Şekil 1: Sol hemitoraksta yoğun homojen yoğunluk artışı, mediastinal yapılarda sağa itilme.
Koroner arter bypass greft ameliyatı sırasında timus çevresinde veya internal mammaryan arter orijinine yakın bölgelerde lenfatik kanallar hasar görebilir. Timus lobları ayrılıp bağlanmadığı takdirde koterize edilen büyük peritimik veya intratimik lenfatiklerden ameliyat sonrası dönemde şilöz sızıntılar görülebilir.[4] Göğüs lenf kanalının üst göğüs bölgesinde daha derinde olması aynı zamanda subklaviyan venin anatomik pozisyonundan dolayı İTA çıkarılırken direkt hasarlanması nadir bir durumdur.[5] Ancak göğüs duvarının aşırı retraksiyonu veya İTA pedikülünün aşırı derecede traksiyonu sonucunda göğüs lenf kanalı veya ana dalları hasar görebilir. Brancaccio ve ark.[6] İTA proksimalini maksimum çıkarma sırasında lenfatik hasarın oluştuğunu bildirmişlerdir. Riquet ve ark.[5] ise İTA orijinini çaprazlayan sol ön lenf nodu zincirinin normalde jugulosubklaviyan venöz bileşkeyle bağlantı yapması gerekirken anatomik bir anomali olarak göğüs lenf kanalı arkına veya onun ana dallarına dökülmesi nedeniyle İTA çıkarılması sırasında bu zincirin yaralanması durumunda şilöz efüzyon geliştiğini bildirmişlerdir (Şekil 4). Falode ve ark.[7] KABG ve beraberinde atriyal septal defekt kapatılması sonrası gelişen şilotoraks olgusunu bu anatomik anomaliye bağlı olarak geliştiğini bildirmişlerdir.
Şilöz drenajın ortaya çıkması ile ameliyat arasında genellikle latent bir dönem vardır. Bu süre göğüs drenaj tüplerinin çekilmesinden önce olabileceği gibi hastanın taburcu edilmesinden günler sonra da ortaya çıkabilir. Şilotoraksı diğer plevral efüzyonlardan ayıracak radyolojik bulgu yoktur. Torasentez yapıldığında veya tüp torakostomi uygulandığında drenajın süt kıvamında olmasıyla şilotorakstan şüphelenilir. Tanı plevral mayi kolesterol/trigliserit oranının 1’in altında olması ve trigliserit değerinin 110 mg/dL’nin üzerinde olması ile konulur iken lipoprotein analizinde şilomikronların izlenmesi tanıyı kesinleştirir.[1,2] Göğüs lenf kanalında günlük 1.5-2.5 L’ye yakın şilöz dolaşım olmaktadır. Şilotoraksta ciddi protein ve vitamin kaybına bağlı önemli metabolik ve nütrisyonel defekt gelişir. Kalıcı şilöz kaçak nedeni ile protein, yağda çözünen vitaminler, lenfatik sistem hücreleri ve antikor kaybı gelişir. Neticede immün yetmezlik, koagülopati, malnütrisyon veya sepsis gelişebilir, hatta ölüm ile sonuçlanabilir. Tansiyon şilotoraks ise yaşamı tehdit edici bir durumdur ancak literatürde nadir görülmektedir.[1-3]
Şilotoraksın tedavisinde en önemli basamak beslenmenin ve sıvı elektrolit dengesinin düzenlenmesidir. Orta zincirli trigliserit içeren beslenme formülleri (direkt portal sistem içinde absorbe edildikleri için) veya total parenteral beslenme ile birlikte oral alımın tamamen kesilmesi ilk uygulanması gereken tedavidir. Konservatif bu tedavi yaklaşımıyla şilotoraks azalmazsa cerrahi tedavi gerekir. Şilotoraksın cerrahi tedavisinde transtorasik veya video destekli torakoskopik cerrahi ile göğüs lenf kanalının direkt bağlanması, fibrin yapıştırıcı uygulanması, plevraperitoneal şant, plörektomi, dekortikasyon, kimyasal plörodez gibi çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Etyolojisi tümör olan olgularda radyoterapi ve kemoterapi tercih edilebilir.[1-4] Ammori ve ark.[8] şilotorakslı hastalarda göğüs tüpünden 200-400 mL/8 saat ve 3-5 gün süren drenajlarda göğüs lenf kanalının ligasyonunu önermişlerdir. Somatostatin ve analoğu olan oktreotid son yıllarda özellikle neonatal ve infantil şilotoraks ile ameliyat sonrası şilotoraks tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır.[9,10]
Bizim olgumuzda hemitoraksı boşaltıcı girişim hemen uygulandı, şilotoraks tanısı konarak tedavisine başlandı. Oral alım tamamen kesilerek total parenteral beslenmeyle şilöz efüzyon kesildi.
Sonuç olarak, KABG ameliyatı sonrası geç dönem bir komplikasyon olan tansiyon şilotoraks nadir görülen ciddi bir acil durumdur. Bu durumda hemitoraks hemen drene edilmeli, hemodinami ve solunum rahatlatılmalıdır. Acil klinik durum düzeldikten sonra da konservatif şilotoraks tedavisi yapılmalıdır.
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması
aşamasında herhangi bir çıkar çakışması olmadığını
beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde
herhangi bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Şahin E, Çelik B, Nadir A, Kaptanoğlu M. Tansiyon
şilotoraks ile başvuran non-Hodgkin lenfoma olgusu. Turk
Gogus Kalp Dama 2011;19660-3.
2) Doerr CH, Miller DL, Ryu JH. Chylothorax. Semin Respir
Crit Care Med 2001;22:617-26.
3) McGrath EE, Blades Z, Anderson PB. Chylothorax: aetiology,
diagnosis and therapeutic options. Respir Med 2010;104:1-8.
4) Sarıgül A, Farsak B, İsbir S, Demircin M,
Paşaoğlu İ. Şilotoraks, koroner arter cerrahisinin nadir bir
komplikasyonu. T Klinik Kardiyoloji 1998;11;29-30.
5) Riquet M, Le Pimpec Barthes F, Souilamas R, Hidden G.
Thoracic duct tributaries from intrathoracic organs. Ann
Thorac Surg 2002;73:892-8.
6) Brancaccio G, Prifti E, Cricco AM, Totaro M, Antonazzo
A, Miraldi F. Chylothorax: a complication after internal
thoracic artery harvesting. Ital Heart J 2001;2:559-62.
7) Falode O, Hunt I, Young CP. Chylothorax after coronary
artery bypass surgery. J R Soc Med 2005;98:314-5.
8) Ammori JB, Pickens A, Chang AC, Orringer MB. Tension
chylothorax. Ann Thorac Surg 2006;82:729-30.