Tablo 1: İleri evre kalp yetersizliği bulguları
ACC/AHA 2013 kılavuzu,[1] “ ileri evre KY” o larak tanımladığı evre D hastaları; maksimal medikal tedaviye rağmen, istirahatte belirgin semptomları olan (ör. tekrarlayan yatışları olan veya özel müdahaleler olmaksızın eve güvenle gönderilemeyen) hastalar şeklinde ifade etmektedir. Bu hastalara uygulanan palyatif tedavi ve destek tedavisinin, yaşam kalitesini artırdığı ve bu nedenle uygulanması gerektiği kılavuzlarda bildirilmiştir. Ülkemizde özellikle bu alanda büyük bir boşluk bulunmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) kaynaklı veri setlerinde 45 yaş üstü bireylerde, evre D hastaların genel toplumdaki sıklığının %0.2 ve beş yıllık yaşam beklentisinin %20 olduğu bildirilmiştir.[3] Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı ADHERE kayıt çalışmasında, evre D hastaların, diğer KY hastaları arasındaki sıklığı %5 civarında bildirilmiştir.[4] Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC) kılavuzunun tanımına uygun olarak NYHA evre IV ağırlıklı düşük ejeksiyon fraksiyonlu kalp yetersizliği (DEF-KY) hastalarının bulunduğu kohortları alacak olursak, ülkemizde %4.5-10 arasında sıklık oranlarına ulaşmak mümkündür (TREAT-HF 2013-1024 kohortu, n=940, REALITY-HF kohortu, n=1250, yayımlanmamış veri). AHA/ACC tanımı olarak alınırsa, ileri evre KY için ülkemizde sağlıklı veri bulmak mümkün gözükmemektedir.
İleri evre KY hastalarının tamamı; ultrafiltrasyon, sürekli ya da aralıklı inotrop infüzyonu, MDC, kalp nakli, deneysel tedavi seçenekleri ve palyatif tedavi seçeneklerinden bir ya da birden fazlasına adaydır.[1] Burada önemli olan doğru aday için uygun seçimin yapılmasıdır.
Metra ve ark.[5] tarafından 2007 yılında yayımlanmış olan uzlaşı raporunda, tüm ileri evre hastaların, tolere edebildikleri maksimum dozda efektif tıbbi tedavi almaları gerektiği bildirilmiştir. İleri evre KY hastaları da kardiyak resenkronizasyon tedavisinden beklenen faydayı görürler (yaşam beklentisi >1 yıl, ambulatuar).[5] Ancak, ileri evre KY hastalarında ölüm nedeninin daha ziyade pompa yetersizliği olmasından dolayı implante edilebilen kardiyoverter defibrilatör (ICD) tedavisinden beklenen faydanın daha az olabileceğine dair az da olsa kanıtlar bulunmaktadır.[6] Son dönem KY hastalarında ICD’nin kapatılması dahi düşünülebilir.[5] Kısa süreli inotrop tedavisi, kesin tedavi uygulanana dek ya da kötüleşmeye neden olan etken ortadan kalkana dek kılavuzlarda önerilen bir tedavi şeklidir.[1] Bu gibi durumlarda kısa süreli inotrop tedavisi hayati organ perfüzyonunun idamesini sağlar. Mekanik destek cihazları ya da nakil adayı hastalarda, köprüleme amacıyla uzun süreli inotrop tedavisi de düşünülebilir.[1] Palyatif bakım, tüm ileri evre KY hastaları içerisinde, “son dönem KY” noktasında bulunan hastalarda, hasta ve yakınları ile tartışılması gereken bir seçenektir. Örneğin bu hastalarda, klinik açıdan iyileşme sağlaması beklenmeyen ICD tedavisi ya da entübasyonun uygulanmaması konusu hasta ve yakınları ile tartışılmalı, psikolojik destek sağlanmalıdır.[7] Tüm kılavuzlar, ileri tedavi seçenekleri için verilecek kararın “kalp ekibi” tarafından verilmesi yönünde görüş birliği içindedir.[1,2]
İLERİ EVRE KALP YETERSİZLİĞİ HASTASININ TANINMASI: KİMLERİ SEVK EDELİM?
İleri evre KY hastasının tanınması uygun hastaların
özel tedavi seçeneklerine yönlendirilmesi açısından
önem arz etmektedir. Son yıllarda donör (verici)
kısıtlılığı nedeniyle, ileri evre KY gelişen hastalarda
MDC önem kazanmış ve kalp nakline alternatif bir
tedavi seçeneği haline gelmiştir. İleri evre KY hastaları
arasından MDC adaylarını seçmede, NYHA fonksiyonel
sınıflaması öznel ve yetersizdir. New York Kalp
Cemiyeti evre IV hastalar (kalp yetersizliği belirtileri
gelişmeden herhangi bir fizik aktivite yapamayan
ya da istirahatte bile belirtileri olan hastalar) verilen
tedavilerle, su ve tuz kısıtlaması gibi alınan önlemlerle
evre III hatta II hastalar haline gelebilir. New York Kalp
Cemiyeti evre IV hastalar tam istirahatte evde ilaçlarını
alıyor olabilir ya da tam tersine kılavuzlarda önerilen
optimal tedaviye rağmen inotrop tedaviye bağımlı ve
hastanede yatıyor, hatta kardiyojenik şok tablosunda
olabilirler. Dolayısıyla NYHA fonksiyonel sınıf evre IV
kabul edilen hastalar, ACC/AHA sınıflamasında evre C
ya da D gruplarına denk gelebilir, bir yıllık mortalitesi
%22 ile %76 arasında değişen çok geniş ve heterojen
bir hasta grubunu içerebilir.[8] Hastalığın ilerlemesinin
ve kılavuzlarda önerilen farmakolojik olan ve olmayan
tedavilere dirençli hale gelmesinin saptanması buradaki
en önemli husustur.
Hangi hastalar tedaviye dirençli kabul
edilmelidir?
ACC/AHA sınıflamasına göre evre D olarak nitelendirilen
hastalar da çok heterojen bir gruptur.[1] Bu gruptaki
hastalar her ne kadar son dönem, ileri evre ya da
refrakter KY terimleri ile ifade edilse de yine de burada
en önemli nokta hastalığın tedaviye dirençli hale geldiğinin
ve kaçınılmaz ilerleyici bir faza girdiğinin saptanmasıdır.
Öncelikle hastanın durumunu kötüleştiren, tedavi ile geri döndürülebilecek bir durumun araya girip
girmediği mutlaka araştırılmalıdır (Tablo 2). Hastaların
klinik durumunu, araya giren nedene yönelik tedavilerle
kararlı hale getirmek mümkün olabilir. Özellikle tanısı
yeni konulan hastaların doğru tanı ve ilk tedavi ile
önemli ölçüde toparlaması ve iyileşmesi olasıdır.
Tablo 2: İleri evre kalp yetersizliği kararı vermeden önce araştırılması gereken durumlar
Avrupa Kardiyoloji Derneği KY kılavuzu Tablo 1’de yer alan koşullar araştırıldıktan sonra ileri evre KY kararı vermek için Tablo 3’teki koşulların aranmasını önermektedir.[2] Tablo 3’te belirtilen koşullar sadece hasta değerlendirildiği anda hastada ileri evre KY olduğunu tanımlamaktadır. Böyle bir tablonun kararlı seyretmesi pratik olarak mümkün değildir. Araya giren küçük olaylarla bile hastalar kötüleşir ya da hastalığın doğal seyrinde ilerleme olur. İleri evre KY’nin tedaviye dirençli hale geldiğini saptamak için hastaların klinik bulgular açısından yakın takip edilmesi ve Tablo 3’te belirtilen durumların dikkate alınması önerilmektedir.[1] Böyle hastaların üçüncü basamak sağlık hizmeti veren, kalp nakli ve mekanik destek cihazları uygulayabilen kurumlara yönlendirilmesi gereklidir.
