik oksit (NO) selektif pulmoner vazodilatasyon
yaparak pulmoner arter basıncını düşürmüş ve
ventilasyon-perfüzyon uyumsuzluğunu düzeltici etkisi
nedeniyle ARDS tedavisinde umut verici bir ajan olarak
çok sayıda araştırmaya konu olmuştur. Çalışmalarda
hastaların %60 kadarında pulmoner hemodinamide ve
oksijenizasyonda bir iyileşme elde edilmiş, ancak bu
etki devamlılık göstermeyerek bir iki gün içinde ortadan
kalkmıştır.[57,58] Yapılan çalışmalarda mortaliteyi
azaltıcı etkisi gösterilememiştir. Bu nedenle özellikle
oksijenizasyonunda büyük sorun olan hastalarda kurtarıcı
tedavi olarak kullanılabileceği bildirilmiş,[57,58]
ancak standart tedavide henüz yer almamıştır.
Prostasiklin
Inhale prostasiklin (PGI2) NOya benzer fizyolojik
yanıta yol açmaktadır. Fakat uygulamada NO gibi gelişmiş
ve karmaşık sistemlere ihtiyaç duyulmaz. Tıpkı
NOda olduğu gibi hipoksiyi ve pulmoner arter basıncını
iyileştirmektedir ama mortaliteye etkisi ortaya konamamıştır.
Dolayısıyla mortal seyreden konvansiyonel tedaviye
yanıt vermeyen ciddi hipoksili ARDS hastalarında
denenebilir.
Aktif protein-C
Sağlıklı insanlarda yapılan çalışmalarda Aktif
protein-C (APC) uygulamasının endotoksin maruziyetinden
sonra gelişen akciğer inflamasyonunu azalttığı
görülmüştür.[59] Son zamanlarda yayınlanan çok merkezli
randomize bir çalışmada AAH hastalarında APC
tedavisinin klinik sonuçları iyileştirmediği görülmüş,
ancak ciddi sepsis ve ARDS hastaları çalışmaya dahil
edilmediğinden bu konuda yorum yapılamamıştır.[60]
Beta-2 agonistler
Beta-2 agonistlerin alveoler sıvı klirensini artırdığı
izole insan akciğeri çalışmalarında gösterilmiştir.[61]
Salmeterol kullanımının yüksek irtifa pulmoner ödemi
gelişmesi riskini, intravenöz salbutamol uygulamasının
ise ekstravasküler pulmoner sıvı miktarını azalttığı gösterilmiştir.[62,63] Bu bulgular beta-2 agonistlerin ARDS
tedavisindeki yerini araştıran çalışmaların başlamasına
neden olmuştur.
Prostaglandin E1
Prostaglandin E1 (PGE1) potent etkili endojen bir
antiinflamatuvar medyatör ve vazodilatördür. Oksijen
radikalleri yapımı, fagositoz, kemotaksis gibi çeşitli
nötrofil fonksiyonlarını suprese edebilmektedir. Bazı
çalışmalarda kardiyak outputu artırarak oksijen dağılımını
iyileştirdiği bildirilmiştir.[64,65]
Araşidonik asit metabolizması inhibitörleri
Tromboksanlar, lökotrienler, platelet aktive edici
faktör ve prostoglandinler gibi lipid medyatörler ARDS
patogenezine katkıda bulunurlar. Bu maddelerin yapımının
inhibe edilmesinin yararlı olabilecği öne sürülmüştür.
Bu amaçla kullanılan başlıca ajanlar; bir antifungal
olan ketokanazol, antiinflamatuvar ve antipiretik olan
ibuprofendir. Ancak olumlu sonuçlar bildiren yayınlar
olduğu gibi anlamlı etki saptanmadığını bildiren yayınlar
da bulunmaktadır.[66-68]
Antioksidan tedavi
Akut solunum sıkıntısı sendromunda intraselüler
glutatyon düzeyinin düşmüş olması en azından kısmen
antioksidan savunma mekanizmalarının etkilendiğini
göstermektedir. Akciğerlerin oksidatif strese daha duyarlı hale gelmesi nedeniyle antioksidan savunmanın
güçlendirilmesi akılcı bir yaklaşım olarak görünmektedir.
