ISSN : 1301-5680
e-ISSN : 2149-8156
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery     
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar
Zafer Kartaloğlu
GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Kliniği, İstanbul, Türkiye
DOI : 10.5606/tgkdc.dergisi.2012.083

Abstract

Pulmonary arteriovenous malformations (PAVMs) are abnormal direct connections between the pulmonary artery and pulmonary vein which may result in a rightto- left shunt. Theses malformations mostly present with hereditary hemorrhagic telangiectasia disease. Although pulmonary angiography is the gold standard, chest radiography, contrast enhanced computed tomography and contrast echocardiography are among other diagnostic tools. The initial treatment of choice is usually embolization of the afferent arteries to the PAVMs. Surgical resection of PAVMs is indicated for the patients in whom embolization fails and who develop serious bleeding complication despite embolization and have intrapleural rupture of the PAVM, or untreatable contrast agent allergy and lesions not amenable to embolization.

Pulmoner arteriyovenöz malformasyon (PAVM) pulmoner arter ile pulmoner venler arasında kapiller geçişi olmadan anormal bağlantı olup ilk kez 1897’de tanımlanmıştır.[1] B u a normal b ağlantı s ağ-sol ş anta neden olan ve hipoksemi, pulmoner nodül[2] ve hemoptizi gibi sık görülen pulmoner sorunların ayırıcı tanısında yer alan bir patolojidir. Pulmoner damar yatağının en sık rastlanan anomalisidir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar; pulmoner arteriyovenöz fistül, pulmoner arteriyovenöz anevrizma, pulmoner anjiyom, arteriyovenöz anjiyomatozis, kavernöz hemanjiyom olarak adlandırılmakla beraber, doğuştan ve malign potansiyeli olmayan lezyonlar oldukları için PAVM doğru tanımlamadır. Pulmoner arteriyovenöz anevrizma daha çok pulmoner arter veya venlerin anjiyografide görülen dilatasyonlarını tanımlamaktadır.[1]

Tarihçe
İlk kez tanımlanan olgu 1897 yılında epistaksis ve hemoptizi atakları olan pulmoner sistolik üfürümü bulunan ve otopside iki taraflı çok sayıda PAVM saptanan 12 yaşında bir erkek çocuk idi. Telanjiektazi ile PAVM arasındaki ilişki ilk kez 1938’de tanımlanmıştır. Bu hastalara ilk başarılı ameliyat 1942’de yapılmıştır. Pnömonektomi yapılan bir hastada polisitemi ve çomak parmak deformitesinin düzeldiği bildirilmiştir. Alternatif yöntem olarak 1945’de pulmoner arter ligasyonu ile 31 yaşında bir hasta tedavi edilmiştir. İlk kez 1978’de perkütan bir kateter ile PAVM’li bir olguda başarılı embolizasyon (emboloterapi) yapıldığı bildirilmiştir.[1]

Epidemiyoloji
Pulmoner arteriyovenöz malformasyon çok sık görülen bir hastalık değildir. Otopsilerde rastlanma oranı bile düşüktür (15.000’de 3 olgu).[3] Ancak rutin otopsilerde küçük PAVM’ler gözden kaçabilmektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla görülmektedir. Bebekler ve çocuklarda pek rastlanmaz ve hayatın 4-6. dekatlarında görülür.

Pulmoner arteriyovenöz malformasyonun herediter hemorajik telanjiektazi (HHT) ile bağlantısı bilinmektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonu olan hastaların %80-90’ında altta yatan bir HHT bulunmaktadır. Öte yandan HHT olgularında ise ancak %30 oranında PAVM saptanmaktadır. Herediter hemorajik telanjiektazili hastalarda klinik tablo daha çok 20’li yaşlarda deride telanjiektaziler veya sık epistaksis atakları ile ortaya çıkarken PAVM’ler ise daha sonraki yaşlarda görülmektedir.[4]

Ülkemizde PAVM olguları olgu sunumları şeklinde yayınlanmıştır, literatür (Ulakbim-Türk Tıp Dizini) taramalarında toplam 16 Türkçe olgu sunumu saptanmıştır.[5-16]

