Şekil 1: Rezeksiyon sonrası lezyon, kaburgalar arası aralığa oturmuş halde ve kapsül izlenmiyor.
Lipomlar ise, benign karakterli, çok sık görülen tümörlerdir. Yağ dokusu olan her yerde görülebilmek ile birlikte sıklıkla gövde ve boyunda cilt altı bölgelerinde izlenirler. Göğüs kafesi içerisinde yerleşim çok nadir görülür. Kendi içinde birçok tipte izlenebilmekle birlikte; klasik lipomlar en sık karşılaşılan tiptir. İnfiltratif anjiyolipom ise tüm vücutta yine çok nadir görülen bir alt gruptur. Bu durumda olgumuz hem göğüs kafesi içerisinde olması hem infiltratif anjiyolipom olması hem de semptomatik olması nedeni ile çok nadir rastlanacak bir olgu olarak değerlendirildi.
Lipomlar sıklıkla homojen matür yağ dokusundan oluşmakla birlikte; nadir olarak da homojen olmayan yapıda olabilirler ve kanamalı odaklar, nekroz, mezenkimal elementler ve hatta kıkırdak ya da kemik doku dahi içerebilirler.[1,2] İnfiltratif lipomlar ise kendi içinde intramusküler ve intermusküler olarak iki tipe ayrılırlar.[3] İntermusküler tipteki tümörler intermusküler fasya septasından köken alır iken; intramusküler tipte ise intermusküler liflerden köken alırlar. İnfiltratif özellikleri ve kas içi kökeni nedeni ile derin yerleşimlerde malign benign ayırıcı tanılarını yapmak patologlar için bile zordur.[4] Olgumuz intramusküler tipte bir anjiyolipom olgusu idi ve bu tipe uygun olarak çok zengin bir vasküler ağa sahip idi. Ameliyat sırasında ortaya çıkan yoğun kanama ancak ilgili kaburgalar arası arterlerin bağlanması ile durdurulabildi.
Bu tümörlerin tedavisi için rezeksiyonu önerilmektedir; zira kesin olmamak ile birlikte maligniteye (liposarkom) dönüşme riski vardır.[5,6] Yine semptomatik hastalarda özellikle ağrı kontrolü ancak böyle sağlanabilmektedir. Eğer tam rezeksiyon yapılmaz ise lokal nüks oranları yüksektir (%3-62).[7,8]
Sonuç olarak, son derece nadir görülen bir histopatolojik tanı konulan olgumuzu hem göğüs duvarı tümörlerinin ayırıcı tanısı olarak akılda kalması hem de tam rezeksiyon ile başarılı ve güvenli olarak tedavi edilebilmesi açısından sunmaya değer bulduk. Ameliyat sırasında ortaya çıkabilecek yoğun kanamaya dikkat edilmeli, cerrahi güvenlik ön planda tutulmalıdır.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Vade A, Jeske J. Infiltrating lipoma of the chest wall. Pediatr
Radiol 1993;23:469-70.
2) Kransdorf MJ, Jelinek JS, Moser RP Jr, Utz JA, Brower AC,
Hudson TM, et al. Soft-tissue masses: diagnosis using MR
imaging. AJR Am J Roentgenol 1989;153:541-7.
3) Kransdorf MJ, Moser RP Jr, Meis JM, Meyer CA. Fat-containing soft-tissue masses of the extremities.
Radiographics 1991;11:81-106.
4) Çalışaneller T, Özdemir Ö, Kıyıcı H, Karadeli E. Bir kronik
böbrek yetmezliği hastasında paravertebral apse ile komplike
olmuş parasipinal infiltratif lipom. Marmara Medical Journal
2009;22;150-4.
5) Sakurai H, Kaji M, Yamazaki K, Suemasu K. Intrathoracic
lipomas: their clinicopathological behaviors are
not as straightforward as expected. Ann Thorac Surg
2008;86:261-5.
6) Bennhoff DF, Wood JW. Infiltrating lipomata of the head
and neck. Laryngoscope 1978;88:839-48.
7) Kindblom LG, Angervall L, Stener B, Wickbom I.
Intermuscular and intramuscular lipomas and hibernomas. A
clinical, roentgenologic, histologic, and prognostic study of
46 cases. Cancer 1974;33:754-62.
8) Dionne GP, Seemayer TA. Infiltrating lipomas and
angiolipomas revisited. Cancer 1974;33:732-8.