ISSN : 1301-5680
e-ISSN : 2149-8156
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery     
Should we use saphenous vein graft instead of synthetic graft for creation of secondary arteriovenous fistula in hemodialysis dependent end stage renal failure patients?
Dolunay Odabaşı1, Elif Arı2, Adem Kıymaz1, Hasan Ekim1
1Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Van, Türkiye
2Van Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nefroloji Kliniği, Van, Türkiye
DOI : 10.5606/tgkdc.dergisi.2012.043

Abstract

Background: Patient groups with secondary arteriovenous fistula (AVF) management with saphenous vein (SV) graft and polytetrafluoroethylene (PTFE) graft for hemodialysis (HD) were reviewed in terms of patency and complication rate.

Methods: Forty HD access procedures were performed in 40 consecutive patients between January 2006 and January 2010. All access procedures were planned on the basis of preoperative duplex ultrasonography (USG) scans of arm and forearm veins. Functional patency was defined as ability to cannulate for HD successfully for the patient. Primary and secondary cumulative functional patency of SV and PTFE grafts were determined with Kaplan Meier test; differences in patency rates were analyzed with Log Rank test and differences in revision rates including thrombolysis, thrombectomies and operative revisions were analyzed with the Z test and the Fisher's exact t-test.

Results: Mean follow-up was 48 months (range 43-54 months). Risk factors were similar between the two groups. Saphenous vein graft had better patency rates. The HD access complications were higher in SV graft group, while infection and thrombosis were higher in PTFE group.

Conclusion: Our data strongly support the necessity that SV graft should be considered initially, compared to PTFE graft, for the patient who is a candidate for an upper arm secondary AVF creation based on anatomical criteria.

Son dönem böbrek yetmezliği (SDBY) böbreğin sıvı-elektrolit dengesini ayarlama, metabolik-endokrin fonksiyonları gerçekleştirmede yetersiz kaldığı ve hastalığın etkilerinin tüm organ sistemlerinde görüldüğü kompleks bir durumdur sonuçta uygun ve yeterli tedavi edilmez ise mortalitesi yüksek olan bir klinik tablodur.[1] Bu hasta grubunda hemodiyaliz (HD) girişi için ilk seçenek otojen arteriyovenöz fistül (AVF)’lerdir. Hemodiyaliz sirkülasyonu için kolay girişe ve sürekli kullanıma müsait olan bu tip fistül, ilk olarak Brescia ve ark.[2] tarafından tanımlanmıştır. Ulusal Böbrek Vakfı ve Damar Erişim Çalışma Grubu HD hastalarında yaşam kalitesi ve genel sonuçların iyileştirilmesinin iki önemli hedefin yerine getirilmesi ile mümkün olabileceğini tekrar vurgulamıştır: 1) Otojen dokularla AVF oluşturulması, 2) Tromboz oluşmadan erişim disfonksiyonunun tespiti.[3,4] Son dönem böbrek yetmezliği hastalarının değişen demografisi uzun süreli HD için daha karmaşık damar erişim yöntemleri gerektiren hastaların oranında bir artışa yol açmıştır. Otojenik veya prostetik greftler ile AVF oluşturulması sekonder veya tersiyer erişim yöntemleri olarak değerlendirilmektedir çünkü ameliyat daha fazla zorluk teşkil etmektedir.[5] Bu erişim yöntemleri nativ damarlar ile AVF oluşturulmasına göre daha fazla morbidite ile ilişkilidir.[6] Ayrıca daha düşük primer ve sekonder açık kalım oranları mevcuttur.[7,8] Bu çalışmanın amacı daha önce mükerrer sayıda AVF açılmış ve üst ekstremitede nativ damarları ile radiosefalik AVF (RSAVF) veya brakiyosefalik AVF (BSAVF) açılma şansını kaybetmiş hastalara safen ven (SV) greft ve politetrafloroetilen (PTFE) greft ile AVF oluşturulmasının açık kalım ve komplikasyon oranları yönünden karşılaştırılmasıdır.

