Hekimliğin tarih içerisindeki gelişiminde kalp her zaman korkuları ve özellikle cerrahi açıdan uzak durulması gereken bir organ olarak algılanmıştır.
16. ve 17. yyda kalp yaralarına dokunulmaz ilkesi yavaş yavaş gerçekliğini yitirmiştir. 1761de Morgagni ilk defa otopsi bulgularına dayanarak kalp tamponadını tanımlamıştır. Kalp yaralanmalarının klinik belirti ve patolojileri hakkındaki bilgiler zamanla çoğalmakla beraber bu konudaki tedavi girişimleri gecikmiştir. 1882de ilk defa Block, tavşan deneylerinde myokardı başarıyla dikebildiğini bildirmiştir. Perikardın başarıyla ilk defa dikilmesi ise, 1891de Dalton tarafından gerçekleştirilmiştir. 5 yıl sonra da Ludwig Reh, bir kalp yaralanmasında myokardı dikerek hastayı yaşatan ilk cerrah olmuştur. 1896da gerçekleştirilen bu ameliyat kalp cerrahisinin başlangıcı olarak kabul edilir.
Kalp cerrahisinin gelişimi konusunda Prof. Shermanın sözleri dikkate değer: Kalbe olan mesafe sadece birkaç santimetre olduğu halde cerrahi bu yolu ancak 2400 yılda katedebilmiştir [1].
19. yyın sonları ile 20. yyın ilk yarısında bilim ve teknikteki gelişmelerin doğal bir sonu olarak tıbbın değişik dallarındaki ilerlemeler de kalp cerrahisinin hızlı gelişmesinde büyük rol oynamıştır [2].
1895de tıpta kullanılmaya başlayan radyografik teknikler kalp cerrahisini büyük ölçüde etkilemiş ve kalp hastalıklarının kesin tanısı kolaylaşmıştır. Modern anestezinin doğuşu intratorasik cerrahi girişimlere imkan sağlamıştır. 1858de Lord Snow hayvanlarda ilk defa endotrakeal anesteziyi uygulamıştır. İnsanlar üzerindeki ilk başarılı uygulama ise 1869da Trendelenburg tarafından gerçekleştirilmiştir.
Kardiak girişimlerin emin bir biçimde yapılabilmesini imkan sağlayan önemli bir başka gelişme de kan transfüzyonlarının klinikte uygulanabilir hale getirilmesidir. İlk başarılı kan transfüzyonu 1828de James Blandell tarafından doğumu takiben ortaya çıkan hemorajik şokun tedavisi için yapılmıştır. Transfüzyon reaksiyonlarının ciddi bir klinik sorun haline dönüşmesinden sonra bu alana yönelik çalışmalar 1900 yılında Karl Landsteinerın kan gruplarını bulmasıyla olumlu sonuç vermiştir.
İlk Kalp Ameliyatları
Kalbe ilk başarılı sütürü koyan Ludwig Rhen, konstriktif perikarditin tedavisi amacıyla perikardın soyulması kavramını da geliştiren cerrah olmuştur. 1921de Almanyada Rhen ve Schmieden ilk Perikardiyektomi ameliyatlarını başarıyla gerçekleştirmişlerdir. Bu gelişmeler ile cerrahi yavaş yavaş kalbe yaklaşmaya başlamıştır.
Kalp cerrahisinin gelişmesi yönünde atılan adımlardan birisi PDAnın tedavisi amacıyla cerrahi bir tekniğin geliştirilmesidir. Defektin kapatılması yolunda kadavra araştırmalarına dayanarak önce öneride bulunan 1907de John Munro olduğu halde ilk başarılı duktus ameliyatı 1938de Robert Gross tarafından yapılmıştır. Bu tarih kalp cerrahisinin konjenital kalp hastalıklarınnı tedavisine kapılarını açtığı gün olarak kabul edilir. Aynı yıl içinde Gross, Hufnagel ile birlikte Aorta koarktasyonlarının cerrahi tedavisi üzerinde çalışmaya başlamıştı. John Hopkins Üniversitesinde ise Alfred Blalock deney hayvanları üzerinde sol subclavian arteri koarktasyonun distaline köprüleyerek bir teknik geliştirmiş fakat iskemik paralizi oluştuğundan insanlarda uygulamaya geçmemişti. 1940da Clarence Crafoord, bir duktus ameliyatı sırasında gelişen kanamayı kontrol altına alabilmek için aortayı 28 dk. klemplemek zorunda kaldığında hiçbir paralitik belirtinin oluşmaması üzerine koarktasyona direkt yaklaşım için cesaret kazanıp 1944de birkaç gün ara ile 2 hastada geliştirdiğ uç-uca anastomoz tekniğini başarıyla uygulamıştır. 2. Dünya Savaşı yıllarında John Hopkins Üniversitesinde pediatrik kardiolojinin temellerini atan Helen Taussig, Alfred Blalocka siyanotik olgularda bir şant ile pulmoner akımın artırılabileceği düşüncesini açtı. Bu ikili ortak çalışmaları sonucunda 1944 yılında kendi isimleri ile anılacak olan şant ameliyatını gerçekleştirdiler [3]. Bunu 1948de Bailey-Harken ve Brock tarafından yapılan kapalı mitral komissürotomi ameliyatları izledi. 1940larda Toronto Üniversitesinde Bigelow, kalp cerrahisinin gelişebilmesi için patoloilerin direkt olarak görülerek tedavi edilmesi gerektiğini düşünmüş ve bu yolda hipoterminin faydalı olabileceğine karar vermişti. Bigelow ilk önce kış uykusuna yatan hayvanları inceleyerek hibernasyon konusunu araştırmaya başladı.