Tablo 3: İleri evre kalp yetersizliği tanımı için gereken koşullar
INTERMACS (The Interagency Registry for Mechanically Assisted Circulatory Support), 2006 yılından bu yana, Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (U.S. Food and Drug Administration; FDA) onaylı MDC için hasta seçimi ve yönetimini iyileştirmek amacıyla prospektif olarak veri toplamak ve paylaşmaya yönelik oluşturulan bir kayıt sistemidir. INTERMACS verileri ışığında MDC’ye aday olan hastaları daha iyi tanımlamak ve seçebilmek için ileri evre KY yedi alt gruba ayrılmıştır:[1]
INTERMACS kalp yetersizliği profilleri
1. Kritik kardiyojenik şoktaki hastalar (Crash and
burn): Yaşamı tehdit eden hipotansiyon, hızla
artırılan inotrop ve vazopressör desteği ile birlikte
derinleşen asidoz ve artan laktat düzeyleri
ile doğrulanan organ perfüzyonunda kritik azalma
olması.
2. İlerleyici kötüleşme gösteren hastalar (Sliding fast): İnotrop desteğe bağımlı halde iken beslenme, böbrek fonksiyonları, sıvı tutulumu ya da diğer genel durum bulgularında kötüleşme belirtilerinin olması. Aritmi, iskemi ya da başka intolerans nedenlerinden dolayı inotrop ajanlara devam edilemeyen ve dirençli sıvı yükü devam eden ve belki de perfüzyon bozukluğu görülen hastalar da bu gruptadır.
3. İnotroplara bağımlı ama stabil olan hastalar (Stabil fakat bağımlı): Orta-yüksek doz intravenöz inotrop tedavi altında ya da pek çok denemeye rağmen geçici destek cihazından ayrılamayan (hipotansiyon, belirtilerde kötüleşme, renal perfüzyonda bozulma nedeniyle) ama MDC ile klinik olarak stabil hale gelmiş hastalar.
4. Evde oral tedavi ile istirahat semptomları olan hastalar (frequent flyer): Evde oral tedavi alan ama sık sık istirahatte ya da ev içi hafif aktivitelerle (giyinme, banyo gibi) konjesyon bulguları gelişen hastalar. Ortopne, hafif ev içi aktivitelerle nefes darlığı, gastrointestinal yakınmalar (karın ağrısı, bulantı, iştahsızlık), hareketleri nefes almayı kısıtlayıcı asit ya da ciddi alt ekstremite ödemi olabilir.
5. Egzersiz intoleransı olan hastalar (house bound): İstirahatte rahat fakat herhangi bir aktiviteyi yapamayan ev içinde yaşamını sürdürebilen hastalar.
6. Kısıtlı egzersiz yapabilen hastalar (walking wounded): Sıvı yüklenmesi olmadan i stirahatte rahat ve bazı aktiviteleri yapabilen hastalar. Günlük yaşam aktivitelerinde ve ev dışı hafif aktivitelerde rahat (arkadaş ziyaretleri, restorana gitme gibi) fakat daha fazla aktivite ile kısa sürede yorgunluk hissi gelişen hastalar.
7. İleri NYHA evre III hastalar: Daha önce dekompansasyon atakları geçirmiş olmasına rağmen klinik olarak stabil makul aktivite düzeyini yapabilen hastalar. Genellikle bu hastalar bir bloktan daha fazla yürüyebilirler. Son bir ay içerisinde hastaneye yatış ya da intravenöz diüretik gerektiren herhangi bir dekompansasyon hastayı altıncı kategori hastası haline getirir.
Görüldüğü gibi INTERMACS 7 profili; NYHA sınıf IIIa ve evre C hastaları, 6 profili; sınıf IIIb ve evre C hastaları, 1-5 profilleri ise; sınıf IV ve evre C-D hastaları kapsamaktadır. INTERMACS profili klinik sonuçları etkilemektedir. Hasta profili ağırlaştıkça sağkalım süresi kısalmaktadır. INTERMACS 1 ve 2 profili MDC uygulaması için çok geç kalınmış olarak kabul edilmektedir, 3-6 profilindeki hastalarda ise tıbbi tedaviden daha iyi sonuçlar sağlanabildiği gözlenmektedir. Bu konuda yürütülen prospektif çalışmaların, ambulatuar KY hastalarından MDC adaylarını seçme konusuna ışık tutacağı düşünülmektedir. Böylelikle MDC’ye aday hasta havuzu günden güne genişlerken bu tedavinin hastalara gereğinden önce sunulması riskleri ve maliyeti artırabileceğinden dikkatli olunmalıdır. Öte yandan nakilden sonraki sağkalıma benzer veya daha iyi sağkalım profili sağlayabilmek için çok da geç kalınmamalıdır. Mevcut kanıtlar ışığında sol ventrikül EF’si %25’in, zirve oksijen tüketimi 12 mL/kg/dk’nın altına düşmüş olan hastalarda sağ ventrikül yetersizliği, çoklu organ hasarı gelişmeden ve hastalar sürekli inotrop desteğe bağımlı hale gelmeden önce tercihen MDC’ye geçilmesi ortak görüş haline gelmiştir. Bu hastalarda KY belirtilerini, tekrarlayan hastaneye yatışlarını ve nakil beklerken ölüm riskini azaltmak için MDC takılması kuvvetli endikedir.[2] Nakile uygun olmayan fakat bir yıldan uzun yaşam beklentisi olan hastalarda ise KY’ye bağlı belirtileri, tekrarlayan hastaneye yatışlarını ve erken ölüm riskini azaltmak için MDC takılması düşünülebilir.[2] Hastaların INTERMACS 6 kategorisinden itibaren organ işlev bozukluğu bakımından yakın takip edilmesi ve uç organ (özellikle karaciğer ve böbrek) işlev bozukluğu gelişmeye başladığında, nakil ya da MDC yönünden değerlendirilmesi kabul edilen görüştür. Çünkü geç kalınmasının sağkalıma önemli derecede olumsuz etkisi söz konusudur.[9]
NE ZAMAN KALP NAKLİ, NE ZAMAN MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ? PARADİGMA NEREYE GİDİYOR?
Kalp nakli ileri evre KY tedavisinde geleneksel
altın standarttır, ancak verici kalp azlığı, kontrendikasyonlar
ve risk faktörleri nedeniyle hastaların yalnızca
küçük bir bölümü bu tedaviye ulaşabilmektedir.[10] Verici havuzunu, daha yaşlı vericileri de nakil için kabul
ederek kısmen artırmak mümkündür. Vericilerin ortalama
yaşı önceleri 20’li yaşlar civarında iken, günümüzde
iki kat artarak 40’lı yaşlara ulaşmıştır. Daha yaşlı vericileri
kabul etmek, verici yaşı ile doğrudan ilişkili olan
kalp nakli sonrası bir ve beş yıllık sağkalım oranlarını
azaltabilir.[11] Diğer yandan nakil adaylarının listede
ortalama bekleme süreleri iki yılın üstündedir. Listede
bekleyen hastaların yıllık mortalite oranı %10 civarındadır.