ETYOPATOGENEZ-GENETİK
Bu hastalığın etyolojisi ve doğal seyri tam olarak bilinmemektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonun doğuştan olduğu kabul edilmekle beraber nadiren travma vb. nedenlerle sonradan da olabilmektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu bir hastada aynı zamanda HHT varsa; bu hastaların prognozunun daha kötü olabileceği, birden fazla organda arteriyovenöz malformasyonların bulunabileceği, hızlı bir progresyon göstererek daha fazla komplikasyonlara rastlanabileceği unutulmamalıdır.[1] Yapılan a raştırmalarda HHT olsun ya da olmasın; HHT’de görülen genetik geçişlerin PAVM oluşumunu da etkilediği kabul edilmektedir.[3] B u n edenle H HT i çin g eçerli o lan genetik geçişler PAVM için de geçerlidir. Bu geçiş 9 ve 12 numaralı kromozomlar üzerinden olmaktadır. Kromozom 9q3 bir glikoprotein olan endoglin (ENG)’i kodlamaktadır. Endoglin damar endotel hücrelerinde bulunan bir membran proteini olup yokluğunda veya hatalı genetik kodlanması durumunda vasküler displazi görülmektedir.[17] Endoglin gen mutasyonu görülen HHT olguları HHT tip 1 olarak tanımlanmaktadır. HHT’ye neden olan diğer bir gen mutasyonu ise activin receptor-like kinase-1 (ALK-1) kodlayan genlerde görülür ki, bu da HHT tip 2 olarak tanımlanmaktadır. [18] Damar endotel hücresinin membranında bulunan ENG ve ALK-1 gibi reseptörler ve proteinler, transforme edici büyüme faktörü beta (TGF-b) ailesinin bağlandığı reseptörler olup bunların uyarılması ile damarsal gelişim ve değişim sağlanmaktadır. Endoglin ve ALK-1’in yanlış kodlandığı durumlarda damarsal gelişim de hatalı olmaktadır. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu olgularda HHT tip 1’in, HHT tip 2’den 10 kat daha fazla görüldüğü bildirilmiştir.[19]

Sonradan PAVM gelişen hastalarda; toraks travması, toraks cerrahisi, uzun süren karaciğer sirozu, metastatik kanserler, mitral stenoz, enfeksiyonlar (aktinomikoz, şistosomiaz) ve sistemik amiloidozun rolü olduğu bildirilmiştir.[ 1] G ebelik PAVM’nin b üyümesine v e k omplikasyonlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Kan hacmi ve akımının artması, pulmoner kan akımındaki artış, düşük damarsal dirençli PAVM’nin dilatasyonuna neden olabilmekte ve hormonal değişim venöz dilatasyonu kolaylaştırarak PAVM’nin büyümesine yol açabilmektedir.[1]

Pulmoner arteriyovenöz malformasyon patogenezi tam olarak anlaşılamamakla beraber ileri sürülen mekanizmalar şunlardır:

• Terminal arterlerde oluşan bir defekt ile ince duvarlı kapiller keselerinin dilatasyonu,
• Fetal dönemde arteriyel ve venöz pleksusları ayıran septaların tam oluşmaması,
• Çok sayıda küçük PAVM’ler fetal dönemde kapiller oluşumundaki bir yetersizlik sonucu gelişebilir ve bunların birleşmesiyle tek bir kese şeklinde PAVM ortaya çıkabilir,
• Ven pleksusu oluşturmadan çok sayıda küçük PAVM’lerin tek bir artere doğrudan bağlanmasıyla ortaya çıkabilir.[20]

PATOLOJİ
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar tek olarak veya çok sayıda bulunabilirler. Tek olduğunda yerleşim yeri sıklıkla alt loblarda olup; en sık sol alt lob, daha sonra sağ alt lob, sol üst lob, sağ orta lob ve en az sağ üst lob şeklinde sıralanır. Birden fazla olduğunda iki taraflı alt loblarda görülür ve iki taraflı görülme oranı ise %8-20 arasında bildirilmiştir.[1] Olguların %80’inde plevral yüzeye yakın olarak yerleştiği görülmüştür.[3] Boyut olarak çapları 1-5 cm arasında olup nadiren 10 cm’ye kadar ulaşmaktadır.

Pulmoner arterden kaynaklanan bir afferent damar PAVM’yi beslemektedir, ancak PAVM bazen sistemik dolaşımdan da beslenebilir. Olguların %80-90’ında tek damar besler ve bunlar basit PAVM olarak adlandırılır. Birden fazla damarın beslediği PAVM’ler kompleks PAVM’ler olarak adlandırılır. Afferent damar pulmoner venlere drene olur. Bazen bu damar da doğrudan sol atriyuma veya vena cava inferior’a drene olabilir.