1952de Minnesota Üniversitesinde John Lewis, asistanları Lillhei ve Varco ile birlikte inflow oklüzyon ve hipotermi ile ilk atrial septal defekt ameliyatını gerçekleştirmiştir. Bigelowun hipotermi tekniğini inflow oklüzyonu ile birlikte 1953te Colorada Üniversitesinde Henry Swan kullanmış ve ilk pulmoner kapak eksizyonu olgusunu gerçekleştirmiştir. 1959da İngilterede Charles Drew ise derin hipotermi ile ilk Ventriküler Septal Defekt ameliyatını yapmıştır. Yeni Zelandada Barret-Boyes derin hipotermi ve sirkülatuar arrest ile ameliyat ettiği ilk Fallot tetralojili infant olgularını 20 yıl sonra yayınlayacaktır.
Modern Kalp Cerrahisini Başlatan Adım:Ekstrakorporeal Dolaşım
Modern kalp cerrahisini başlatan adım hiç şüphesiz ekstrakorporeal dolaşımın kliniğe girmesidir. Ancak bu tekniğin uygulanabilmesini mümkün kılan iki ayrı önemli buluş vardır: Bunlardan birincisi kalp kateterizasyon tekniğinin geliştirilmesidir. 1929da Werner Frossman ilk kalp kateterizasyonunu yapan kişi olarak anılır.1950'de Zimmerman ve ark.ilk kez sol kalp kateterizasyonunu gerçekleştirdiler. Bu teknik 1953te kateter konması için Seldinger tarafından geliştirilen perkütan yöntem sayesinde kolaylaştırılmıştır. 1959da Sones ve ark. ilk kez koroner arterler içine radyoopak madde vermiştir. 1962de Ricketts ve Abrams, 1967de Judkins bazı perkütan transfemoral koroner anjiografi yöntemleri geliştirdiler.
İkinci önemli buluş ise, heparinin John Hopkins Üniversitesinde Mc. Lean tarafından keşfidir. 1930lu yıllarda saflaştırılarak klinikte uygulamaya başlanan heparinin aynı yıllarda Chargoff ve Olson tarafından protamin ile nötralize edilebileceği gösterildi.
Ekstrakorporeal dolaşım tekniğini kullanarak dünyada ilk başarılı açık kalp ameliyatını John Gibbon yapmıştır. Gibbon 1953te 18 yaşındaki bir bayan hastada bu tekniği kullanarak atrial septum defektini başarıyla kapatmıştır. Yirmiiki yıl süren bir araştırmanın ürünü olan bu yeni uygulama kalp cerrahisinde çığır açmıştır. Bunu izleyen girişimlerdeki olumsuz sonuçlar Gibbonı bu müdahaleden soğutmuştur. Minnesota Üniversitesinde Lillehei ve ekibi, 1955te Mayo klinikten Kirklin, Gibbon pompasında bazı modifikasyonlar yaparak başarılı bir klinik seri oluşturmuştur. Kirklin
Kapak Cerrahisi
Carrel ve Tuffier 1914te yaptıkları hayvan deneylerinin sonucunda aort ve pulmoner kapak stenozlarının da cerrahi olarak tedavi edilebileceğini öne sürmüşlerdir. Tuffier aynı yıl ilk aortik komissürotomi ameliyatını yapmıştır. 2 yıl sonra Sir Henry Souttar, Londan Hospitalda sol atriumdan parmakla mitral kapağa ulaşarak kapakçıkları kesmeden sadece annülüsü genişletmek suretiyle ilk komissürotomiyi gerçekleştirmiştir. Mitral darlığının transatrial ilk başarılı cerrahi tedavisini Charles Bailey gerçekleştirmiştir. Bu operasyondan kısa bir süre sonra Dwaight Harken aynı tekniği bir valvülotom kullanarak uyguladı. Yine aynı dönemde Londrada Brock kendisine ait başarılı mitral valvülotomi serisinden kazandığı deneyimle Bailey ve Harkenın ilkeleri doğrultusunda mitral valvülotomi ameliyatını yapmaya başlamıştır.