Methods

Ocak 2006 ile Ocak 2010 tarihleri arasında RSAVF veya BSAVF’leri kullanılamaz hale gelmiş 40 sekonder HD erişim işlemi, 20 hastada SV greft ve 20 hastada PTFE greft olmak üzere 40 ardışık hastada uygulandı. Tüm hastalardan bilgilendirilmiş onam formları ve çalışma için etik kurul onayı alındı. Hastane ve poliklinik kayıtları geriye dönük olarak gözden geçirildi. Hastaların durumları, greft açıklık verileri poliklinik muayeneleri, diyaliz merkezi kayıtları ve nefrologların kayıtlarından takip edildi. Greft komplikasyonları (tromboz, hematom, psödoanevrizma, kanama ve greft enfeksiyonu) kaydedildi. Fonksiyonel açıklık en az 300 ml/dk debi ile dört saat süre HD’ye girebilme olarak tanımlandı. Fonksiyonel açıklık zamanı AVF oluşturulma ile ve kalıcı AVF fonksiyon kaybı arasındaki dönem olarak belirlendi. Sonuç ölçütleri primer açık kalım ve sekonder açık kalım oranları olarak belirlendi. Primer açık kalım oranı müdahale olmaksızın ilk işlem sonrası fistül’ün başarılı çalışması; sekonder açık kalım oranı müdahalelerin sayısına bakılmaksızın fistülün başarılı çalışmasını tanımlar.

Ameliyat öncesi değerlendirme
Arteriyovenöz fistül gereksinimi olan tüm hastalar, klinik muayene ve üst ekstremitelerinin dubleks ultrasonografi (USG) ile taranmasının ardından ameliyata alındı. Klinik muayene önkolun inspeksiyon ve damarların palpasyonunu içermekte idi. Ayrıca her iki kolun tansiyon arteryelleri alındı. Dubleks USG ile damarlar 5 mHz veya 7 mHz ile venler için sıkıştırılabilirlik ve çap arterler için çap amaçlı değerlendirildi. Ayrıca derin venöz sistemin açıklığı aksiller ve subklaviyan sistem de dahil olmak üzere kontrol edildi.

Arteriyovenöz fistül oluşturulma teknikleri
Grup 1 (SV greft) alt ekstremite venöz Doppler incelemesi ile derin venöz tromboz, derin venöz yetmezlik ve safenofemoral yetmezlik açısından tarandı ve bu rahatsızlıkları olmayan hastalar, çalışmaya dahil edildi. Anastomoz tekniği olarak greftler önce radial arter veya brakiyal arter ile end to side teknikte anostomoz edildi ardından greftler cilt altından geçirildi ve greftlerin distal ucu brakiyal ven ile anastomoz oluşturuldu. Anastomoz edilen safen venin HD enjeksiyon travmasını tolere edebilmesi için damar duvarının kalınlaşıp arteriyelize olması yaklaşık dört hafta sürdüğünden, şantlar bu süre dolduktan sonra kullanılabildi.

Grup 2 (PTFE greft) anastomoz tekniği olarak 6 mm PTFE greft önce radial arter veya brakiyal arter ile end to side teknikte anostomoz edildi ardından greftler cilt altından geçirildi ve greftlerin distal ucu brakiyal ven ile anastomoz oluşturuldu. Anastomoz bölgelerinde hematom olmadığından emin olunduktan sonra (yaklaşık olarak 48 saat) oluşturulan AVF kullanıldı.

İstatistiksel analizler
Fonksiyonel açıklık oranları Kaplan-Meier yöntemi ile hesaplandı. Safen ven greft ve PTFE greft açık kalma oranları arasındaki farklar Log-Rank testi ile belirlendi. Tomboliz, trombektomi ve cerrahi revizyonlar gibi revizyon oranları arasındaki farklar Z testi ve Fisher exact t-testi ile belirlendi.

