Discussion
Birincil göğüs duvarı tümörlerinin tüm birincil
tümörler arasında %1-1.5 oranında görüldüğü bildirilmektedir.[
1] Tüm solid tümörlerin % 0.03’ünü,
yumuşak doku tümörlerinin ise %3’ünü oluştururlar.[
3]
Fibromatozisler; desmoid fibroma, agresif fibromatozis
veya düşük dereceli malignite potansiyeline sahip
sarkom olarak da adlandırılabilirler. Düşük metastaz
yapma eğilimleri nedeni ile metastaz yapmayan fibrosarkom
olarak tanımlayan yayınlar da mevcuttur.[
4]
Klinik bulguları asemptomatik tablodan, ciltaltında
belirginleşen kitle, ağrı, ülser ve enfeksiyona kadar
değişen şekillerde karşımıza çıkabilmektedir. Desmoid
fibrom veya fibromatozisler köken aldıkları dokuya
göre fasiyal ve muskülo-aponevrotik olmak üzere başlıca iki gruba ayrılırlar. Fasiyal fibromatozisler
küçük boyuttadır ve yavaş büyür, derin dokulara
nadiren ilerler. Muskülo-aponevrotik olanlar ise hızlı
büyür, hırçın seyirlidir ve yerel yineleme oranı diğer
gruba göre daha fazladır. Gelişiminde etkili nedenler
arasında travma, geçirilmiş cerrahi, genetik faktörler,
hormonal bozukluklar ve Gardner sendromu gibi
etmenler bulunduğu düşünülse de hiçbiri henüz tam
aydınlatılamamıştır.[
3] Bu hastalığa özgü radyolojik
bulgu yoktur. Olguların büyük çoğunluğunda kemik
patolojileri tespit edilebilir. Bunlardan kortikal kalınlaşma,
patolojik kırık ve aşınma en sık görülenleridir.[
5]
Bizim olgumuzda da travmadan bir yıl sonra, daha
önce kırık olan sağ 7. ve 8. kaburga hizasındaki bölgede
şişlik ve ağrı oluştu, radyolojik olarak yaklaşık 10x8
cm boyutlarında yumuşak doku yoğunluğunda kitle ve
kemikte aşınma izlendi. Desmoid tümörler hayati yapılar
ve organlara basınç etkisi nedeni ile şekil bozukluğu,
yan etki ve ölüme yol açabilirler. Ayrıca nadiren de
olsa sinir ve damarsal yapıları da invaze edebildikleri
bilinmektedir. Bizim olgumuzda da akciğerin özek
dokusu invazyonu olmamakla birlikte kaburgalar arası
kas, damarsal yapılar ve sinir invazyonu bulunmakta
idi. Bu tümörler yerel agresif davranış tarzları ve yüksek
yerel yineleme oranları nedeni ile düşük dereceli
malign sarkomlar gibi değerlendirilmeli ve tedavi bu
yönde planlanmalıdır.[
3] Birincil göğüs duvarı tümörlerinde
yeniden yapılandırmaya engel olmayacak düzeyde
gerçekleştirilecek geniş çıkarma tedavi için en
önemli etken olarak gösterilmektedir.[
1] Geniş çıkarma
sonrası bu hastalarda beş yıllık sağkalımın %90-100
civarında olduğu bildirilmiştir.[
3] Ayrıca yerel eksizyon
sınırlarının en azından 4 cm olmasının gerektiği bildirilmiştir.
Çünkü bu hastalarda fasiyal plan boyunca
yayılım kolayca gerçekleşmektedir. Radyoterapinin etkinliği bu olgularda tartışılmakla birlikte,[
6] tek başına
cerrahi yerine, radyoterapinin de tedaviye eklenmesi,
önerilen yaklaşımdır.[
2]
Biz de özellikle mezenkimal göğüs duvarı yumuşak
veya kemik doku tümörlerinde bu yaklaşımın doğru
olacağını düşünmekteyiz.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.