Azalan glutatyonu yerine koyabilecek iki ajan üzerinde
çalışmalar yoğunlaşmıştır; N-asetilsistein (NAC)
ve L-2-oxothiazolidine-4-carboxylate (Procysteine). Bu
konuda yapılan çalışmalar umut vericidir.[69]
DESTEK TEDAVİSİ VE OKSİJENİZASYON
Genel destek tedavisi
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastalarının çok
azının ölüm nedeni tek başına solunum yetmezliğidir.
Ölüm nedeni genellikle birincil hastalık, sepsis ve
çoklu organ yetmezliği gibi ikincil komplikasyonların
birlikteliğidir. Bu hastalar yoğun bir destek tedavisine
ihtiyaç duyar. Örneğin; derin ven trombozu (DVT)
profilaksisi, gastrointestinal kanama profilaksisi, beslenme
desteği, nazokomiyal pnömoni tedavisi, sedatif
ve nöromusküler blokaj yapan ajanların uygun şekilde
kullanımı, sıkı glisemi kontrolü bu destek tedavileri
arasında sayılabilir.
Volüm yüklenmesi olmayan hastalarda bile organ perfüzyonunu bozmayacak ve hipotansiyona yol açmayacak düzeyde sıvı kısıtlaması yapmak da genel destek tedavileri kapsamında düşünülebilir. Bu şekilde akciğerde ödem oluşumu azalmakta ve oksijenizasyon düzelmektedir.[70]
Hipoksi tedavisi
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastaları ciddi
hipoksi içinde olduklarından çeşitli yöntemlerle oksijenizasyonun
düzeltilmesi gerekir. Bu amaçla yüksek
konsantrasyonlu suplemental oksijen kullanımı, oksijen
tüketimini azaltıcı tedbirler alınması, mekanik ventilasyon
desteği sağlanması gibi yöntemler genellikle kombinasyon
halinde uygulanır.
a. Suplemental oksijen desteği: SaO2nin yeterli düzeyde olabilmesi için peri-entübasyon dönemde hastaya %100 oksijen solutulmaya çalışılır. Ancak bazı klinisyenler V/Q oranının düşük olduğu sahalarda absorbsiyon atelektazisi gelişmesini önlemek amacıyla biraz daha düşük konsantrasyonda oksijen vermeyi (%95 civarı) tercih etmektedirler. Absorbsiyon atelektazisi bir kez gelişti mi, FiO2nin azaltılmasıyla kolayca eski haline gelememektedir, dolayısıyla başlangıçtan itibaren hedef SaO2>%90 olacak en düşük titrasyonda oksijen vermek olmalıdır.[71] Bu yaklaşım oksijen toksisitesinden kaçınmaya da yardımcı olmaktadır.
b. Oksijen tüketiminin azaltılması: Aşırı oksijen tüketimi arteryal kandan uzaklaştırılan oksijen miktarını artırarak akciğerlere dönen miks venöz kanın satürasyonunun düşmesine neden olur. Potansiyel olarak ateş, anksiyete ve ağrı, hipertiroidizm ve solunum kaslarının aktif kullanımı oksijen tüketimini belirgin şekilde artırır. Dolayısıyla ateşin düşürülmesi, derin sedasyon ve analjezi sağlanması gibi yöntemler ARDS hastasında yararlı olacaktır.[72,73]
c. Oksijen dağılımının artırılması: Düşük SaO2 gibi düşük Hgb ve/veya kardiyak outputta dokulara yeterli oksijen gitmesini önlemektedir. Dolayısıyla suplemental oksijen desteği yanında hemoglobin düzeyi ve kardiyak outputun da yeterli olmasına dikkat edilmelidir. Hemoglobin düzeyinin 7-9 g/dl altında olmaması yeterli olmaktadır, daha yüksek değerlerin ekstra yararı ise henüz gösterilememiştir.[74] Benzer şekilde oksijen dağılımını artırmak için kardiyak outputun süpernormal düzeylere çıkarılması gerekli değildir, hatta mortaliteyi artırdığını bildiren yayınlar vardır.[75] Önemli olan hipotansiyon ve hipoperfüzyonun önlenmesidir.
AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMUNDA MEKANİK
VENTİLASYON
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastalarının çoğunda
mekanik ventilasyon gerekli olmaktadır. Ventilatör
bir yandan güvenli oksijenizasyonu sağlarken bir yandan
da artmış solunum ihtiyacı, artmış alveoler ölü
boşluk ve solunum sisteminin azalmış kompliyansı
nedeniyle artmış olan solunum işinin çok büyük kısmını
yüklenmektedir. Diğer taraftan kalbe venöz dönüşün
azalması nedeniyle ödem oluşumunu azaltıcı etki
yapmaktadır. Özellikle mekanik ventilasyon sırasında
uygulanan PEEP atelektatik birimlerin ekspanse olmasına
yardımcı olmaktadır. Bu nedenle mekanik ventilasyon
ARDS tedavisindeki en önemli yöntem olarak
yer almaktadır. Diğer taraftan mekanik ventilasyonun
barotravma ve alveoler overdistansiyon gibi zararlı etkileri
de sözkonusudur. Akut solunum sıkıntısı sendromu
patogenezi ve tedavisiyle ilgili elde edilen büyük bilgi
birikimine rağmen, mekanik ventilasyona bağlı iyatrojenik
hasarın azaltılması işlemi, bugün için mortaliteyi
azalttığı kesin olarak ortaya konmuş, tek girişimdir.[76]
Bu nedenle öncelikle mekanik ventilasyona bağlı komplikasyonların
iyi bilinmesi ve uygun stratejiler kullanarak
bu komplikasyonların en aza indirilmesi gereklidir.
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastalarında mekanik
ventilasyon sırasında akciğere hasar veren durumların
başında barotavma ve siklik atelektazi sayılabilir.
Makro barotravma, klinik olarak belirgin barotravma olarak da ifade edilir. Örneğin; pnömotoraks, interstisyel amfizem, subkutan amfizem, pnömomediastinum, pnömoperituan ve hava embolizmi gibi tablolardır. Mikro barotravma ise etkileri ve sonuçları klinik olarak açıkça izlenemeyen, fakat muhtemelen makro barotravmadan daha tehlikeli bir durumdur. Alveollerin aşırı gerilmesi sonucu mikrovasküler hasar ve yüksek permeabilite ödemi gelişmektedir. Barotravmayı önlemek amacıyla uygulanan düşük tidal volüm ventilasyonunun yararı artık tartışmasız olarak kabul görmüştür.
Akut solunum sıkıntısı sendromu hastalarında olumsuz sonuçlara yol açan bir diğer tablo siklik atelektazidir. Fonksiyonel surfaktanın azalması nedeniyle kolayca atelektazi gelişir ve gereğinden daha düşük PEEP uygulanması halinde bu durum daha belirginleşir. Her solukta bu atelektatik sahalara komşu alveoller gerilirken atelektatik alveolleri çekerek ekspanse ederler, ama ekspiryum sırasında tekrar çökerler, böylece siklik şekilde atelektatik olurlar ve atelektravma denen hasarlanma meydana gelir. Sadece düşük tidal volüm bu zararı önleyemezken PEEP ile birlikte uygulanması yararlı olmaktadır.
Akut solunum sıkıntısı sendromu tedavisinin en önemli parçasını teşkil eden mekanik ventilasyonun etkin şekilde kullanılabilmesi ve komplikasyonlarının en aza indirilmesi amacıyla düşük tidal volümlü ventilasyon, permissif hiperkapni, optimal PEEP gibi çeşitli stratejiler geliştirilmiştir.
EKSTRAPULMONER VENTİLASYON
Ciddi ve tedaviye yanıt vermeyen akut solunum
yetersizliği oluşan ARDS hastalarında son yıllarda
kullanılmaya başlanan interventional lung-assist (ILA)
membrane ventilator® (Novalung®) bir femoral arteriyovenöz
şant yoluyla ve kardiyak çıkış ünitesi vasıtasıyla
karbondioksit eliminasyonunu sağlayan pompasız bir
cihazdır.[77,78] Zimmermann ve ark.[79] ekstrakorporal
iLA membran ventilatörünün kolay kullanımı, etkinliği
ve düşük maliyeti ile alternatif bir tedavi yöntemi
olduğunu ve ciddi ARDS hastalarının daha gelişmiş
bir tıp merkezine nakli amacıyla da kullanılabileceğini
belirtilmiştir. Maksimum 29 güne kadar kullanılabilen
iLA membran ventilatörü karbondioksit atılımının yanı
sıra akciğerin istirahatini sağlar ve akciğerin iyileşmesi
için zaman kazandırır.[77]
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Frutos-Vivar F, Nin N, Esteban A. Epidemiology of acute
lung injury and acute respiratory distress syndrome. Curr
Opin Crit Care 2004;10:1-6.
