Yaklaşım her iki gruptaki tüm olgularda median sternotomi ile gerçekleştirildi. Standart kardiyopulmoner bypass (CPB) 234 olguda kullanıldı, 22 olguda ise CPB kullanılmadan çalışan kalpte koroner bypass yapıldı. Bu iki grup arasında anestezi yönünden farklı bir uygulama yapılmadı. Kardiyopulmoner bypass uygulanan olgularda miyokardial koruma için topikal ve orta derecede sistemik hipotermi başlangıçta antegrad soğuk kristaloid kardiyopleji, her 20 dakikada bir kan kardiyoplejisi ve terminal sıcak kan kardiyoplejisi uygulandı. Acil koroner revaskülarizasyon yapılan bir olguda ise antegrad soğuk kristaloid kardiyopleji yerine sıcak kan kardiyoplejisi (warm induction) verildi. Çalışan kalpte bypass yapılan olgularda ise kalp işlem sırasında intravenöz metoprolol ile yavaşlatıldı. Kardiyopulmoner bypass uygulanan tüm olgularda önce distal anastamozlar yapıldı, proksimal anastamozlar ileri derecede kalsifik aortası olan bir olguda ve kombine AVR yapılan 6 olguda kros-klemp altında, diğer olgularda ise parsiyel bypass altında gerçekleştirildi. Çalışan kalpte bypass uygulanan 22 olgunun 4'ünde ise proksimal anastamozlar ilk önce distal anastamozlar daha sonra yapıldı.
Ekstübasyon için saatlik drenajın kabul edilebilir miktarlara inmiş olması ve hastanın hemodinamik olarak stabil olması kriter olarak alındı, buna göre mortalite gelişmeyen 246 olgunun % 94.1'i ilk 12 saat içinde ekstübe edildi.
Postoperatif atrial fibrilasyon gelişen tüm hastalara ilk 10 dakika içinde medikal olarak müdahale edildi, Medikasyona karşın 2 saat içinde sinusal ritme dönmeyen hastalar heparinize edildi, 24 saat içinde sinusal ritme dönmeyen hastalara ise kardioversiyon uygulandı.
70 yaş üzerindeki tüm hastalar için Parsonnet risk puanlaması yapıldı ve değişik risk grupları örneklerle karşılaştırıldı.
Sonuçların değerlendirilmesinde mean ± standart deviasyon belirlendi. Kategorik değişkenler x2, sürekli değişkenler için t testi, ortalamaların karşılaştırılmasında varyans analizi kullanıldı.
Yetmiş yaş üstü gruptaki mortalite dağılımına risk gruplarına göre bakılacak olursa riskli grupta % 4.3 olarak gerçekleşen mortalite çok yüksek riskli grupta % 13.6 gerçekleşmiştir (p<0.05) (Tablo 3). Toplam yatış süreleri risk gruplarına göre dağıtıldığında ise risk oranı ile lineer bir artış göstermekle birlikte anlamlı bir fark bulunamamıştır (p>0.05) (Tablo 3).
Sonuçların gruplar arası farkları incelendiğinde; ortalama yaşın grup 1'de 72.50 ± 2.73, grup 2'de 55.48 ± 8.39 ve tüm hastalar birlikte değerlendirildiğinde 56.91 ± 9.35 olduğu görülmektedir. Kadın hasta oranı 70 yaş altında %16.5 iken 70 yaş üzerinde %30.1'e çıkmaktadır ve fark anlamlıdır (p<0.001). Ortalama distal anastamoz sayısı 70 yaş altında 2.99 ± 1.29 iken üstünde 3.14 ± 1.19 a çıkmakla birlikte fark anlamsız bulunmuştur. Gruplar arası endarterektomi oranları da benzer şekilde anlamsız bulunmuştur. İnternal torasik arter (İTA) kullanım oranı ise % 97.0'dan % 91.0'a düşmektedir ve fark anlamlıdır (p<0.005). Koroner arter cerrahisine ek işlem olarak aort darlığına bağlı aortik kapak replasmanı (AVR) yetmiş yaş altındaki grupta % 0.6 iken üstünde % 2.3 olarak bulunmuştur (p<0.002). Post operatif morbiditenin önemli bir kısmını oluşturan atrial fibrilasyon 70 yaş altında % 22.4 iken üstünde % 38.7 ye çıkmaktadır (p<0.005). Yoğun bakım yatış süreleri karşılaştırıldığında 2.20 ± 2.11 günden 3.23 ± 6.43 güne çıkmaktadır (p<0.05). Toplam yatış süreleri ise 9.45 ± 9.44 güne karşılık 7.81 ± 5.44 gün olarak bulunmuştur (p< 0.005). Tüm çalışma grubunda % 1.3 olan mortalite yetmiş yaş altında % 1.1 iken yetmiş yaş üzerinde % 3.9 olarak gerçekleşmiştir, ve arada anlamlı fark tesbit edilmiştir (p<0.001) (Tablo 4).Açık kalp cerrahisi için zaten bir risk faktörü olan preoperatif renal fonksiyon bozukluğu yaşlılarda daha sık görülmektedir [3,4,6]. Preoperatif normal kreatinin değerleri olan birçok hastada da muhtemelen sınırda renal fonksiyona sahip olmaları sonucunda erken postoperatif dönemde hafif ya da orta derecede renal disfonksiyon ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızda biri hafif onbiri orta derecede preoperatif renal disfonksiyonu olan hastalarımızda post operatif dönemde üçü hafif, 47'si orta ve 8'i ileri derecede toplam 58 olguda (% 23.7) renal disfonksiyon görülmüştür. Bu hastalardan inotropik destek almayanlara kreatinin seviyesi 1.8 mg/dL altına düşene kadar renal dozdan dopamin infüzyonu yapıldı. Zaten destek almakta olanlarda ise renal doza kadar düşüldükten sonra bu dozda devam edildi.
