Between 1995 to 1998 VATS was performed to 22 cases that applied with undiagnosed exudative pleuraf effusion. 12 of the case where men and others were women. Average age 60.2 years. VATS findings, procedures, clinically and pathologically results were investigated prospectively and reported. VATS has been performed for pleural effusion for diagnosis and treatment. These included 5 paranchimal, 19 parietal pleural, 5 visceral pleural, 1 lymph node and 1 pericardial biopsies and 5 pleural abrasions, 3 decortications, 2 pleurodesis, 1 mediastinal cyst excision and 1 removing germinate membrane for hydatid cyst. Thoracotomi has been performed 1 case. Surgical complication has not been observed. Chest tüp drainage duration was 9 days on an average. In the pathologically examinations, malignant effusion was confirmed in 11 of 22 cases (50%).
Our has demonstreted that Video Assisted Thoracic Surgery-VATS is safe and perfect procedure in diagnosis (91%) and treatment of pleural effusions. VATS need in the pleural effusion but malignancy was observed 50% of the all cases with pleural effusion.
Plevral efüzyon tanısıyla başvuran olgular öncelikle direkt AC grafileri, Toraks tomografisi, USG ile değerlendirildi. Torasentez sonrası alınan plevral sıvı örneklerinden rutin biyokimyasal, mikrobiyolojik ve sitolojik tetkikleri yapıldı. Perkutan plevra biyopsi ve transtorasik biyopsi ile de tanı konamayan olgulara VATS uygulandı. Gram yayma ve kültür yanında AARB pozitifliği arandı. Sitolojik incelemede tanı konabilen ya da kültürlerde üreme yada gram boyamada bakteri tespit edilen olgular ampiyem olarak değerlendirilip tedavi edildi.
Tüm olgulara preoperatif hazırlığı takiben ameliyathanede genel anestezi çift lümenli tüple entübe edilerek işlem uygulandı. Prosedür sırasında çalışılan tarafın ventilasyonu bloke edildi. Plevral sıvı lokalizasyonu, birlikte olan plevral kalınlaşma, parankimal kitlenin lokalizasyonuna göre uygun yerden ilk port girilip ilk bulgular sonrasında planlanan prosedüre göre diğer port yerleri belirlendi. Eş zamanlı plörodesis planlaması için plevral spesifik lezyon varlığında frozen-section uygulandı.Parietal ve visseral plevra yanı sıra parankimal lezyon düşünülen olgularda parankima biyopsisi yapıldı. İşlem sonrası olgular bir gün yoğun bakımda takip edilip servise alındı. Plevral drenajın günde 100 cc altına düşmesini takiben direni çekilip taburcu edildi. Olgular 2-24 ay arası bir süre takip edildi.
Bir olguda (%4.5) rüptüre hidatik kist nedeniyle torakotomi yapıldı. Olgularda cerrahi komplikasyona rastlanmadı. Ortalama 9 gün tüp drenaj sonrası olgular taburcu edildi. Patolojik incelemede 3'ünde malign mezotelioma, 5'inde adenokarsinoma, 2'sinde adenokarsinoma metastazı, birinde lenfoma, 2'sinde tüberküloz tespit edildi (Tablo 3). Ortalama 8 aylık takipte rekurrens 2 olguda (%9) tespit edildi. Rüptüre hidatik kist saptanıp açılmayan olguda 2. ayda bronkoplevral fistül tespit edildi. Nonspesifik tanı alan bir olguda (%4.5) 6. ayda tekrarlayan PE nedeniyle yapılan torakotomide mezotelioma tanısı kondu, plöropnomonektomi uygulandı. Uzun takipte PE, kalınlaşma nedeniyle VATS yapılan biyopsiler sonrası nonspesifik plörit tanısı alan bir olguda tekrarlayan PE sonrası yapılan torakotomide frozen sectionla malignite ve uzun takipte mezotelioma tanısı aldı. Plöropnomonektomi yapıldı. Sol AC tamamen konsolide olan VATS'la pnomoni tesbit edilen bir olguda harap AC düşünülerek yapılan torakotomide hiler kitle tesbit edildi. İki (%5) olguda VATS'ın tanıda yetersiz kaldığı gözlendi. VATS'la PH'lu olgularda %95.5, parankimal lezyonlu olgularda ise %94.5 doğru tanı konduğu gözlendi.
