Tarihçe
İlk kez tanımlanan olgu 1897 yılında epistaksis ve
hemoptizi atakları olan pulmoner sistolik üfürümü bulunan
ve otopside iki taraflı çok sayıda PAVM saptanan 12
yaşında bir erkek çocuk idi. Telanjiektazi ile PAVM arasındaki
ilişki ilk kez 1938’de tanımlanmıştır. Bu hastalara
ilk başarılı ameliyat 1942’de yapılmıştır. Pnömonektomi
yapılan bir hastada polisitemi ve çomak parmak deformitesinin
düzeldiği bildirilmiştir. Alternatif yöntem
olarak 1945’de pulmoner arter ligasyonu ile 31 yaşında
bir hasta tedavi edilmiştir. İlk kez 1978’de perkütan bir
kateter ile PAVM’li bir olguda başarılı embolizasyon
(emboloterapi) yapıldığı bildirilmiştir.[1]
Epidemiyoloji
Pulmoner arteriyovenöz malformasyon çok sık görülen
bir hastalık değildir. Otopsilerde rastlanma oranı bile
düşüktür (15.000’de 3 olgu).[3] Ancak rutin otopsilerde
küçük PAVM’ler gözden kaçabilmektedir. Pulmoner
arteriyovenöz malformasyonlar kadınlarda erkeklerden
iki kat daha fazla görülmektedir. Bebekler ve çocuklarda
pek rastlanmaz ve hayatın 4-6. dekatlarında görülür.
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonun herediter hemorajik telanjiektazi (HHT) ile bağlantısı bilinmektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonu olan hastaların %80-90’ında altta yatan bir HHT bulunmaktadır. Öte yandan HHT olgularında ise ancak %30 oranında PAVM saptanmaktadır. Herediter hemorajik telanjiektazili hastalarda klinik tablo daha çok 20’li yaşlarda deride telanjiektaziler veya sık epistaksis atakları ile ortaya çıkarken PAVM’ler ise daha sonraki yaşlarda görülmektedir.[4]
Ülkemizde PAVM olguları olgu sunumları şeklinde yayınlanmıştır, literatür (Ulakbim-Türk Tıp Dizini) taramalarında toplam 16 Türkçe olgu sunumu saptanmıştır.[5-16]
ETYOPATOGENEZ-GENETİK
Bu hastalığın etyolojisi ve doğal seyri tam olarak
bilinmemektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonun
doğuştan olduğu kabul edilmekle beraber nadiren
travma vb. nedenlerle sonradan da olabilmektedir.
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu bir hastada
aynı zamanda HHT varsa; bu hastaların prognozunun
daha kötü olabileceği, birden fazla organda arteriyovenöz
malformasyonların bulunabileceği, hızlı bir
progresyon göstererek daha fazla komplikasyonlara
rastlanabileceği unutulmamalıdır.[1] Yapılan a raştırmalarda
HHT olsun ya da olmasın; HHT’de görülen genetik
geçişlerin PAVM oluşumunu da etkilediği kabul
edilmektedir.[3] B u n edenle H HT i çin g eçerli o lan
genetik geçişler PAVM için de geçerlidir. Bu geçiş 9
ve 12 numaralı kromozomlar üzerinden olmaktadır.
Kromozom 9q3 bir glikoprotein olan endoglin (ENG)’i
kodlamaktadır. Endoglin damar endotel hücrelerinde
bulunan bir membran proteini olup yokluğunda veya
hatalı genetik kodlanması durumunda vasküler displazi
görülmektedir.[17] Endoglin gen mutasyonu görülen
HHT olguları HHT tip 1 olarak tanımlanmaktadır.
HHT’ye neden olan diğer bir gen mutasyonu ise activin
receptor-like kinase-1 (ALK-1) kodlayan genlerde
görülür ki, bu da HHT tip 2 olarak tanımlanmaktadır.