Atrial fibrilasyon benzer tüm çalışmalarda önemli bir morbidite olarak ortaya çıkmakta ve genelde hasta yatış süresinin uzamasına neden olmaktadır. Bizde de % 38.7 gibi yüksek bir oranda ve 70 yaş altı grupla anlamlı olarak farklı bulunmasına karşın kliniğimizde atrial fibrilasyonda erken tedavi protokolü uygulanması nedeniyle yatış sürelerinde (9.42 güne karşın 9.50 gün) anlamlı bir fark yaratmamıştır. Bazı yazarlar tiroid hormon uygulamasının atrial fibrilasyonu azalttığını bildirmektedir [11]. Ott ve ark. [3] da çalışmalarında tiroid hormon uygulamışlar ve herhangi bir karşılaştırma yapmamışlarsa da %10.6 gibi düşük bir oran bildirmektedirler. Buna karşın Engelman [12] editoryal yazısında bu tür bir uygulamanın atrial fibrilasyonu azaltmakla birlikte erken iyileşme için şart olmadığını belirtmektedir.
Olguları Parsonnet risk puanlarına göre grupladığımızda ortalama 9.45 gün olan toplam yatış süresi orta derecede risk taşıyanlarda 8.9 dan lineer bir artış göstererek çok yüksek risklilerde 10.1 güne çıkmaktadır. Mortaliteye orta ve yüksek riskli gruplarda rastlanmamış olmasına karşın riskli ve çok yüksek riskli gruplar arasında oldukça bariz fark gözlenmiştir. Katz ve ark. da [2,4] benzer sonuçlar elde etmişlerdir. Katz 1995 yılındaki yazısında, Parsonnet risk skorlama sisteminden yaşa bağlı puanları devre dışı bırakarak yaptığı çalışmada 70 yaş üzerine mortaliteyi yine bariz yüksek olarak bulmuştur. Bu da ileri yaş grubundaki hastalarda komorbiditenin yüksek olduğunu göstermektedir [2].
Hastane mortalitesi % 3.9 olarak gerçekleşmiştir. Bu değer 70 yaş altında % 1.1 olarak bulunmuştur ve oldukça anlamlı farklılık belirlenmiştir. Buna karşın Tablo 7'de verilen literatürdeki bazı sonuçlar ile karşılaştırdığımızda ülkemizde elde edilen bu mortalite oranının yaş grubuna göre kabul edilebilir hatta düşük bir değerde olduğu görülmektedir.
Sonuçta, yaşlı hasta grubunun giderek artmasına karşın bu hastalarada düşük mortalite ile koroner bypass cerrahisi yapılabilmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalar yaşın tek başına öneminden çok, yaşla birlikte oluşan diğer risk faktörleri ve hastanın multisistem yetmezliğinde olup olmadığının daha fazla önem kazandığını göstermektedir. [2-4,6]. Yaşlılara cerrahi kararı alırken temel hedefin gençlerdeki gibi özellikle yaşam süresinin uzatılması değil hastaların normal aktivitelerine dönmeleri ve daha iyi bir yaşam kalitesi sağlamak olduğu da unutulmamalıdır.1) Parsonnet V, Dean D, Bernstein AD. A method of uniform stratification of risk for evaluating the results of surgery in acquired heart disease. Circulation 1989: 79(Suppl); 3-12.
2) Katz NM, Hannan RL, Hopkins RA, Wallace RB. Cardiac operations in patients aged 70 years and over: Mortality, length of stay, and hospital charge. Ann Thorac Surg 1995; 60: 96-101.
3) Ott RA, Gutfinger DE, Miller MP, Alimadadian H, Tanner TM. Rapid recovery after coronary artery bypass grafting: Is the elderly patient eligible? Ann Thorac Surg 1997; 63: 634-9.
4) Katz NM, Chase GA. Risks of cardiac operations for elderly patients: reduction of the age factor. Ann Thorac Surg 1997; 63:1309-14
5) Yorgancıoğlu C, Çatav Z, Tezcaner T, Ayvaz T, Zorlutuna Z. Koroner bypass cerrahisinde risk
puanlaması. GKD Cer Derg 1997; 5:19-22.
6) Williams MA. Cardiovascular risk factor reduction in elderly patients with cardiac disease. Phys Ther 1996; 76: 469-480.
7) Ivanov J, VVeisel RD, David TE, Naylor CD. Fifteen year trends in risk severity and operative
mortality in elderly patients undergoing coronary artery bypass graft surgery. Circulation
1998; 97: 673-80.
8) Rao V, Ivanov J, VVeisel WD, Ikonomidis JS,
Christakis GT, David TE. Predictors of low cardiac output syndrome. J Thorac Cardivasc Surg 1996; 112: 38-51.
9) te Velthuis H, Jansen PG, Oudemans van Straaten HM, Sturk A, Eijsman L, Wildevuur CR. Myocardial performance in elderly patients after cardiopulmonary bypass is suppressed by tumor necrosis factor. J Thorac Cardiovasc Surg 1995;
110:1663-9.
10) Rao V, Christakis GT, Weisel WD, Ivanov J, Peniston CM, Ikonomidis JS, Shirai T. Risk factors for stroke following coronary bypass surgery. J Card Surg 1995; lO(Suppl): 468-74.
11) Klemperer JD, Klein İL, Ojaama K, et al. Triiodothyronine therapy lovvers the incidence of atrial fibrilation after cardiac surgery. Ann Thorac Surg 1996; 61:1323-9.
12) Engelman RM. Fast-track recovery in the elderly patient. Ann Thorac Surg; 1997; 63: 606-7.