Results

Gruplar cinsiyet, ortalama yaş, ortalama SDBY süresi, daha önce açılan AVF sayısı, daha önce açılan AVF’lerin ortalama açık kalış süresi, ek hastalıklar, ameliyat edilen ortalama ven ölçüsü, ameliyat sonrası mortalite açısından değerlendirildiklerinde gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark yoktu (Tablo 1). Hastalara ait demografik veriler Tablo 1’de sunulmuştur. Ameliyat sonrası erken ölüm (<30 gün) hiçbir grupta görülmedi. Tüm izlem boyunca grup 1’de üç, grup 2’de dört hasta vefat etti. Grup 2’de greft trombozu ve infeksiyon oranı daha yüksek idi. Grup 1’de ise dializ girişi ile alakalı komplikasyon (kanama, psödoanevrizma, hematom) oranı daha yüksek idi (Tablo 2).

Tablo 1: Hastalara ait ek hastalık demografik verileri

Tablo 2: Hastalara ait ameliyat sonrası mortalite ve komplikasyon oranları

Primer fonksiyonel açık kalım sonuçları; grup 1 için primer açık kalım oranları 24 ve 48 ay için %70 ve %45 idi. Grup 2 için primer açık kalım oranları 24 ve 48 ay için %55 ve %15 idi. Grup 1’de primer açık kalım oranı Grup 2’den anlamlı düzeyde daha yüksek idi (p<0.005; Şekil 1). Grup 1’de ilk 24 ay içinde altı, sonraki 24 ay içinde beş olmak üzere toplam 11 greft fonksiyon göremez hale geldi. Bu fistüllere trombolitik tedavi, trombektomi uygulandı. Bu işlemler neticesinde 11 fistülün sekizinde fonksiyonellik tekrar sağlandı. Grup 2’de ilk 24 ay içinde dokuz, sonraki 24 ay içinde sekiz olmak üzere toplam 17 greft fonksiyon göremez hale geldi. Aynı şekilde bu fistüllere trombolitik tedavi, trombektomi uygulandı. Bu işlemler sonucunda 17 fistülün 12’sinde fonksiyonellik tekrar sağlandı (Tablo 3, 4).

Şekil 1: Primer fonksiyonel açık kalım oranı. SV: Safen ven; PTFE: Politetrafloroetilen.

Tablo 3: Safen ven greft grubunun iki ve dört yıllık primer fonksiyonel açık kalım oranları

Tablo 4: Politetrafloroetilen greft grubunun iki ve dört yıllık primer fonksiyonel açık kalım oranları

Sekonder fonksiyonel açık kalım sonuçları; Grup 1 için sekonder açık kalım oranları 24 ve 48 ay için %80 ve %60 idi. Grup 2 için sekonder açık kalım oranları 24 ve 48 ay için %70 ve %40 idi. Grup 1’de sekonder açık kalım oranı grup 2’den anlamlı düzeyde daha yüksek idi (p<.005; Şekil 2). Grup 1’de toplam izlem boyunca yapılan girişimlere rağmen sekiz fistül, grup 2’de 12 fistül fonksiyon göremez hale geldi (Tablo 5, 6). Bu hastalara aynı ekstremitede basilik ven transpozisyonu (BVT) ile yeni AVF oluşturuldu.

Şekil 2: Sekonder fonksiyonel açık kalım oranı. SV: Safen ven; PTFE: Politetrafloroetilen.

Tablo 5: Safen ven greft grubunun iki ve dört yıllık sekonder fonksiyonel açık kalım oranları

Tablo 6: Politetrafloroetilen greft grubunun iki ve dört yıllık sekonder fonksiyonel açık kalım oranları