Kapalı mitral komissürotomide elde edilen başarılı neticeler mitral kapak yetersizliğinin de cerrahi tedavisine yönelik çalışmalara yol açmıştır. Bu patolojinin giderilmesi amacıyla iki yaklaşım ortaya atıldı. Bunlardan ilki yetersiz durumdaki kapağın çeşitli ek materyallerle desteklenmesi, ikincisi ise anülüsün daraltılmasıyla kapakçıkların birbirine yanaşmasını sağlamaktı. Harken, Jordan, Nichols, Kay, Davila ve Glover bu amaçla çok çeşitli teknikler geliştirmişler. Ancak her defasında kapak yetersizliği yeniden gelişmiştir. Bu nedenle de kapalı tekniklerle mitral kapak yetersizliğinin tedavisi mümkün olmamıştır.
Mitral kapak cerrahisi hızla gelişirken aorta darlığının da cerrahi tedavisi için yeni tekniklerin kullanılmasına başlanmıştı. Kendisi 1950de Aort stenozundan ölen Horoce Smithy deney hayvanlarında transaortik ve transventriküler valvülotomi teknikleri geliştirmişti. 1950de Bailey, üçgen biçiminde genişleyebilen bir alet kullanarak apikal yaklaşımla aort kapağı komissürotomisinde oldukça iyi sonuçlar elde etmeye başladı. 1950li yılların başlarında Charles Hufnagel ve J. Moore Campbell aorta kapağının yetersizliğinin tedavisi için deney hayvanlarında yeni bir yaklaşımla toplu kafes modeli yapay kapaklar geliştirdiler. Campbell, bu kapakları insanlarda hiç kullanmadı. Hufnagel ise 1950de ileri derecede aort apak yetersizliği olan bir hastada inen torasik aortaya bu yapay kapağı başarıyla yerleştirerek kalp cerrahisinde yeni bir çığır açtı.
1953te açık kalp cerrahisi klinik uygulamaya girince kapalı tekniklerle tedavisi başarılamayan ve özellikle yetersizliğin hakim olduğu kapak lezyonları için düzeltme teknikleri geliştirildi. 1956da Lillehei ilk başarılı açık mitral komissürotomi ameliyatını uyguladı. Lillehei, Gott, DeWall ve Varco kısa bir süre sonra açık annüloplastiyi gerçekleştirdiler. Bu tekniklerle hastaların önemli bir kısmında yeterli palyasyon sağlanabiliyordu. Ancak kapak yapısının ileri derecede bozuk, kalsifik veya immobil olduğu hallerde total kapak replasmanının kaçınılmazlığı bu çalışmaların sonucunda iyice açıklık kazandı. Nina Braunwald, 1960da 5 hastada fleksibl polyurethane yapay kapaklar kullanarak mitral kapağı bütünüyle çıkarmak suretiyle değiştirdiklerini, ancak bu hastalardan dördünü erken dönemde, beşincisini de üç ay sonra kaybettiklerini bildirdi. Aynı yıl içinde Albert Starr, mitral kapağında darlık ve yetersizliği olan 52 yaşındaki bir hastaya Edwards ile beraber geliştirdikleri toplu kafes tipi bir yapay kapak takarak ilk defa mitral kapak replasmanında uzun süreli başarı elde etti ve çok kısa bir üre içerisinde bütün dünyada bu kapak modeli yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Harken Hufnagelin kapağında yola çıkarak yeni bir toplu kapak geliştirmiş ve bunu subkoroner pozisyonda 1963te bir olguya takmıştır. Bu ilk olgu uzun yıllar yaşamış ve Harken tarafından iki kez perivalvüler kaçak nedeniyle ameliyat edilmiştir.