Yine yıllık %10-15 civarında hasta, listede beklerken
kalp nakline uygunluk kriterlerinin dışına çıktığı
için listeden çıkmaktadır.[12] Organ bulamama sorunu,
kalp naklinden elde edilen klinik faydayı neredeyse
tamamen ortadan kaldıracak boyuttadır. Ülkemiz için
durum daha da vahimdir, 2014 yılı için ulusal koordinasyon
sistemine kayıtlı 600 civarında aday kalp nakli
beklerken yapılan nakil sayısı 75’dir (nakil bekleyenlerin
ancak %15’i). Kalp nakli sonrası bir ve beş yıllık
yaşam oranları %81 ve %69, medyan yaşam süresi ise
11 yıl olmuştur (www.ishlt.org/registries).
Öte yandan, sol ventrikül MDC bu durumda oldukça geçerli bir alternatiftir. Avrupa kardiyoloji derneği 2012 kılavuzunda MDC tedavisini hem nakil beklerken durumu bozulan hastalar için kalp nakline köprüleme olarak hem de akut ve kronik KY gelişen hastalarda onaylamaktadır.[2] Devamlı akım sağlayan MDC’nin hem prognoz hem de yaşam kalitesine etkisi göz önüne alınarak kalp nakli yapılamayacak hastalarda hedef/sonlanım tedavisi (Destination therapy) amaçlı kullanımı özellikle son yıllarda ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmaktadır. İleri evre KY ile gelen potansiyel kalp nakil adaylarının en uygun şekilde yönlendirilmesi, çok az olan kalp vericilerinin ziyan edilmeden kullanımını sağlayacaktır. Diğer yandan MDC çok etkili, ancak pahalı ve vücuttan çıkan enerji kablosu ve hassas ayar gerektiren antikoagülasyon tedavisi nedeniyle nispeten karmaşık, fakat hastanın günlük yaşamına ve yaşam kalitesine önemli etkisi olan ciddi bir alternatiftir.
MEKANİK DESTEK CİHAZLARI İÇİN GÜNCEL ENDİKASYONLAR
Avrupa kardiyoloji derneği’nin 2012 kılavuzundaki
MDC implantasyon endikasyonları Tablo 4’te belirtilmiştir.[2] Elbette buradaki parametreler karar verme
sürecinde yol göstermek amaçlıdır ve sol ventrikül
MDC’si için kesin karar multidisipliner uzman ekip
tarafından verilmelidir. Yine bu ekibin kararıyla kalp
nakli bekleme listesinde olup da yukarıdaki kriterleri
taşıyan hastalarda da kalp nakline köprüleme (bridge to
transplantation; BTT) amacıyla MDC düşünülebilir.[2]
Bu aşamada hastanın klinik durumu daha fazla bozulmadan,
takip eden kardiyoloji uzmanı tarafından, kalp nakli veya MDC’ye yönlendirilmesi önem arz etmektedir.
Aksi durumda cerrahi risk daha da artacaktır.
Hastanın gecikmeksizin doğru zamanda bu tedavileri
yapabilecek merkezlere yönlendirilmesi, iyi sonuçların
alınabilmesi için çok önemli bir aşamadır. Çeşitli
nedenlerle kalp nakli yapılamayacak ancak KY semptomları
giderilirse yaşam kalitesi ve süresi artacak hastalara
da, hasta uyumu ve aile desteği yeterli ise MDC,
hedef/sonlanım tedavisi amaçlı olarak düşünülebilir.[2]
Ülkemizde 2011 yılından beri her iki endikasyon için de
MDC mümkündür ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)
tarafından geri ödemesi vardır. Aslında yılda yalnızca
70-80 kalp nakli yapılabilen ülkemiz şartlarında kalp
nakline köprüleme ve hedef/sonlanım tedavileri arasındaki
ayırım çok da anlamlı olamamaktadır. Ülkemiz
şartlarında bu iki MDC kullanım şeklini “uzun süreli
destek” olarak tek isimde toplamak mümkündür. Çünkü
köprüleme amaçlı MDC sağlanan hastaların ancak %10-
15’ine kalp nakli yapılabilmektedir. Dünya genelinde
de bu hastalara kalp nakli, ancak cihazda önemli bir
komplikasyon yaşanırsa gündeme gelmektedir.
Tablo 5’de sıralanan unsurlardan başka, 65 yaş üzerinde mortalitede önemli artış olduğundan bu yaş grubu da görece kontrendikasyon oluşturmaktadır. Kaşeksi ve malnutrisyon da ameliyat sonrası komplikasyon riskini artırdığından durum implantasyon öncesinde düzeltilemiyorsa görece kontrendikasyon kabul edilebilir. Mekanik destek cihaz kontrendikasyonları olarak daha önce sayılan düşük vücut yüzey alanı, tamamen perikardiyal boşluğa yerleştirilen üçüncü jenerasyon merkezkaç (centrifugal) MDC’nin kullanıma girmesiyle artık belli kilonun üstündeki çocuk hastalarda bile bir kontrendikasyon olmaktan çıkmıştır. Aort kapağında kaçak olması önemli bir kontrendikasyondur, ancak bu hastalara MDC takılırken biyolojik kapakla aort kapak replasmanı da yapılır ise bu engel aşılmış olur. Primer sağ ventrikül yetmezliği, restriktif kardiyomiyopati, koagülopati (MDC takılması antikoagülan kullanmayı gerektirir), sosyokültürel konular (MDC ile yaşamayı yürütemeyecek kişiler) ve hemodiyaliz kontrendikasyonları oluşturur. Sol ventrikül yetersizliği olan tüm hastalarda az ya da çok sağ ventrikül disfonksiyonu da vardır. Bu hastaların çoğunda sol ventriküle yerleştirilen MDC sonrası sağ ventrikül işlevleri de düzelir ancak %20 kadar hastada tersine ileri sağ ventrikül yetersizliği gelişebilir. Sağ ventrikül yetersizliği gelişebilecek hastaları önceden belirlemek kolay değildir ancak riskli hastalar; sağ boşlukları ileri derecede dilate olmuş, yüksek doz diüretiklere rağmen konjesyonu devam eden, yüksek sağ atriyal basınçlı ve karaciğer fonksiyonları bozuk, ekokardiyografi (EKO)’de TAPSE’si (trikuspid annular plane systolic excursion) azalmış olanlardır.
Tablo 5: Hangi hastalar sol ventrikül mekanik destek cihazları için uygun değildir?[13]
Akılda tutulması gereken bir diğer konu MDC tedavisinin yüksek maliyetidir. Yalnızca cihazın fiyatı ülkemizde 200.000 TL kadardır. Birçok batı ülkesi bu cihazların kullanımını çeşitli şekillerde sınırlamaktadır. Ülkemizdeki kurallar bu açıdan diğer birçok ülkeye göre daha serbesttir. Bu durum hastalarımıza büyük avantaj sağlamakla beraber, kamu kaynaklarının akılcı kullanımı açısından, gerçekten ve uzun süreli fayda görecek hastaları seçmek hususunda, bizlere önemli sorumluluk da yüklemektedir.
Tüm gayretlere rağmen organ bağışının bütün dünyada ve ülkemizde çok yetersiz kaldığı da göz önüne alındığında bir paradigma kaymasının yaşandığı açıktır. Mekanik destek cihazı kullanımının önümüzdeki yıllarda katlanarak artacağı ve -yukarıda sözü edilen sorunların hiç olmazsa bir kısmı çözülür ise- kalp nakline alternatif bir tedavi haline geleceği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan sayısı son derece az olan kalplerin de, MDC kullanımı mümkün olmayan ve kalp nakli sonrası uzun ve kaliteli yaşam beklentisi daha çok olan genç hastalar için ayrılması en akılcı yaklaşım olarak gözükmektedir.