Fizyopatoloji
Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar kardiyak hemodinamikleri çok fazla etkilememektedir. Sağ-sol şantın derecesi klinik tabloyu etkilemektedir. Minimal şant varsa semptom yoktur veya subakut olarak bulunur. Sağ-sol şant sistemik kardiyak output’un %20’sinden fazlaysa veya redükte hemoglobin 50 gr/L’den fazlaysa; siyanoz, çomak parmak ve polisitemi bu hastalarda görülebilir. Bu hastalarda periferik oksijen satürasyonu düşük olup %100 oksijen verildiğinde düzelmemektedir. Solunum fonksiyonlarında vital kapasite genellikle normal sınırlarda olup sağ-sol şantı fazla olan büyük PAVM’lilerde hafif bir düşüş olabilmektedir.[ 18] Karbonmonoksit difüzyon kapasitesi (DLCO) sıklıkla orta derecede düşmektedir (%71-78). Karbon monoksit difüzyon kapasitesinin alveol ventilasyonuna oranı (DLCOVA) genelde normal bulunmaktadır. Karbonmonoksit difüzyon kapasitesinde düşüş en fazla, çok sayıda diffüz PAVM’si olan olgularda görülmektedir. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlar akciğerlerin alt loblarında daha fazla görüldükleri için hastalar ayakta dururken şant daha yoğun olmaktadır. Oksijen satürasyonu normale göre düşük olup aynı şekilde ayakta ve yatarken farklılık göstermektedir. Satürasyondaki düşüş sağ-sol şantın büyüklüğünü de gösterir.

Klinik
Semptomlar: PAVM’ler yıllar içerisinde büyüme eğiliminde olup nadiren küçülürler. Asemptomatik hastaların oranı %13 ile %55 arasında bildirilmiştir.[1] En sık rastlanan semptom efor dispnesi (%21-71) olup dispnenin ağırlığı şantın boyutu ve hipokseminin derecesi ile ilişkilidir (Tablo 1).[1,18] Hastaların çoğunluğu hipoksemiyi iyi tolere edebilir ve PaO2 60 mmHg’nın altına inmedikce semptom olmayabilir. Epistaksis, melena ve nörolojik semptomlar bulunan hastalar HHT yönünden ayrıca incelenmelidir. Hemoptizi, intrabronşiyal rüptür sonrası olabilir.[21] Pulmoner arteriyovenöz malformasyonların boyutu semptomların oluşmasında önemlidir ve 2 cm’den küçük olanlar çoğu zaman semptom vermeyebilir.[ 1] Bu hastalarda platipne (dik pozisyonda dispnenin artması) ve ortodeksia (dik pozisyonda oksijen satürasyonunun düşmesi) bulunur.[3] Hastaların %43 ila %67’sinde nörolojik sorunlar bulunabilir. Bunlar, baş ağrısı (migren), vertigo, parezi, uyuşma, senkop veya konfüzyon şeklinde görülebilir.[1]

Fizik muayene: H astaların % 75’inde m uayene b ulgusu olmayabilir. En sık siyanoz, çomak parmak ve pulmoner vasküler üfürüm saptanır.[1,3] Ayrıca HHT’li olgularda ciltte telanjiektaziler görülür. Bunlar, kırmızı, papüler, 1-3 mm boyutlarında sınırları düzgün ve keskin, üzerine basınca rengi solan, sıklıkla yüz, dil, dudaklar ve üst ekstremitelerde rastlanan lezyonlardır. En az üç karakteristik telanjiektazi saptanması HHT tanısı için gereklidir.[22] Pulmoner arteriyovenöz malformasyonların bulunduğu bölgede oskültasyon ile üfürüm duyulduğu bilinmekle beraber, ancak bu durum olguların %10’unda bildirilmiş olup inspirasyonda ve belirli pozisyonlarda duyulabilmektedir.[23] Hemoptizinin yanı sıra subplevral PAVM’lerin plevral boşluğa açılmasıyla hemotoraks da gelişebilmektedir. [24] Çok nadiren endobronşiyal olarak yerleşik PAVM’ler (Şekil 1) görülebilmektedir.[5,25] Santral sinir sistemi ile ilişkili olarak bildirilen komplikasyonlar %19 ila %59 arasında olup migren, geçici iskemik ataklar, felç, serebral apseler en çok bildirilenlerdir.[1,3,18] Bu komplikasyonlar, paradoksal emboliler veya aynı hastada bulunabilen serebral AVM’ler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu olgularda normal topluma göre daha yüksek oranda migren bulunmaktadır.[18]

Radyoloji
Pulmoner arteriyovenöz malformasyon akciğer grafisinde şu özellikleri gösterir:

• Yuvarlak veya oval kitle/nodül opasitesi,
• Düzgün kenarlı,
• Bazen lobüle kenarlı,
• Genelde 1-5 cm çapında (nadiren 10 cm’ye kadar olabilir),
• Besleyen arteri çizgisel olarak görülebilir,
• Hastaların yarısında birden fazla (2-8 adet) PAVM bulunabilir.[3]