Discussion

Son dönem böbrek yetmezliğinde yeterli verici bulunamaması nedeniyle böbrek nakillerinin sağlanamamasının yanı sıra, periton diyalizinin de yeterli hijyenin her zaman sağlanamaması gibi sorunlar nedeniyle gerektiğinde periyodik HD uygulaması için AVF oluşturulması ilk tercih olarak kullanılmaktadır.[9] Hemodiyaliz için de hastada hızlı akımlı bir damar yolu oluşturulması gereksinimi, bu yöntemin kullanıldığı ilk yıllardan beri AVF açma girişimlerini gündeme getirmiştir. İdeal bir HD fistülünde akım hızının en az 300 ml/dk olması gerektiği belirtilmektedir.[10,11] İyi bir HD fistülü; kullanımı kolay, akımı yeterli, uzun süre kullanılabilir ve güvenli olmalıdır.[12,13] Bu amaçla daha çok üst ekstremitelerin arter ve venleri kullanılmakla birlikte, özellikle elverişli damar bulunamayan hastalarda alternatif cerrahi yöntemler de uygulanabilmektedir.[14,15] Arteriyovenöz fistül oluşturulurken hastanın yaşı, ek hastalığı olup olmadığı, ve damarların durumu değerlendirilmelidir. Proksimal kısımlar mümkün mertebe korunmalı, ileride gereksinim duyulabilecek tekrar fistül ameliyatı olasılığına karşılık saklanmaya çalışılmalıdır.[16] Ancak fistülleri tromboze olan hastalarda alternatif fistül açma bölgeleri ile ilgili çalışmalar da süregelmektedir.[17] Bu amaçla halen uygulanan klasik yöntemlerde yapılan değişiklikler denendiği gibi, otolog veya prostetik greftlerle AVF açma yöntemleri de uygulanmaktadır.[18,19] Ancak üst ekstremitelerinde otojen dokularıyla AVF açılma şansını yitirmiş olan hastalarda alternatif uygulamanın yapay greft mi yoksa otojen greftler ile mi olması gerektiği konusu literatürde açık değildir.[20,21] Çalışmamızda üst ekstremitelerinde otojen dokularıyla RSAVF veya BSAVF açılma şansını yitirmiş olan hastaların 20’sinde SV greft ile (grup 1), 20’sinde PTFE greft ile (grup 2) sekonder AVF oluşturuldu.

Gruplar ameliyat sonrası komplikasyonlar açısından değerlendirildiğinde; Enfeksiyon grup 1’de bir, grup 2’de beş hastada gözlendi ve gruplar arasında görülen bu fark istatistiksel açıdan anlamlı bulundu (p<0.01). Enfekte SV greft antibiyotik tedavisi ile iyileşti, ancak PTFE greft grubunda uygulanan antibiyotik kürlerine rağmen dört hastada greft enfeksiyonu düzelmedi ve greftler çıkarılmak zorunda kalındı. Enfekte greftin çıkarılması pratiği cerrahi açıdan cerrahı zorlayıcı olmakla birlikte, komplikasyon oranı da yüksek bir işlemdir. Tromboz ise grup 1’de üç, grup 2’de yedi hastada gözlendi ve bu fark gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı bulundu (p<0.01). Yapılan tromboliz ve trombektomi ameliyatlarına rağmen grup 1’de iki, grup 1’de beş fistül fonksiyon göremez hale geldi. Kanama grup 1’de sekiz, grup 2’de üç hastada gözlendi ve bu fark gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı bulundu (p<0.01). Bu komplikasyonlar konservatif yöntemler ile takip edildi ve fistüllerin fonksiyonelliğini koruduğu tespit edildi. Hematom grup 1’deydi, grup 2’de bir hastada gözlendi ve bu fark gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı bulundu (p<0.01). Hematom sonucunda oluşan baskıya bağlı olarak grup 1’de dört, grup 2’de bir greft fonksiyon göremez hale geldi. Cerrahi olarak hematomun boşaltılmasına rağmen greftlerin fonksiyonelliği sağlanamadı. Psödoanevrizma grup 1’de altı, grup 2’de bir hastada gözlendi ve bu fark gruplar arasında istatistiksel açısıdan anlamlı bulundu (p<0.01). Grup 1’deki tüm psödoanevrizma gelişmiş olgulara ve grup 2’deki bir olguya cerrahi girişimde bulunuldu ancak SV greft grubunda iki olguda AVF’nin fonksiyonelliği tekrar sağlanamadı. Çalma sendromu grup 1’de üç, grup 2’de dört hastada gözlendi ve bu fark gruplar arasında istatistiksel açısıdan anlamlı bulunmadı. Grup 1’de bir, grup 2’de iki olguda görülen çalma sendromu cerrahi girişimlere rağmen düzeltilemediği için ekstremitenin sağlığı göz önünde bulundurularak greftler çıkarıldı. Ödem grup 1’de iki, grup 2’de iki hastada gözlendi ve bu fark gruplar arasında istatistiksel açısıdan anlamlı bulunmadı. Bu komplikasyon konservatif yöntemler ile takip edildi ve fistüllerin fonksiyonelliğini koruduğu tespit edildi. Gruplar kullanılan greftlerin dağılımı ve oluşturulan sekonder AVF’lerin ortalama debisi açısından değerlendirildiğinde; gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark yoktu. Grupların 24 ve 48 aylık primer ve sekonder açık kalımları değerlendirildiğinde grup 1 istatistiksel olarak anlamlı biçimde grup 2’den daha uzun süreli açık kalıma sahiptir (Tablo 7).