MEKANİK DOLAŞIM DESTEĞİ İÇİN
HALİH AZIRDAKİ DURUM VE YAKIN
GELECEK PERSPEKTİFİ
Ülkemizde son yıllarda kalp nakli uygulamalarındaki
olumlu gelişmelere karşın, organ bağışındaki
yetersizliğe bağlı olarak, verici sayısı mevcut
KY hastalarının ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktır.
Bu nedenle uygun organ bulununcaya kadar hastaları
yaşatabilmek amacıyla ileri teknoloji ürünü
MDC’ler kullanıma girmiştir.[14] Bu sistemler herhangi
bir nedenle kalp nakline uygun olmayan hastalarda kalıcı tedavi amacıyla da kullanılmaya başlanmıştır.
Ülkemizde özellikle son yıllarda sağlık sisteminin
yeniden yapılanmasıyla birlikte ileri evre KY hastalarının
bu sistemlerden faydalanma şansları artmış ve kalp
yetersizliği cerrahisinin dinamikleri değişmiştir.[15]
Bu cihazlar yardımıyla kalp nakli bekleyen hastaların
bozulmuş organ fonksiyonları düzelmekte, egzersiz
performansları, yaşam kaliteleri ve sağkalım oranları
anlamlı olarak artmaktadır. Bu cihazlar ile hastanede
yatış süreleri belirgin olarak azalmakta ve hastalar
belli oranda günlük yaşamlarına geri dönebilmektedirler.
Mekanik dolaşım desteği amacıyla kullanılan
sistemler destek sağladıkları ventriküle göre; univentriküler
destek sağlayan, biventriküler destek sağlayan,
total yapay kalp olarak, destek sürelerine göre kısa ve
uzun dönem destek cihazları olarak, vücuda yerleştirildikleri
yere göre “vücut içi yerleşimli/intrakorporeal
cihazlar”, “vücut dışı yerleşimli/ekstrakorporeal cihazlar”,
“vücut yanı yerleşimli/parakorporeal cihazlar”
olarak, sağladıkları akım tipine göre aksiyel akım,
sentrifugal akım veya pulsatil akım sağlayan cihazlar
olarak sınıflandırılmaktadır.
Dünyanın önde gelen iki kardiyoloji derneği kalp yetersizliği kılavuzlarını 2012 ve 2013 yıllarında art arda güncellenmişlerdir. Avrupa Kardiyoloji Derneği kılavuzunda “Karara köprü - Bridge to decision”, “Adaylığa köprü - Bridge to candidacy”, “kalp nakline köprü - Bridge to heart transplantation”, “İyileşmeye köprü - Bridge to recovery” ve “Hedef/sonlanım terapisi” şeklinde MDC’nin değişik amaçlarla kullanımları tanımlanmıştır.[2] Çok değil dört yıl öncesinde, aynı derneğin kılavuzunda kalp nakline köprü amaçlı MDC için öneri düzeyi sınıf IIa, kanıt düzeyi C iken, hedef/sonlanım terapisi öneri düzeyi sınıf IIb, kanıt düzeyi C idi.[16] 2009 yılında yayımlanan Amerikan Kalp Derneği’nin Kalp Yetmezliği Tanı ve Tedavi Kılavuzu’nda, tıbbi tedavi altında bir yıllık mortalitesi %50’nin üzerinde olan olgularda sadece hedef/sonlanım terapisi olarak önerilen MDC, 2013 yılı kılavuzunda hem kısa hem de uzun süreli kullanım için öneri düzeyi sınıf IIa, kanıt düzeyi B olarak tavsiye edilmektedir.[17,18] Halbuki 2005 ve 2009 yıllarında yayınlanan kılavuzlarda MDC ile ilgili öneriler değişmemiş idi. İntrakorporal aksiyel akım sağlayan Heartmate II’nin (Thoratec Inc., Pleasanton, CA, USA) 2008 yılında kalp nakline köprü, 2010 yılında da hedef/sonlanım terapisi amacıyla kullanımında FDA onayı alması ve yine 2010’da intrakorporal sentrifugal akım sağlayan Heartware HVAD (HeartWare, Inc, Framingham, MA, USA) ile ilgili ilk sonuçların elde edilmesinden sonra KY hastalarının yönetiminde yeni bir döneme girilmiştir.[19,20] Bu gelişmeler 2008 ile 2013 yılları arasında kılavuzlardaki bu büyük değişimin ana nedenleridir.
PRATİKTE EN SIK KULLANILAN
MEKANİK DESTEK CİHAZLARI
Kısa süreli MDC
Ekstrakorporeal membran oksijenasyon (ECMO)
Desteği: “Vücut Dışı Yaşam Desteği/Extracorporeal
Life Support” olarak da tanımlanır. Akut ve geri dönüşümlü
kalp veya kalp-akciğer hasarında bu organların
fonksiyonlarını devralarak yine bu organların düzelmesini
sağlar. Akut miyokard enfarktüsü komplikasyonları,
dekompanse kronik KY, postkardiyotomi KY,
kalp veya akciğer nakli sonrasında gelişen birincil greft
yetersizliği, sol ventrikül MDC sonrası gelişen sağ ventrikül
yetersizliği, kardiyopulmoner arrest, peripartum
kardiyomiyopati, fulminan miyokardit, dirençli ventriküler
aritmiler, ağır miyokardiyal depresyona yol açan
ilaç toksikasyonları gibi akut gelişen durumlarda her
yaş ve boyuttaki hastada kullanılabilecek basit, güvenilir,
görece ucuz ve etkili bir uygulamadır. Sadece akciğer
desteği (Venovenöz, VV-ECMO) ya da kalp-akciğer
desteği (venoarteriyel, VA-ECMO veya veno-arteriyelvenöz,
VAV-ECMO) yapılabilir. Kanülasyon tercihi
santral veya periferik damarlardan yapılabilmektedir.
Sistemler genellikle 14 günlük destek için © onayı almışlardır.
Geçici destek daha uzun süreler gerektiriyor ise
destek sisteminin değiştirilmesi mümkündür.
Thoratec® CentriMag®: Sürekli sentrifugal akım sağlayan kısa süreli MDC’dir (Thoratec Corporation, Pleasanton, CA). Ekstrakorporal yerleşimli manyetik olarak hareket eden pervane şeklindeki “impeller” dakikada ortalama 3400 devir ile dönerek 10 litreye yakın debi sağlar. Sürtünmesiz çalışma sistemi sayesinde trombüs/hemoliz riski çok azdır. İyileşmeye veya kalp nakline köprü amacıyla biventriküler destek sağlayabilir.
TandemHeart PTVA ®: Sürekli sentrifugal akım sağlayan kısa süreli MDC’dir (Cardiac Assist Inc., Pittsburgh, PA). Perkütan olarak femoral venden ilerletilerek septum yoluyla sol atriyuma yerleştirilen kanül ile alınan kan femoral arter yoluyla arteriyel dolaşıma verilerek dakikada 5-8 litre destek sağlar. Hemodinamik destek amacıyla yüksek riskli perkütan girişimler sırasında kullanılmıştır. Kısa süreli destek için tasarlandığı için iyileşmeye köprüleme, uzun süreli MDC’lere köprüleme veya postkardiyotomi yetmezlik durumlarında da kullanılmaktadır. İki haftaya yakın süre destek sağlayabilir. Hastanın mobilizasyonuna imkan veren bir tasarımı vardır.