Genelde alt loblarda yerleşir. Besleyen arter hilus tarafından uzanır ve drene eden ven de sol atriyuma doğru bulunabilir.[23] Bilgisayarlı tomografi (BT) ile daha doğru ve ayrıntılı görünümler elde edilmektedir (Şekil 2). Kesin tanıda pulmoner anjiyografi halen altın standart olarak kabul edilmektedir (Şekil 3).[1,18] Gossage ve ark.[26] kontrastlı BT ile konvansiyonel anjiyografiyi karşılaştırdıkları çalışmalarında PAVM’yi BT ile %98, anjiyografi ile %60 oranında saptamışlardır. Bilgisayarlı tomografinin üstünlüğü, değişik açılardan kesitler alarak lezyonların başka gölgeler ile üst üste gelmesini önlemesinden kaynaklanmaktadır. Üç boyutlu helikal BT’nin de konvansiyonel anjiyografiden daha iyi sonuç verdiği bildirilmiştir.[1,27] Manyetik rezonans (MR) görüntülemenin özellikle küçük PAVM’leri saptamada hızlı kan akımı nedeniyle yetersiz kaldığı görülmüştür. Çapı 5 mm’den büyük ve besleyen arteri en az 3 mm ve üstü olanları kontrastlı MR anjiyografi (CEMRA) saptayabilmektedir.[28]

Dijital subtraksiyon anjiyografi (DSA) daha az radyasyon maruziyeti ile konvansiyonel anjiyografiye göre daha üstündür. Anjiyografik incelemede PAVM’lerin intratorasik ve ekstratorasik damarsal bağlantıları ortaya çıkarılabilir.[29]

Sağ-sol şant ölçümü
Yüzde yüz oksijen yöntemi: Bu yöntemde hastaya 15-20 dakika %100 oksijen solutularak oksijen satürasyonu ve parsiyel arteriyel oksijen basıncı ölçülür. Saptanan şant fraksiyonu %5’den büyük ise anormal olarak kabul edilir.[1,27] Şant büyüklüğü değişkendir ve bir çalışmada ortalama %17 olarak belirlenmiştir.[30] Geniş katılımlı çalışmalarda bu yöntem ile hastaların %98’inde %5’den büyük şant fraksiyonu saptanmıştır.[20] Bazı çalışmalarda yönteme bağlı olarak duyarlılığın düşük (%59) olduğu da bildirilmiştir.[31] Alternatif yaklaşım olarak hastalarda oda havasında oksijen satürasyonu ve PaO2 düzeylerinin de ölçülebileceği ve PaO2 95 mmHg’den yüksek ve oksijen satürasyonu %96.5’den yüksek ise kural olarak şantın ekarte edilebileceği kabul edilmektedir.[20] Aynı şekilde PaO2 85 mmHg’nin altında ve oksijen satürasyonu %96’dan aşağı ise potansiyel olarak %5’den fazla şant bulunabileceği düşünülmektedir. Ancak bu yöntemin çok özgün olmadığı ve ventilasyon/ perfüzyon dengesizliğinden kaynaklanan anatomik veya fizyolojik şantın ayırımını yapamayacağı görülmüştür.

Kontrastlı ekokardiyografi: Ö zellikle k üçük s ağsol şantları yakalamada oldukça duyarlı bir yöntemdir. Periferik venlerden çalkalanmış serum fizyolojik intravenöz olarak verilir ve aynı anda ekokardiyografi çekilir. Sağlıklı kişilerde ekokardiyografide sağ atriyumda minik hava kabarcıkları görülür ve bunlar pulmoner dolaşıma geçer ve burada rezorbe olurlar. Eğer intrakardiyak şant varsa kabarcıklar sağ atriyumda görüldükten çok kısa bir süre sonra (1-3 kalp atımı) sol atriyumda da görülürler (kalp içi hızlı geçiş). Pulmoner arteriyovenöz malformasyonlu olgularda ise sol atriyumda kabarcıkların görülmesi daha geç, yani 3-8 kalp atımı sonrası olur ve bu pulmoner dolaşımda şantı gösterir. Bu yöntemin duyarlılığı yapılan geniş katılımlı çalışmalarda yüksek bulunmuştur.[32]

Sintrigrafik yöntemler: Albümin partiküllerinin Technetium-99m (99mTc) ile işaretlenerek intravenöz uygulandığı perfüzyon sintigrafisinde PAVM’nin oluşturduğu sağ-sol şantın boyutlarını belirlemek mümkündür.[ 18,27] Akciğerler ve sağ böbrekten gama kamera ile yapılan ölçümlerde şantın fraksiyonu saptanmaktadır. Pahalı ve rutinde kullanılmayan bir yöntemdir.

