The records of 20 patients with tracheobronchial injuries from 1979 to 1993 were reviewed. Their ages ranged from 5 to 41, with a mean age of 19. Only one of them was female. the cause was gunshot wound injury in 11, traffic accident in 6, fall from height in 2, and animal bite in 1. In 11 patients cervical trachea, in 6 main stem bronchus, and in 3 lobar bronchus were injuried. There were concomittant esophageal injuries in 7 of the cervical tracheal injuries. Primary repair was done in 7 of the tracheal injuries and tracheostomy required in the other 4. 3 of the main stem bronchial injuries were repaired primarily. In the remaining two and in all patients with lober brochial injury died due to air embolism during the induction phase of anesthesia. One patient with tracheoesophageal injury died In the early hospitalization period and two patients with tracheoesophageal injuries died due to mediastinitis in the late postoperative period. We decided to report our experience In tracheobronchial injuries in the light of literature as they have high morbidity and mortality rates.
Agresif ve uygun cerrahi tedavi uygulanmadıkça oldukça letal seyreden trakeobronşiyal yaralanmalar çok farklı klinik tablolar gösterebilmektedirler[1,2,3,4,5]. Bu farklılığı yaralanmanın servikal veya torasik bölgede olması kadar, etyolojinin penetran veya künt travma olması da etkilemektedir[1]. Ayrıca beraber bulunabilen diğer yaralanmalar tanı konulmasını geciktirerek mortalitenin artmasına neden olabilmektedir. Özellikle bu yaralanma türü hakkında yayınlanan makalelerde hasta sayılarının az olması nedeniyle bu makale aracılığı ile bu konu hakkındaki deneyimimizi gözden geçirmeyi amaçladık.
Olgularımız 5-41 yaşları arasında olup, yaş ortalaması 19 idi. 19'u erkek, l'i kadındı. 11 olguda ateşli silah ile yaralanma, 6 olguda trafik kazası, 2 olguda yüksekten düşme, l olguda ise hayvan ısırması mevcuttu. 18 olgu yaralanmayı takibeden süre içinde başvurdu. 7 ve 19 nolu olgular ise yaralanmadan 7 ay ve 8 yıl sonra başvurdular. Tüm olguların yaş, cins, yaralanma etyolojisi, lokalizasyonu, tedavi tipi ve sonuçları saptandı (Tablo 1). Birlikte yaralanmalar içinde en sık olarak servikal Özefagus yaralanması 7 olguda (%35) dikkati çekmekteydi (Tablo2). Başvuru esnasında yapılan fizik muayene bulguları ve akciğer grafileri tanı konulması için yol göstericiydi. Buna göre fizik muayene bulguları içinde solunum güçlüğü 12 olguda (%60) ve servikal bölgede ciltaltı amfizemi 11 olguda(%55) en sık kaydedilen bulgulardı (Tablo 3). radyolojik incelemeler 13 olguda (%65) pnömotoraks, 6 olguda (%30) servikal bölgede ciltaltında hava gösterdi (Tablo 4).
Servikal trakea yaralanması olan 10 olguda tanı fizik muayene ve cerrahi eksplorasyonla konuldu. Künt yaralanmalı bir olguda ise bronkoskopi ile tanı kondu. Özefagus yaralanması şüphelenilen hastaların 4'ünde preoperatif dönemde kontrastlı madde (Lipiodol) ile tanı konulurken bir olguda eksplorasyonda yaralanma tesbit edildi (Resim 1). Medikal tedavi uygulanan ve mortalite ile sonuçlanan 2 olguda ise tanı postmortem konulabildi. İlk başvuruda kapalı toraks drenajı (KTD) ile tedavi edilen olgulardan 2'sinde akciğer ekspanse olmadığı için yapılan bronkoskopi ile ana bronş yaralanması tanısı kondu. Akciğeri ekspanse olmayan olgulardan 5'ine ise torakotomi uygulandı. Bunlardan 2'sinde ana bronş yaralanması, 3'ündc ise lob bronşlarında yaralanma saptandı. 2 olgu ise total atelektazi ile geç dönemde başvurdu. Bunlarda tanı bronkoskopi ve bronkografilerle konuldu (Resim 2, 3).
