Methods: A rabbit model in which the infra renal aorta was encircled with median laparotomy and occluded for 3 hours followed by 1 hour of reperfusion was used. New Zelland white rabbits of both sex were randomised into 3 groups. Aprotinin was given 30,000 KIU as a bolus after the induction of anestesia in Group 1 (n = 12), similar volume of saline solution was used in Group 2 (n = 12). Group 3 of animals (sham group, n = 12) were anesthetized and subjected to the surgical procedures without aortic occlusion. At the end of 1 hour reperfusion, arterial blood gases were measured and the rabbits were sacrificed. The lungs were histologically examined and scored according to evidences of the injury.
Results: The average pO2 in the Group 2 was significantly lower than in the other groups (p < 0.05). No pathologic finding in lung histology was noted in the Group 3 of animals. The animals of Group 2 exhibited significantly higher lung inflammation than the animals of Group 1 (p < 0.05).
Conclusion: The results suggest that aprotinin reduces the lung injury caused by ischemia-reperfusion of the lower extremities.
Deney gruplarındaki uygulama ve cerrahi teknik
Tüm tavşanlara preoperatif dönemde kulak veninden yerleştirilen bir kateter yoluyla tek doz antibiyotik (10 mg cefazolin) ve heparin (150 U/kg) uygulandı. İşlem boyunca %0.9 NaCl (15 ml/h) ile devam edildi. İşlemler tek doz intramuskuler ketamin (50 mg/kg) anestezisi altında uygulandı. Anesteziyi takiben Grup 1de 30,000 KIU/kg aprotinin intravenöz bolus olarak verildi. Diğer gruplarda ise aynı volümde serum fizyolojik kullanıldı
Tavşanlarda abdominal aort, orta hat laparotomi ile ortaya kondu. Aort infrarenal bölgeden 2/0 monoflamen sütür ile dönüldü ve sner içine alındı, sner karın yan duvarından dışa alındı. Grup 1 ve Grup 2de iskemi, snerin 3 saat süreyle sıkılmasıyla gerçekleştirildi. Bu gruplarda sner sıkıldıktan ve aortik oklüzyon kontrol edildikten sonra abdomen kapatıldı. Grup 3de (sham grubu) ise anestezi ve diğer cerrahi işlemler uygulandı ancak aort oklüde edilmedi. Bu grup, anestezi ve operasyonun sonuçlar üzerine olası etkisinin belirlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla kullanıldı.
İşlem sırasında her 3 grupta da tavşanlar nazal maske ile 2 L/dak O2 ile spontan solunuma brakıldılar. Rektal ısı izlendi ve vücut ısısı ısıtma lambası ve petler kullanılarak 37-38 0C arasında tutuldu. Deneyde ek doz anestezi uygulanmadı ve takip şuurlu tavşanlar üzerinde sürdü. Üç saatlik iskemi periyodu sonunda sner gevşetildi. İskemi uygulanan hayvanlarda reperfüzyonun ilk 5 dakikasında 3 mEq sodyum bikarbonat infüzyonla verildi. Reperfüzyonun 60. dakikasında femoral arterden kan gazı ölçümleri yapıldı. Bu ölçümler sonrasında tavşanlara yeniden intramuskuler ketamin (50 mg/kg) uygulandı ve anestezi altında intrakardiyak formol ile sakrifiye edildiler. Her iki akciğer çıkarılarak histopatolojik incelemeye alındı.
Histolojik değerlendirme
Formalin solüsyonunda fikse (tesbit) edilip parafine gömülen örneklerden 4 mikrometrelik kesitler alındı ve rutin hematoxylin-eosin ile boyandı. Tüm örnekler deney gruplarından habersiz aynı patolog tarafından değerlendirildi. Her örnekte en az 2 farklı kesit incelendi. Akciğer hasarı kesitlerde saptanan konjestiyon, interstisyel ödem, PMN infiltrasyonu ve hava yolu hemorajilerine göre aşağıdaki skalaya uygun olarak semikantitatif olarak skorlandı [8]:
0 = Değişiklik yok
1 = Fokal, hafif değişiklikler
2 = Multifokal orta dereceli değişiklikler
3 = Multifokal belirgin değişiklikler
4 = Yaygın belirgin değişiklikler
İstatistik
Gruplarda elde edilen değerler ortalama değer ± standart sapma olarak ifade edildi. Gruplar arasında biyokimyasal parametrelerin karşılaştırılmasında Student t testi, akciğer hasarı skorlarının karşılaştırılmasında nonparametrik Mann-Whitney U testi kullanıldı ve p < 0.05 değerleri anlamlı kabul edildi.
Akciğer kesitlerinde yapılan histopatolojik değerlendirmelerde hiç bir hayvanda 3. ve 4. derecelerde hasar izlenmedi. Grup 1 ve Grup 2de saptanan akciğer skorları Tablo 2de sunulmuştur. Grup 1de tavşanların 5'inde akciğer patolojisi saptanmadı (Resim 1), 6sında ise fokal hafif değişiklikler (1. derece) izlendi (Resim 2). Grup 2de ise tavşanların büyük bir bölümünde 1. veya 2. derece (Resim 3) akciğer hasarları saptandı (p = 0.040).