Tablo 7: Sekonder arteriyovenöz fistüllerin özellikleri

Literatürde otolog greft kullanımı ile sentetik greft kullanımı açısından yapılmış az sayıda çalışmada genel olarak ortak görüş; otolog greftlerin açık kalım oranlarının daha yüksek olduğu yönündedir.[20-26] Bu konuda Huber ve ark.nın[20] yapmış oldukları çalışmada otolog greftlerin PTFE greftlere göre tekrar ameliyat ve greft oklüzyonun insidansının daha az olduğunu vurgulamışlardır. Ancak Staramos ve ark.[27] yaptıkları çalışmada otolog ve PTFE greftlerin karşılaştırmışlar ve PTFE greftlerin primer açık kalım süresinin bizim çalışmamızın aksine daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Enfeksiyon açısından değerlendirildiğinde SV greft grubunda PTFE greft grubuna göre klinik açıdan anlamlı derecede az enfeksiyon gözlenmiştir. Bunun nedeni tekrarlayan iğne girişlerine karşı PTFE greftlerin enfeksiyona daha yatkın olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Literatürde bu konuda Huber ve ark.[20] ayrıca Staramos ve ark.[27] yapmış oldukları çalışmalarda otolog greftlerde infeksiyon görülme insidansının PTFE greftlere göre daha az olduğunu vurgulamışlardır. Ayrıca Matsuura ve ark.[28] yapmış oldukları çalışmada da otolog venlerin enfeksiyona daha dirençli olduğunu belirtmişlerdir. Bu konuda vurgulanabilecek bir diğer konu ise PTFE greftler ile oluşturulan sekonder AVF’lerin ameliyat sonrası hematom oluşmadığından emin olunduktan sonra (yaklaşık 48 saat) HD girişi için kullanılabilmesi önemli bir avantajdır.[26,27]

Otolog ve PTFE greft interpozisyonu ile AVF oluşturulmasını karşılaştıran çalışmaların bir kısmı şöyledir (Tablo 8).

Tablo 8: Otolog ve politetrafloroetilen greft interpozisyonu ile arteriyovenöz fistül oluşturulmasını karşılaştıran çalışmalar

Bu çalışmalarda; Asher ve ark.[29] otolog fistüllerin prostetik greftlere göre açık kalım oranlarını mükemmel olarak tarif etmişlerdir. Staramos ve ark.[27] ise üç yıllık (orta dönem) açık kalım oranının prostetik grupta %58 oranı ile daha yüksek olduğunu vurgulamışlardır. Bu yargı bizim çalışmamızda ortalama 48 aylık izlem boyunca sekonder açık kalım oranı SV greft için %60, PTFE greft grubu için %40 sonucu ile çelişmektedir. Matsuura ve ark.[30] yaptıkları çalışmada cryopreserved femoral venin infeksiyon açısından prostetik materyallere göre daha dirençli olduklarını vurgulamışlardır. Curi ve ark.[31] ise HIV pozitif hastalarında Vectra greftlerin infeksiyona daha dirençli olduklarını vurgulamışlardır ki, bu bulgu bizim çalışmamızda tersinedir. Wang ve Chu[32] yaptıkları çalışmalarında ise sentetik loop greftlerin düz yerleştirilmiş greftlere göre daha yüksek açık kalım oranlarını vurgulamışlardır. Bizim çalışmamızda bu yönde bir çalışma planı oluşturulmamıştır. Burger ve ark.[33] yaptıkları çalışmada ise nativ damarlar ile oluşturulan fistüllerin açık kalım oranların prostetik greftlere nazaran daha yüksek olduğunu vurgulamıştır ki; bizim çalışmamızı desteklemektedir.