1962de ik kez Ross tarafından aortik homogreft konusu gündeme geldikten sonra Hanckock, Barret-Boyes, Binet ve Lonescu domuz ve sığırdan elde edilen xenogreftler üzerinde uzun süre çalışmışlardır. Ancak 1967de Carpentier, gluteraldehit ile hazırlanmış xenogreftleri başarılı bir şekilde klinik olarak kullanmıştır. Günümüzde homogreftler yaygın bir şekilde kullanılmakla birlikte
Kardiyopleji
Kalp cerrahisinin temellerinden biri olan kardiopleji konusundaki çalışmalar 1950lerde [5] başlamıştır. İngilterede Melros yüksek potasyum içeren bir solüsyon ile kalbin durdurulup tekrar çalıştırılabilmesi üzerinde çalışmaya başladı. Sealey ise potasyum, magnezyum ve neostigminden oluşan bir solüsyonu deneysel aşamalardan geçirdikten sonra kendi vakalarında kullanmaya başladı. Sealey aynı zamanda kalp cerrahisine ilk defa bu solüsyonlar için kardiopleji terimini kullanan kişidir [6,7]. Californiada Shumway perikard boşluğunu soğuk ringer solüsyonuyla devamlı yıkayarak topikal hipotermiyi myokardın korunması yöntemine ekledi.
Yetmişli yılların başlarında Almanyadan Hacher, Bretschneider ve Kirch kardioplejik solüsyonlara değişik maddeler ekleyerek kardiak arrest sağlamaya çalışmışlardır. Kısa zamanda bu gruptan Bretschneiderın solüsyonu pek çok merkezde kullanılmaya başlanmıştır.
Cooley ise normotermik şartlarda gerçekleştirdiği basit aort klempi tekniği ile yaptığı ameliyatlarda karşılaştığı iskemik kontraktür durumunu stone heart olarak nitelendirmiş ve 1972de yayınlanmıştır [8]. St. Thomas Hastanesine bağlı Rayne Enstitüsünden Hearse ile birlikte St. Thomas I adı ile anılan solüsyonun sonuçlarını 1976da yayınlandıktan sonra myokard korunmasının hücresel düzeydeki mekanizmalarına açıklık getirilmeye başlanmıştır. Hearse ile birlikte bu alana büyük katkılarda bulunan bir başka isim de Buckbergdir. Buckberg, sıcak, soğuk, aralıklı ve devamlı kan kardioplejisi çalışmalarının da öncüsü olmuştur [9].
Solarzona ve ark. Gottun 1957de kullandığı retrograd koroner sinüs perfüzyonu tekniğini klinik uygulamaları ile 70lerin sonunda yeniden gündeme getirmişlerdir. Akins ile 1984de koroner cerrahisinde kardiopleji kullanmaksızın hipotermik fibrilasyon tekniğini ilk defa uygulamıştır.
Koroner Cerrahisinin İlk Öncüleri: Weinberg ve Beck
Myokardın kanlanmasını artırmak amacıyla yapılan ilk girişim, ileri derecede anginal ağrıları olan bir hastada Jonnesco tarafından uygulanan servitorasik ganglionektomidir. Bu yaklaşımla kardiosensor yolların kesilmesi suretiyle koroner vazodilatasyon sağlanarak koroner kan akımında artış ve dolayısıyla anginal ağrılarda azalma beklenmiştir. Aynı ilkeden hareket ederek perikoroner nevrektomi, aorta pleksusunun kesilmesi ve posterior rizotomi denenmiş ancak bu girişimlerden istenilen sonuçlar elde edilememiştir. Koroner arterlerdeki tıkanıklık sonucunda azalmış olan myokardial kan akımının artırılmasına yönelik çalışmalarda ilk göze çarpan kişi Becktir. 1923 yılından itibaren kalbin kollateral dolaşımını artırmak amacıyla perikardial yapışıklıklar yaratmaya çalışmıştır. Bu amaçla pudra, asbest, kum gibi materyaller kullanarak kardioperikardial ilişkiler yaratmış, 1936da Oshaugenessy aynı amaç doğrultusunda omentumu kullanmıştır. Ancak oluşturulan inflamasyon sonucu gelişen fibröz ve skar dokusu içerisinden kollateral dalların geçmesi mümkün olmadığından bu girişimlerin sonucu da başarısız kalmıştır. Beck daha sonra aort ile koroner sinüs arasında bir fistül yaratarak myokardial kan akımının artırılabileceğini ileri sürerek Beck 2 adını verdiği tekniği uygulamaya çalışmıştır. Çok yüksek olan operatif mortalite bu girişimi de başarısız kılmıştır. Tüm bu olumsuzluklara karşın Beck 1946da klinik olarak ilk defibrilasyonu başarmıştır.
