Discussion
Pulmoner ernboli en sık iliac, femoral ve
popliteal venlerden köken alan, akut koroner
sendromlar ve stroke olaylarından sonra
üçüncü sıklıkta görülen akut kardiyovasküler
hastalıklardandır. Pulmoner embolide klinik
bulgular, rutin kan tetkikleri, PA Akciğer grafi-
si, EKG, predispozan faktörlerin değerlendiril-
mesi ve V/Q sintigrafisi ile tanıya gidilir. Tanı
için altın standart yöntem pulmoner angiografi-
dir. Ancak çok pahalıdır ve V/Q sintigrafisi
normal ise kontrendikedir [
1]. En önemli
endikasyon pulmoner embolektomi planlanan
olgulardır.
ABDde yılda 650.000 pulmoner emboli olgusu
saptanmakta ve bunların % 10u ilk bir saatte
tanı ve tedavi almadan ölmektedir. Geri kalan-
ların % 73ünde tanı konamamakta (mortalite %
32), tanı ve tedavi alanlarda mortalite belirgin
olarak düşmektedir [
2,
3]. Pulmoner emboli
geçirenlerde anti-koagülan tedavi uygulanmaz-
sa nüks % 30dan fazla olup, her nükste morta-
lite artmaktadır [
].
Günümüzde V/Q sintigrafileri pulmoner
emboli tanısının hızlı ve non-invaziv olarak
konulmasında yaygın olarak kullanılmaktadır,
bilinen tek kontrendikasyonu gebeliktir. 6
yönlü çekilen ve defekt olmayan perfüzyon
sintigrafisi pulmoner emboli olasılığını dışlar
[4,5,6,7,8].
V/Q sintigrafilerinin kıyaslanması değişik
olasılıklar ortaya çıkarır ve bu olasılıklar pul-
moner emboli olasılığını belirler. 1990 yılında
yayınlanan 755 olguluk PIOPED (Result of
Prospective Investigation of Pulmonary
Embolizm Diagnosis) araştırmasında bu
olasılıklar yüksek, orta, düşük, çok düşük ve
normal olarak gruplandırılmıştır. Yüksek
olasılık grubunda pulmoner emboli oranı % 87,
Orta olasılıkta % 33, Düşük olasılıkta % 16, çok
düşük olasılıkta % 9dur. Normal kabul edilen
grupta hiç pulmoner emboli saptanmamıştır.
Yine bu çalışmada her bir olasılık grubunda
sintigrafik bulguların klinik bulgularla kom-
bine değerlendirilmeleri ile algoritmler
oluşturulmuştur [1].
Yine 1990 yılında yapılan klinik pulmoner
emboli şüphesi olan 515 olguluk bir çalışmada
normal V/Q sintigrafisinin pulmoner emboliyi
ekarte edebileceği, pulmoner angiografi
yapılmasına gerek olmadığı bildirilmiştir. Aynı
çalışmada klinik pulmoner emboli şüpheli olan,
perfüzyon sintigrafileri normal hastaların anti
koagülan tedavi almadan çok iyi prognoza
sahip olduğu gözlenmiştir [6]. 1982 yılında
Kipper ve arkadaşlarının 68 hastada yaptıkları
çalışmanın sonuçları da benzer [7].
1993 yılında yapılan bir çalışmada pulmoner
embolinin optimal diagnostik değerlendiril-
mesinin pulmoner angiografiyi de içermesi
gerektiği bildirilmiştir. Yine aynı çalışmada
V/Q sintigrafisinin kullanılmasının pulmoner
angiografi yapılmasını % 40-50 oranında azalt-
tığı ve çok daha ucuza malolduğu bildirilmiştir
(Perfüzyon sintigrafisi 15, Ventilasyon sintigra-
fisi 288 ABD doları) [8].
İki milimetreden daha küçük çaplı emboliler
veya inkomplet oklüzyon yapan emboliler
perfüzyon sintigrafisi ile gösterilemeyebilir [9,
10]. Ya da yapılan çalışmalarda bilateral
inkomplet pulmoner arter stenozunun simetrik
akciğer perfüzyonu ve normal perfüzyon
sintigrafisi ile sonuçlanabileceği gösterilmiştir.
Eyer şeklindeki ana pulmoner arter akımını en-
gellemeyen emboliler de normal perfüzyon
sintigrafisi sonucu verecektir [11].
Son yıllarda pulmoner emboli tanısında V/Q
sintigrafisi verileri ile birlikte klinik skorla-
manın da kullanılması ve birlikte yorumlan-
ması önerilmektedir. Bu yaklaşımla tanısal
katkı oranı arttırıldığı gibi pulmoner angiografi
gibi invaziv ve pahalı girişimlerin yapılma
oranı da azaltılabilmektedir. Sintigrafide yük-
sek olasılık grubunda, klinik skorlama da
yüksek olasılıkla pulmoner emboliyi düşün-
dürüyorsa pulmoner emboli olasılığı % 95; orta
olasılık grubunda klinik şüphe yüksekse pul-
moner emboli olasılığı % 66, V/Q sintigrafi-
sinde düşük olasılık grubunda klinik şüphe
yüksek ise pulmoner emboli olasılığı % 40a
kadar çıkmaktadır [1].
Pulmoner emboli tanısında giderek klinik
yaklaşımın önemi daha fazla vurgulanmak-
tadır. 1990lı yıllarda pulmoner emboli klinik
şüphesi olduğunda hemen V/Q sintigrafisi
çekilip, sintigrafi skorlarına göre tanısal
algoritim belirlenirken, bu son yıllarda bu
değişikliğe uğramış ve ülkemiz için daha doğru
olan ve bizim yıllardır uyguladığımız bir
yönelim ve algoritim ortaya çıkmıştır.
Pulmoner emboli klinik bulgularla yüksek
olasılıkla düşünülüyorsa hemen tedaviye
başlanmalı ve mümkün olan en kısa sürede
V/Q sintigrafisi ve diğer tanısal işlemlerle tanı
gözden geçirilmeli ve tedavinin devam edip
etmemesi tartışılmalıdır (Şekil 5) [12].
Olgumuz pulmoner emboli tanısında klinik
kuşkunun ne denli önemli olduğunu vurgula-
maktadır. Östrogen alan, derin ven trombozu
olan ve akut başlangıçlı yan ağrısı, öksürük,
hemoptizisi olan, direk grafide periferik kama
tarzında lezyon izlenen olguda klinik olarak
pulmoner emboli olasılığı yüksektir. Ancak iki
kez yapılmış V/Q sintigrafileri, uygun teknikle
6 yönlü çekilmiş olmasına karşın normal
bulunmuştur. Bu olgu "Normal V/Q sintigrafi-
sinde pulmoner emboli dışlanmalıdır" klasik
bilgisinin yeniden gözden geçirilmesinin gerek-
li olduğunu vurgulamaktadır. Normal sintigra-
fiye rağmen pulmoner emboli olabileceği, kli-
nik şüphe yüksekse hastanın pulmoner emboli
olarak tedavi edilmesi gerektiği ya da pulmo-
ner angiografi yapılması gerektiğinin vurgulan-
ması için olgumuz iyi bir örnek niteliğindedir.