Sonuç olarak, üst ekstremitesinde sekonder AVF açılması gereken hastalarda anatomik kriterlere bağlı olarak bulgularımızdan kuvvetle çıkan önerme; hemodiyaliz komplikasyonları olan kanama, hematom, psödoanevrizma daha sık gözlense de safen ven greft uygulaması enfeksiyon ve tromboz insidansı daha yüksek olan PTFE greft uygulamasından önce düşünülmelidir.

Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.

References

1) Turkish Society of Nephrology. Registry of the Nephrology, Dialysis and Transplantation in Turkey. Registry 2004. Omega CRO. İstanbul, Turkey: Turkish Society of Nephrology; 2005 June.

2) Brescia MJ, Cimino JE, Appel K, Hurwich BJ. Chronic hemodialysis using venipuncture and a surgically created arteriovenous fistula. N Engl J Med 1966;275:1089-92.

3) NKF-DOQI clinical practice guidelines for vascular access. National Kidney Foundation-Dialysis Outcomes Quality Initiative. Am J Kidney Dis 1997;30:S150-91.

4) III. NKF-K/DOQI Clinical Practice Guidelines for Vascular Access: update 2000. Am J Kidney Dis 2001;37:S137-81.

5) Enzler MA, Rajmon T, Lachat M, Largiadèr F. Long-term function of vascular access for hemodialysis. Clin Transplant 1996;10:511-5.

6) Coburn MC, Carney WI Jr. Comparison of basilic vein and polytetrafluoroethylene for brachial arteriovenous fistula. J Vasc Surg 1994;20:896-902.

7) Gibson KD, Caps MT, Kohler TR, Hatsukami TS, Gillen DL, Aldassy M, et al. Assessment of a policy to reduce placement of prosthetic hemodialysis access. Kidney Int 2001;59:2335-45.

8) Burt CG, Little JA, Mosquera DA. The effect of age on radiocephalic fistula patency. J Vasc Access 2001;2:110-3.

9) Gelabert HA, Freischlag JA. Hemodialysis access. In: Rutherford RB, editor. Vascular surgery. Philadelphia: W.B. Saunders; 2000. p. 1466-77.

10) Madran H, Özgür B, Kürşad S, Sakarya A, Erhan Y, Aydede H. Kronik hemodiyalizde vasküler girişimler. Türkiye Klinikleri Kalp Damar Cer Derg 2001;2:38-47.

11) Burkhart HM, Cikrit DF. Arteriovenous fistulae for hemodialysis. Semin Vasc Surg 1997;10:162-5.

12) Cassioumis D, Fatouros MS, Siamopoulos KC, Giannoukas AD. Short- and long-term evaluation of arteriovenous fistulas for chronic hemodialysis. Microsurgery 1992;13:236-7.

13) Fitzgerald JT, Schanzer A, Chin AI, McVicar JP, Perez RV, Troppmann C. Outcomes of upper arm arteriovenous fistulas for maintenance hemodialysis access. Arch Surg 2004;139:201-8.

14) Sarıtaş B, Okyay K, Yılmaztürk H. Perforating Vein-brachial artery anastomosis as an alternative to conventional arteriovenous fistulae for hemodialysis: mid-term fallow-up results. Türkiye Klinikleri J Cardiovasc Sci 2010;22:200-5.

15) Başel H, Odabaşı D, Akbayrak H. A-V Fistula management between ulnar artery and brachiocephalic vein with saphenous vein graft interposition: a renal hemodialysis dependent patient. Turkish J Vasc Surg 2007;16:49-54.

16) Pierre-Paul D, Williams S, Lee T, Gahtan V. Saphenous vein loop to femoral artery arteriovenous fistula: a practical alternative. Ann Vasc Surg 2004;18:223-7.