2) Zaccardelli DS, Pattishall EN. Clinical diagnostic criteria of
the adult respiratory distress syndrome in the intensive care
unit. Crit Care Med 1996;24:247-51.
3) Esteban A, Anzueto A, Frutos F, Alía I, Brochard L, Stewart
TE, et al. Characteristics and outcomes in adult patients
receiving mechanical ventilation: a 28-day international
study. JAMA 2002;287:345-55.
4) Luhr OR, Antonsen K, Karlsson M, Aardal S, Thorsteinsson
A, Frostell CG, et al. Incidence and mortality after acute
respiratory failure and acute respiratory distress syndrome in
Sweden, Denmark, and Iceland. The ARF Study Group. Am
J Respir Crit Care Med 1999;159:1849-61.
5) Rubenfeld GD, Caldwell E, Peabody E, Weaver J, Martin DP,
Neff M, et al. Incidence and outcomes of acute lung injury. N
Engl J Med 2005;353:1685-93.
6) Iribarren C, Jacobs DR Jr, Sidney S, Gross MD, Eisner MD.
Cigarette smoking, alcohol consumption, and risk of ARDS:
a 15-year cohort study in a managed care setting. Chest
2000;117:163-8.
7) Artigas A, Bernard GR, Carlet J, Dreyfuss D, Gattinoni
L, Hudson L, et al. The American-European Consensus
Conference on ARDS, part 2: Ventilatory, pharmacologic,
supportive therapy, study design strategies, and issues related
to recovery and remodeling. Acute respiratory distress syndrome.
Am J Respir Crit Care Med 1998;157:1332-47.
8) Rice TW, Wheeler AP, Bernard GR, Hayden DL, Schoenfeld
DA, Ware LB, et al. Comparison of the SpO2/FIO2 ratio and
the PaO2/FIO2 ratio in patients with acute lung injury or
ARDS. Chest. 2007;132:410-7.
9) Joynt GM, Antonio GE, Lam P, Wong KT, Li T, Gomersall
CD, et al. Late-stage adult respiratory distress syndrome
caused by severe acute respiratory syndrome: abnormal findings
at thin-section CT. Radiology 2004;230:339-46.
10) Desai SR. Acute respiratory distress syndrome: imaging of
the injured lung. Clin Radiol 2002;57:8-17.
11) Ichikado K, Johkoh T, Ikezoe J, Takeuchi N, Kohno N,
Arisawa J, et al. Acute interstitial pneumonia: high-resolution
CT findings correlated with pathology. AJR Am J Roentgenol
1997;168:333-8.
12) Ichikado K, Suga M, Muranaka H, Gushima Y, Miyakawa H,
Tsubamoto M, et al. Prediction of prognosis for acute respiratory
distress syndrome with thin-section CT: validation in 44
cases. Radiology 2006;238:321-9.
13) Hudson LD, Milberg JA, Anardi D, Maunder RJ. Clinical
risks for development of the acute respiratory distress syndrome.
Am J Respir Crit Care Med 1995;151:293-301.
14) Fowler AA, Hamman RF, Good JT, Benson KN, Baird M,
Eberle DJ, et al. Adult respiratory distress syndrome: risk with
common predispositions. Ann Intern Med 1983;98:593-7.
15) Kuriyan M, Carson JL. Blood transfusion risks in the intensive
care unit. Crit Care Clin 2004;20:237-53.
16) Tietjen PA, Kaner RJ, Quinn CE. Aspiration emergencies.
Clin Chest Med 1994;15:117-35.
17) Wynne JW. Aspiration pneumonitis. Correlation of experimental
models with clinical disease. Clin Chest Med 1982;
3:25-34.
18) Park BJ. Respiratory failure following pulmonary resection.
Semin Thorac Cardiovasc Surg 2007;19:374-9.
19) Kutlu CA, Williams EA, Evans TW, Pastorino U, Goldstraw
P. Acute lung injury and acute respiratory distress syndrome after pulmonary resection. Ann Thorac Surg 2000;69:376-80.
20) Alam N, Park BJ, Wilton A, Seshan VE, Bains MS, Downey
RJ, et al. Incidence and risk factors for lung injury after lung
cancer resection. Ann Thorac Surg 2007;84:1085-91.
21) Frank JA, Nuckton TJ, Matthay MA. Diabetes mellitus:
a negative predictor for the development of acute respiratory
distress syndrome from septic shock. Crit Care Med
2000;28:2645-6.