Montrealde çalışan hem biyokimya hem de fizyoloji dalında doktora yapmış olan kalp cerrahı Weinberg distali açık olan sol internal mammarian arterin myokardial bir tünel içerisine implante edilmesinin gelişecek kollateraller aracılığıyla myokard dolaşımının artırılabileceği ilkesini savunmuştur.
1950li yıllarda Murray ve Thal deneysel olarak ilk aorta-koroner bypass çalışmalarına başlamışlardı. 1953te ise Rusyada Demikhov köpekte ilk başarılı LİMA-LAD anastomozunu yapmış ve anastomozun patent olduğunu göstermiştir. 1956da Bailey ekstrakorporeal dolaşım olmadan ilk koroner endarterektomiyi yapmıştır. Endarterektomi 1980li yılların sonlarına doğru Dudley Johnsonın yapacağı uzun arteriotomilerle yeniden gündeme gelecektir.
1960ta Duboist ekstrakorporeal dolaşım ile sifilizli bir olguya sağ koroner endarterektomi yapmıştır. Duboist kalp cerrahisinde Avrupadaki öncülerden birisi olup ilk başarılı abdominal aort anevrizması ameliyatını da gerçekleştirmiştir. Duboistin öğrencilerinden birisi de Carpentierdir.
İnsanda ilk aorta-koroner bypass 1962de Sabiston tarafından gerçekleştirilmiş, fakat olgu 3 gün sonra kaybedilmiştir. 1968de Cleveland klinikte Favaloro sağ koroner artere ilk başarılı bypass ameliyatını yapmıştır. Sol internal mammarian arterin anastomozunu ise 1964te Leningradda Kolesov yapmıştır. Green ve Bailey aynı ameliyatı ancak 1968de gerçekleştirebilmişlerdir. İlerleyen yıllarda arteriel kondüitlerin önemi daha da artarak Carpentier radial arteri, Lytle inferior epigastrik arteri, Pym ve Suma ise gastroepiploik arteri alternatif olarak önermişlerdir.
Elektro-tedavi ve Pacemakerların Gelişimi
1932de Hyman, asfiksi ile kardiak arrest geliştikdikten sonra göğüs duvarından soktuğu uzun bir çubukla elektrik vererek kalbi tekrar çalıştırmayı denemiştir. Hyman ilk defa bu cihazı kalp pili olarak adlandırılmıştır. 1947de Beck ve ark. ventrikül fibrilasyonuna giren bir hastaya acil torakomoti, direkt kardiak masaj ve elektroşok uygulayarak açık resüsitasyon tekniğini ilk defa başarıyla kullanmışlardır. Bu 1960da kapalı teknikle resüsitasyon gelişinceye kadar kliniklerde uygulanmıştır. 1952de Paull M. Zoll, insanlarda ilk defa durmuş olan ventrikülü elektrikli uyarılarla çalıştırma başarısını göstermiştir. 1961de Lown kardioversiyon tekniğini geliştirmiştir. 1957de Werich, Gott ve Lillhei myokarda ilk defa direkt olarak bir elektrod dikip bunu external pacemakera bağlayarak kalbin devamlı uyarılmasını sağladılar [10]. 1958de Elmqvist ve Senning dünyada ilk defa internal pacemaker kullandılar. Bir yıl sonra da Furman ve Schwedel transvenöz endokardial pacemaker tekniğini ortaya koydular.
Transplantasyon
1900lü yıllarda Rockfeller Enstitüsünde Carrel ilk damar anastomozunu yaptıktan sonra organ nakli konusunda çalışmalara başladı. Deneysel cerrahi alanında bir efsane haline dönüşen Carrel 1912 yılında transplantasyon çalışmalarından dolayı Nobel ödülü ile ödüllendirildi. Savaş öncesinde ve sonrasında deneysel cerrahinin pek tanınmayan başka önemli bir ismi olan Demikhov ise Rusyada köpeklerde heterotopik kalp ve akciğer transplantasyonu üzerinde çalışıyordu [11]. Kolesov ve Demikhovun kalp cerrahisine yaptıkları katkılar geç de olsa batı dünyasınca kabul görmüştür. 1960lı yılların başlarında Reemtsma şempanzelerden aldığı böbrekleri insanlara takmaya başladı. Hardy aynı işlemin insanlarda da yapılabileceğini düşünerek bu konuda çalışmalara başlamıştır. 1964te Hardy terminal dönemde bir koroner olgusunu arrest durumunda kardiopulmoner bypassa aldıktan sonra transplantasyondan başka bir seçenek olmadığını gördü. Bunun üzerine bir şempanzenin kalbini bu hastaya taktı. Ancak hasta kısa bir süre sonra öldü. Hardy bu ameliyat sonucu dönemin Amerikasında ve Missisipide ırkçılık aleyhtarları ve meslektaşları tarafından acımasızca eleştirildi. Bu gelişmeler üzerine Hardy transplantasyon konusunda çalışmaktan vazgeçti.