17) Jenkins AM, Buist TA, Glover SD. Medium-term follow-up of forty autogenous vein and forty polytetrafluoroethylene (Gore- Tex) grafts for vascular access. Surgery 1980;88:667-72.

18) Çıkırıkçıoğlu M, Ege T, Süt N, Duran E. Arteriyovenöz fistül operasyonlarında venöz transpozisyon uygulamalarına ait sonuçlarımız. Damar Cer Derg 2002;11:21-7.

19) Çekirdekçi A, Rahman A, Burma O, Cihangiroğlu M. Polytetraflouroethylene (PTFE) greftlerle hemodiyaliz amaçlı arterio-venöz fistül uygulamaları. Damar Cer Derg 2000;9:24-7.

20) Huber TS, Carter JW, Carter RL, Seeger JM. Patency of autogenous and polytetrafluoroethylene upper extremity arteriovenous hemodialysis accesses: a systematic review. J Vasc Surg 2003;38:1005-11.

21) Akbaş H, Kanko M, Tekinalp H, Bülbül S, Alp M. Hemodializ amaçlı arteriyovenöz fistüllerin retrospektif değerlendirilmesi. Turk Gogus Kalp Dama 2000;8:638-40.

22) Kiyama H, Imazeki T, Kurihara S, Yoneshima H. Long-term follow-up of polyurethane vascular grafts for hemoaccess bridge fistulas. Ann Vasc Surg 2003;17:516-21.

23) Sidawy AN, Gray R, Besarab A, Henry M, Ascher E, Silva M Jr, et al. Recommended standards for reports dealing with arteriovenous hemodialysis accesses. J Vasc Surg 2002;35:603-10.

24) Huber TS, Ozaki CK, Flynn TC, Lee WA, Berceli SA, Hirneise CM, et al. Prospective validation of an algorithm to maximize native arteriovenous fistulae for chronic hemodialysis access. J Vasc Surg 2002;36:452-9.

25) Lazarides MK, Georgiadis GS, Antoniou GA, Staramos DN. A meta-analysis of dialysis access outcome in elderly patients. J Vasc Surg 2007;45:420-426.

26) Thomsen MB, Deurell SI, Elfström J, Alm A. What causes the failures in surgically constructed arteriovenous fistulas? Acta Chir Scand 1983;149:371-6.

27) Staramos DN, Lazarides MK, Tzilalis VD, Ekonomou CS, Simopoulos CE, Dayantas JN. Patency of autologous and prosthetic arteriovenous fistulas in elderly patients. Eur J Surg 2000;166:777-81.

28) Matsuura JH, Rosenthal D, Clark M, Shuler FW, Kirby L, Shotwell M, et al. Transposed basilic vein versus polytetrafluorethylene for brachial-axillary arteriovenous fistulas. Am J Surg 1998;176:219-21.

29) Ascher E, Hingoran A, Gunduz Y, Yorkovich Y, Ward M, Miranda J, et al. The value and limitations of the arm cephalic and basilic vein for arteriovenous access. Ann Vasc Surg 2001;15:89-97.

30) Matsuura JH, Johansen KH, Rosenthal D, Clark MD, Clarke KA, Kirby LB. Cryopreserved femoral vein grafts for difficult hemodialysis access. Ann Vasc Surg 2000;14:50-5.

31) Curi MA, Pappas PJ, Silva MB Jr, Patel S, Padberg FT Jr, Jamil Z, et al. Hemodialysis access: influence of the human immunodeficiency virus on patency and infection rates. J Vasc Surg 1999;29:608-16.

32) Wang SS, Chu SH. Clinical use of omniflow vascular graft as arteriovenous bridging graft for hemodialysis. Artif Organs 1996;20:1278-81.

33) Burger H, Kluchert BA, Kootstra G, Kitslaar PJ, Ubbink DT. Survival of arteriovenous fistulas and shunts for haemodialysis. Eur J Surg 1995;161:327-34.

Keywords : Arteriovenous fistula; hemodialysis; polytetrafloroethylene graft; saphenous vein graft
Viewed : 12033
Downloaded : 2324