Malign PE'ların tanı ve tedavisinde sıklıkla VATS kullanılır. Malign plevral mezoteliomada torakoskopik biyopsi ile %98 olguda tanı konulabildiği Boutin tarafından rapor edilmiştir [7]. Primer maligniteye, plevral metastaz sonrası plevral sıvı yapımı artışına, plevral sıvı emiliminin lenfatik obstrüksiyonla azalmasına bağlı olarak plevral efüzyon oluşur. Uygulanan prosedürler: 1- Plörektomi, 2- Mekanik plörödesis, 3- Talk pudraj, 4- Plöroperitoneal şant, 5- Tüp torakostomi ve sikleroz olarak sayılabilir.
Plevral sıvının tamamı poşlar birleştirilip yapışıklıklar giderilerek direne edilir. Plörödesis plörektomi, mekanik plevral abrazyon ve talk pudra) şeklinde yapılabilir. Talk pudraj mekanik tekniklerle eşit etkinlikte ve laser, koter ve tetrasiklinden daha üstündür. Torakoskopik püskürtme şeklinde talk uygulanması malign PE ve tekrarlayan benign PE'ların tedavisinde %95 oranında etkin olduğu rapor edilmektedir [8,10]. Plörodesis mekanik plörodesis yanında malign olgularda bleomisin ve talkla benign olgularda ise tetrasiklinle yapıldı.
Tüm cerrahi girişimlerde rastlanan yara yeri enfeksiyonu, aritmi, hava kaçağı, solunum yetmezliği gibi komplikasyonlar yanında VATS özgü komplikasyonlar; kanama, interkostal nevralji, AC parankima yaralanması, aortoplörokutaneal fistül, göğüs duvarına tümör implantasyonu, pulmoner ödem olarak sayılabilir [11,12,13,14]. Olgularımızda torakotomi gerektirir kanama olmadı. Hidatik kist saptanıp membranı çıkartılan bir olguda geç dönemde bronkoplörokutaneal fistül gelişti.
En sık biyopsi parankimden alındı. Parankimal lezyon varlığında, yada PE nedeniyle VATS yapılan ancak parankimal patolojiyi düşündüren bulgular varlığında parankim biyopsisi plevra biyopsisine ek olarak yapıldı. PE'la VATS yapılan serilerde sıklıkla yüksek oranda plevra dışı lezyonların eşlik etmesi [8,15,16] bu olgularda sıklıkla parankim biyopsisi gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Hidatik kist ülkemizde sıklıkla karşımıza çıkan bir hastalık olup torakoskopik girişimler konusunda yeterli yayın saptanamadı. Ancak iki rüptüre hidatik kist olgumuzdan torakotomi uygulanmayan germinatif membranı alınıp direne edilen bir olguda postoperatif bronkoplörokutaneal fistül gelişti. Diğer olgu açılıp açık bronş ağızları kapatılarak dekortikasıon uygulandı. Hidatik kist tedavisinde VATS'ın yerinin olmadığı görüşündeyiz
PE nedeniyle VATS yapılan %50 malignite saptanmış olması tanı konamayan eksuda niteliğindeki PE'larda VATS'ın tanı değerini ortaya koymaktadır. Tablo 3'de görüldüğü gibi primer plevral maligniteler yanında özellikle AC adenokarsinomu sıklıkla PE'a neden olmaktadır. Yine diğer sistemlerden plevraya metastaz efüzyonla karşımıza çıktı. Burada parankim lezyonunun da tespit edildiği malignite olguları evre 3b olarak kabul edilip PE'un tedavisini takiben radyokemoterapi için yönlendirildi. Ohri ve arkadaşları PE'lu 56 olgunun %68'inde malignite ve bunların yarısında da mezotelioma bildirmekte [15]. Page ve ark. %88'inde PE nedeniyle VATS yapılan 121 olguluk seride %75 olguda [16], Hucker ve ark %75 olguda [9] malignite rapor etmekteler.