Çalışmanın başlangıç dönemini kapsayan ilk 3 olgu hariç tümünde, cerrahi tedavi uygulandı. Beş servikal trakea yaralanmasında sternokleidomastoid kasın medialinde ve ona paralel longitüdinal insizyonla, diğer 2'sinde ise anterior transvers insizyonla servikal trakea ve özefaguasa yaklaşıldı. Dört olguda trakeostomi açıldı; bunların biri larinks yaralanması onarılamayacak kadar yaygın olduğu için kalıcı trakeostomi idi. Trakea ve bronş yaralanmalarında absorbe olmayan sütür müteryali (Prolene) kullanıldı ve tek tek sütürler atıldı, özefagus yaralanmalarında iki sıra sütür kullanıldı. İki olguda trakea ve özefagus yaralanmalarında iki sıra sü tür kullanıldı. İki olguda trakea ve özefagus arasına adele flebi konuldu. Yaralanmadan 48 saat sonra ameliyat edilen 18 nolu olguda ise özefagusta primer onarım yerine T-Tüp özefagostomi tercih edildi. Ana bronş yaralanmalarından biri operasyon başlangıcında geçirdiği hava embolisi ile kaybedildi. 3 olguda primer onarım uygulandı; ancak bunların birinde l ay sonra pnömonektomi yapılmak zorunda kalındı. Geç başvuran 2 ana bronş yaralanmasından birinde primer, onarım diğerinde ise pnömonektomi yapıldı. Üç lober bronş yaralanmasında ise lobektomi yapıldı.
Özefagus yaralanması ile beraber olan 7 trakea yaralanmasından ikisi medikal tedaviden yarar görmeyerek septik tablo ile kaybedildi. 24 saatten sonra başvuran ve primer onarılan trakeoözefageal yaralanmalı bir olgu ise özefagusun fistülize olması nedeniyle 3 kez operasyon geçirdi, trakea ve özefagus arasına adale flebi getirildi, ancak mediastinit tablosuyla kaybedildi, l olguda özefagokütanöz fıstül 45 günde konservatif tedaviyle kapandı. T-Tüp konan ve trakeası primer onarılan olguda özefagusta stenoz gelişti. İleri derecede özefageal stenoz gelişen bu olgu asemptomatik olduğunu belirterek bujinajı reddetti (Resim 4).
Sonuç olarak 2 trakeal yaralanma erken postoperatif dönemde, l ana bronş yaralanması anestezinin indüksiyon safhasında olmak üzere toplam 6 olgu kaybedildi (%30) (Tablo 5).
Trakeobronşiyal yaralanmalara az rastlandığı için tanı konulmasında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle zaten yüksek oranda olan morbidite ve mortalitede artışlar olmaktadır[1-9]. Penetran yaralanmalara sıklıkla servikal bölgede[1,6,7], künt travmaya bağlı yaralanmalara ise karinayı içine alan 2.5 cm'lik alanda rastlanmaktadır[2,3,4,5,10]. 11 servikal trakea yaralanma olgumuzun 10'unda (%90.9) etyoloji penetran travma idi. 6 ana bronş yaralanmasının 5'inde (%83.3) künt travma anam nezi mevcuttu ve bunların tümünde yaralanma yeri karinaya yakındı.
