T1-ağırlıklı spin-eko yönteminde morfolojik değişimler hakkında, gradient-eko yöntemi ile akım dinamiği değişimleri hakkında bilgi edi nilebilmektedir [2]. Gradient-cko uygulama larında, ulaşılan yüksek temporal rezolüsyon hızıyla, R-R süresi boyunca tüm bir kardiak siklusda meydana gelen değişimlerin sinematik olarak incelenmesi mümkündür. Sinematik olarak görüntülerin değerlendirildiği bu tür incelemeye sine MR görüntüleme adı verilir. Doppler ekokardiografi sonuçlarının referans olarak kullanıldığı bu çalışmada, sine manyetik rezonans görüntülemede mitral kapak yetmez- liğini (MY) derecelendirmede kullanılan para- metrelerin etkinliği araştırılmıştır.
Ekokardiografik olarak birinci dereceden rejürjitasyon saptanan bir olguda MRG' de belir- gin sinyal kaybı gözlenememiştir. Bir olguya ait MR görüntüler ise çekim sırasında hasta hare- ketine bağlı imajların artifaklı çıkması nede- niyle İnceleme dışı bırakılmıştır. Sinyal kay- bının toplam alanı ve uzunluğu ile kaybın gözlendiği toplam kesit sayısı 0.05 ve 0.001 arasında değişen 'p' değerleri ile gruplar arasın- daki farkı yansıtmada etkin bulunmuştur. Sin- yal kaybının sol atrium Ön-arka çapına oranı uzak gruplar arası farkı belirlemede etkin bu- lunmuşsa da peş peşe gelen gruplar arasındaki farkı belirlemede yetersiz kalmıştır (Tablo 1).
Çalışmamızda, sistolik sinyal kaybının sol atriuma gösterdiği uzanımın, Iezyonların ekokardiografide saptanan rejürjitasyon derece- sini yansıttığı saptandı. Tüm rejürjitasyonlar sistolde mitral kapaktan sol atriuma doğru uzanan siyah alanlar tarzında gözlendi. Renkli doppler uygulamalarında olduğu gibi en önemli sorunlardan biri kardiak siklus boyunca mitral kapak yetmezliğine bağlı jetlerin yön ve şekil değiştirmesi idi. Bununla beraber, düşük dereceli sinyal kayıpların çoğu, tepesi mitral kapak düzeyinde koniler tarzında gözlendi. Her hastanın ekokardiografik olarak belirlenmiş MY' si bulunması nedeniyle, çalışmamızda MRG' nin MY tanısındaki sensitivite ve spesifitesi belirlenemedi. Bu nedenle yanlış pozitif sonuç söz konusu olmadı, tek bir yanlış negatif sonuç elde edildi.
Wagner ve arkadaşları, sine MRG' nin, doppler ekokardiografi ile belirlenen MY' yi belirleme- deki doğruluk oranını 0.96 olarak bulmuşlardır [5]. MRG' nin mitral kapak yetmezliğini belirlemedeki sensitivite ve spesifitesi, Sechtem ve arkadaşları ile aurigemma ve arkadaşlarının yaptıkları iki ayrı çalışmada, % 90 ile % 100 arasında bildirilmiştir [6,7].
Ventriküllerin atım hacimleri arasındaki farka bağlı kapak yetmezlik derecesinin belirlenmesi yetmezliklerin değerlendirilmesinde diğer bir yöntemdir. Bu tür yanaşım, ventrikül kontur- larının yarı otomatik olarak belirlenmesine dayanan, hacim ölçüm programlan ile MR cihazlarında da gerçekleştirilebilmektedir. Bununla beraber bu tür uygulamada hastanın sadece tek bir kapak hastalığı olması gerekmek- tedir. Çalışmamızda, sadece dört hastada, mitral kapak yetmezliği tek lezyon olduğun- dan, ventriküllerin atım hacimleri arasındaki farka dayanan parametrik incelemenin etkinliği araştırılamamıştır.
MR teknolojisinde meydana gelen yeni değişimler, hızı kodlanmış faz kontrastlı MR görüntüleme tekniğiyle rejürjitan akım jetlerin kuantifiye edilmesini mümkün kılmaktadır. Bu teknikte jetteki hız dağılımının kuantifikasyo- nu, MR ve renk dopplerden elde edilen kantitatif verilerin karşılaştırılmasına izin verecek nitelikte bulunmuştur [8-10].
Bununla beraber, bir çok kardiak uygulamada olduğu gibi sine MR görüntülemede de teknik ve fizyolojik faktörlerden kaynaklanan bazı sınırlamalar mevcuttur. Ölçülen sinyal kaybı nın alanı; görüntüleme anındaki sol ventrikül basıncı, kesit düzleminde kompleks kapak hareketi, orifis genişliği, odacık genişliği ve kompliyansı gibi birçok fizyolojik faktörden etkilenmektedir [11-13]. MR cihazındaki gradientlerin gücü, sekans parametreleri, tem poral rezolüsyon, pencere genişliği ve düzeyi gibi kısmen cihaz ve kullanıcı bağımlı olan faktörlerde meydana gelen akım değişimlerini belirlemede teknik sınırlamalara yol açmak tadır [13].
Sonuç olarak, mitral kapak yetmezliğinde gözlenen rejürjitasyonların, sine manyetik rezo- nans görüntüleme ile incelenmesi mümkündür. Serimizde, mitral yetmezliğin derecelendirilme- si yönünden incelenen parametreler içerisinde, sinyal kaybı uzunluk ölçümünün en az zaman alan uygulama olduğu gözlenmiştir. Bununla beraber, çalışmamızda, yukarıda belirtilen teknik ve fizyolojik faktörler nedeniyle gerek sinyal kaybı uzunluğu gerekse diğer parametreler için belirgin bir eşik değerin belirlenmesi mümkün olmamıştır.