Hastanemize başvuran tüm olgular Pediatrik kardiyoloji bölümü tarafından incelendi ve Fallot tetralojisi tanısı için, 4 temel klasik bulgunun (ventriküler septal defekt, pulmoner outflow darlığı, sağ ventrikül duvar kalınlığının sol ventrikül ile aynı olması ve aortanın dextropozisyonu) varlığı arandı. Bu bulgular ekokardiyografik ve anjiografik olarak ayrı ayrı değerlendirmeye alındı. Son 10 olguda sadece ekokardiografik değerlendirme ile tanı konuldu (Şekil 1). Cerrahi tedavinin öncelikle nasıl olması gerektiği konusunda temel kriterler yine aynı tanı araçları ile gerçekleştirildi. Bu kriterler 5 yıl öncesinde sadece sol ventrikülün diastol sonu çapının aortaya oranı ile yapılırken son 5 yıllık olgularda buna ek olarak McGoon oranı, Z değeri ve Nakata indeksleri de ayrı ayrı değerlendirildi.
McGoon oranı | = | Sağ ve sol pulmoner arterin bifurkasyon öncesindeki çaplarının toplamı)/(desenden aorta çapı) |
Nakata indeksi NI | = | (Pulmoner arter kesit alanı mm2)/(vucut yüz ölçümü M2 ) |
Z değeri | = | Ölçülen çap-ortalama normal çap Ortalama normal çapın SD |
Sol ventrikül diastol sonu çapının aortaya oranı %66'dan küçük olanlarda sol ventrikül hipoplazisi hakim olduğu kabul edilerek total korreksiyon ikinci tedavi aşaması olarak kabul edildi ve paliyatif şant cerrahisine alınması kararlaştırıldı. McGO-on oranı 1.5 altında olanlarda, Nakata indeksi 200 m2/M2/Vucut alanı altındakilerde ve Z değeri nomogram ile bakılarak elde edilen (-2) altındakilere de aynı şekilde paliyatif ameliyat programlandı. Bunun dışında siyanotik spell atakları sık olan ancak 6 ayın altındakilere de şu ana kadar total korreksiyon girişiminde bulunmadık. Cerrahi karar endikasyonu Tablo I-II' de gösterilen kriterlere göre değerlendirildi.
Total korreksiyon kriterleri taşıyan hastalar genel fokal enfeksiyon odakları ve sistemik patolojileri yönünden değerlendirildikten sonra ameliyata alındı.
Ameliyat genel anestezi altında yapıldı. Standart bikaval venöz kanulasyon ve assendan aorta kanulasyonu ile kardiopulmoner bypassa geçildi. Soğuk (+4°C) K+ kardiopleji ve topikal soğutma tekniği uygulanarak kardiak arrest sağlandı. Sağ atrium açıldı ve varsa mevcut patent foramen ovaleden, yoksa bu bölgede oluşturulan defekten sol ventrikül seviyesine vent yerleştirildi. Tüm olgulara sağ ventrikül infundibulumu üzerinden myotomi yapıldı. Pulmoner atrezi ve stenozu olanlarda insizyon pulmoner arter bifurkasyonuna kadar uzatıldı. Transvers uzanan infundibüler bandlar rezeke edildi. Ventriküler septal defekt supraventriküler krista seviyesinde kontiniu diğer kısımlarda ise tek tek plejitli 5/0 polyester sütürlerle yerleştirildi. Hegar bujileri ile yapılan ölçümle "Z" değerleri Kirklin ve arkadaşlarının[1] çizdiği nomogram ile yeniden bulundu. "Z" değeri (-1,5) dan küçük olanlara transanüler yama konuldu. Pulmoner kapak darlığı olmayan olgularda infundibulum primer veya clipsoid bir dakron yamayla kapatıldı. Bu olgularda bypass çıkışında sol ventrikül ve pulmoner arterden alınan basınç oranlarının 0.6 ve üzerinde olanlarında yeniden kardiyopulmoner bypass'a girilerek pulmoner bifurkasyona kadar uzanan transanüler yama konuldu.
Hastaların kontrolleri hastaneden çıktıktan 15. günde, takiben 1 ay sonra ve daha sonra bir yıla kadar 3 aylık aralıklarla, 1 yıldan sonra ise 6 aylık aralıklarla kontrole çağrıldılar.