[18] Damar endotel hücresinin membranında bulunan
ENG ve ALK-1 gibi reseptörler ve proteinler, transforme
edici büyüme faktörü beta (TGF-b) ailesinin bağlandığı
reseptörler olup bunların uyarılması ile damarsal gelişim ve değişim sağlanmaktadır. Endoglin ve ALK-1’in
yanlış kodlandığı durumlarda damarsal gelişim de hatalı
olmaktadır. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu
olgularda HHT tip 1’in, HHT tip 2’den 10 kat daha fazla
görüldüğü bildirilmiştir.[19]
Sonradan PAVM gelişen hastalarda; toraks travması, toraks cerrahisi, uzun süren karaciğer sirozu, metastatik kanserler, mitral stenoz, enfeksiyonlar (aktinomikoz, şistosomiaz) ve sistemik amiloidozun rolü olduğu bildirilmiştir.[ 1] G ebelik PAVM’nin b üyümesine v e k omplikasyonlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Kan hacmi ve akımının artması, pulmoner kan akımındaki artış, düşük damarsal dirençli PAVM’nin dilatasyonuna neden olabilmekte ve hormonal değişim venöz dilatasyonu kolaylaştırarak PAVM’nin büyümesine yol açabilmektedir.[1]
Pulmoner arteriyovenöz malformasyon patogenezi tam olarak anlaşılamamakla beraber ileri sürülen mekanizmalar şunlardır:
• Terminal arterlerde oluşan bir defekt ile ince
duvarlı kapiller keselerinin dilatasyonu,
• Fetal dönemde arteriyel ve venöz pleksusları
ayıran septaların tam oluşmaması,
• Çok sayıda küçük PAVM’ler fetal dönemde
kapiller oluşumundaki bir yetersizlik sonucu
gelişebilir ve bunların birleşmesiyle tek bir kese
şeklinde PAVM ortaya çıkabilir,
• Ven pleksusu oluşturmadan çok sayıda küçük
PAVM’lerin tek bir artere doğrudan bağlanmasıyla
ortaya çıkabilir.[20]
PATOLOJİ
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar tek olarak
veya çok sayıda bulunabilirler. Tek olduğunda
yerleşim yeri sıklıkla alt loblarda olup; en sık sol alt
lob, daha sonra sağ alt lob, sol üst lob, sağ orta lob
ve en az sağ üst lob şeklinde sıralanır. Birden fazla
olduğunda iki taraflı alt loblarda görülür ve iki taraflı
görülme oranı ise %8-20 arasında bildirilmiştir.[1]
Olguların %80’inde plevral yüzeye yakın olarak yerleştiği
görülmüştür.[3] Boyut olarak çapları 1-5 cm arasında
olup nadiren 10 cm’ye kadar ulaşmaktadır.
Pulmoner arterden kaynaklanan bir afferent damar PAVM’yi beslemektedir, ancak PAVM bazen sistemik dolaşımdan da beslenebilir. Olguların %80-90’ında tek damar besler ve bunlar basit PAVM olarak adlandırılır. Birden fazla damarın beslediği PAVM’ler kompleks PAVM’ler olarak adlandırılır. Afferent damar pulmoner venlere drene olur. Bazen bu damar da doğrudan sol atriyuma veya vena cava inferior’a drene olabilir.
Fizyopatoloji
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar kardiyak
hemodinamikleri çok fazla etkilememektedir. Sağ-sol
şantın derecesi klinik tabloyu etkilemektedir. Minimal
şant varsa semptom yoktur veya subakut olarak bulunur.
Sağ-sol şant sistemik kardiyak output’un %20’sinden
fazlaysa veya redükte hemoglobin 50 gr/L’den fazlaysa;
siyanoz, çomak parmak ve polisitemi bu hastalarda
görülebilir. Bu hastalarda periferik oksijen satürasyonu
düşük olup %100 oksijen verildiğinde düzelmemektedir.
Solunum fonksiyonlarında vital kapasite
genellikle normal sınırlarda olup sağ-sol şantı fazla
olan büyük PAVM’lilerde hafif bir düşüş olabilmektedir.[
18] Karbonmonoksit difüzyon kapasitesi (DLCO)
sıklıkla orta derecede düşmektedir (%71-78). Karbon
monoksit difüzyon kapasitesinin alveol ventilasyonuna
oranı (DLCOVA) genelde normal bulunmaktadır.
Karbonmonoksit difüzyon kapasitesinde düşüş en fazla,
çok sayıda diffüz PAVM’si olan olgularda görülmektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar akciğerlerin
alt loblarında daha fazla görüldükleri için hastalar
ayakta dururken şant daha yoğun olmaktadır. Oksijen
satürasyonu normale göre düşük olup aynı şekilde ayakta
ve yatarken farklılık göstermektedir. Satürasyondaki
düşüş sağ-sol şantın büyüklüğünü de gösterir.