Uzun Süreli MDC: Heartware HVA D: Sentrifugal sürekli akım sağlayan, perikard içine yerleştirilebilir küçük ölçülere sahip (yaklaşık 5 cm çap, 145 gr ağırlık) üçüncü jenerasyon intrakorporeal bir pompadır (HeartWare, Inc., Framingham, MA, USA). Kardiyopulmoner baypas kullanmaksızın minimal invaziv yöntemlerle yerleştirilebilir. Biventriküler destek amacıyla da kullanılabilir. Dakikada yaklaşık 10 litre akım sağlayabilmektedir. Hastalara oldukça yüksek bir yaşam kalitesi sunmaktadır (Şekil 1a). Altı aylık ve bir yıllık sağkalım oranları sırasıyla %90 ve %85’tir.
Heartmate II LVA D: Aksiyel sürekli akım sağlayan intrakorporeal yerleşimli uzun süreli sol ventrikül destek cihazıdır (Thoratec Inc., Pleasanton, CA, USA). Rektus kası fasyasının altında pompanın yerleşmesi için bir cep oluşturulur (Şekil 1b). Sık kullanılan cihazlardandır. İmplantasyonu ilk jenerasyon MDC’lere kıyasla daha kolaydır ve antikoagülasyon ihtiyacı daha azdır. Kalp nakline köprü ve hedef/sonlanım terapisi amacıyla kullanılmaktadır.
Heart Assist 5 LVA D: Aksiyel sürekli akım sağlayan intrakorporeal yerleşimli oldukça küçük (2.5x7.5 cm / 95 gr) uzun süreli sol ventrikül destek cihazıdır (MicroMed Cardiovascular, Inc., Houston, Texas, USA). Dakikada yaklaşık 5 litre akım sağlar. En önemli avantajı cihaz parametrelerinin uzaktan takip edilebilmesidir.
Berlin Heart Excor: Pnömatik sistemle çalışan, pulsatil akım sağlayan, parakorporeal yerleşimli birinci jenerasyon bir pompadır (Berlin Heart GmbH, Wiesenweg, Berlin, Germany). En önemli avantajları her yaş ve boyuttaki hastaya uygun pompa seçeneği olması, biventriküler destek sağlayabilmesi ve pulsatil akım oluşturmasıdır (Şekil 1c). Vücudun dışında bulunan pompa başında oluşan trombüs ya da yırtılma gibi komplikasyonların hemen fark edilerek pompa başını değiştirerek kolayca tedavi edilmesi de önemli bir avantajdır. Bu avantajlarına karşın hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde kısıtlayan vücut dışındaki büyük pompa başı, mediastenden çıkan kalın pompa kanülleri, enfeksiyon, sesli çalışan ağır mobil ünite yeni jenerasyon intrakorporeal pompalarla rekabet edememesine ve belirli endikasyonlar dışında kullanılmamasına neden olmuştur.
Cardiowest Total Yapay Kalp (TAH): Günümüzde klinik kullanımdaki tek total yapay kalp olup, 70 mL atım hacmi ile dakikada yaklaşık 9 litre akım sağlar (SynCardia Systems, Inc., Tucson, AZ, USA) (Şekil 1d). Biventriküler yetersizlik ile birlikte ileri aort yetmezliği veya mekanik aort protezi varlığı, miyokardiyal nekroz, ventriküler trombüs veya malign kalp tümörleri gibi ventriküle destek cihazı yerleştirilemeyen durumlar, tedaviye dirençli malign ventriküler aritmi, nakil kalpte tedaviye yanıtsız ağır rejeksiyon, multiorgan yetmezlik ve ileri genel durum bozukluğu olan hastalarda kullanılması önerilmektedir.
Türkiye’de 2000’li yıllar MDC uygulamalarının giderek artan sayıda kullanıldığı bir dönem olmuştur. Parakorporeal Berlin Heart Excor’un 2007 yılından, İntrakorporeal Heartware’in 2010 yılından itibaren ülkemizde kullanılmaya başlanması ile görülen artış 2012 yılındaki mevzuat düzenlemeleri sonrasında gözle görülür bir ivme kazanmıştır. Türkiye yaklaşık 550 uzun dönem MDC ile Avrupa ülkeleri içinde ön sıralarda yer almaktadır (Tablo 6).
Tablo 6: Ülkemizde yıllara göre kullanılan uzun dönem mekanik destek cihaz sayısı
Günümüz koşullarında kalp nakli gereken hasta sayısı ile verici arzı arasındaki makasın giderek açılması hastaların bekleme listesinde geçirdikleri sürenin artmasına neden olmaktadır. Gelecekte bu hastaların bir kısmı ileri yaş nedeniyle belki de nakil adayı olamayacaklardır. Bu eğilim önümüzdeki süreçte MDC’lerin kalp nakline köprüden çok hedef/sonlanım terapisi amacıyla kullanılacağını düşündürmektedir. Cevaplamamız gereken önemli bir soru, bugün için MDC teknolojisinin bu beklentiyi karşılayıp karşılayamayacağıdır. Cerrahi zorluklar, tromboemboli, kanama, enfeksiyon ve cihaza ait teknik sorunlar açısından özellikle son yıllarda elde edilen dramatik ilerlemelere karşın, bugün geldiğimiz noktada halen çözülmesi gereken önemli sorunlar bulunmaktadır. Bir başka önemli sorun da bu cihazların yüksek maliyetleridir. Günümüzde azalmakla birlikte ameliyat sonrası erken ve geç dönem komplikasyon oranlarının halen yüksek olması da düşünülürse MDC kullanımında ciddi regülasyon ve uzlaşıların tesis edilmesi zorunluluğu kaçınılmazdır. Mekanik destek cihazı taşıyan hastaların yaşam kalitesinde önceki yıllara kıyasla anlamlı bir artış olmakla birlikte, halen daha komplike sayılabilecek cerrahi işlemler, vücut içindeki cihazla vücut dışındaki nispeten daha büyük kontrol cihazı ve piller arasındaki bağlantıyı sağlayan kablolar bu konforu önemli ölçüde sınırlamaktadır. Gelecekte daha küçük, yüksek biyo-uyumluluk gösteren, minimal invaziv tekniklerle kolayca implante edilebilecek, enerji kablosuna gerek duymayacak, enfeksiyon riski azalmış, kalbe parsiyel destek verecek sistemlerin daha sık kullanılacağı öngörülmektedir. Böylece ameliyat sırası ve ameliyat sonrası dönem daha konforlu olacaktır.
Ayrı bir volüm odacığına gerek duymaması ve küçültülebilen boyutları sayesinde devamlı akım sağlayan pompalar günümüzde pulsatil akım sağlayan pompaların yerini almıştır. Günümüzde en çok kullanılan MDC’lerin minimal invaziv yöntemlerle implante edilebilecek, kablosuz enerji transferi yapabilecek transkütanöz enerji aktarım sistemi (TETS), coplanar enerji transfer sistemi (CET), rezonans elektriksel enerji transferi (FREE-D) gibi sistemlere dönüştürülmesi için çalışmalar yapılmaktadır.[21,22] Hastaya temas eden transkütanöz sistemlerden başlayıp, temasın olmadığı ve hastaya serbest dolaşma imkanı tanıyan yüksek verimli rezonans eşleşme sistemlerine yönelen bu çalışmalar başarı ile sonuçlanırsa MDC uygulamalarında yeni bir çağ başlamış olacaktır.
