![]() | PTCA yapılan olgularda sonuçlar
DiscussionModern koroner bypass cerrahisinin gelişmesiyle koroner arter hastalarında operasyonu takiben semp- tomların gerilediği, yaşam süresinin uzadığı, yaşam kalitesinin iyileştiği ve kardiyak fonksiyonların daha iyi korunduğu yapılan birçok çalışmada gösterilmiş- tir.[1,3] Koroner bypass cerrahisinin başarısını etkile- yen en önemli faktörler safen ven grenlerinin daral- ması ve tıkanması ile altta yatan hastalığın nativ da- marlarda ve greftlerde ilerleme göstermesidir.[6,7] By- pass cerrahisi geçiren hastalarda semptomlar her yıl için %5 oranında artma gösterir.[8] Greftli veya greft- siz nativ arterlerinde lezyonu olanlar ile greftlerinde lezyon gelişen olgular olmak üzere 2 grup hasta var- dır. Safen ven greftlerinde gelişen aterosklerotik lez- yonlar nativ damar hastalığından daha tehlikeli olabi- lirler. Çünkü semptomatoloji vermeyebilirler ve tam tıkanma çok kere tanımlanamayabiIir.[14,15] Sonuçlar koroner bypass cerrahisini takiben semptomlu olan veya olmayan olguların sıkı takibini gündeme getir- mektedir. Operasyondan sonra angina pektoris ta- nımlayan, efor testinde (+)'lik saptanan hastalarda na- tiv arterde veya kullanılan greftlerde yeni bir lezyon olup olmadığı, eğer lezyon saptanmışsa uygun bir te- davi yönteminin tercih edilebilmesi için koroner anji- ografik tetkik yapılması gerekmektedir.[16] Hekimle- rin rutin koroner anjiografideki deneyimlerinin art- ması, katater ve anjio cîhazlarındaki teknolojik ge- lişmeler bypass greftlerinin kolaylıkla değerlen dirilmesine yol açmıştır. Kliniğimizde koroner bypass ameliyatı olduktan sonra semptomları nedeniyle baş vuran 49 olguya koroner anjiografik tetkik yapılmış tır. Koroner arter cerrahisinden sonra olgularımızda semptomların belirmesi 3-132 (ort 43) ay arasındaydı. Olgularımızdaki greft lezyonları ve nativ arterlerdeki lezyonlar ile semptomların belirme suresi arasında li teratürle uyum mevcuttu.[13] Koroner anjiografi ya- pılan semptomatik 49 olgunun 6'sının (%12.2) nativ damarlarında ve greftlerinde yeni bir lezyon mevcut değildi. Koroner anjiografinin sensitivitesi 43/49 (%88) idi. Koroner anjiografi yapılan koroner bypass' lı olgularımızda ortalama 43 ay sonra safen ven greft açıklığı %59.5, lima açıklığı ise %89 olarak saptan- mıştır. Sonuçlar literatür ile uyum göstermektedir. İnvaziv bir teknik olan koroner anjiografi bypass cer- rahisinden sonra semptomatik olan olgularda tedavi stratejisinin yeniden belirlenmesi açısından çok önemlidir. Reoperasyon 1. operasyona göre daha az etkili, riski ise anlamlı derecede fazladır.En iyi ellerde hastane mortalitesi ve miyokard infarktüsü oranı ilk operasyonun 3 katı kadardır.[17] Tekrar cerrahi teknik olarak zordur, yüksek mortalite ve morbidite ile be- raberdir. Koroner bypass cerrahisi geçirmiş sempto- matik olgularda reoperasyona göre uygulama kolay- lığı ve sonuçları açısından oldukça avantajlı görünen girişimsel yaklaşım alternativ bir tedavi yöntemidir. Nativ koroner arter, safen ven greft ve arteryel greft- lerdeki lezyonlara girişimsel tedavi planlanmasında çeşitli faktörler rol oynamakladır.[16,17,18] Nativ ve greft damarların orta ve distal anastomoz bölümün- deki fokal darlıklarda PTCA ile alınan sonuçlar yük- sek basarı ve düşük komplikasyon riski ile beraber- dir.