Klinik
Semptomlar: PAVM’ler yıllar içerisinde büyüme
eğiliminde olup nadiren küçülürler. Asemptomatik hastaların
oranı %13 ile %55 arasında bildirilmiştir.[1] En
sık rastlanan semptom efor dispnesi (%21-71) olup dispnenin
ağırlığı şantın boyutu ve hipokseminin derecesi
ile ilişkilidir (Tablo 1).[1,18] Hastaların çoğunluğu hipoksemiyi
iyi tolere edebilir ve PaO2 60 mmHg’nın altına
inmedikce semptom olmayabilir. Epistaksis, melena ve
nörolojik semptomlar bulunan hastalar HHT yönünden
ayrıca incelenmelidir. Hemoptizi, intrabronşiyal rüptür
sonrası olabilir.[21] Pulmoner arteriyovenöz malformasyonların
boyutu semptomların oluşmasında önemlidir
ve 2 cm’den küçük olanlar çoğu zaman semptom vermeyebilir.[
1] Bu hastalarda platipne (dik pozisyonda dispnenin
artması) ve ortodeksia (dik pozisyonda oksijen
satürasyonunun düşmesi) bulunur.[3] Hastaların %43 ila
%67’sinde nörolojik sorunlar bulunabilir. Bunlar, baş
ağrısı (migren), vertigo, parezi, uyuşma, senkop veya
konfüzyon şeklinde görülebilir.[1]
Fizik muayene: H astaların % 75’inde m uayene b ulgusu olmayabilir. En sık siyanoz, çomak parmak ve pulmoner vasküler üfürüm saptanır.[1,3] Ayrıca HHT’li olgularda ciltte telanjiektaziler görülür. Bunlar, kırmızı, papüler, 1-3 mm boyutlarında sınırları düzgün ve keskin, üzerine basınca rengi solan, sıklıkla yüz, dil, dudaklar ve üst ekstremitelerde rastlanan lezyonlardır. En az üç karakteristik telanjiektazi saptanması HHT tanısı için gereklidir.[22] Pulmoner arteriyovenöz malformasyonların bulunduğu bölgede oskültasyon ile üfürüm duyulduğu bilinmekle beraber, ancak bu durum olguların %10’unda bildirilmiş olup inspirasyonda ve belirli pozisyonlarda duyulabilmektedir.[23] Hemoptizinin yanı sıra subplevral PAVM’lerin plevral boşluğa açılmasıyla hemotoraks da gelişebilmektedir. [24] Çok nadiren endobronşiyal olarak yerleşik PAVM’ler (Şekil 1) görülebilmektedir.[5,25] Santral sinir sistemi ile ilişkili olarak bildirilen komplikasyonlar %19 ila %59 arasında olup migren, geçici iskemik ataklar, felç, serebral apseler en çok bildirilenlerdir.[1,3,18] Bu komplikasyonlar, paradoksal emboliler veya aynı hastada bulunabilen serebral AVM’ler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu olgularda normal topluma göre daha yüksek oranda migren bulunmaktadır.[18]
Radyoloji
Pulmoner arteriyovenöz malformasyon akciğer grafisinde
şu özellikleri gösterir:
• Yuvarlak veya oval kitle/nodül opasitesi,
• Düzgün kenarlı,
• Bazen lobüle kenarlı,
• Genelde 1-5 cm çapında (nadiren 10 cm’ye kadar
olabilir),
• Besleyen arteri çizgisel olarak görülebilir,
• Hastaların yarısında birden fazla (2-8 adet)
PAVM bulunabilir.[3]
Genelde alt loblarda yerleşir. Besleyen arter hilus tarafından uzanır ve drene eden ven de sol atriyuma doğru bulunabilir.[23] Bilgisayarlı tomografi (BT) ile daha doğru ve ayrıntılı görünümler elde edilmektedir (Şekil 2). Kesin tanıda pulmoner anjiyografi halen altın standart olarak kabul edilmektedir (Şekil 3).[1,18] Gossage ve ark.[26] kontrastlı BT ile konvansiyonel anjiyografiyi karşılaştırdıkları çalışmalarında PAVM’yi BT ile %98, anjiyografi ile %60 oranında saptamışlardır. Bilgisayarlı tomografinin üstünlüğü, değişik açılardan kesitler alarak lezyonların başka gölgeler ile üst üste gelmesini önlemesinden kaynaklanmaktadır. Üç boyutlu helikal BT’nin de konvansiyonel anjiyografiden daha iyi sonuç verdiği bildirilmiştir.[1,27] Manyetik rezonans (MR) görüntülemenin özellikle küçük PAVM’leri saptamada hızlı kan akımı nedeniyle yetersiz kaldığı görülmüştür. Çapı 5 mm’den büyük ve besleyen arteri en az 3 mm ve üstü olanları kontrastlı MR anjiyografi (CEMRA) saptayabilmektedir.[28]
Dijital subtraksiyon anjiyografi (DSA) daha az radyasyon maruziyeti ile konvansiyonel anjiyografiye göre daha üstündür. Anjiyografik incelemede PAVM’lerin intratorasik ve ekstratorasik damarsal bağlantıları ortaya çıkarılabilir.[29]
Sağ-sol şant ölçümü
Yüzde yüz oksijen yöntemi: Bu yöntemde hastaya
15-20 dakika %100 oksijen solutularak oksijen satürasyonu
ve parsiyel arteriyel oksijen basıncı ölçülür.