Hastalar 10 yıllık periodda 88 ile 3513 gün, ortalama 1311.1 gün izlendi. Takipte kaybolan hasta olmadı. Biri peroperatif diğer ikisi postoperatif erken devrede (2. ve 6 gün) gelişen kardiak yetmezlik neticesi kaybedilmiştir. Bir hastamızda ameliyattan 6 ay sonra Hepatit-B enfeksiyonu gelişti. Enfeksiyonun 18 ayında Hepatit-B virüs enfeksiyonu nedeniyle hepatik koma gelişerek hasta kaybedilmiştir. Geç devrede kaybedilen hastanın geçirdiği akciğer enfeksiyonu sırasına kaybedildiği ailesinden öğrenildi. Total mortalite %9.3'dür. Cerrahi mortalite %5.5 olarak kabul edildi.
Peroperatif ve erken postoperatif devrede kaybedilen olguların tam düzeltim işlemi yapıldıktan sonra ölçülen "sağ ventrikül sistolik basıncının" "sol ventrikül sistolik basıncına" oranları sırasıyla 65/90-0, 54/87=0 ve 65/94=0 olduğu dijital ve dobutamin ile tam desteğe rağmen ventrikül pompa yetersizliği düzeltilememiştir. Peroperatif devrede kaybedilen olguda ek olarak çift çıkımlı sağ ventrikül tipinde (aortanın %85 dekstropozisyonu) ventriküler septal defekti vardı.
Hastaların 43 (%87)ünde (NYHA göre) fonksiyonel kapasitelerinin çok iyi olduğu ve takiplerinde sadece 9'u dijital, 5'i dijital ve diüretik kullanmaktadır. Hastaların fonksiyonel kapasiteleri
Tablo IV' de gösterilmiştir. İki hastanın birinde postoperatif 2. haftasındaki ilk kontrolünde, diğerinde
birinci yılında yamasından kaçak olduğu tesbit
edildi. Birincisinde 2 yıl takipten sonra diğerinde
3. yılında yamadan olan kaçakta artmanın olduğu
ve soldan sağa şantın 2/1 olduğu tespit edildi.
Bunun üzerine ameliyata alınarak defekt kenarı sağ atriumdan yaklaşımla tek tek konan 4 adet plejitli sütürler ile onarılmıştır. Bir hastada ameliyat
sırasında ileti sisteminin yaralanmasına bağlı olarak gelişen AV tam blok nedeniyle DDD pacemaker implante edilmiş 1 yıl sonrasında yapılan kontrolünde atrial elektrodunun uyarı iletmediğinin
tesbit edilmesi üzerine yeni bir elektrod yerleştirilerek düzenli sinüs uyarısı ile ventrikülün uyarılması temin edilmiştir. Pulmoner regurgitasyon
transannuler yama konulan tüm hastalarda saptanmasına karşılık belirgin bir triküspit yetmezliğine neden olan sağ ventrikül yetmezliği gelişmemiştir. Hastaların yıllara göre yaşam yüzdeleri
Şekil 3'de gösterilmiştir.
Fallot tetralojili hastalarda yapılacak cerrahi girişim tek veya iki basamaklı olarak uygulanmaktadır. Özellikle bebeklik çağında primer olarak total korreksiyon yapılmasını destekleyen klinikler iyi sonuçlar aldıklarını iddia etmektedirler[1]. Buna yönelik parametreler dikkatle incelenerek değişik nomogramlar hazırlanmış ve değişik matematiksel formüller çıkarılmıştır(2-5). Bu da cerrahın, hastanın ameliyattan nasıl bir tablo ile çıkabileceğini önceden bilmesini sağlamıştır. Kliniğimizde total korreksiyon için aradığımız kriterler Tablo 1'de gösterilmiştir. Bebelikte 6. aydan önce sık siyanotik spelleri olan hastalarda sistemik-pulmoner şantı tercih etmekteyiz. Bu hastalarda total korreksiyonu 6-10 yaşında, sol ventrikül ve pulmoner arter gelişimini inceleyerek yapmaktayız.