[19] Biz de olgularımızdan 24'üne endikasyon sınır- ları içinde PTCA uyguladık. 19 nativ damardaki 23 lezyonda işlem öncesi %83.12 ± 8.77 olan darlık işlem sonrası %20.35 ± 5.57'ye, 14 safen ven greftindeki 20 lezyondaki darlık %85.35 ± 10.7'den % 13.95 ± 8.73'e gerilemiştir. Sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bu- lunmuştur (p<0.001) ACC/AHA'ya göre lezyonların çoğu tip A lezyonu idi (%66). İşlem başarısının yük- sekliği ve komplikasyon olmaması açısından sonuç- lar literatür ile uyumluydu.[19,20] PTCA yapılan lima gref tinin distal anastomoz yerindeki %8O darlık işlem sonrası %l0'a gerilemiştir. Arteryel greftlerdeki distal anaslomoz lezyonları girişimsel tedaviler için mü- kemmel bir hedef tir. [21-22] Olgularımızdan birinde nativ arterlerin proksima- lindeki eksantrik lezyon için direktional aterektomi işlemi tercih edilmiştir. Çıkarılan materyalin histo- patolojik olarak tanımlanması, komplikasyon olma- ması ve darlık yüzdesinin %90'dan %10'a gerilemesi ile işlem başarılı olarak tanımlanmıştır.[23] Olguları- mızdan 18'inde koroner anjio sonucu tıbbi tedavi ka- rarı alınmıştır. Bunların 17sinde LAD'ye lima kulla- nılmış yalnız bir olgu dışında tüm olgularımızda li- ma'lar açıktı. LAD'ye yapılan lima açık, sol ventrikül fonksiyonları azalmış veya normal miyokardiumun büyük bir kısmı greft ile beslenmiyorsa bu özellikleri taşıyan koroner bypass ameliyatı geçiren, nativ da- marlarında veya greftlerde lezyonu olan olgularda konservatif tedavi düşünülmelidir.[24] Liması tıkalı olan bir olgumuzda LAD, I. diagonal ve OM'e konan aorta-koroner safen ven greftinden beslendiği için ön duvar hareketlerinde azalma yoktu. Olgularımızın özellikleri literatür bilgileri [24] gözden geçirildiğinde tıbbi tedavi stratejisine uygun görülmekledir. Olgu- larımızdan 6'sında reoperasyon kararı alınmıştır. LAD'ye yapılan safen ven greft veya Lima'da ciddi bir problem, miyokardiumun büyük bir kısmının greft ile beslenmesi ve greflle diffüz olarak hastalık, nativ arterlerde yeni ciddi lezyonlar mevcut ise tek- nik olarak bilinen zorluklara, mortalite ve morbidite oranının yüksek olmasına rağmen reoperasyon düşü- nülmelidir.[25] Reopere olan 2 olgumuzda LAD'ye ya- pılan lima açık, onun dışında nativ KCA ve Cx'de ye ni lezyonlar gelişmişti. Yine olgularımızdan ikisinde LAD'ye yapılan limalar açık bulunmuş, RCA ve Cx'e yapılan safen ven greftleri tıkalı bulunmuştu. Reope re edilen bir olgumuzda LAD, I, diagonal ve OM'ye kullanılan .safen ven greftleri tıkalı, RCA'ya kullanılan ise açıktı. Erken devrede reopere edilen koroner by- pass ameliyatından iki ay sonra akut miyokard in- farktüsü geçiren olgumuzda lima'da cılız bir akım ile RCA ve OM'ye kullanılan safen ven greftleri tıkalı bu lunmuştur. Olgularımızın özellikleri literatürde ta nımlanan reoperasyon endikasyonlarıyla uyumluy- du. Koroner bypass ameliyatı geçiren semptomatik olgulara invaziv bir yöntem olan koroner anjiografik tetkik önerilmelidir. Koroner anjiografik tetkik sonucu yeni tedavi stralejisinin saptanmasında başlaya en az risk verecek, en etkili revaskülarizasyonu tercih etme leri klinisyen ve cerrahın ana amacı olmalıdır. |