Tablo 1de yüzyılın büyük savaşlarında görülen mermi yaralanmalarının dağılımı görülmektedir. Bu dönemlerde görülen çok sayıda olgu nedeniyle tedavide önemli ilerlemeler olmasına rağmen toraks yaralanmalarında mortalite, arter ve ven yaralanmalarından sonra üçüncü sıradadır.
Bu çalışma, yurdumuzda bölge hastanesi olarak hizmet veren Diyarbakır Askeri Hastanesinde görülen torksa penetre YHS yaralanması olan olgular ve uygulanan tedaviler tartışıldı.
Olguların tümü erkek ve çoğunluğu 20 yaşında olmak üzere en yüksek yaş 33dü.Yaralanma ile acil poliklinikte görülme süreleri 20 dakika ile 6 saat arasında değişiyordu.Yaralanma şekli ve uygulanan tedaviler Tablo 2de, toraks yaralanmasına ek yaralanmalar Tablo 3de görülmektedir. Tüm olgulara destekleyicitedavi olarak Seftriakson 2 gr./gün, Tetanoz aşısı bir doz yapıldı.Hemogram sonucuna göre kan tranfüzyonu, kan gerekmeyen olgulara sıvı infüzyonu yapıldı. Hava giriş-çıkışı olanlar dışında tüm cilt yaraları 2-5.günde geç primer tamir ile kapatıldı.
15 olgu herhangi bir cerrahi işlem yapılmadan yakın gözlem ile takip edildi. 7 olguya ilk görüldüğünde tüp torakostomi yapılmıştı. Bu olguların 6sında tüpler en geç 48 saat sonra çıkarıldı. 6 olguya tarafımızdan tüp torakostomi uygulandı. Bu olguların 5inde Tüp 4-8.günlerde çıkarıldı. 2 olguda ektili drenaj sağlanamadığı için 4.ve 6. günlerde torakotomi yapıldı. Torakotomide hematom drenajı ve erken dekortikasyon ile akciğerin tam ekspansiyonu sağlandı. Bu olguların hiç birinde erken dönemde görülen hemoptizi için ek bir tedaviye gerek olmadı.
Acil torakotomi yapılan olgular Tablo 4de görülmektedir. Pnomorafi kurşun trasesi tamamen açılıp, doku tüm hat boyunca karşılıklı gelecek şekilde yapıldı.Wedge rezeksiyon yapılan olguda kurşun trasesi çok periferde olduğu için rezeksiyon tercih edildi. Lingulektomi yapılan olguda da kurşun lingula superior segmenti diğer segmentlerden ayrılmıştı. Lezyon bölgesinin üstünden,stapler (RL 60 30 mm., Ethicon) kullanılarak rezeksiyon yapıldı.
Lobektomi yapılan olguda üst lobu büyük ölçüde deskrükte eden 2 adet kurşun trasesi saptandı. Lob arterlerinin de lezeolması nedeniyle usulune uygun sağ üst lobektomi yapıldı. Serinin ilk torakotomisi olan bu olguda kontüze superior segmente de wedge rezeksiyon yapıldı, Pnomonektomi yapılan olgunun ilk müdalalesi yaralanmadan 20 dakika sonra yapıldı. Torakotomi sırasında hasta şoktaydı. Kurşun trasesi hiler yapıları onarılması olanaksız derecede destrükte etmişti.Usulune uygun sağ pnomonektomi yapıldı.
5 olguda toraks yaralanmasıyla birlikte batın yaralanması vardı. Bu olguların birinde torakotomi sırasında tanamanın karaciğer kubbesinden olduğu saptandı. Hepatorafi, diafragmanın tamiri, pnomorafi ve ayrı bir insizyonla batın eksplorasyonu yapıldı. Diğerinde splenektomi ve diafragma tamirinin ardından ayrı bir insizyonla pnomorafi yapıldı. Hepatorafi ve diafragma tamiri yapılan 2 olguda ve batın eksplorasyonu yapılan bir olguda toraksdaki lezyon tüp torakostomi ile tedavi edildi. Farenks yaralanması ve sol kolda periferik sinir lezyonu olan olgularda da tüp torakostomi yeterli oldu.
Yaralanmadan sonra çekilen akciğer grafiklerininde görülen parenkim lezyonu 1-3 haftada, en fazla doku hasarı olan bölgede oluşan fibrosise bağlı radyolojik sekelle iyileşir [5]. Resim 1 ve 2de konservatif olaraktedavi edilen bir olgunun yaralanmadan hemen sonra ve 6 ay sonra çekilen grafiklerinde mükemmel sonuç görülmektedir.
35 olgulu bu seride acil torakotomi oranı %20 olmuştur. Bu oran tedaviyi yapan cerrahın tercihinin yanı sıra etkili ilk yardımve hızlı transportla ilgilidir. Vietnamda görülen 3490 olgu içinde bu oran %13, Lübnanda yaklaşık aynı olgu içinde bu oran %71 olmuştur [7,8]. Ayrıca bu serilerde kalp ve büyük damar yaralanmaları da bildirilirken bizim serimizde böyle bir yaralanmaya rastlanmamıştır.
YHS yaralanmalarında ortaya çıkan yüksek enerji ve hızlı enerji transferi önemli sistemik etkilere sebep olur [2]. Destekleyici tedaviye rağmen arteriel P02nin 40mmHg.nın altına düştüğü olgularda standart torakotomi endikasyonları olmaksızın torakotomi ve rezeksiyon endikasyonu iddia edilmiştir [5]. Bu olgularda en az bir lobun konsalide olduğu ve konsolide parenkimin çıkarılmadığı olgularda mortalitenin %100e ulaştığı bildirilmiştir. Serimizde arterial kan gazları bakılamadığı için böyle bir gözlemimiz olmadı.
YHS ile toraks penetre yaralanmalarda mortalite %7 olarak bildirilmiştir. Bu oran arter ve ven yaralanmalarından sonra üçüncü sıradadır [7]. Özellikle toraks yaralanması yanı sıra ek yaralanmaları olan olgularda bu oran daha da yükselmektedir [9]. Bu seride mortalite %8.5 oldu. 2. olguda ek olarak farenks ve batın yaralanması vardı. Seride morbiditeye yol açan bir komplikasyon görülmemesi olguların yaralanmadan önce mükemmel fizik kondisyonda olmalarına bağlanmalıdır.
Sonuç olarak YHSlarla olan toraks yaralanmalarında yakın gözlem olanağı olan uygun olgularda herhangi bir cerrahi tedaviye gerek olmadan konservatif tedavi yeterli olabilir. Bu yaralanmalarda mortaliteyi düşürmek ilk yardım ve transport olanaklarının arttırılması ile mümkündür.
1) Rich NM: Missile Injuries. Am J Surg, 139:414,1980.
2) Rybeck B, Janson B: Absorption of Missile Energy in Soft Tissue. Acta Chir Scand, 142:201,1976.
3) Amato JJ, Billy LJ, Lawson NS, Rich NM: High Velocity Missile Injury. An Experimental Study of the Retentive Forces of Tissue. Am J Surg, 127:454,1974.
4) Graham JM, Mattox KL, Beall AC: Penetrating Trauma of The Lung. J Trauma, 19:665,1974.
5) Fischer RP, Geiger JP, Guernsey JM: Pulmonary Trauma of the Lung. J Trauma, 19:665,1979.
6) Virgilio RW: Intrathoracic Wounds in Battle Casualties. Surg Gynecol Obstet, 87:609,1970.
7) Hardaway RM: Vietnam Wound Analysis. J Trauma, 18:635,1978.