Fallot tetralojisinde tam düzeltim kriterlerinin
en önemlilerinden biri sağ ventrikül çıkım yolu ve
pulmoner kan akım yolunda rezidüel engel
bırakmamasıdır[6]. Bu amaçla total korreksiyon
ameliyatında tüm düzeltmenin yapılabilmesi için
geliştirilen "Z" değeri, McGoon oranı, Nakata indeksleri ve sol ventrikül aorta oranı gibi denklemler giderek önem kazanmaktadır[1-4,6-8] Biz de preoperatif ve intraoperatif olarak bu formülleri kullandık. Bu değerler arasındaki dönüşüm sayıları
Tablo V' de verilmiştir. Rezidüel pulmoner darlık,
sol ventrikül debisinin azalmasına ventriküler
septal defekt yamasının sol ventrikül çıkım yoluna
bombeleşmesine ve sağ ventrikülün pompa yetmezliğine neden olmaktadır. Bizim transanüler
yama kullanılan olgularımızda önemli triküspit
yetmezliğine neden sağ ventrikül yetmezliği
gelişmemiştir.
Fallot tetralojisinin tam düzeltiminde çoğu kez zorunlu olarak ortaya çıkan hafif pulmoner kapak yetmezliği genellikle iyi tolere edilmektedir[7]. Bunun yanında orta derecede pulmoner yetmezliği olan olgularda sağ ventrikülde giderek artan genişleme ve aritmilerin gözlenmesi durumunda pulmoner kaçağın düzeltilmesi önerilmektedir. Pulmoner arter nabız basıncının pulmoner pulmoner arter sistolik basıncına oranı yetmezlik seviyesinin saptanmasında bir kriter olarak kullanılmakta ve 0.33-0.55 normal tehlikesiz sınır olarak kabul edilmektedir[8]. Bu sınırın üzerinde 0.75 ve üzerinde ani ölüm oranında artış olduğu bildirilmiştir[9].
Total korreksiyona alınacak hastaların saptanmasında ülkemiz köklü kliniklerinden Hacettepe grubu ameliyat öncesindeki sol ventrikül diastol sonu çapının aortaya oranının postoperatif surveyi yansıtan bilgiler verdiğini saptamışlardır[2]. Bizde bu kriterlerin ameliyat sonuçlarını benzer şekilde desteklediğini gördük.
Sonuç olarak, total korreksiyon için seçilen olguların ameliyatında sağ ventrikülün önünde residual stenoz bırakmayacak teknikler ameliyat öncesindeki kriterlerle ortaya konulmalıdır. Bu amaçla ameliyat öncesinde yapılan sol ventrikül, aorta ve pulmoner arter ölçümleri ile elde edilen hesaplamaları dikkate almak cerrahi başarıyı etkilemektedir.
1) Kirklin JW, Blackstone EH, Kirklin JK, et al: Precting
the degree of relief of the pulmonary stenosis or atresia after the repair of tetralogy of Fallot. Sem Thorac Cardiovasc Surg 2:55-60,1990.
2) Özkutlu S, Saraçlar M, Özme Ş, et al: Echocardiographic left ventricular size in the selection of surgical treatment in patients with tetralogy of Fallot.
Turkish J Pediatr 29:187-97,1987.
3) Shimazaki Y, Maehara T, Blacstone EH, et al: The
structure of the pulmonary circulation in tetralogy
of Fallot with pulmonary atresia. J Thorac Cardiovasc Surg 95:1048-58,1988.
4) Nakata S, Ihai Y, Takanashi Y, et al: A new method
for the quantitative standardization of cross-sectional area of the pulmonary arterios in congenital heart diseases with decreased pulmonary blood
flow. J Thorac Cardiovasc Surg 88:610-619,1984.
5) Kirklin JW, Barratt-Boyes BG: Pulmonary stenosis
and ventricular septum. In Cardiac Surgery. Livingstone, New York pp:1013,1993.
6) Erk MK, Yüksel M, Baysal MK, Kolbakır F: Tam
düzeltimi yapılan 26 Fallot tetralojili olgunun ameliyat Öncesi ve sonrası değerlendirmesi. T Klin Kardiyoloji 5:156-160,1992.
7) Hernefter PJ, Zahra KG, Rowe SAT, et al: Long term
results of total repair of tetralogy of Fallot in childhood. Ann Thorac Surg 50:179-85,1980.