Saptanan şant fraksiyonu %5’den büyük ise anormal
olarak kabul edilir.[1,27] Şant büyüklüğü değişkendir ve
bir çalışmada ortalama %17 olarak belirlenmiştir.[30]
Geniş katılımlı çalışmalarda bu yöntem ile hastaların
%98’inde %5’den büyük şant fraksiyonu saptanmıştır.[20]
Bazı çalışmalarda yönteme bağlı olarak duyarlılığın
düşük (%59) olduğu da bildirilmiştir.[31] Alternatif yaklaşım
olarak hastalarda oda havasında oksijen satürasyonu
ve PaO2 düzeylerinin de ölçülebileceği ve PaO2
95 mmHg’den yüksek ve oksijen satürasyonu %96.5’den yüksek ise kural olarak şantın ekarte edilebileceği kabul
edilmektedir.[20] Aynı şekilde PaO2 85 mmHg’nin altında
ve oksijen satürasyonu %96’dan aşağı ise potansiyel olarak
%5’den fazla şant bulunabileceği düşünülmektedir.
Ancak bu yöntemin çok özgün olmadığı ve ventilasyon/
perfüzyon dengesizliğinden kaynaklanan anatomik veya
fizyolojik şantın ayırımını yapamayacağı görülmüştür.
Kontrastlı ekokardiyografi: Ö zellikle k üçük s ağsol şantları yakalamada oldukça duyarlı bir yöntemdir. Periferik venlerden çalkalanmış serum fizyolojik intravenöz olarak verilir ve aynı anda ekokardiyografi çekilir. Sağlıklı kişilerde ekokardiyografide sağ atriyumda minik hava kabarcıkları görülür ve bunlar pulmoner dolaşıma geçer ve burada rezorbe olurlar. Eğer intrakardiyak şant varsa kabarcıklar sağ atriyumda görüldükten çok kısa bir süre sonra (1-3 kalp atımı) sol atriyumda da görülürler (kalp içi hızlı geçiş). Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu olgularda ise sol atriyumda kabarcıkların görülmesi daha geç, yani 3-8 kalp atımı sonrası olur ve bu pulmoner dolaşımda şantı gösterir. Bu yöntemin duyarlılığı yapılan geniş katılımlı çalışmalarda yüksek bulunmuştur.[32]
Sintrigrafik yöntemler: Albümin partiküllerinin Technetium-99m (99mTc) ile işaretlenerek intravenöz uygulandığı perfüzyon sintigrafisinde PAVM’nin oluşturduğu sağ-sol şantın boyutlarını belirlemek mümkündür.[ 18,27] Akciğerler ve sağ böbrekten gama kamera ile yapılan ölçümlerde şantın fraksiyonu saptanmaktadır. Pahalı ve rutinde kullanılmayan bir yöntemdir.
Tanısal yaklaşım
Akciğer grafisinde nodül(ler) olan ve açıklanamayan
dispne veya hipoksemisi bulunup kendisi ya da
yakınlarında HHT olanlarda PAVM akla getirilmelidir.
Herediter hemorajik telanjiektazi veya PAVM ile ilgili
merkezlerde hastalara tanısal yaklaşım farklılıklar
gösterebilmektedir. Ancak genel olarak özellikle gençlerde
minimal radyasyon ile PAVM’nin saptanması
amaçlanmaktadır. Bu nedenle tanıda ilk tercih BT ile
kontraslı ekokardiyografi (EKO) arasında değişebilmektedir.