Tanısal yaklaşım
Akciğer grafisinde nodül(ler) olan ve açıklanamayan dispne veya hipoksemisi bulunup kendisi ya da yakınlarında HHT olanlarda PAVM akla getirilmelidir. Herediter hemorajik telanjiektazi veya PAVM ile ilgili merkezlerde hastalara tanısal yaklaşım farklılıklar gösterebilmektedir. Ancak genel olarak özellikle gençlerde minimal radyasyon ile PAVM’nin saptanması amaçlanmaktadır. Bu nedenle tanıda ilk tercih BT ile kontraslı ekokardiyografi (EKO) arasında değişebilmektedir. Bazı merkezlerde yüksek duyarlılığı (%98) ile ilk seçenek EKO olmaktadır. Bu merkezler EKO ile şant bulunmayan ancak yüksek oranda PAVM varlığından şüphe edilenlerde BT veya sintigrafik incelemeyi önermektedir.[27] Bazı merkezler ise tek soluk, düşük radyasyonlu ve hızlı çekim yapan çok kesitli BT’yi yüksek tanı oranları nedeniyle tercih etmektedir.[18]

Tedavi
Pulmoner arteriyovenöz malformasyon sadece takibe alınıp tedavisiz bırakılacak bir hastalık değildir, tedavi edilmeyenlerde yüksek morbidite ve mortaliye neden olan bir patolojidir.[1,18] Y ıllar i çerisinde P AVM’nin boyutu büyümekte (0.3-2 mm/yıl), hemoptizi, hemotoraks, serebral apse, felç gibi ciddi komplikasyonların ortaya çıkması olasılığını da taşımaktadır.[23,33] Özellikle nörolojik komplikasyonların yaş ve PAVM’nin sayısı ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.[34] Başka bir çalışmada, PAVM’nin çapı 2 cm’den büyük ve besleyen arterin çapı 3 mm’den büyük olanlarda ciddi nörolojik komplikasyon gelişme riski yüksek bulunmuştur.[23,25] Uluslararası HHT uzlaşı raporunda besleyen arter çapı 2-3 mm’den büyük olan PAVM’lerin mutlaka tedavi edilmesi gerektiği bildirilmiştir.[35] Nörolojik komplikasyonlar dışında ilerleyici hipoksemi ve kalp yetmezliği gibi diğer ciddi komplikasyonlar da gelişebileceğinden PAVM’nin mutlaka tedavi edilmesi gerekmektedir.[36] Mortalite oranı tedavi edilmeyenlerde %50 iken tedavi edilenlerde %3’ün altına inmektedir.[23,37]

Embolizasyon (emboloterapi)
İlk başarılı perkütan embolizasyon 1978’de yapılmış olup bugüne kadar çok sayıda olguda bu yöntem başarı ile kullanılmıştır.[38] Son yıllarda ilk tercih edilen tedavi yöntemi olmuştur. Embolizasyon için sıklıkla coil (metal spiral) veya balon kullanılmakla birlikte, son yıllarda özel Amplatzer® damar tıkaçları da kullanılmaktadır. Embolizasyon az invaziv, kolay tekrarlanabilen, cerrahi girişimlere göre daha avantajlı bir yöntemdir.[39] Kullanılan materyal ne olursa olsun genelde işlem; PAVM’yi anjiyografik olarak lokalize ettikten sonra besleyen artere selektif kateter uygulamasını içermektedir. Kateter ile besleyen damarın boyutuna uygun tıkayıcı materyal yerleştirilir (Şekil 4). Normal pulmoner arter dallarını tıkamamak ve bronşiyal arterlerden kollateral oluşumunu azaltmak için malformasyonun boynuna mümkün olan en yakın yere tıkaç yerleştirilmelidir.

Embolizasyonun başarı oranının yüksek (%98) olduğu bildirilmiştir.[40] İşleme ait mortalite bildirilmemiştir. En sık rastlanan komplikasyon minimal göğüs ağrısıdır (%5-13), diğer komplikasyonlar daha azdır (Tablo 2). Embolizasyonun tedavi edici etkisi akut olarak görülür. PaO2’de hemen düzelme olur ve hastalardaki dispne %80 oranında düzelmektedir.[41]

Embolizasyonun uzun dönem sonuçları: Bu yöntemin uzun dönem takip sonuçları genelde iyi bulunmuştur. Genelde büyük boyutlu PAVM’lerde geç dönem komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir.[42] Uzun dönem komplikasyonlar şunlardır:

• Felç veya serebral apse (%2),
• Tıkanmış PAVM’de rekanalizasyon (%1-15),
• Yeni PAVM gelişmesi,
• Tıkanmış PAVM’yi besleyen yeni arter gelişimi,
• Geç plevral sıvı (4-6 hafta sonra),
• Çok nadir pulmoner hipertansiyon.[27,42]

Embolizasyonun fonksiyonel ve klinik sonuçları: Hastalarda embolizasyon öncesi var olan hipoksemi düzelirken, solunum fonksiyonlarında bir farklılık olmamaktadır. Ancak DLCO’da ve egzersiz kapasitesinde düzelme görülmektedir.[18] Embolizasyon öncesi ciddi pulmoner hipertansiyonu bulunmayan hastalar üzerinde yapılan incelemelerde, PAVM nedeniyle embolizasyon yapıldıktan sonra pulmoner arteriyel basınçta anlamlı bir yükselme olmadığı bildirilmiştir.[43] Bazı çalışmalarda migrenin azaldığı bildirilmiştir,[44] a ncak e mbolizasyon öncesi serebral apse veya iskemik sorunları olanların embolizasyon sonrası da bu sorunlarının devam ettiği görülmüştür.[45]