22) Calandrino FS Jr, Anderson DJ, Mintun MA, Schuster DP.
Pulmonary vascular permeability during the adult respiratory
distress syndrome: a positron emission tomographic
study. Am Rev Respir Dis 1988;138:421-8.
23) Ware LB, Matthay MA. Alveolar fluid clearance is impaired
in the majority of patients with acute lung injury and the
acute respiratory distress syndrome. Am J Respir Crit Care
Med 2001;163:1376-83.
24) Melot C, Naeije R, Mols P, Hallemans R, Lejeune P, Jaspar N.
Pulmonary vascular tone improves pulmonary gas exchange
in the adult respiratory distress syndrome. Am Rev Respir
Dis 1987;136:1232-6.
25) Ware LB, Matthay MA. The acute respiratory distress syndrome.
N Engl J Med 2000;342:1334-49.
26) Parsons PE, Eisner MD, Thompson BT, Matthay MA,
Ancukiewicz M, Bernard GR, et al. Lower tidal volume
ventilation and plasma cytokine markers of inflammation in
patients with acute lung injury. Crit Care Med. 2005;33:1-6.
27) Chollet-Martin S, Gatecel C, Kermarrec N, Gougerot-
Pocidalo MA, Payen DM. Alveolar neutrophil functions and
cytokine levels in patients with the adult respiratory distress
syndrome during nitric oxide inhalation. Am J Respir Crit
Care Med 1996;153:985-90.
28) Piantadosi CA, Schwartz DA. The acute respiratory distress
syndrome. Ann Intern Med 2004;141:460-70.
29) Windsor AC, Mullen PG, Fowler AA, Sugerman HJ. Role
of the neutrophil in adult respiratory distress syndrome. Br J
Surg 1993;80:10-7.
30) Gadek JE, Pacht ER. The interdependence of lung antioxidants
and antiprotease defense in ARDS. Chest 1996;110(6
Suppl):273S-277S.
31) Donnelly SC, MacGregor I, Zamani A, Gordon MW,
Robertson CE, Steedman DJ, et al. Plasma elastase levels and
the development of the adult respiratory distress syndrome.
Am J Respir Crit Care Med 1995;151:1428-33.
32) Matute-Bello G, Liles WC, Radella F 2nd, Steinberg KP,
Ruzinski JT, Hudson LD, et al. Modulation of neutrophil
apoptosis by granulocyte colony-stimulating factor and
granulocyte/macrophage colony-stimulating factor during
the course of acute respiratory distress syndrome. Crit Care
Med 2000;28:1-7.
33) Bowler RP, Duda B, Chan ED, Enghild JJ, Ware LB, Matthay
MA, et al. Proteomic analysis of pulmonary edema fluid and
plasma in patients with acute lung injury. Am J Physiol Lung
Cell Mol Physiol 2004;286:L1095-104.
34) Tomashefski JF Jr. Pulmonary pathology of the adult respiratory
distress syndrome. Clin Chest Med 1990;11:593-619.
35) Gattinoni L, Bombino M, Pelosi P, Lissoni A, Pesenti A,
Fumagalli R, et al. Lung structure and function in different
stages of severe adult respiratory distress syndrome. JAMA
1994;271:1772-9.
36) Milberg JA, Davis DR, Steinberg KP, Hudson LD. Improved
survival of patients with acute respiratory distress syndrome
(ARDS): 1983-1993. JAMA 1995;273:306-9.
37) Ely EW, Wheeler AP, Thompson BT, Ancukiewicz M, Steinberg
KP, Bernard GR. Recovery rate and prognosis in older persons
who develop acute lung injury and the acute respiratory distress
syndrome. Ann Intern Med 2002;136:25-36.
38) Monchi M, Bellenfant F, Cariou A, Joly LM, Thebert D,
Laurent I, et al. Early predictive factors of survival in the
acute respiratory distress syndrome. A multivariate analysis.
Am J Respir Crit Care Med 1998;158:1076-81.
39) Estenssoro E, Dubin A, Laffaire E, Canales H, Sáenz G,
Moseinco M, et al. Incidence, clinical course, and outcome
in 217 patients with acute respiratory distress syndrome. Crit
Care Med 2002;30:2450-6.
40) Zilberberg MD, Epstein SK. Acute lung injury in the medical
ICU: comorbid conditions, age, etiology, and hospital
outcome. Am J Respir Crit Care Med 1998;157:1159-64.