Bazı merkezlerde yüksek duyarlılığı (%98) ile ilk
seçenek EKO olmaktadır. Bu merkezler EKO ile şant
bulunmayan ancak yüksek oranda PAVM varlığından
şüphe edilenlerde BT veya sintigrafik incelemeyi önermektedir.[27] Bazı merkezler ise tek soluk, düşük radyasyonlu
ve hızlı çekim yapan çok kesitli BT’yi yüksek tanı
oranları nedeniyle tercih etmektedir.[18]
Tedavi
Pulmoner arteriyovenöz malformasyon sadece takibe
alınıp tedavisiz bırakılacak bir hastalık değildir, tedavi
edilmeyenlerde yüksek morbidite ve mortaliye neden
olan bir patolojidir.[1,18] Y ıllar i çerisinde P AVM’nin boyutu büyümekte (0.3-2 mm/yıl), hemoptizi, hemotoraks,
serebral apse, felç gibi ciddi komplikasyonların
ortaya çıkması olasılığını da taşımaktadır.[23,33] Özellikle
nörolojik komplikasyonların yaş ve PAVM’nin sayısı
ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.[34] Başka bir çalışmada,
PAVM’nin çapı 2 cm’den büyük ve besleyen arterin çapı
3 mm’den büyük olanlarda ciddi nörolojik komplikasyon
gelişme riski yüksek bulunmuştur.[23,25] Uluslararası
HHT uzlaşı raporunda besleyen arter çapı 2-3 mm’den
büyük olan PAVM’lerin mutlaka tedavi edilmesi gerektiği
bildirilmiştir.[35] Nörolojik komplikasyonlar dışında
ilerleyici hipoksemi ve kalp yetmezliği gibi diğer ciddi
komplikasyonlar da gelişebileceğinden PAVM’nin mutlaka
tedavi edilmesi gerekmektedir.[36] Mortalite oranı
tedavi edilmeyenlerde %50 iken tedavi edilenlerde
%3’ün altına inmektedir.[23,37]
Embolizasyon (emboloterapi)
İlk başarılı perkütan embolizasyon 1978’de yapılmış
olup bugüne kadar çok sayıda olguda bu yöntem
başarı ile kullanılmıştır.[38] Son yıllarda ilk tercih
edilen tedavi yöntemi olmuştur. Embolizasyon için
sıklıkla coil (metal spiral) veya balon kullanılmakla
birlikte, son yıllarda özel Amplatzer® damar tıkaçları
da kullanılmaktadır. Embolizasyon az invaziv, kolay
tekrarlanabilen, cerrahi girişimlere göre daha avantajlı
bir yöntemdir.[39] Kullanılan materyal ne olursa olsun
genelde işlem; PAVM’yi anjiyografik olarak lokalize
ettikten sonra besleyen artere selektif kateter uygulamasını
içermektedir. Kateter ile besleyen damarın
boyutuna uygun tıkayıcı materyal yerleştirilir (Şekil 4).
Normal pulmoner arter dallarını tıkamamak ve bronşiyal
arterlerden kollateral oluşumunu azaltmak için
malformasyonun boynuna mümkün olan en yakın yere
tıkaç yerleştirilmelidir.
Embolizasyonun başarı oranının yüksek (%98) olduğu bildirilmiştir.[40] İşleme ait mortalite bildirilmemiştir. En sık rastlanan komplikasyon minimal göğüs ağrısıdır (%5-13), diğer komplikasyonlar daha azdır (Tablo 2). Embolizasyonun tedavi edici etkisi akut olarak görülür. PaO2’de hemen düzelme olur ve hastalardaki dispne %80 oranında düzelmektedir.[41]
Embolizasyonun uzun dönem sonuçları: Bu yöntemin uzun dönem takip sonuçları genelde iyi bulunmuştur. Genelde büyük boyutlu PAVM’lerde geç dönem komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir.[42] Uzun dönem komplikasyonlar şunlardır:
• Felç veya serebral apse (%2),
• Tıkanmış PAVM’de rekanalizasyon (%1-15),
• Yeni PAVM gelişmesi,
• Tıkanmış PAVM’yi besleyen yeni arter gelişimi,
• Geç plevral sıvı (4-6 hafta sonra),
• Çok nadir pulmoner hipertansiyon.[27,42]