Embolizasyon dışı tedaviler
Cerrahi tedavi: E mbolizasyonun b aşarısız o lduğu, ciddi kanama olanlarda, plevral boşluğa rüptüre olanlarda, kontrast madde alerjisi olanlarda ve lezyon emboloterapi için uygun olmayanlarda cerrahi tedavi endikasyonu vardır.[1] Lokal eksizyon, segmental rezeksiyon, lobektomi, ligasyon hatta pnömonektomiye kadar çeşitli cerrahi teknikler kullanılabilir. Yaygın ve iki taraflı lezyonu olan bir olguda iki taraflı torakotomi yapılmıştır.[46] Video yardımlı toraks cerrahisi yöntemi ile küçük yüzeysel PAVM’ler çıkarılabilir.[47] Cerrahi tedavi uygulanan hastalarda minimal morbidite ve mortalite gelişmektedir.[1] Bazen pulmoner vasküler direncin artmasına bağlı olarak akut sağ kalp yetmezliği gelişebilir. Uzun dönem takiplerde nüks veya PAVM’nin büyümesi (%12), pulmoner hipertansiyonun kötüleşmesi ve felç görülebilmektedir.[23,37] Ciddi hipoksemisi olan diffüz PAVM’li hastalarda akciğer nakli yapılmıştır.[18] Pulmoner arteriyovenöz malformasyonun ölümcül risk taşıdığı olgularda akciğer nakli göz önüne alınmalıdır.

Medikal tedavi: HHT olguları için önerilen medikal tedaviler (östrojen, antiöstrojen vb. hormonal tedavi, antifibrinolitik tedavi) PAVM’li hastalarda her zaman önerilmemektedir. Bu hastalarda ağız içi bakteriler ile serebral apseler arasında yakın bir ilişki saptandığından diş ya da potansiyel olarak steril olmayan her tür cerrahi işlem öncesi profilaktik antibiyotik kullanımı önerilmektedir.[48]

Conclusion

Pulmoner arteriyovenöz malformasyon oldukça az rastlanan bir hastalık olup HHT ile genetik olarak ilişkisi saptandığından bu hastalarda diğer organlarda da AVM’ler görülebileceği unutulmamalıdır. Nonspesifik solunumsal yakınmalar nedeniyle çekilen akciğer grafilerinde, yuvarlak/oval, düzgün sınırlı, nodül/kitle şeklinde görülürler. Sağ-sol şanta neden olduğu için kontrastlı EKO ve BT anjiyografi ile PAVM hakkında ayrıntılı bilgi elde edilmekte ve pulmoner anjiyografi ile hem kesin tanı hem de aynı seansta embolizasyon yapılarak tedavi edilebilmektedir. Embolizasyon için uygun olmayanlarda ise cerrahi tedavi yapılmaktadır.

Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını beyan etmişlerdir.

Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.

References

1) Khurshid I, Downie GH. Pulmonary arteriovenous malformation. Postgrad Med J 2002;78:191-7.

2) Kartaloğlu Z. Soliter pulmoner nodüle yaklaşım. Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi 2008;16:274-83.

3) Gossage JR. Pulmonary AVMs, including hereditary hemorrhagic telangiectasia: Etiology and clinical features. Available from: http://www.uptodate.com/contents/ pulmona r y-avms-including-heredita r y-hemor rhagictelangiectasia- etiology-and-clinical-features.

4) Fuchizaki U, Miyamori H, Kitagawa S, Kaneko S, Kobayashi K. Hereditary haemorrhagic telangiectasia (Rendu-Osler- Weber disease). Lancet 2003;362:1490-4.

5) Kartaloğlu Z, Okutan O, Kunter E, Ciftçi F, Ilvan A, Tunç H. A case of arteriovenous malformation seen as an endobronchial lesion. [Article in Turkish] Tuberk Toraks 2004;52:175-8.

6) Büyükşirin M, Kararmaz E, Güldaval F, Gümüş B, Yaşar E. Pulmoner arteriovenöz malformasyon: İki olgu nedeniyle. İzmir Göğüs Hstanesi Dergisi 2011;15:57-62.

7) Yenigün BM, Yüksel C, Enön S, Kayı Cangır A, Atasoy KC. Pulmonary arteriovenous malformation: two sibling cases. [Article in Turkish] Tuberk Toraks 2011;59:81-4.

8) Uçar N, Dursun AB, Karakaya T, Alpar S, Altınok T, Kurt B. Herediter hemorajik telanjiektazi (Osler Weber Rendu hastalığı) ve pulmoner arteriovenöz malformasyon. Toraks Dergisi 2007;8:123-6.