Aprotinin, geniş bir yelpazede serin proteazları değişik derecelerde inhibe eder. Ayrıca, tripsin, plazmin ve nötrofil kaynaklı lizozomal elastaz ve katepsin inhibisyonuna yol açtığı in vitro olarak gösterilmiştir [13]. Aprotininin bir diğer önemli özelliği kallikrein-kinin sistemini inhibe etmesi ve inflamasyonda vasküler bütünlüğün korunmasına katkıda bulunmasıdır [10,13]. Lokal inflamasyonda önemli bir mediyatör olan bradikinin, kallikrein-kinin sisteminin aktivasyonuyla ortaya çıkmakta, vazodilatasyon ve permeabilite artışına yol açarak doku ödemine neden olmaktadır [14]. Tüm bu özellikleri nedeniyle aprotinin, 1930da keşfedilmesinden bu yana iskemi-reperfüzyon, kardiyopulmoner bypass, sepsis gibi kan proteaz kaskadlarını aktive eden klinik durumlar için çeşitli çalışmalara konu olmuştur. Aprotinin kardiyopulmoner bypass ve diğer inflamasyon durumlarında kallikrein inhibisyonu yoluyla PMN aktivasyonunu da azaltmakta ve koruyucu etki sağlamaktadır [10,15,16]. Beyin, spinal kord, miyokard, iskelet kası gibi birçok doku ve organda iskemi reperfüzyon hasarını azaltmada etkili olduğu sayısız çalışmada gösterilmiştir [17-20]. Bu çalışma, iskemi reperfüzyonunun uzak doku hasarlarının önlenmesini hedef alması bakımından aprotinin ile ilgili diğer çalışmaların bir uzantısı kabul edilebilir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar, damar cerrahisinde abdominal aortun klemplenmesi durumunda ortaya çıkabilen akciğer hasarının önlenmesinde de aprotinin kullanımının etkili olabileceğini desteklemektedir.
Tavşan abdominal aort oklüzyon modeli, alt ekstremite iskemi repefüzyonunun yol açtığı akciğer hasarının değerlendirilebilmesi, değişik ajanların koruyucu etkinliklerinin hızlı bir şekilde gözlemlenebilmesi bakımından güvenli bir yöntemdir. Bu deneyde abdominal aortanın siner içine alınması ve karın yan duvarından snerin vücut dışına çıkarılarak dışarıdan yönetilmesi, laparotominin hemen kapatılmasına ve anestezinin kısa olmasına olanak vermiştir. Anestezi ve operasyonun sonuçlar üzerine olası etkisi ise sham grubu kullanılarak değerlendirilmiş ve dışlanmıştır. Bu güne dek, alt ekstremite iskemi reperfüzyonuna bağlı gelişen akciğer hasarının deneysel modellenmesinde genellikle ratlar kullanılmıştır. Bu deneylerde akciğerlerdeki PMN aktivasyonu etkileri ve incinmenin reperfüzyonun hemen başlangıcından itibaren ilk 10 dakika içinde izlenebildiği, bununla birlikte ilk 4 saat içinde progressif olarak arttığı saptanmıştır. Bu bakımdan, bu çalışmada kullanılan 1 saatlik reperfüzyon süresi literatür ile uyumludur [8, 21]. Bu çalışmada tavşanda abdominal aort oklüzyonu modelinde kullanılan teknik daha önce Naslund ve arkadaşlarının [22] kullanmış olduğu tekniğin bir modifikasyonudur. Abdominal aortanın siner içine alınması, sinerin sıkıldıktan ve oluşan oklüzyonun kontrolünden sonra dışarı alınması snerin etkinliği konusunda ortaya çıkabilecek bir kuşkuya yer bırakmamaktadır. Bu teknik ile cerrahi insizyonun erken kapatılması ve ek anestezik madde gereksiniminin olmaması, kanımızca tavşanların bu uzun deneyi tolere edebilmelerine katkıda bulunmuştur.
Aprotinin potansiyel olarak antijenik bir ajandır ve nadir de olsa allerjik reaksiyonlara yol açabilmektedir [23]. Ayrıca postoperatif trombüs formasyonuna yol açabileceği de literatürde geniş olarak tartışılan bir konudur [13,24]. Bununla birlikte bu çalışmada böyle bir yan etkiyi destekleyen bir bulguya rastlanmamıştır. Tersine, kanımızca aprotininin olumlu etkileri bradikinin oluşumunu azaltması, aktive nötrofillerin salgıladıkları proteazların yol açtığı endotel harabiyetini önlemesi ve sonuçta daha iyi bir pulmoner mikrosirkülasyon sağlaması ile ilgilidir.
Bu çalışmada gösterilmiştir ki abdominal aortun geçici olarak klemplenmesi ve alt ekstremitenin iskemi reperfüzyonuna uğratılması akciğerlerde konjesyon, PMN infiltrasyonu ve interstisyel ödem ile karekterize bir incinmeye yol açabilmektedir ve aprotinin kullanımı bu hasarın önlenmesinde etkilidir. Ancak bu koruyucu etkinin hücresel ve biyokimyasal mekanizmalarının ilave çalışmalar ile araştırılmasının uygun olacağı görüşündeyiz.