Embolizasyonun fonksiyonel ve klinik sonuçları: Hastalarda embolizasyon öncesi var olan hipoksemi düzelirken, solunum fonksiyonlarında bir farklılık olmamaktadır. Ancak DLCO’da ve egzersiz kapasitesinde düzelme görülmektedir.[18] Embolizasyon öncesi ciddi pulmoner hipertansiyonu bulunmayan hastalar üzerinde yapılan incelemelerde, PAVM nedeniyle embolizasyon yapıldıktan sonra pulmoner arteriyel basınçta anlamlı bir yükselme olmadığı bildirilmiştir.[43] Bazı çalışmalarda migrenin azaldığı bildirilmiştir,[44] a ncak e mbolizasyon öncesi serebral apse veya iskemik sorunları olanların embolizasyon sonrası da bu sorunlarının devam ettiği görülmüştür.[45]
Embolizasyon dışı tedaviler
Cerrahi tedavi: E mbolizasyonun b aşarısız o lduğu,
ciddi kanama olanlarda, plevral boşluğa rüptüre
olanlarda, kontrast madde alerjisi olanlarda ve lezyon
emboloterapi için uygun olmayanlarda cerrahi tedavi
endikasyonu vardır.[1] Lokal eksizyon, segmental rezeksiyon,
lobektomi, ligasyon hatta pnömonektomiye kadar
çeşitli cerrahi teknikler kullanılabilir. Yaygın ve iki
taraflı lezyonu olan bir olguda iki taraflı torakotomi
yapılmıştır.[46] Video yardımlı toraks cerrahisi yöntemi
ile küçük yüzeysel PAVM’ler çıkarılabilir.[47] Cerrahi
tedavi uygulanan hastalarda minimal morbidite ve
mortalite gelişmektedir.[1] Bazen pulmoner vasküler
direncin artmasına bağlı olarak akut sağ kalp yetmezliği
gelişebilir. Uzun dönem takiplerde nüks veya PAVM’nin
büyümesi (%12), pulmoner hipertansiyonun kötüleşmesi
ve felç görülebilmektedir.[23,37] Ciddi hipoksemisi olan
diffüz PAVM’li hastalarda akciğer nakli yapılmıştır.[18]
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonun ölümcül risk
taşıdığı olgularda akciğer nakli göz önüne alınmalıdır.
Medikal tedavi: HHT olguları için önerilen medikal tedaviler (östrojen, antiöstrojen vb. hormonal tedavi, antifibrinolitik tedavi) PAVM’li hastalarda her zaman önerilmemektedir. Bu hastalarda ağız içi bakteriler ile serebral apseler arasında yakın bir ilişki saptandığından diş ya da potansiyel olarak steril olmayan her tür cerrahi işlem öncesi profilaktik antibiyotik kullanımı önerilmektedir.[48]
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Khurshid I, Downie GH. Pulmonary arteriovenous
malformation. Postgrad Med J 2002;78:191-7.
2) Kartaloğlu Z. Soliter pulmoner nodüle yaklaşım. Göğüs Kalp
Damar Cerrahisi Dergisi 2008;16:274-83.
3) Gossage JR. Pulmonary AVMs, including hereditary
hemorrhagic telangiectasia: Etiology and clinical features.
Available from: http://www.uptodate.com/contents/
pulmona r y-avms-including-heredita r y-hemor rhagictelangiectasia-
etiology-and-clinical-features.
4) Fuchizaki U, Miyamori H, Kitagawa S, Kaneko S, Kobayashi
K. Hereditary haemorrhagic telangiectasia (Rendu-Osler-
Weber disease). Lancet 2003;362:1490-4.
5) Kartaloğlu Z, Okutan O, Kunter E, Ciftçi F, Ilvan A,
Tunç H. A case of arteriovenous malformation seen as an
endobronchial lesion. [Article in Turkish] Tuberk Toraks
2004;52:175-8.
6) Büyükşirin M, Kararmaz E, Güldaval F, Gümüş B, Yaşar E.
Pulmoner arteriovenöz malformasyon: İki olgu nedeniyle.
İzmir Göğüs Hstanesi Dergisi 2011;15:57-62.
7) Yenigün BM, Yüksel C, Enön S, Kayı Cangır A, Atasoy KC.
Pulmonary arteriovenous malformation: two sibling cases.
[Article in Turkish] Tuberk Toraks 2011;59:81-4.
8) Uçar N, Dursun AB, Karakaya T, Alpar S, Altınok T,
Kurt B. Herediter hemorajik telanjiektazi (Osler Weber
Rendu hastalığı) ve pulmoner arteriovenöz malformasyon.
Toraks Dergisi 2007;8:123-6.
9) Yanıkoğlu Durmuş S, Çırak K, Soy Ö, Halilçolar H. Pulmoner
arteriovenöz malformasyon (olgu sunumu). Akciğer Arşivi
2003;4:46-9.