Bu dönemde Stanford Üniversitesinde Shumway ve ekibi hayvan deneyleri ile kalp transplantasyonunun temellerini atmaya çalışıyorlardı. Bu ekip ile daha önce çalışmış olan Güney Afrikalı cerrah Barnard ülkesine döndükten sonra 3 Aralık 1967de insanda başarılı kalp transplantasyonunu gerçekleştirdi. İlk olgusunu 18. günde kaybettikten sonra Aralık 1968de Barnard bir diş hekimine ikinci transplantasyonu gerçekleştidi. İki yıldan fazla yaşayan transplant hastası Barnardı büyük bir üne kavuşturdu. Aynı yıl Amerikada Shumway, Lillehei, Cooley ve Avrupada Duboist ilk vakalarını yaptılar.
1971de Siklosporinin bulunması 1976da klinik uygulamaya girmesi ile kalp transplantasyonu alanında yeni bir dönem başlamış oldu.
Köpeklerde ilk kalp-akciğer naklinin Neptun tarafından 1953te gerçekleştirilmesinden sonra 1981de Reitz insanda ilk kalp-akciğer translantasyonunu gerçekleştirdi.
Sol Ventrikül Assist Cihazları ve Artifisyel Kalp
Artifisyel kalp düşüncesi ile birlikte sol ve sağ kalbin desteklenmesi düşüncesi 1919da Borennenin teorileri ile başlamıştır. Yale Üniversitesinde Kuserow abdomene yerleştirilen hidrolik bir pompa ile gerçekleştirdiği hayvan deneylerini 1958de yayınlamıştır [12].
De Bakey ve Liotta, Crawford ile birlikte bypasstan çıkamayan olgulara uygulanabilecek bir cihaz üzerinde çalışmaya başladılar. 1963de aort kapak replasmanından sonra bypasstan çıkamayan bir olguya ilk sol ventrikül assist cihazını taktılar. Hasta tüm çabalara karşın 4. günde kaybedildi. Cooley 1981de sol ventrikül assist cihazı taktığı 21 olgusundan ancak üçünde başarılı olabilmişti. Kontrowiz, Pierce, Kirby, Akatsu ve Bernstein gibi bir çok kişi sol ventrikülün desteklenerek yeterli dolaşımın sağlanması düşüncesinden yola çıkarak artifisyel kalbe ulaşmayı düşünüyordu. Cooley kendi ekibi ile geliştirdiği ilk artifisyel kalbi 1969da sol ventrikül anevrizması bulunan bir koroner olgusuna taktı. Dört gün sonra bu olguya kalp transplantasyonu yapıldı [13]. Böylece assist cihazların ve artifisyel kalbin transplantasyona köprü olacak şekilde kullanılmaları düşüncesi gelişmeye başladı.
21. yya girerken kalp cerrahisinin zaman içerisindeki yolculuğunun henüz tamamlanmadığını aksine xenogreftler, artifisyel kalp ve minimal invaziv girişimlerin olduğu yeni alanlara doğru yol aldığını görmekteyiz.
Türkiyede Kalp Cerrahisinin Tarihçesi:
Türkiyede modern kalp cerrahisinin ilk adımları kapalı mitral komissürotomi ile başladı. 1953 ve 1954 yıllarında İstanbulda Dr. Nihat Dorken ve Dr. Fahri Arel, Ankarada Dr. Orhan Mumin ve Dr. Hilmi Akın bunun öncülüğünü yaptılar. Daha sonraları Dr. Dorken ve Dr. Akın kapalı komissürotomi ve perikardiektomi ameliyatlarını büyük seriler halinde uyguladılar.