MEKANİK DESTEK CİH AZI VE KALP
NAKİL HASTASININ TAKİBİNDE PÜF
NOKTALARI
Mekanik destek cihazı sonrası hasta takibi
İmplantasyon sonrası erken ve geç dönemde izlenen
komplikasyonların oranları farklıdır. Erken dönemde
kardiyak komplikasyonlar sıktır.[23] Özellikle sol ventrikül
destek sisteminin yerleştirilmesinden sonra gelişen
sağ KY korkulan komplikasyonlardandır. Hastaların
yaklaşık beşte birinde izlenir ve çoğu inotropik ajanlar,
cihaz desteğinin ayarlanması ve sağ ventrikül
ard-yükünü azaltıcı ilaçlarla düzelir. Ancak bazı olgularda
sağ ventriküle geçici veya kalıcı destek cihazı
implantasyonu gerektirir. Tanısında ekokardiyografik
parametrelerle beraber hastanın kliniği ve hemodinamik
parametreleri beraberce değerlendirilmelidir. Yalnız
EKO’da sağ ventrikül sistolik fonksiyonlarına bakarak
hastaya yaklaşım doğru değildir. Yine perikardiyal
efüzyon ve aritmiler erken dönemde morbiditeyi artıran
diğer nedenlerdir. Kardiyak olayların yanında multiorgan
yetmezlik ve enfeksiyon erken dönemin diğer
komplikasyonlarıdır.
Mekanik destek cihazı sonrası ilk yıl içerisinde olgular çeşitli nedenlerle tekrar yatış yaparlar.[23] Tekrar yatışların önde gelen nedenlerinden biri kanamadır ve gastrointestinal kanama sıktır. Gastrointestinal kanamanın devamlı akımla meydana gelen nabız basıncındaki azalma ve buna bağlı arteriyovenöz malformasyon ve edinsel von Willebrand faktör eksikliği ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.[24] Ancak gastrointestinal kanamanın sağkalıma olumsuz etkisi gösterilmemiştir.[24] Bir diğer yaşamı tehdit edici komplikasyon pompa trombozudur. Cihaz debisi ve enerji göstergelerindeki değişiklik ve çay rengi idrar gibi hemoliz bulguları ile tanınabilir. Pompa trombozu için en önemli risk faktörleri yetersiz antikoagülasyon ve hipertansiyondur. Yine rutin kontrollerde hemolizi gösteren laktik dehidrogenaz, haptoglobin gibi parametrelerin tayini erken trombozu tanımada yardımcı olur. Pompa trombozu tedavisinde heparin, glikoprotein (GP) IIb/IIIa reseptör antagonistleri ve trombolitik tedavi (özellikle Tissue Plasminogen Activator; TPA) ile başarılı sonuçlar almak mümkün olmakla birlikte özellikle trombolitik tedavi ile serebral kanama riski önemli ölçüde artmaktadır. Diğer serebral komplikasyonların sıklığı oldukça azalmış olmakla birlikte güncelliğini korumaktadır. Serebral kanamanın engellenmesi için pompa trombozunda olduğu gibi koagülasyon ve tansiyonun sık takibi gereklidir. Tromboemboli olgularının büyük bölümü geçici iskemik ataktır ve sağkalımı etkilememektedir. Enfeksiyon tekrar hastane yatışlarının önde gelen diğer bir nedenidir. Özellikle enerji kablosunun ciltten çıkış yerindeki lokal enfeksiyonlar çoğu olguda kolayca kontrol altına alınabilmektedir. Nadiren mediastinite ilerleyebilir.
İyi bir sağkalım elde edebilmek için hastane sonrası hastanın ayaktan izlemi yakından ve itinayla yapılmalıdır. Her kontrolde hem hastanın hem de cihazın değerlendirilmesi gereklidir. Hastanın cihazı bir bilgisayar ünitesine bağlanarak cihazın verileri kontrol edilmelidir. Cihazın hızı (RPM), sağladığı kardiyak debi ve harcadığı enerji miktarı (watt) izlenebilir. Debinin düşmesi ve harcanan enerjinin artması cihazda sorun olduğunun göstergeleri olabilir (Şekil 2a). Poliklinik kontrolünde hastanın fizik bakısı özellikle de kan basıncı ölçümü dikkatle yapılmalıdır. Sürekli akım sağlayan cihazlarda nabız basıncı yoktur veya azdır. Dolayısıyla hastanın nabızları palpe edilemeyebilir. Yine rutinde kullanılan tansiyon aletleri ile kan basıncı ölçümü yapılamaz. Ölçüm Doppler ile yapılmalıdır (Şekil 2b). Hipertansiyon yukarıda belirtildiği gibi serebrovasküler olayları artırmaktadır.[25,26] Gerekiyorsa antihipertansif ilaçlar kullanılmalı ve ortalama kan basıncı 75-80 mmHg’da tutulmalıdır.[26]
Şekil 2: (a) Teknik değerlendirme. (b) Doopler ile kan basıncı ölçümü.
Her kontrolde elektrokardiyografi çekilmelidir.[23] Gerek supraventriküler gerekse ventriküler aritmiler cihazın debisinde düşmeye neden olabilir. Tedavinin planlanması için diğer önemli inceleme EKO’dur. Her kontrolde ventrikül çapları, kapak fonksiyonları (yetmezlik), sağ ventrikül sistolik fonksiyonları, tahmini pulmoner arter basıncı ölçülmelidir. Diğer dikkat edilmesi gereken konu aort kapak açılımıdır. Kapakların açılması arzu edilir, net bir görüş birliği olmamasına karşın on atımın birkaçında açılması için cihaz hızı (RPM) ayarlanması önerilmektedir. Uzun dönemde gelişebilen ve prognozu olumsuz etkileyen aort yetersizliğine dikkat edilmelidir.[23] Yine sol ventrikül apeksine implante edilmiş kanülün pozisyonu, içinde akımın varlığı, çevresinde trombüs olup olmadığı araştırılmalıdır. İnterventriküler septumun pozisyonu önemlidir: ortada yer almalı, sağ veya sol ventriküle doğru hareket etmemelidir. Sol ventrikül küçük, septum sol kaviteye doğru hareket ediyorsa cihazın hızı düşülebilir. Ekokardiyografik olarak sol ventrikülün yetersiz boşaldığı düşünülüyorsa (ventrikül çapı artmış, mitral yetmezliği artmış vb) cihazın hızı artırılabilir.
Laboratuvar incelemelerinin takibi gerekmektedir. En önemlisi kuşkusuz uluslararası normalleştirilmiş oran (International Normalized Ratio; INR) değeridir. Hastanın özellikleri ve cihazın türü göz önüne alınarak 2.0 ila 3.5 arasında tutulmalıdır.[23,27] Hemotokrit, hemoliz göstergesi olan LDH ve haptoglobulin değerleri izlenmelidir.[23] Kanama veya pompa trombozu kliniğe yansımadan erken dönemde yakın takip ile tanınabilir.
Geç dönemde en sık, kablonun ciltten çıktığı yerdeki, lokal enfeksiyonlar izlenir. Hasta ve yakını hastaneden çıkmadan önce yara yerinin bakımı için eğitim almalıdır.
Hastanın hemodinamik durumu klinik veri ve EKO ile yeterli derecede değerlendirilemiyor ise sağ kateterizasyon ile işleme devam edilebilir.[23] Sol ventrikül doluş basınçları, pulmoner basınç ve sağ kalbin basınçları en doğru olarak kateter ile değerlendirilir.