10) Bozkuş F, Öğüş C, Topçuoğlu A, Yılmaz S. Pulmoner
arteriovenöz malformasyon. Türkiye Klinikleri Akciğer
Arşivi 2008;9:57-60.
11) Yüksel M, Özyurtkan MO, Topalolğlu N, Laçin T. Pulmonary
arteriovenous malformation treated by lobectomy. Marmara
Medical Journal 2005;18:87-9.
12) Tanrıverdi Ö, Ger E, Uzunoğlu S, Serez K, Üre Ü, Tamay
Ş ve ark. Bir arteriovenöz malformasyon olgusu. Solunum
2002;4:474-8.
13) Gezer S, Altınok T, Taştepe Aİ, Demirağ F, Ertürün N.
Bir pulmoner arteriovenöz malformasyon olgusu. Solunum
Hastalıkları 2003;14:138-41.
14) Lakadamyalı H, Lakadamyalı H, Eldem HO, Erdoğan A, Akçay
Ş, Eyüboğlu FÖ. Pulmoner arteriovenözmalformasyonlar:
izole anomali ve herediter hemorajik telanjiektazi. Toraks
Dergisi 2006;7:204-8.
15) Kula Ö, Us Dülger S, Altınöz H, Yılmaz Ocaklı B, Güran
S. Bir olgu nedeniyle pulmoner arteriovenöz malformasyon
(PAVM). Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2001;49:493-6.
16) İlerisoy Yakut Z, Sahin H. Pulmoner arteriovenöz
malformasyonlu 2 olguda radyolojik bulgular. 2006;23:240-2.
17) Mahmoud M, Allinson KR, Zhai Z, Oakenfull R, Ghandi P,
Adams RH, et al. Pathogenesis of arteriovenous malformations
in the absence of endoglin. Circ Res 2010;106:1425-33.
18) Shovlin CL, Jackson JE. Pulmonary arteriovenous
malformations and other pulmonary vascular abnormalities.
In: Mason RJ, Broaddus VC, Martin TR, King TE,
Schraufnagel DE, Murray JF, et al, editors. Mason: Murray
and Nadel’s textbook of respiratory medicine. Vol 1, 5th ed.
Philadelphia: Saunders Elsevier; 2010. p. 2963-89.
19) Berg JN, Guttmacher AE, Marchuk DA, Porteous ME.
Clinical heterogeneity in hereditary haemorrhagic
telangiectasia: are pulmonary arteriovenous malformations
more common in families linked to endoglin? J Med Genet
1996;33:256-7.
20) Gossage JR, Kanj G. Pulmonary arteriovenous malformations.
A state of the art review. Am J Respir Crit Care Med
1998;158:643-61.
21) Thung KH, Sihoe AD, Wan IY, Lee TW, Wong R, Yim
AP. Hemoptysis from an unusual pulmonary arteriovenous
malformation. Ann Thorac Surg 2003;76:1730-3.
22) Mager JJ, Westermann CJ. Value of capillary microscopy in
the diagnosis of hereditary hemorrhagic telangiectasia. Arch
Dermatol 2000;136:732-4.
23) Dines DE, Arms RA, Bernatz PE, Gomes MR. Pulmonary
arteriovenous fistulas. Mayo Clin Proc 1974;49:460-5.
24) Elmali M, Akan H, Findik S, Kale M, Celenk C. Hereditary
hemorrhagic telangiectasia associated with pulmonary
arteriovenous malformations presenting as hemothorax. J
Thorac Imaging 2008;23:295-7.
25) Desai AD, Bandi V, Holzhauser L, Loebe M, Noon G,
Lunn W. Bleeding after biopsy of bronchial arteriovenous
malformation presenting as an endobronchial mass. J
Bronchol 2008;15:176-8.
26) Gossage JR. Pulmonary AVMs, including hereditary
hemorrhagic telangiectasia: Diagnosis and treatment.
Available from: http://www.uptodate.com/contents/
pulmona r y-avms-including-heredita r y-hemor rhagictelangiectasia-
diagnosis-and-treatment.
27) Remy J, Remy-Jardin M, Wattinne L, Deffontaines C.
Pulmonary arteriovenous malformations: evaluation with
CT of the chest before and after treatment. Radiology
1992;182:809-16.
28) Khalil A, Farres MT, Mangiapan G, Tassart M, Bigot JM,
Carette MF. Pulmonary arteriovenous malformations. Chest
2000;117:1399-403.