41) Phua J, Badia JR, Adhikari NK, Friedrich JO, Fowler RA,
Singh JM, et al. Has mortality from acute respiratory distress
syndrome decreased over time?: A systematic review. Am J
Respir Crit Care Med 2009;179:220-7.
42) Cepkova M, Matthay MA. Pharmacotherapy of acute lung
injury and the acute respiratory distress syndrome. J Intensive
Care Med 2006;21:119-43.
43) Gattinoni L, Pelosi P, Suter PM, Pedoto A, Vercesi P, Lissoni
A. Acute respiratory distress syndrome caused by pulmonary
and extrapulmonary disease. Different syndromes? Am J
Respir Crit Care Med 1998;158:3-11.
44) Gattinoni L, Caironi P, Cressoni M, Chiumello D, Ranieri
VM, Quintel M, et al. Lung recruitment in patients with the
acute respiratory distress syndrome. N Engl J Med 2006;
354:1775-86.
45) Luce JM, Montgomery AB, Marks JD, Turner J, Metz CA,
Murray JF. Ineffectiveness of high-dose methylprednisolone
in preventing parenchymal lung injury and improving
mortality in patients with septic shock. Am Rev Respir Dis
1988;138:62-8.
46) Bernard GR, Luce JM, Sprung CL, Rinaldo JE, Tate RM,
Sibbald WJ, et al. High-dose corticosteroids in patients
with the adult respiratory distress syndrome. N Engl J Med
1987;317:1565-70.
47) Meduri GU, Headley AS, Golden E, Carson SJ, Umberger
RA, Kelso T, et al. Effect of prolonged methylprednisolone
therapy in unresolving acute respiratory distress syndrome: a
randomized controlled trial. JAMA 1998;280:159-65.
48) Herridge MS, Cheung AM, Tansey CM, Matte-Martyn A,
Diaz-Granados N, Al-Saidi F, et al. One-year outcomes in
survivors of the acute respiratory distress syndrome. N Engl
J Med 2003;348:683-93.
49) Steinberg KP, Hudson LD, Goodman RB, Hough CL, Lanken
PN, Hyzy R, et al. Efficacy and safety of corticosteroids for
persistent acute respiratory distress syndrome. N Engl J Med
2006;354:1671-84.
50) Philit F, Etienne-Mastroïanni B, Parrot A, Guérin C, Robert D,
Cordier JF. Idiopathic acute eosinophilic pneumonia: a study
of 22 patients. Am J Respir Crit Care Med 2002; 166:1235-9.
51) Peter JV, John P, Graham PL, Moran JL, George IA, Bersten
A. Corticosteroids in the prevention and treatment of acute respiratory distress syndrome (ARDS) in adults: meta-analysis.
BMJ 2008;336:1006-9.
52) Marik PE. Critical illness-related corticosteroid insufficiency.
Chest 2009;135:181-93.
53) Sakka SG, Klein M, Reinhart K, Meier-Hellmann A.
Prognostic value of extravascular lung water in critically ill
patients. Chest 2002;122:2080-6.
54) Humphrey H, Hall J, Sznajder I, Silverstein M, Wood L.
Improved survival in ARDS patients associated with a
reduction in pulmonary capillary wedge pressure. Chest
1990;97:1176-80.
55) Martin GS, Moss M, Wheeler AP, Mealer M, Morris JA,
Bernard GR. A randomized, controlled trial of furosemide
with or without albumin in hypoproteinemic patients with
acute lung injury. Crit Care Med 2005;33:1681-7.
56) Willson DF, Thomas NJ, Markovitz BP, Bauman LA, DiCarlo
JV, Pon S, et al. Effect of exogenous surfactant (calfactant)
in pediatric acute lung injury: a randomized controlled trial.
JAMA 2005;293:470-6.
57) Taylor RW, Zimmerman JL, Dellinger RP, Straube RC,
Criner GJ, Davis K Jr, et al. Low-dose inhaled nitric oxide in
patients with acute lung injury: a randomized controlled trial.
JAMA 2004;291:1603-9.
58) Griffiths MJ, Evans TW. Inhaled nitric oxide therapy in
adults. N Engl J Med 2005;353:2683-95.
59) Nick JA, Coldren CD, Geraci MW, Poch KR, Fouty BW,
OBrien J, et al. Recombinant human activated protein C
reduces human endotoxin-induced pulmonary inflammation via
inhibition of neutrophil chemotaxis. Blood 2004; 104:3878-85.