Ülkemizde ekstrakorporeal dolaşım kullanmak suretiyle ilk açık kalp ameliyatı teşebbüsü 1960 yılında Dr. Mehmet Tekdoğan tarafından Hacettepe Üniv. Hastanesinde gerçekleştirilmiştir. Seri halindeki açık kalp ameliyatlarında ise Dr. Aydın aytaç tarafından 1962 yılında Hacettepe Çocuk Hast.de başlandı. Hipotermi ve inflow oklüzyon tekniği ile açık kalp ameliyatlarına ait ilk klinik uygulamalar birbirinden müstakil olarak Dr. Dorken ve Dr. Aytaç tarafından 1962 yılında İstanbulda Milli Türk Tıp kongresinde tebliğ edildi. Ekstrakorporeal dolaşım ile yapılan açık kalp ameliyatına ait Türkiyede ilk tebliği ise; 1963 yılında Dr. Aytaç tarafından Bursada toplanan Milli Türk Tüberküloz ve Toraks Kongresinde yapıldı [14] ve aynı yıl içinde, Hacettepe Tıp merkezindeki 100 Konjenital kalp ameliyatı sonuçları yayınlandı [15]. İngiliz doktorları Wooler, Nixon ve Grimshow Haydarpaşa göğüs Cerrahisi merkezinde 1963 yılında Dr. Siyami Ersek ve arkadaşlarıyla beraber 2si başarılı 4 açık kalp ameliyatı yaptılar. 5 Mayıs 1963te Hacettepe Çocuk Hast.de Dr. Aytaç ve ekibi tarafından Fallot Tetralojili bir çocukta Total Korreksiyon ameliyatı gerçekleştirildi [16]. Aynı yıl sonunda Dr. Ersek ve ark. Haydarpaşada seri halinde açık kalp ameliyatı uyguladılar ve Türkiyede ilk defa yapay kapak taktılar. Bunu takiben 2 yıl içinde Dr. Ersek ve Dr. Kemal Beyazıt ülkemizdeki ilk çift kapak ve üçlü kapak replasmanını yaptılar. Açık kalp cerrahisinde bu aşamalar süratle ilerlerken ABDden 2 yıl sonra ülkemizde ilk kalp pili ameliyatı Dr. Aytaç tarafından 1962 yılında gerçekleştirildi ve 66 yaşında Adam Stokes sendromlu bir hastaya sol torakotomi ile Medtronic-Chardack pacemaker takıldı. 1966 yılında ilk insandan insana kalp nakli amileyatının Dr. Barnard tarafından gerçekleştirilmesinden sonra onu takip eden yıl içinde Dr. Bayezid Ankarada Yüksek İhtisas Hast.de ve 2 gün sonra Dr. Ersek İstanbul Göğüs Cerrahisi Merkezinde teknik yönden başarılı 2 kalp nakli yaptılar. 1967 yılında heterogreft kalp ameliyatları yine aynı merkezde gerçekleştirildi.
1969 yılında Dr. Aytaçın başkanlığında Hacettepede Türkiyenin ilk Pediatrik Kalp Cerrahisi Departmanı kuruldu [17]. En ağır komleks konjenital patolojilerden biri olarak kabul edilen transpozisyon 1970 yılında ülkemizde başarıyla ameliyat edildi [18]. Mustard tipi bu ameliyat yıllarca uygulandıktan sonra yerini Senning ameliyatı aldı [19]. 1974 yılı Şubat ayında ülkemizdeki ilk koroner by-pass ameliyatı Dr. Aytaç tarafından safen ven kullanılmak suretiyle bir bayan hastada başarıyla uygulandı [20]. Türkiyede seri halinde ve bol sayıda koroner by-pass ameliyatlarını yerleştirmek ise Yüksek İhtisas Hastanesinde Dr. Beyazıt ve ark. tarafından gerçekleştirildi [21].
Ülkemizde ilk başarılı Fontan tipi ameliyat Björk modifikasyonu olarak 1980 yılında Hacettepede Dr. Coşkun İkizler tarafından uygulandı. Transpozisyonda ise anatomik tamir olan Arterial Switch ameliyatı başarılı olarak İ. Ü. Kardioloji Enst.den Dr. Tayyar Sarıoğlu tarafından gerçekleştirildi. Dr. Cevat Yakutun başkanlığında bilhassa erişkin kalp cerrahisinde büyük seriler halinde başarılı ameliyatlar uygulanan Koşuyolu Hast.de Türkiyede ilk olarak ameliyattan sonra uzun süre yaşayan kalp nakli, aradan çok uzun yıllar geçtikten sonra Dr. Yakut ve Dr. Ömer Beyazıt tarafından 1989da yapıldı. Bunu Hacettepe Hast.de Dr. İlhan Paşaoğlu tarafından yapılan fakat akut rejeksiyonla erken dönemde kaybedilen olgu izledi. Daha sonra yine Hacettepede Dr. Bozer ve Dr. Paşaoğlu tarafından 5 kalp nakli ameliyatı daha yapıldı. İnsandan insana kalp nakli ülkemizde tekrar canlanırken Ankarada İbni Sina Hast.de Dr. Hakkı Akalın ve ekibi tarafından ilk mekanik kalp başarıyla takıldı (1988). Hastanın hayatta olduğu 4 haftalık süre içinde donör bulunamadığından kalp nakli gerçekleştirilemedi. Daha sonra aynı ekip tarafından başka bir hastaya ortopik kalp nakli 1990da gerçekleştirildi. Daha sonra Gazi Tıp Fak. Hastanesinde Dr. Emin Özdoğan ve Dr. Ali Yener tarafından fresh Aortik Homogreft uygulaması gerçekleştirildi. Ülkemizde ilk başarılı Video Eşliğinde Toraks Cerrahisi (VATS) Uygulamaları 1995te Dokuz Eylül Tıp Fakültesinde Dr. Öztekin Oto ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Yine aynı Üniv.de 8.1.1998de Türkiyede ilk kez Kalp ve Akciğer transplantasyonu, 17 Haziran 1999da iki taraflı akciğer transplantasyonu Dr. Oto ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir.