9) Yanıkoğlu Durmuş S, Çırak K, Soy Ö, Halilçolar H. Pulmoner arteriovenöz malformasyon (olgu sunumu). Akciğer Arşivi 2003;4:46-9.

10) Bozkuş F, Öğüş C, Topçuoğlu A, Yılmaz S. Pulmoner arteriovenöz malformasyon. Türkiye Klinikleri Akciğer Arşivi 2008;9:57-60.

11) Yüksel M, Özyurtkan MO, Topalolğlu N, Laçin T. Pulmonary arteriovenous malformation treated by lobectomy. Marmara Medical Journal 2005;18:87-9.

12) Tanrıverdi Ö, Ger E, Uzunoğlu S, Serez K, Üre Ü, Tamay Ş ve ark. Bir arteriovenöz malformasyon olgusu. Solunum 2002;4:474-8.

13) Gezer S, Altınok T, Taştepe Aİ, Demirağ F, Ertürün N. Bir pulmoner arteriovenöz malformasyon olgusu. Solunum Hastalıkları 2003;14:138-41.

14) Lakadamyalı H, Lakadamyalı H, Eldem HO, Erdoğan A, Akçay Ş, Eyüboğlu FÖ. Pulmoner arteriovenözmalformasyonlar: izole anomali ve herediter hemorajik telanjiektazi. Toraks Dergisi 2006;7:204-8.

15) Kula Ö, Us Dülger S, Altınöz H, Yılmaz Ocaklı B, Güran S. Bir olgu nedeniyle pulmoner arteriovenöz malformasyon (PAVM). Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2001;49:493-6.

16) İlerisoy Yakut Z, Sahin H. Pulmoner arteriovenöz malformasyonlu 2 olguda radyolojik bulgular. 2006;23:240-2.

17) Mahmoud M, Allinson KR, Zhai Z, Oakenfull R, Ghandi P, Adams RH, et al. Pathogenesis of arteriovenous malformations in the absence of endoglin. Circ Res 2010;106:1425-33.

18) Shovlin CL, Jackson JE. Pulmonary arteriovenous malformations and other pulmonary vascular abnormalities. In: Mason RJ, Broaddus VC, Martin TR, King TE, Schraufnagel DE, Murray JF, et al, editors. Mason: Murray and Nadel’s textbook of respiratory medicine. Vol 1, 5th ed. Philadelphia: Saunders Elsevier; 2010. p. 2963-89.

19) Berg JN, Guttmacher AE, Marchuk DA, Porteous ME. Clinical heterogeneity in hereditary haemorrhagic telangiectasia: are pulmonary arteriovenous malformations more common in families linked to endoglin? J Med Genet 1996;33:256-7.

20) Gossage JR, Kanj G. Pulmonary arteriovenous malformations. A state of the art review. Am J Respir Crit Care Med 1998;158:643-61.

21) Thung KH, Sihoe AD, Wan IY, Lee TW, Wong R, Yim AP. Hemoptysis from an unusual pulmonary arteriovenous malformation. Ann Thorac Surg 2003;76:1730-3.

22) Mager JJ, Westermann CJ. Value of capillary microscopy in the diagnosis of hereditary hemorrhagic telangiectasia. Arch Dermatol 2000;136:732-4.

23) Dines DE, Arms RA, Bernatz PE, Gomes MR. Pulmonary arteriovenous fistulas. Mayo Clin Proc 1974;49:460-5.

24) Elmali M, Akan H, Findik S, Kale M, Celenk C. Hereditary hemorrhagic telangiectasia associated with pulmonary arteriovenous malformations presenting as hemothorax. J Thorac Imaging 2008;23:295-7.

25) Desai AD, Bandi V, Holzhauser L, Loebe M, Noon G, Lunn W. Bleeding after biopsy of bronchial arteriovenous malformation presenting as an endobronchial mass. J Bronchol 2008;15:176-8.

26) Gossage JR. Pulmonary AVMs, including hereditary hemorrhagic telangiectasia: Diagnosis and treatment. Available from: http://www.uptodate.com/contents/ pulmona r y-avms-including-heredita r y-hemor rhagictelangiectasia- diagnosis-and-treatment.

27) Remy J, Remy-Jardin M, Wattinne L, Deffontaines C. Pulmonary arteriovenous malformations: evaluation with CT of the chest before and after treatment. Radiology 1992;182:809-16.

28) Khalil A, Farres MT, Mangiapan G, Tassart M, Bigot JM, Carette MF. Pulmonary arteriovenous malformations. Chest 2000;117:1399-403.

29) White RI Jr, Pollak JS, Wirth JA. Pulmonary arteriovenous malformations: diagnosis and transcatheter embolotherapy. J Vasc Interv Radiol 1996;7:787-804.