60) Liu KD, Levitt J, Zhuo H, Kallet RH, Brady S, Steingrub J,
et al. Randomized clinical trial of activated protein C for the
treatment of acute lung injury. Am J Respir Crit Care Med
2008;178:618-23.
61) Sakuma T, Okaniwa G, Nakada T, Nishimura T, Fujimura S,
Matthay MA. Alveolar fluid clearance in the resected human
lung. Am J Respir Crit Care Med 1994;150:305-10.
62) Sartori C, Allemann Y, Duplain H, Lepori M, Egli M, Lipp
E, et al. Salmeterol for the prevention of high-altitude pulmonary
edema. N Engl J Med 2002;346:1631-6.
63) Perkins GD, McAuley DF, Thickett DR, Gao F. The betaagonist
lung injury trial (BALTI): a randomized placebocontrolled
clinical trial. Am J Respir Crit Care Med 2006;
173:281-7.
64) Mikawa K, Akamatsu H, Maekawa N, Nishina K, Obara H,
Niwa Y. Inhibitory effect of prostaglandin E1 on human neutrophil
function. Prostaglandins Leukot Essent Fatty Acids
1994;51:287-91.
65) Russell JA, Ronco JJ, Dodek PM. Physiologic effects and side
effects of prostaglandin E1 in the adult respiratory distress
syndrome. Chest 1990;97:684-92.
66) Sinuff T, Cook DJ, Peterson JC, Fuller HD. Development,
implementation, and evaluation of a ketoconazole practice
guideline for ARDS prophylaxis. J Crit Care 1999;14:1-6.
67) Ketoconazole for early treatment of acute lung injury and
acute respiratory distress syndrome: a randomized controlled
trial. The ARDS Network. JAMA 2000;283:1995-2002.
68) Bernard GR, Wheeler AP, Russell JA, Schein R, Summer
WR, Steinberg KP, et al. The effects of ibuprofen on the
physiology and survival of patients with sepsis. The Ibuprofen
in Sepsis Study Group. N Engl J Med 1997;336:912-8.
69) Bernard GR, Wheeler AP, Arons MM, Morris PE, Paz HL,
Russell JA, et al. A trial of antioxidants N-acetylcysteine
and procysteine in ARDS. The Antioxidant in ARDS Study
Group. Chest 1997;112:164-72.
70) Wiedemann HP, Wheeler AP, Bernard GR, Thompson BT,
Hayden D, deBoisblanc B, et al. Comparison of two fluidmanagement
strategies in acute lung injury. N Engl J Med
2006;354:2564-75.
71) Santos C, Ferrer M, Roca J, Torres A, Hernández C,
Rodriguez-Roisin R. Pulmonary gas exchange response to
oxygen breathing in acute lung injury. Am J Respir Crit Care
Med 2000;161:26-31.
72) Suzuki S, Hotchkiss JR, Takahashi T, Olson D, Adams AB,
Marini JJ. Effect of core body temperature on ventilatorinduced
lung injury. Crit Care Med 2004;32:144-9.
73) Gainnier M, Roch A, Forel JM, Thirion X, Arnal JM, Donati
S, et al. Effect of neuromuscular blocking agents on gas
exchange in patients presenting with acute respiratory distress
syndrome. Crit Care Med 2004;32:113-9.
74) Hébert PC, Wells G, Blajchman MA, Marshall J, Martin C,
Pagliarello G, et al. A multicenter, randomized, controlled
clinical trial of transfusion requirements in critical care.
Transfusion Requirements in Critical Care Investigators,
Canadian Critical Care Trials Group. N Engl J Med 1999;
340:409-17.
75) Hayes MA, Timmins AC, Yau EH, Palazzo M, Hinds CJ,
Watson D. Elevation of systemic oxygen delivery in the treatment
of critically ill patients. N Engl J Med 1994;330:1717-22.
76) Ventilation with lower tidal volumes as compared with traditional
tidal volumes for acute lung injury and the acute respiratory
distress syndrome. The Acute Respiratory Distress
Syndrome Network. N Engl J Med 2000;342:1301-8.
77) Iglesias M, Martinez E, Badia JR, Macchiarini P.
Extrapulmonary ventilation for unresponsive severe acute
respiratory distress syndrome after pulmonary resection.
Ann Thorac Surg 2008;85:237-44.