29) White RI Jr, Pollak JS, Wirth JA. Pulmonary arteriovenous
malformations: diagnosis and transcatheter embolotherapy. J
Vasc Interv Radiol 1996;7:787-804.
30) Haitjema TJ, Overtoom TT, Westermann CJ, Lammers JW.
Embolisation of pulmonary arteriovenous malformations:
results and follow up in 32 patients. Thorax 1995;50:719-23.
31) Cottin V, Plauchu H, Bayle JY, Barthelet M, Revel D, Cordier
JF. Pulmonary arteriovenous malformations in patients with
hereditary hemorrhagic telangiectasia. Am J Respir Crit
Care Med 2004;169:994-1000.
32) Gazzaniga P, Buscarini E, Leandro G, Reduzzi L, Grosso
M, Pongiglione G, et al. Contrast echocardiography for
pulmonary arteriovenous malformations screening: does any
bubble matter? Eur J Echocardiogr 2009;10:513-8.
33) Swanson KL, Prakash UB, Stanson AW. Pulmonary
arteriovenous fistulas: Mayo Clinic experience, 1982-1997.
Mayo Clin Proc 1999;74:671-80.
34) Maher CO, Piepgras DG, Brown RD Jr, Friedman JA, Pollock
BE. Cerebrovascular manifestations in 321 cases of hereditary
hemorrhagic telangiectasia. Stroke 2001;32:877-82.
35) Faughnan ME, Palda VA, Garcia-Tsao G, Geisthoff UW,
McDonald J, Proctor DD, et al. International guidelines for
the diagnosis and management of hereditary haemorrhagic
telangiectasia. J Med Genet 2011;48:73-87.
36) Pollak Y, Katzen BT, Pollak W. High-output congestive failure
in a patient with pulmonary arteriovenous malformations.
Cardiol Rev 2002;10:188-92.
37) Puskas JD, Allen MS, Moncure AC, Wain JC Jr, Hilgenberg
AD, Wright C, et al. Pulmonary arteriovenous malformations:
therapeutic options. Ann Thorac Surg 1993;56:253-7.
38) Taylor BG, Cockerill EM, Manfredi F, Klatte EC. Therapeutic
embolization of the pulmonary artery in pulmonary
arteriovenous fistula. Am J Med 1978;64:360-5.
39) Ando K, Mochizuki A, Kurimoto N, Yokote K, Nakajima Y,
Osada H, et al. Coil embolization for pulmonary arteriovenous
malformation as an organ-sparing therapy: outcome of longterm
follow-up. Ann Thorac Cardiovasc Surg 2011;17:118-23.
40) Pollak JS, Saluja S, Thabet A, Henderson KJ, Denbow
N, White RI Jr. Clinical and anatomic outcomes after
embolotherapy of pulmonary arteriovenous malformations. J
Vasc Interv Radiol 2006;17:35-44.
41) Chilvers ER, Whyte MK, Jackson JE, Allison DJ, Hughes
JM. Effect of percutaneous transcatheter embolization
on pulmonary function, right-to-left shunt, and arterial
oxygenation in patients with pulmonary arteriovenous
malformations. Am Rev Respir Dis 1990;142:420-5.
42) Lee DW, White RI Jr, Egglin TK, Pollak JS, Fayad PB, Wirth
JA, et al. Embolotherapy of large pulmonary arteriovenous
malformations: long-term results. Ann Thorac Surg
1997;64:930-9.
43) Shovlin CL, Tighe HC, Davies RJ, Gibbs JS, Jackson JE.
Embolisation of pulmonary arteriovenous malformations: no
consistent effect on pulmonary artery pressure. Eur Respir J
2008;32:162-9.
44) Shovlin CL, Jackson JE, Bamford KB, Jenkins IH,
Benjamin AR, Ramadan H, et al. Primary determinants
of ischaemic stroke/brain abscess risks are independent
of severity of pulmonary arteriovenous malformations
in hereditary haemorrhagic telangiectasia. Thorax 2008;
63:259-66.
45) Post MC, Thijs V, Schonewille WJ, Budts W, Snijder RJ,
Plokker HW, et al. Embolization of pulmonary arteriovenous
malformations and decrease in prevalence of migraine.
Neurology 2006;66:202-5.
46) Brown SE, Wright PW, Renner JW, Riker JB. Staged
bilateral thoracotomies for multiple pulmonary arteriovenous
malformations complicating hereditary hemorrhagic
telangiectasia. J Thorac Cardiovasc Surg 1982;83:285-9.