Yurdumuzda amfizemli olgu sayısına bakıldığında AHKC uygulama sayısı son derece azdır. Seçilmiş olgularda cerrahi uygulaması hem yaşam süresini hem de yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmaktadır. Bu yazıda iki taraflı torakoskopik AHKC uygulanan bir olgunun ameliyattan sonraki beş yıl boyunca takibi sunuldu.
Fizik muayenede; fıçı göğüs deformitesi ve dinlemekle her iki hemitoraksta yaygın sibilan ve ronflan raller saptandı. Diğer sistemlerin muayenesinde iki taraflı inguinal herni ameliyatına ait skar dışında patolojik bulgu saptanmadı. Akciğer grafisinde (Şekil 1a); interkostal mesafeler artmış, her iki hemidiyafram düzleşmiş idi. Kan gazları ve solunum fonksiyon testleri (SFT) tablo 1'de görülmektedir. Toraks bilgisayarlı tomografi (BT)'sinde iki taraflı yaygın, homojen olmayan amfizematöz değişiklikler görülmekte idi. Bu bulgularla olgu evre III amfizem olarak değerlendirildi. Ventilasyon-perfüzyon sintigrafisinde akciğerlerde multipl perfüzyon defektlerinin olduğu ve bu bölgelerin ventile olmadığı görüldü. Ekokardiyografide ise sol ventrikül fonksiyonları normal olarak değerlendirilir iken hafif derecede mitral yetmezlik saptandı.
Şekil 1: (a) Olgunun ameliyat öncesi ve (b) sonrası posteroanteriyor akciğer grafileri.
Tablo 1: Olgunun kan gazı ve solunum fonksiyon testleri
Ameliyat öncesi hazırlık amacıyla hastaya klaritromisin 2x500 mg, günde dört kez 1 mg ipratropium bromür ile birlikte 5 mg salbutamol nebulize olarak, 2x200 mg teofilin intravenöz yoldan verildi ve yoğun pulmoner fizyoterapi yapıldı. Olgu dört haftalık hazırlık döneminin başlangıcında altı dakika yürüme testinde başarısız olur iken, sonunda 270 m yürüyebilir hale geldi. Hazırlık dönemi sonundaki kan gazı ve SFT sonuçları tablo 1'de verilmiştir.
Cerrahi girişim aynı seansta iki taraflı ve torakoskopik olarak uygulandı. Önce sağ hemitoraksa üç adet insizyonla (bir port kamera, iki port endoskopik aletler için) girildi. Toraks BT'si, ventilasyon pulmoner sintigrafisi ve makroskopik gözlem ile amfizematöz olduğu belirlenen alanlar endoskopik stapler yardımı ile eksize edildi. Kanama ve kaçak kontrolünü takiben hemitoraksa bir adet dren konuldu ve insizyonlar kapatıldı. Hastaya yeniden pozisyon verilerek sol hemitoraksa üç adet insizyon yapıldı ve aynı işlem uygulandı. Ameliyat sonrası dönemi sorunsuz geçen olgunun sağ ve sol hemitorakstaki birer adet dreni ameliyat sonrası 1. ve 3. gün çekildi ve hasta 4. gün taburcu edildi. Fiziksel kondisyonunda ileri derecede düzelme olan hastanın, ameliyat sonrası posteroanteriyor (PA) akciğer grafisi Şekil 1b'de, kan gazı ve SFT sonuçları ise tablo 1'de gösterilmektedir.
Ameliyat sonrası dönemde düzenli aralıklarla takiplerine devam edildi. Olgunun solunum kapasitelerindeki düzelme ilk yıl bitimine kadar devam etti. Sonraki üç yıl içinde SFT değerleri azalmaya başladı. Ameliyattan önceki altı ay içinde üç kez hastaneye yatışı yapılan olgu, ameliyattan sonra ilk kez 4. yılın bitiminde infeksiyon atağı nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edildi. Ameliyatın 5. yılında SFT ve kan gazı değerleri yeniden kontrol edildi (Tablo 1). Bu dönemde efor kapasitesinin ameliyattan önceki döneme benzer şekilde azaldığı gözlendi (Şekil 2). Bu incelemelerden altı ay sonra ani gelişen bir ishal atağı ile tekrar hastaneye yatırılan olgu ardından gelişen pnömoni ve sepsis nedeni ile kaybedildi.
Şekil 2: Olgunun ameliyattan beş yıl sonraki posteroanteriyor akciğer grafisi.