1) Hurt R. The History of Cardiothoracic Surgery. The Parthenon Publishing Group, London, 1996.
2) Schumacker BH. The evaluation of cardiac Surgery. Indiana University Press, Blamington. Indianapolis, 1992.
3) Cooley D. Fifty years of Cardiovasculer Surgery. Ann Thorac Surg 1994; 57: 1059-63.
4) Cooley D, Belmonte BA, Zeis LB, Schhnur S. Surgical repair of ruptured interventricular septum following acute myocardial infarction. Surgery 1957; 41: 930-7.
5) Cordell AR. Milestones in the development of cardioplegia. Ann Thorac Surg 1995; 60 (3): 793-6.
6) Cobb FR, Blumenschein SD, Sealey WC, Boineau JB, Wagner GS, Wallace AG. Successful surgical interruption of the Kent bundle in a pation with Wolf-Parkinson White syndrome. Circulation 1968; 38: 1018-29.
7) Sealey WC, Gallagher JJ, Pritched ELC, Wallace AG. Surgical treatment of tachyarhytmias in patients with both Ebstein anomaly and a Kent Bundle. J Thorac Cardiovasc Surg 1978; 75: 847-53.
8) Cooley DA, Reul GJ. Wukasch DC Ischemic contracture of the heart; stone heart. Am J Cardiol 1972; 29: 575-7.
9) Buckberg GD. Update on current techniques of myocardial protection. Ann Thorac Surg 1995; 60 (3): 805-14.
10) Cox L, Schuessler RB, Boineau JB. Surgical treatment of atrial fibrillation. J Thorac Cardiovasc Surg 1991; 101: 402-5.
11) Schumaker JR HB. A Surgeon to remember: Notes about Vladimir Demilkhov. Ann Thorac Surg 1994; 58: 1196-8.
12) Kuserov BK. A permanently indwelling intracorporeal blood pump to substitute for cardiac function. Trans Am Soc Artif Int Organs 4: 227-30, 1958.
13) Cooley D, Liotta D, Halmann GL. Bloodwell RD, Leachman RD, Milam JD. First human implantiton of cardiac prosthesis for staged total replacement of the heart. Trans Am Soc. Artif Intern Organs 1960; 15, 252-63.
14) Sargın O, Aytaç A, Demirkol C. Ender rastlanan bir anormal pulmoner venöz dönüş vakası. Türk Toraks ve Tüberküloz Mecmuası, 1967.
15) Aytaç A, Tekdoğan M, Erbil D. Hacettepe Tıp Merkezinde Ameliyat Edilen 100 Konjenital Kalp Anomalisi Çocuk Sağlığı Hastalıkları Dergisi. 1963, 6: 37.
16) Aytaç A, Total Correction for Fallots Tetralogy. Operative and Late results of 156 Cases. Pahlavi Medical Journal, 1975, 6: 83.
17) Saylam A, MD, Tuncalı T, MD, İkizler C, MD, Aytaç A, MD. Aorta-right ventricular tunnel. A new concept in congenital cardiac malformations. Annals of Thoracic Surgery, 1974, 18: 634.
18) Aytaç A. Büyük damarların Transpozisyonunda Mustard ameliyatı. Türk Kardiyoloji Cemiyeti Arşivi, 1972, 4: 134.
19) Aytaç A, Sarıoğlu T, Bilgiç A. Senning operation for transpozition of the great arteries: Turk J Pediatr 1985, 27: 161.