30) Haitjema TJ, Overtoom TT, Westermann CJ, Lammers JW. Embolisation of pulmonary arteriovenous malformations: results and follow up in 32 patients. Thorax 1995;50:719-23.

31) Cottin V, Plauchu H, Bayle JY, Barthelet M, Revel D, Cordier JF. Pulmonary arteriovenous malformations in patients with hereditary hemorrhagic telangiectasia. Am J Respir Crit Care Med 2004;169:994-1000.

32) Gazzaniga P, Buscarini E, Leandro G, Reduzzi L, Grosso M, Pongiglione G, et al. Contrast echocardiography for pulmonary arteriovenous malformations screening: does any bubble matter? Eur J Echocardiogr 2009;10:513-8.

33) Swanson KL, Prakash UB, Stanson AW. Pulmonary arteriovenous fistulas: Mayo Clinic experience, 1982-1997. Mayo Clin Proc 1999;74:671-80.

34) Maher CO, Piepgras DG, Brown RD Jr, Friedman JA, Pollock BE. Cerebrovascular manifestations in 321 cases of hereditary hemorrhagic telangiectasia. Stroke 2001;32:877-82.

35) Faughnan ME, Palda VA, Garcia-Tsao G, Geisthoff UW, McDonald J, Proctor DD, et al. International guidelines for the diagnosis and management of hereditary haemorrhagic telangiectasia. J Med Genet 2011;48:73-87.

36) Pollak Y, Katzen BT, Pollak W. High-output congestive failure in a patient with pulmonary arteriovenous malformations. Cardiol Rev 2002;10:188-92.

37) Puskas JD, Allen MS, Moncure AC, Wain JC Jr, Hilgenberg AD, Wright C, et al. Pulmonary arteriovenous malformations: therapeutic options. Ann Thorac Surg 1993;56:253-7.

38) Taylor BG, Cockerill EM, Manfredi F, Klatte EC. Therapeutic embolization of the pulmonary artery in pulmonary arteriovenous fistula. Am J Med 1978;64:360-5.

39) Ando K, Mochizuki A, Kurimoto N, Yokote K, Nakajima Y, Osada H, et al. Coil embolization for pulmonary arteriovenous malformation as an organ-sparing therapy: outcome of longterm follow-up. Ann Thorac Cardiovasc Surg 2011;17:118-23.

40) Pollak JS, Saluja S, Thabet A, Henderson KJ, Denbow N, White RI Jr. Clinical and anatomic outcomes after embolotherapy of pulmonary arteriovenous malformations. J Vasc Interv Radiol 2006;17:35-44.

41) Chilvers ER, Whyte MK, Jackson JE, Allison DJ, Hughes JM. Effect of percutaneous transcatheter embolization on pulmonary function, right-to-left shunt, and arterial oxygenation in patients with pulmonary arteriovenous malformations. Am Rev Respir Dis 1990;142:420-5.

42) Lee DW, White RI Jr, Egglin TK, Pollak JS, Fayad PB, Wirth JA, et al. Embolotherapy of large pulmonary arteriovenous malformations: long-term results. Ann Thorac Surg 1997;64:930-9.

43) Shovlin CL, Tighe HC, Davies RJ, Gibbs JS, Jackson JE. Embolisation of pulmonary arteriovenous malformations: no consistent effect on pulmonary artery pressure. Eur Respir J 2008;32:162-9.

44) Shovlin CL, Jackson JE, Bamford KB, Jenkins IH, Benjamin AR, Ramadan H, et al. Primary determinants of ischaemic stroke/brain abscess risks are independent of severity of pulmonary arteriovenous malformations in hereditary haemorrhagic telangiectasia. Thorax 2008; 63:259-66.

45) Post MC, Thijs V, Schonewille WJ, Budts W, Snijder RJ, Plokker HW, et al. Embolization of pulmonary arteriovenous malformations and decrease in prevalence of migraine. Neurology 2006;66:202-5.

46) Brown SE, Wright PW, Renner JW, Riker JB. Staged bilateral thoracotomies for multiple pulmonary arteriovenous malformations complicating hereditary hemorrhagic telangiectasia. J Thorac Cardiovasc Surg 1982;83:285-9.

47) Minami M, Fujii Y, Mizuta T, Kishima H, Matsuda H. Video-assisted thoracoscopic local excision of pulmonary arteriovenous fistula. J Thorac Cardiovasc Surg 1996;112:1395-7.

48) Faughnan ME, Lui YW, Wirth JA, Pugash RA, Redelmeier DA, Hyland RH, et al. Diffuse pulmonary arteriovenous malformations: characteristics and prognosis. Chest 2000;117:31-8.

Keywords : Anjiyografi; kontrastlı ekokardiyografi; embolizasyon; pulmoner arteriyovenöz malformasyon; sağ-sol şant
Viewed : 21539
Downloaded : 5413