Olgu 1: 1992de inferiyor miyokard infarktüsü (Mİ) geçiren ve koroner anjiyografide ciddi iki damar hastalığı saptanması nedeniyle 2 yıl önce CABG operasyonu [LİMA-LAD ve sağ koroner artere (RCA) safen greft] yapılan 42 yaşında, erkek hasta. Ameliyattan 10 ay sonra anjinal ağrıların tekrarlaması üzerine yapılan kontrol anjiyografide safen greftte %95 oranında darlık saptandı ve iki kez perkütan transluminal koroner anjiyoplasti (PTCA) uygulandı. Ancak tekrarlayan restenoz nedeniyle reoperasyona alındı. Bundan 6 ay sonra göğüs ağrıları tekrarlayınca enstitümüzü başvuran hastada LİMAdan pulmoner artere uzanan önemli bir fistül saptanması üzerine histoakril ile embolizasyonuna karar verildi.
Olgu 2: 63 yaşında, erkek, 1992 yılında posterolateral Mİ geçirmiş ve 1994 yılında LİMALAD ve RCAya safen greft operasyonu yapıldı. Yaklaşık 6 ay sonra anjina pektoris şika-yetlerinin yeniden ortaya çıkması üzerine kontrol anjiyosunda safen greftinin tıkalı ve obtus marjinal (IM)da yeni bir lezyonolduğu ve LİMAdan büyük bir interkostal arterin dolduğu görüldü. Her iki darlığa PTCA yapıldı ve işlem sonrası perfüzyon sintigrafisinin normal bulunması nedeniyle intekostal dalın tıkanması düşünülmedi. Ancak iki ay sonra pozitif efor testi ve anjina pektoris nedeniyle başvuran hastada OMdeki restenotik lezyona redilatasyon yapıldı. İnterkostal dala coil yerleştirilmeye çalışıldı, ancak interkostal dal yaklaşık 2 mm çaplı idi, coil bu kadar küçük çaplı olmadığından başarısız olurdu. Şikayetleri devam ettiği için histoakril ile tıkanmasına karar verildi.
Olgu 3: Koroner arterden pulmoner artere açılan fistülün kapatıldığı olgu ise 30 yaşında kadın hastaydı. Enstitümüze birkaç aydan beri süren ve eforla ortaya çıkan anjina pektoris şikayetleri ile başvurdu. Talyum sintigrafisinde anterior bölgede iskemi değişiklikler saptandı. Koroner anjiyografide herhangi bir darlığa rastlanmamasına karşın LADden pulmoner artere bir fistü aracılığıyla önemli miktarda kontrast maddenin kaçtığı görülüyordu. Yakınmaların bu kaçak sebebiyle olduğu düşünülerek histoakril ve embolizasyonuna karar verildi.
Fistül olgusunda ise aynı işlemler bu kez 8F Judkins kılavuz kateter sol ön inen dal (LAD) ostiumuna yerleştirildi, 0.014 inch kılavuz tel 5F infüzyon kateteri içinde iken LADden çıkan fistül içine sokuldu, gene %5 dekstroz ile sulandırılan histoakrilin geriye taşmamasına özen gösterilerek fistül içine hızla enjekte edildi ve fistülün tıkanması sağlandı.
İki olgumuzda da çap olarak en az LİMA kadar ya da daha geniş ve uzun bir yan dal çıkıyordu ve LİMAnın akımını steal fenomenine benzer şekilde zayıflatıyordu. Mishkel ve Willinsky, yan dalların embolizasyonunun zayıflamış LİMA akımını iyileştireceğini başarıyla sonuçlanan olgu bildiriminde sunmuşlardır [7]. Literatürde bir ve üçüncü olgumuzda olduğu gibi pulmoner artere uzanan fistüllerin konjestif kalp yetersizliği (%12), miyokard infarktüsü (%4) ve subakut bakteriye endokardit (%3) gibi komplikasyonları bildirilmiştir [8].
Nadiren fistül diseksiyonu ve rüptürü, fistülün çıktığı arterin masif anevrizmatik genişlemesi, pulmoner hipertansiyon bildirilmektedir[8]. Olgu 2de interkostal daha önce coil yerleştirilmeye çalışıldı, başarılı olmadı, histoakril ile tıkandı. Her ikisinde de işlem sonrasında semptom açısından belirgin gerileme ve anjiyografik olarak LİMA-LAD greftinin çapının ve akımının arttığı kanısına varıldı. Olgu 3de LAD pulmoner arter arasındaki fistül tamamıyla tıkandı.
Koroner kalp cerrahisinde LİMA kullanımının sıklaşması nedeniyle LİMA greft akımının azalması daha sık görülebilir. Greftte, anastomoz yerinde ve anastomoze edildiği arter arasındaki fistül tamamıyla tıkandı.
Koroner kalp cerrahisinde LİMA kullanımının sıklaşması nedeniyle LİMA greft akımının azalması daha sık görülebilir. Greftte, anastomoz yerinde ve anastomoze edildiği arterde anlamlı darlık olmadığı halde bu bölgede iskemi saptanırsa LİMAdan çıkan yan dallar ya da koroner arter fistüllerinin embolizasyonu cerrahi ligasyona [9] alternatif kolay ve düşük riskli bir teknik olduğu kanısındayız.
1) Reidy JF, Anjos RT, Quershi SA, et al: Trans-
catheter embolization in the treatment of coronary
artery fistulas. J Am Coll Cardiol 1991; 18:187-92.
2) Nakhjavan FK, Koolpe HA, Bruss J, et al: Trans-
catheter coil occlusion for treatment of left internal
mammary-anterior descending artery steal phe-
nomenon. Cathet Cardiovasc Diagn 1993:28-347-50.
3) Gianturco C, Anderson JH, Wallace S: Mechanical
devices for arterial occlusion. AJR Am J Roentgenol
1975; 124(2):428-35.
4) Graeb DA, Morris DC, Ricci DR, Tyers GF: Balloon
embolization of iatrogenic aortocoronary ar-
teriovenous fistula. Cathet Cardiovasc Diagn 1990;
20:58-62.
5) Pelias AJ, Del Rossi AJ: A case of postoperative in-
ternal mammary steal. J Thorac Cardiovasc Surg
1985; 90:796.
6) Schmid C, Heublein B, Reichelt S, Borst HG: Steal
phenomenon caused by a parallel branch of the in-
ternal mamrnary artery. Ann Thorac Surg 1990;
50:463-64.
7) Mishkel GJ, Willinsky R: Combined FTCA and
microcoil embolization of a left internal mammary
artery graft. Cathet Cardiovasc Diagn 1992; 27:141-
46.