Amerika Birleşik Devletlerinde AHKC yararları ve ameliyat masraflarının geri ödenmesi konusunda yoğun bir tartışma yaşanmış ve bu tartışmanın ardından NETT çalışması planlanmıştır.[3] Sonuçları 2003 yılında açıklanan bu çalışmada 1218 olgu ileriye yönelik olarak rasgele seçilmiş ve cerrahi yapılanlarla medikal tedavi uygulananlar karşılaştırılmıştır. Cerrahi yapılan grupta başlangıçta 90 günlük mortalite %7.9 iken, riskli kabul edilen grubun çalışmadan çıkartılması ile bu oran %5.2'ye düşmüştür. Beklenen FEV1 değeri % 20 ve altında olanlar, homojen amfizemliler, beklenen karbon monoksit difüzyon kapasitesi %20 ve altında olanlar riskli grup içine dâhil edilmiştir. Cerrahi gruptaki olgularda yaşam kalitesinin belirgin bir şekilde yükselmiş olduğu tartışmasız bir gerçektir. İngiltere'de yapılan bir prospektif randomize çalışmada da aynı sonuç bildirilmiştir.[6] Ölüm hızlarına baktığımızda cerrahi grup belirgin olarak üstün görülmektedir. Ancak, sorun bu iyiliğin ne sürede devam ettiği üzerindedir. NETT çalışmasına göre bu iyilik üç yıl sonra medikal grupla tekrar eşit hale gelmektedir. Bizim olgumuzda elde edilen sonuç bu ortalamanın üstünde oldu. Ciccone ve ark.nın[7] 250 olgu içeren prospektif ve uzun dönemli çalışmasında, AHKC yapılan iyi seçilmiş olgularda tıbbi tedaviden daha fazla fayda sağlandığı ve bu faydanın olguların çoğunda en az beş yıl sürdüğü bildirilmiştir.
Cerrahi işlem uygulanan hastaların maliyeti üç yıl yaşadığı durumlarda, medikal gruptaki hasta maliyetlerine eşitlenmektedir. Girişim sırasında kullanılan stapler, maliyeti önemli ölçüde artırsa da esas maliyet hastaların yoğun bakım ünitesinde kaldıkları süre ile belirlenir. Bu nedenle iyi hasta seçimi, iyi bir hazırlık süreci ve uygun cerrahi girişim başarının temelidir.
Akciğer hacim küçültücü cerrahi tek taraflı veya çift taraflı yapılabilir. Hacim azalmasını takiben gelişen mediyastinal kayma ve ameliyat tarafındaki akciğerin yeteri kadar iyi fonksiyon görememe olasılığı nedeni ile günümüzde genellikle çift taraflı girişimler daha fazla tercih edilmektedir. Sonuçlar cerrahi riskin biraz daha fazla olduğu, fakat elde edilen yararın da belirgin olarak daha fazla olduğu şeklindedir. Girişim şekli median sternotomi, iki taraflı anteriyor torakotomi veya videoyardımlı torakoskopi ile olabilir. Bu olguda olduğu gibi kliniğimizde herhangi bir kontrendikasyon olmayan olgularda iki taraflı torakoskopik işlem rutin olarak uygulanmaktadır. Son yıllarda valfler kullanılarak bronkoskopik hacim küçültme işlemleri de yapılmakla birlikte uzun dönem sonuçları henüz bildirilmemiştir.
Sonuç olarak, bu olgu, uygun seçilen olgularda AHKC'nin önemli bir başarı sağladığını, solunum fonksiyon testlerinin eski düzeyine beş yıl içinde indiğini, bu şekilde sadece yaşam kalitesini değil, yaşam süresine de katkıda bulunduğunu göstermesi açısından sunulmaya değer görülmüştür. Cerrahi seçenekleri, bu grup hastaları daha sık olarak gören hekimler tarafından hatırda tutulmalıdır.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Brantigan OC. Surgical treatment of pulmonary emphysema.
Md State Med J 1957;6:409-14.
2) Cooper JD, Trulock EP, Triantafillou AN, Patterson GA,
Pohl MS, Deloney PA, et al. Bilateral pneumectomy (volume
reduction) for chronic obstructive pulmonary disease. J
Thorac Cardiovasc Surg 1995;109:106-16.
3) Fishman A, Martinez F, Naunheim K, Piantadosi S,
Wise R, Ries A, et al. A randomized trial comparing
lungvolume- reduction surgery with medical therapy for
severe emphysema. N Engl J Med 2003;348:2059-73.
4) Gea J, Barreiro E. Update on the mechanisms of muscle
dysfunction in COPD. Arch Bronconeumol 2008;44:328-37.
5) Shields TW. Bullous and bleb diseases, emphysema of the
lung; and lung volume reduction operations. In: Deslauriers
J, LeBlanc P, editors. General thoracic surgery. Vol.
1) Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins; 2000.
p. 1006-9.