Kronik KY’de kalp nakline köprü amaçlı kullanıma giren bu uzun dönem MDC’ler son dönem KY’nin tedavisinde medikal tedavi ve diğer cerrahi seçeneklerin yarar sağlamadığı olgularda kalp nakline alternatif tedavi seçeneği haline gelmektedir. Gerek teknolojide olan gelişmeler gerekse bu hastaların takibinde dikkat edilmesi gereken noktaların daha iyi tanınması bu hastaların sağkalımını iyileştirecektir.
MEKANİK DESTEK CİHAZLARI VE NAKİL HASTASINDA PERİFER KARDİYOLOJİ UZMANI İÇİN PRATİK BİLGİLER VE SORUMLULUKLAR
Kalp yetersizliği, kronik kalp hastalıklarının son
ortak yoludur. Toplumun yaşlanması ve kalp hastalıklarında
tedavinin ilerlemesi KY hastalarının sayısında
artışa neden olmaktadır. İleri evre KY’nin, halihazırdaki
altın standart tedavisi kalp naklidir. Ancak donör
sayısının az olması ve kalp destek cihazlarının klinik
sonuçlarının son derece ümit verici olması nedeni ile
kalp naklini bekleyemeyecek hastalar veya kalp nakli
için uygun olmayan hastalarda MDC hayat kurtarıcı
olmaktadır. Başlangıçta MDC tedavisi kalp nakline
köprü için düşünülmüştür. Günümüzde kalp nakline
alternatif veya hedef/sonlanım tedavisi olarak da kullanılabilmektedir.
Cihazın tasarımında sağlanan gelişmeler
ve cerrahi ve tıbbi yönetimlerdeki ilerlemeler neticesinde MDC hastaları mükemmel yaşam kalitesi
ile topluma kazandırılabilmektedir.
Sol ventrikül MDC, mekanik dolaşım destek pompası olarak çalışıp, ventrikülü boşaltır (bu nedenle “ventricular assist device: VAD” olarak da adlandırılır), devamlı kan akımı sağlar ve hastanın kalbi ile birlikte kapalı devre oluşturur. Tedavideki ilerlemeler ve gelişen teknoloji sayesinde her kardiyolog polikliniğinde bu tür hastayla karşılaşabilir ve bu hastaların nasıl değerlendirileceğini bilmek önemlidir. Üretilmiş birçok farklı MDC bulunmaktadır. Ancak tüm MDC’lerde şu sayılan dört parça mevcuttur: 1) Giriş kanülü; kanı ventrikülden pompaya taşır, 2) Pompa, 3) Çıkış kanülü; pompalanmış kanı çıkan aorta taşır, 4) Pompa için güç kaynağı.
Bu hastalarda da aslında konvansiyonel takip kriterleri geçerlidir.[23] Devamlı akım MDC’si olan hastada nabız hissedilmez ve kan basıncı oskültasyonla ölçülemeyebilir. Kan basıncı en iyi Doppler ultrason probu ile tahmin edilir. Devamlı akım cihazlarında ortalama kan basıncı değeri, serebrovasküler olası komplikasyonlar nedeniyle, 80 mmHg ve altında tutulmalıdır.[23] Kan basıncı yüksek olan hastalara uygun müdahale şarttır. Pulsatil dolaşım destek cihazlarında ise sistolik kan basıncı <130 diyastolik kan basıncı <85 olmalıdır (günümüzde artık devamlı akım cihazları kullanılmaktadır).[23] Cihazın sesinden dolayı kalp sesleri çoğunlukla duyulamaz. Kalp hızı ve kalp ritmi prekordiyal oskültasyonla veya EKG ile değerlendirilebilir. Ayrıca yüksek yerleşimli eksternal güç aktarım sisteminin varlığı karaciğer muayenesine izin vermez. Fizik muayenede önemli bir konu da cihazın aparatlarında enfeksiyon veya hasar varlığının değerlendirilmesidir.[23] Tüm değerlendirmelerde fizik muayenenin mutlak bir parçası olmalıdır. Çok nadir de olsa, başka bir durumda ölümcül olan ventrikül taşikardisi veya ventrikül fibrilasyonu hastada sadece halsizlik yakınması yapabilir. Bu nedenle poliklinik takiplerinde EKG mutlaka çekilmelidir.[23] Dirençli ve devamlı ventriküler aritmiler genellikle sağ ventriküler KY’nin kötüleşmesine de neden olabilir. Kronik komplikasyonları dışlamada, cihaz ayarlarını optimize etmede ve kalp fonksiyonlarını değerlendirmede EKO oldukça etkilidir. Bu nedenle her vizitte EKO gerekmese de mutlaka düzenli aralıklarla yapılmalıdır. Açıklanamayan yorgunluk, cihaz alarmı, defibrilatör deşarjı veya sağ KY’nin artışında mutlaka EKO yapılmalıdır. Ekokardiyografik değerlendirmede; ventrikül çapları, septum pozisyonu, kanülün pozisyonu, kapak değerlendirmesi (aortik kapağın açılıp açılmadığı, yetersizlik olup olmadığı), sağ ventrikül fonksiyonları ve trombüs taranmalıdır.
Mekanik destek cihazı implantasyonu sonrası hacim aşırı-yükü devam eder ve çoğu hastaya taburculuğunda düretik tedavisi verilir. Ayrıca bu hastalara anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri veya tolere edemezlerse Anjiyotensin reseptör blokerleri verilmektedir. Beta bloker titrasyonu sağ ventrikül fonksiyonları yakından takip edilerek titre edilmelidir. Yine mineralokortikoid reseptör antagonistler (spironolakton ya da eplerenon) MDC hastalarına tolere edebilirler ise reçete edilebilir. Bu hastalarda, tolerabilite kriteri olarak kan basıncının kullanılamayacağı hatırlanmalıdır. Ancak böbrek işlevi dikkatli takip edilmelidir. Tüm bu ajanların kullanımında bu denli ısrar edilmesinin nedeni, üzerinden yükü alınmış ventrikülde meydana gelebilecek olası toparlanmadır. Güncel MDC tedavisinin en ilgi çekici alanlarından biri de bu geri dönüş ihtimalidir.[28] Atriyal taşiaritmilerde digoksin de verilebilir. Bu hastalarda mutlaka kullanılması gereken vitamin K antagonist tedavisi (varfarin) ve yanında aspirin (81-325 gr günlük) cerrahi sonrası kanama kontrolü sağlandıktan ve göğüs tüpleri çıkarıldıktan sonra başlanır ve hastalar INR hedefi açısından yakından takip edilirler. Uluslararası normalleştirilmiş oran takibinde, cihaz tipi dikkate alınmalıdır.[23] Ayrıca hastalar kanama, akut ve kronik sağ KY, cihaz trombüsü, tromboembolizm, enfeksiyon, aort yetmezliği, ventriküler aritmiler ve hemoliz gibi komplikasyonlar ile giriş kanülünün malpozisyonu, çıkış greftinin bükülmesi, kablo hasarı ve cihazın bozulması gibi olası teknik bozukluklarda hızlıca değerlendirilip merkezleri ile bağlantıya geçilmelidir.[28]
Çıkar çakışması beyanı
Yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması aşamasında
herhangi bir çıkar çakışması olmadığını beyan etmişlerdir.
Finansman
Yazarlar bu yazının araştırma ve yazarlık sürecinde herhangi
bir finansal destek almadıklarını beyan etmişlerdir.