1) Haimovici H. Metabolic complications of acute arterial
occlusions. J Cardiovasc Surg (Torino) 1979;20:349-57.
2) Anner H, Kaufman RP, Kobzik L, Valeri CR, Shepro D,
Hechtman HB. Pulmonary hypertension and
leukosequestration after lower torso ischemia. Ann Surg
1987;206:642-8.
3) Paterson IS, Klausner JM, Pugatch R, et al.
Noncardiogenic pulmonary edema after abdominal aortic
aneurysm surgery. Ann Surg 1989;209:231-6.
4) Klausner JM, Anner H, Paterson IS, et al. Lower torso
ischemia-induced lung injury is leukocyt dependent. Ann
Surg 1988;208:761-7.
5) Javadpour M, Kelly CJ, Chen G, Stokes K, Leahy A,
Bouchier-Hayes DJ. Thermotolerance induces heat shock
protein 72 expression and protects against ischaemia-
reperfusion-induced lung injury. Br J Surg 1998;85:943-6.
6) Goldman G, Welbourn R, Klausner JM, et al. Mast cells
and leukotrienes mediate neutrophil sequestration and lung
edema after remote ischemia in rodents. Surgery
1992;112:578-86.
7) Stallone RJ, Lim RC, Blaisdell FW. Pathogenesis of the
pulmonary changes folloving ischemia of the lower
extremities. Ann Thorac Surg 1969;7:539-49.
8) Tassiopoulos AK, Carlin RE, Pedoto A, et al. Role of nitric
oxide and tumor necrosis factor on lung injury caused by
ischemia-reperfusion of the lower extremities. J Vasc Surg
1997;26:647-56.
9) Groeneveld AB, Raijmakers PG, Rauwerda JA, Hack CE.
The inflammatory response to vascular surgery-associated
ischaemia and reperfusion in man: Effect on postoperative
pulmonary function. Eur J Vasc Endovasc Surg
1997;14:351-4.
10) Wachtfogel YT, Kucich U, Hack CE, Niewiarowski S,
Colman RW, Edmunds LH. Aprotinin inhibits the contact,
neutrophil, and platelet activation systems during
simulated extracorporeal perfusion. J Thorac Cardiovasc
Surg 1993;106:1-9.
11) Welbourn GR, Goldman G, Paterson IS, Valeri CR, Shepro
D, Hechtman HB. Neutrophil elastase and oxygen radicals:
Synergism in lung injury after hindlimb ischemia. Am J
Physiol 1991;260:H1852-6.
12) Tassiopoulos AK, Hakim TS, Finck CM, et al. Neutrophil
sequestration in the lung following acute aortic occlusion
starts during ischaemia and can be attenuated by tumour
necrosis factor and nitric oxide blockade. Eur J Vasc
Endovasc Surg 1998;16:36-42.
13) Verstraete M. Clinical application of inhibitors of
fibrinolysis. Drugs 1985;29:236-61.
14) Kamiya T, Katayama Y, Kashiwagi F, Terashi A. The role
of bradykinin in mediating ischemic brain edema in rats.
Stroke 1993;24:571-6.
15) Wachtfogel YT, Kucich U, Greenplate J, et al. Human
neutrophil degranulation during extracorporeal circulation.
Blood 1987;69:324-30.
16) Mietkiewski E, Lichota E, Legiecka B, Palgan E,
Staniszewski L, Pietrzak-Nowacka M. Effects of kinin,
kallikrein and its inhibitor on certain indices of cell-
mediated immunity and humoral immunityin rabbits. Acta
Physiol 1980;31:71-9.
17) Aoki M, Jonas RA, Nomura F, et al. Effects of aprotinin on
acute recovery of cerebral metabolism in piglets after
hypothermic circulatory arrest. Ann Thorac Surg
1994;58:146-53.
18) Şirin BH, Yılık L, Ortaç R, Coşkun E, Şirin H, Çelebisoy
N. Aprotinin reduces injury of the spinal cord in transient
ischemia. Eur J Cardiothorac Surg 1997;12:913-8
19) Gurevitch J, Barak J, Hochhauser E, Paz Y, Yakirevich V.
Aprotinin improves myocardial recovery after ischemia
and reperfusion. J Thorac Cardiovasc Surg
1994;108:109-18.
20) Birk-Sorensen L, Fuglsang J, Sorensen HB, et al. Aprotinin
attenuates platelet accumulation in ischaemia-reperfusion-
injured porcine skeletal muscle. Blood Coagul Fibrinolysis
1999;10:157-65.
21) Welbourn R, Goldman G, O'Riordain M, et al. Role for
tumor necrosis factor as mediator of lung injury following
lower torso ischemia. J Appl Physiol 1991;70:2645-9.
22) Naslund TC, Hollier LH, Money SR, Facundus EC,
Skenderis BS. Protecting the ischemic spinal cord during
aortic clamping. The influence of anesthetic and
hypothermia. Ann Surg 1992;215:409-15.