PE nedeniyle VATS yapılan %50 malignite saptanmış olması tanı konamayan eksuda niteliğindeki PE'larda VATS'ın tanı değerini ortaya koymaktadır. Tablo 3'de görüldüğü gibi primer plevral maligniteler yanında özellikle AC adenoknrsinomu sıklıkla PE'a neden olmaktadır. Yine diğer sistemlerden plevraya metastaz efüzyonla karşımıza çıktı. Burada parankim lezyonunun da tespit edildiği malignite olguları evre 3b olarak kabul edilip PE'un tedavisini takiben radyokemoterapi için yönlendirildi. Ohri ve arkadaşları PE'lu 56 olgunun %68'inde malignite ve bunların yarısında da mezotelioma bildirmekte [15]. Page ve ark. %88'inde PE nedeniyle VATS yapılan 121 olguluk seride %75 olguda [16], Hucker ve ark, %75 olguda [9] malignite rapor etmekteler. Konvansiyonel torakoskopide Hucker ve ark. tekrarlayan PE'da %80.3 [8], Sunil ve ark. %85.7 [15] olguda doğru tanının konabildiğini yine yüksek oranda malignite tanısı rapor etmekteler. PE'lu olgularımızda %91 oranında doğru tanının konması VATS'ın konvansiyonel torakoskopiye üstünlüğünü ortaya koymaktadır.
Tüberküloz bir olguda PE, Bir olguda PE ve parankimal konsolidasyon diğerinde ise pulmoner parankimal lezyon şeklinde karşımıza çıktı. Benzer şekilde tüberküloz PE nedeniyle VATS yapılan olgularda nadir de olsa rapor edilmektedir [15,16].
Çalışmamız PE tanı ve tedavisinde VATS'ın güvenli tanı değeri yüksek (%91) bir yöntem olduğunu gösterdi. Uzun takip patolojik inceleme sonuçlarında olguların %50'sinde malignite tespit edilmesi PE'da VATS'ın gerekliliğini ortaya koydu.
1) McKenna RJ. Lobectomy by video-assisted thoracic surgery with mediastinal node sampling
for lung cancer. J Thorac Cardiovasc Surg 107:
879-882,1994.
2) Kirby TJ. Initial experience with video assisted
thoracoscopic lobectomy. Ann Thorac Surg 56:
1248-1252,1993.
3) Pellegrini CA, Leichter R, Patti M et al. Thoracoscopic esophageal myotomy in the treatment of achalasia. Ann Thorac Surg 1993; 56: 680-2.
4) Collard JM, Lengele B, Otte JB et al. En bloc
standard esophagectomies by thoracoscopy.
Ann Thorac Surg 193; 56: 675-9.
5) Daniel TM. Diagnostic thoracoscopy for pleural
disease. Ann Thorac Surg 1993; 56: 639-40.
6) Landreneau RJ, Hazelrigg SR, Mack MJ, Keenan
RJ, Ferson PF. Video-assisted Thoracic Surgery
for Pulmonary and Pleural Diseases. in: Shields
TW ed. General Thoracic Surgery, William and
Wilkins, Philedelphia pp: 508-26, 1994.
7) Boutin C Rey F. Thoracoscopy in pleural
mesothelioma: a prospective study of 188
consecutive patients. Cancer 1993; 72: 389-93.
8) LoCicero J. Thoracoscopic management of
malignant pleural effusion. Ann Thorac Surg
1993; 56: 641-43.
9) Hucker J, Bhatnagar NK, Al-Jilaihawi et al.
Thoracoscopy in the diagnosis and management of recurrent pleural effusions. Ann Thorac
Surg 1991; 52: 1145-7.
10) Colt H G. Thoracoscopy. A prospective study of
safety and outcome. Chest 1995; 108: 324-29.
11) Akal M, Özdemir N. Video yardımlı lorakoskopik cerrahi. Ank. üniv. Tıp Fak. Mec. 1996 Cİlt 49, Sayı 2.
12) Mulder SD. Pain management principles and
Anesthesia techniques for thoracoscopi. Ann
Thorac Surg 1993; 56: 630-2.
13) Kaiser LR, Bavaria JE. Complications of Thoracoscopy. Ann Thorac Surg 1993; 56: 796-8.
14) Krasna MJ, Deshmukh S, Mc Laughlin JS.
Complications of thoracoscopy. Ann Thorac
Surg 1996; 61: 1066-9.