1) Yancy CW, Jessup M, Bozkurt B, Butler J, Casey DE Jr,
Drazner MH, et al. 2013 ACCF/AHA guideline for the
management of heart failure: executive summary: a report of
the American College of Cardiology Foundation/American
Heart Association Task Force on practice guidelines.
Circulation 2013;128:1810-52.
2) McMurray JJ, Adamopoulos S, Anker SD, Auricchio A,
Böhm M, Dickstein K, et al. ESC guidelines for the diagnosis
and treatment of acute and chronic heart failure 2012:
The Task Force for the Diagnosis and Treatment of Acute
and Chronic Heart Failure 2012 of the European Society
of Cardiology. Developed in collaboration with the Heart
Failure Association (HFA) of the ESC. Eur J Heart Fail
2012;14:803-69.
3) Ammar KA, Jacobsen SJ, Mahoney DW, Kors JA, Redfield
MM, Burnett JC Jr, et al. Prevalence and prognostic
significance of heart failure stages: application of the
American College of Cardiology/American Heart Association heart failure staging criteria in the community. Circulation
2007;115:1563-70.
4) Costanzo MR, Mills RM, Wynne J. Characteristics of "Stage
D" heart failure: insights from the Acute Decompensated
Heart Failure National Registry Longitudinal Module
(ADHERE LM). Am Heart J 2008;155:339-47.
5) Metra M, Ponikowski P, Dickstein K, McMurray JJ, Gavazzi
A, Bergh CH, et al. Advanced chronic heart failure: A position
statement from the Study Group on Advanced Heart Failure
of the Heart Failure Association of the European Society of
Cardiology. Eur J Heart Fail 2007;9:684-94.
6) Bardy GH, Lee KL, Mark DB, Poole JE, Packer DL,
Boineau R, et al. Amiodarone or an implantable cardioverterdefibrillator
for congestive heart failure. N Engl J Med
2005;352:225-37.
7) Adler ED, Goldfinger JZ, Kalman J, Park ME, Meier DE.
Palliative care in the treatment of advanced heart failure.
Circulation 2009;120:2597-606.
8) Lindenfeld J, Feldman AM, Saxon L, Boehmer J, Carson
P, Ghali JK, et al. Effects of cardiac resynchronization
therapy with or without a defibrillator on survival and
hospitalizations in patients with New York Heart Association
class IV heart failure. Circulation 2007;115:204-12.
9) Boyle AJ, Ascheim DD, Russo MJ, Kormos RL, John R, Naka
Y, et al. Clinical outcomes for continuous-flow left ventricular
assist device patients stratified by pre-operative INTERMACS
classification. J Heart Lung Transplant 2011;30:402-7.
10) Hunt SA, Haddad F. The changing face of heart
transplantation. J Am Coll Cardiol 2008;52:587-98.
11) Bruschi G, Colombo T, Oliva F, Morici N, Botta L, Cannata
A, et al. Orthotopic heart transplantation with donors greater
than or equal to 60 years of age: a single-center experience.
Eur J Cardiothorac Surg 2011;40:55-61.
12) Lund LH, Edwards LB, Kucheryavaya AY, Dipchand
AI, Benden C, Christie JD, et al. The Registry of the
International Society for Heart and Lung Transplantation:
Thirtieth Official Adult Heart Transplant Report--2013;
focus theme: age. J Heart Lung Transplant 2013;32:951-64.
13) Miller LW, Guglin M. Patient selection for ventricular assist
devices: a moving target. J Am Coll Cardiol 2013;61:1209-21.
14) Yagdi T, Oguz E, Ayik F, Ertugay S, Nalbantgil S, Engin C,
et al. Ventricular assist system applications in end-stage heart
failure. Transplant Proc 2011;43:923-6.
15) Yagdi T, Oguz E, Engin C, Engin Y, Nalbantgil S, Zoghi M,
et al. Changing face of heart failure surgery. Transplant Proc
2012;44:1729-31.
16) Dickstein K, Cohen-Solal A, Filippatos G, McMurray JJ,
Ponikowski P, Poole-Wilson PA, et al. ESC guidelines for
the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure
2008: the Task Force for the diagnosis and treatment of acute
and chronic heart failure 2008 of the European Society
of Cardiology. Developed in collaboration with the Heart
Failure Association of the ESC (HFA) and endorsed by the
European Society of Intensive Care Medicine (ESICM). Eur
J Heart Fail 2008;10:933-89.
17) Jessup M, Abraham WT, Casey DE, Feldman AM, Francis
GS, Ganiats TG, et al. 2009 focused update: ACCF/AHA
Guidelines for the Diagnosis and Management of Heart
Failure in Adults: a report of the American College of
Cardiology Foundation/American Heart Association Task
Force on Practice Guidelines: developed in collaboration with
the International Society for Heart and Lung Transplantation.
Circulation 2009;119:1977-2016.
18) Goff DC Jr, Lloyd-Jones DM, Bennett G, Coady S, D'Agostino
RB, Gibbons R, et al. 2013 ACC/AHA guideline on the
assessment of cardiovascular risk: a report of the American
College of Cardiology/American Heart Association Task
Force on Practice Guidelines. Circulation 2014;129:49-73.
19) Starling RC, Naka Y, Boyle AJ, Gonzalez-Stawinski G, John
R, Jorde U, et al. Results of the post-U.S. Food and Drug
Administration-approval study with a continuous flow left
ventricular assist device as a bridge to heart transplantation:
a prospective study using the INTERMACS (Interagency
Registry for Mechanically Assisted Circulatory Support). J
Am Coll Cardiol. 2011;57:1890-8.
20) Wieselthaler GM, O Driscoll G, Jansz P, Khaghani A,
Strueber M. Initial clinical experience with a novel left
ventricular assist device with a magnetically levitated
rotor in a multi-institutional trial. J Heart Lung Transplant
2010;29:1218-25.
21) Wang JX, Smith JR, Bonde P. Energy transmission and power
sources for mechanical circulatory support devices to achieve
total implantability. Ann Thorac Surg 2014;97:1467-74.
22) Gerosa G, Scuri S, Iop L, Torregrossa G. Present and future
perspectives on total artificial hearts. Ann Cardiothorac Surg
2014;3:595-602.
23) Feldman D, Pamboukian SV, Teuteberg JJ, Birks E, Lietz
K, Moore SA, et al. The 2013 International Society for
Heart and Lung Transplantation Guidelines for mechanical
circulatory support: executive summary. J Heart Lung
Transplant 2013;32:157-87.
24) Bartoli CR, Dassanayaka S, Brittian KR, Luckett A,
Sithu S, Siess T, et al. Insights into the mechanism(s) of
von Willebrand factor degradation during mechanical
circulatory support. J Thorac Cardiovasc Surg
2014;147:1634-43.
25) Rose AG, Park SJ. Pathology in patients with ventricular
assist devices: a study of 21 autopsies, 24 ventricular apical
core biopsies and 24 explanted hearts. Cardiovasc Pathol
2005;14:19-23.
26) Lampert BC, Eckert C, Weaver S, Scanlon A, Lockard K,
Allen C, et al. Blood pressure control in continuous flow left
ventricular assist devices: efficacy and impact on adverse
events. Ann Thorac Surg 2014;97:139-46.
27) Rossi M, Serraino GF, Jiritano F, Renzulli A. What
is the optimal anticoagulation in patients with a left
ventricular assist device? Interact Cardiovasc Thorac Surg
2012;15:733-40.
28) Ibrahim M, Yacoub MH. Bridge to recovery and weaning
protocols. Heart Fail Clin 2014;10:47-55.