Trakea veya ana bronş yaralanmasında tanı koymakta hem yaralanma lokalizasyonu hem de etyolojik açıdan farklılıklar vardır. Etyoloji penetran travma, lokalizasyon servikal trakea ise genellikle tanı koymak kolaylaşmaktadır. Yaralanma yerinden hava giriş çıkışı, ciltaltı amfizeminin varlığı ve hastanın solunum güçlüğü içinde bulunması trakea yaralanmasını düşündürmektedir[1,6]. Aynı bölgede görülebilecek ilave yaralanmaların başında vasküler yaralanmaları ve özefagus yaralanmasını ön planda düşünmek gerekmektedir. Vasküler yaralanma belirtileri bariz olabilir, ancak özefagus yaralanmasının klinik bulguları genellikle yoktur[1,6,7]. Toraks bölgesinde ise künt travma etyolojisine bağlı trakeobronşiyal yaralanmalar mediastinal plevranın açılması veya açılmamasına bağlı olarak iki farklı klinik tablo göstermektedir[1,3,5,11,12,13]. Mediastinal plevral açılmayan hastalarda pnömomediastinum ve derin servikal ciltaltı amfizem olmaktadır. Genellikle bu klinik tablo hastaların ilk başvurusu esnasında gözden kaçabilmekte ve geç dönemde total atelektazi ile tanı konmaktadır[1,5,13]. Geç saptanan yaralanmalarda ise bronşun tam kesilmesi durumunda onarım yapılabilirken, stenozla iyileşen olgularda pnömonektomi kaçınılmaz olmaktadır[1,3]. Ana bronş yaralanmalı olgularımızdan ikisi geç tanı konulan olgulardı ve birinde onarım, diğerinde ise rezeksiyon gerekti. Mediastinal plevrası açılan olgularda solunum güçlüğü, pnömotoraks, hemopnömotoraks ve hafif hemoptiziye rastlanmaktadır[1,5,6,10]. Kapalı toraks dreninden masif hava kaçağının devam etmesi ve akciğerin ekspanse olmaması bronş yaralanmasını düşündürmektedir[1,4,5,6,10]. Dört ana bronş ve 3 lob bronş yaralanmasında kapalı toraks drenajının akciğeri ekspanse edememesi ve masif hava kaçağının devam etmesi, bize ana hava yolu yaralanmasını düşündürdü. Ana hava yolu yaralanması düşünülen olgularda en Önemli tanı aracı bronkoskopidir[1-7,10,11]. Ancak kanımızca penetran travmaya bağlı servikal bölge yaralanmalarında cerrahi eksplorasyon yeterli olmaktadır. Künt travmaya bağlı l servikal trakea yaralanması hariç hiçbir servikal bölge yaralanmasında bronkoskopi yapmadık. Total atelektazi ile gelen geç olgularda ise bronkoskopi mutlaka yapılmalıdır. Ayrıca bu olgularda bronkografi de yararlı olmaktadır. Birlikte özefagus yaralanması düşünülüyorsa endoskopi yapılabilir[6,7]. Ancak servikal bölge yaralanmalarında özefagoskopiye güvenmek yanıltıcı olabilmektedir[1,14]. Bu bölgede özefagografi yararlıdır. Biz 4 olgumuzda özefagografi ile tanı koyduk. Özefagus yaralanmasının varlığı 2 olguda otopsi esnasında tesbit edildi. Bir olguda ise eksplorasyon esnasında tanı konuldu.
Ana bronş yaralanmalarında anestezinin indüksiyonu esnasında olabilen hava embolisi oldukça fatal seyrektmektedir[15]. Bir olgumuzda gelişen hava embolisi toraksın derhal açılarak hilusun en bloc klemplenmesine rağmen, intraoperatif mortaliteye neden oldu. Trakea ve ana bronşların primer onarımı iyi bilinen bir konudur[1-8,10]. Birlikte özefagus yaralanması saptanırsa tedavi farklılık gösterir[1,7,14]. Özefagus ilk 24 saatten sonra primer onarımından kaçınmak gerekir. Aksi halde gelişen enfeksiyon trakeozöefageal fistüle neden olmakta, böylece hem morbidite hem de mortalite oranlan artmaktadır[1,7,14]. Bunu Önlemenin bir yolu özefagus ve trakea arasına adale flebi koymaktır. Geç saptanan özefagus yaralanmasında biz son yıllarda T-Tüp özefagostomi yapmaktayız[16]. Bazı olgularda tedavi konservatif olabilmektedir. Ancak en olumsuz sonuçlar konservatif kalınan olgularda ortaya çıkmaktadır[1,14]. Trakeoözefageal yaralanma tanısı ile konservatif tedavi uygulanan 3 olgumuzun, ikisi septik tablo ile kaybedildi. Bu olgular çalışmayı kapsayan ilk üç olguydu. Sonraki tüm olularda cerrahi tedavi uygulandı.Ana bronş yaralanması olan olgularda tercih primer onarım olmalıdır[1-10]. Bronş rekonstrüksiyonu uygulanan olgularda postoperatif bakım agresif olmazsa rezeksiyon kaçınılmaz olabilir.
Sonuç olarak trakeobronşiyal yaralanma tanısı koymak için şüpheci olunmalı,birlikte Özefagus yaralanması varsa mutlaka erken dönemde tanı konulması için gayret sarfedilmelidir. Aksi halde yüksek morbidite ve mortalite oranlan kaçınılmaz olmaktadır.
1) Hood RM: Injury to the trachea and major bronci. In
Thoracic Trauma. Hood RM, Boyd AD, Culliford AT
(ed), WB Saunders Company, Philadelphia, p. 245266,1989.
2) Hartley C, Morrit GN: Bronchial rupture secondary
to blunt chest trauma. Thorax 48:183-184,1993.
3) Symbas PN, Justiez AG, Ricketts RR: Rupture of the
airways from blunt trauma: treatment of complex injuries. Ann Thorac Surg 54:177-183,1992.
4) Hancock BJ, Wiseman NE: Tracheobronchial injuries
in children. J Pcd Surg 26(11):1316-1319,1991.
5) Amauchi W, Birolini D, Branco PD, Riviera MR; Injuries to the tracheobronchial tree in closed trauma.
Thorax 38:923-928,1983.
6) Kelly JP, Webb WR, Moulder PV, Everson C, Burch
BH, Lindsey ES: Management of airway trauma I:
Tracheobronchial injuries. Ann Thorac Surg 40
(6)551-555,1985.
7) Kelly JP, Webb WR, Moulder PV, Moustouakas NM,
Lirtzman M: Management of airway trauma II: Combined injuries of the trachea and esophagus. Ann
Thorac Surg 43(2):160-163,1987.
8) Eijgelaar A, Homan van der Heide JN: A reliable
early symptom of bronchial or tracheal rupture. Thorax 25:116,1970.
9) Hood RM: Esophageal injury: in thoracic trauma.
Hood RM, Boyd AD, Culliford AT (ed.s), Philadelphia, WB Saunders Company p. 290-322,1989.
10) Jones JS, Mavroudis C, Richardson JD, Gray LA,
Howe WR: Management of tracheobronchial disrup-
tion rcsulting from blunt trauma. Surgery 95:319-323,
1984.
11) Deslauriers J, Beaulieu M, Archambault G, LaForge J,
Bernier R: Diagnosis and long-term follow-up of
major bronchial disruption due to nonpenetrating
trauma. Ann Thorac Surg 33:32-39,1982.
12) Roxburg JC: Rupture of the tracheobronchial tree.
Thorax 42:681-688,1987.
13) Taskinen SO, Salo JA, Halttunen PEA: Tracheobronchial rupture due to blunt chest trauma. Ann Thorac
Surg 48:846-849,1989.
14) Shields TW, Vanecko RM: Trauma to the esophagus.
in General Thoracic Surgery, Shields TW (ed), 3rd
Edition, Philadclphia/London, Lea&Febiger, p. 494504,1989.