Discussion
Aspergillus her yerde bulunmasına rağmen, özellikle toprakta bulunmaktadır. Sporlar havayla transfer edilir ve inhalasyon yoluyla akciğer dokusuna ulaşır. İnsanda hastalık yapan tipleri aspergillus niger, aspergillus fumigatus ve aspergullis flavustur. Virulansları düşüktür, ancak immun sistemi baskılanmış olan hastalarda mortal seyretmektedir. Enfeksiyon tipleri bronkopulmoner aspergillozis (allerjik), aspergilloma (fungusun bir kavitede ploriferasyonu) ve invaziv pulmoner asperfillozisdir (İPA) (pulmoner parankim ve kan damarlarına invazyon sonucu tromboz, nekroz hemoraji ve disseminasyon). Tek başına medikal tedavisi tartışmalıdır. Kemik iliği nakli sonrası hastaların % 4-38, böbrek nakillerinden sonra % 2, karaciğer nakillerinden sonra %4.2 oranında görülmekte ve yüksek mortalite ile sonlandığı bilinmektedir. Akut lösemi veya solid organ transplantasyonu sonrası otopsi vakalarının % 20sinde tespit edilmiştir. Aspergillozis gelişmesi için risk faktörleri mevcut olup bunların başında nötropeni gelmekte ve enfeksiyonun insidansı nötropenik seyreden gün sayısı ile doğru orantılı bir şekilde artmaktadır. Otuzdört günden sonra risk oranı % 70e ulaşmaktadır [
4]. Hastalarda antibiyoterapiye cevapsız ateş, plevral yan ağrısı, nonprodüktif öksürük, nefes darlığı ve doku invazyonu gösteren hemoptizi en sık görülen semptomlardır. Hemoptizi sıklıkla masiv olup ilk atakta öldürücü olabilir. Tanıda klinik tablonun yanında radyolojik tanı çok önemli olup teleradiyografi ve özellikle BT önemli bir yer tutmaktadır. Holo bulgusu kitle benzeri infiltrasyonu veya hava kresent bulgusu kavitasyonu göstermekte olup patognomonik değildirler. Balgam kültürü veya bronkoalveolar lavaj sadece % 20 oranında tanıya yardımcı olmakta ve çoğu zaman negatif sonuç vermektedir [
5]. Halen tanıda altın standart akciğer dokusunun histolojik incelemesidir. Son zamanlarda aspergillus galaktomannan antijenine karşı serum veya idrarda tarama testi tanımlanmış, ancak kanser ilaçları alan hastalarda test yalancı pozitiflik vermektedir. Buna rağmen yüksek riskli hastalarda erken ve kolay tanının yapılmasına olanak vermekte, tedavi şeklinin hızlı bir şekilde planlanmasını sağlayabilmektedir [
6]. İnvaziv pulmoner asperfillozisin tanısı immunsupressif ilaç alanlarda zor olmakta ve tedavi gecikmektedir. Bunun sonucunda hayatı tehdit eden ciddi hemoptiziler veya kavitenin plevraya açılması sonucu ampiyem ortaya çıkabilmektedir. Klinik olarak şüphelenildiğinde tedavi hızlıca planlanmalıdır. Yapılan birçok çalışmada tek başına amfoterisin B tedavisinin % 94-100 oranında mortal seyrettiği belirtilmiştir [
2]. Amfoterisin Bnin toksik olması nedeniyle dokulara daha iyi penetre olan ve lipozomal amfoterisin B son zamanlarda kullanılmaya başlanmıştır. En sık rastlanan a. fumigatus ve a. flavus amfoterisin Bye hassas olup, diğer suşlarda da sinerjik etki için flusitozin veya rifampisin tedaviye kombine edilebilir. İnvaziv pulmoner asperfillozisli hastalarda medikal tedavi protokolü halen tam açık değildir. Medikal tedavi sonuçlarının çok mortal seyretmesi nedeniyle agressif cerrahi tedavinin medikal tedaviye eklenmesi gerektiğini savunanlar çoğunluktadır. Cerrahi tedavinin %64-100 arasında iyileşme sağladığı bildirilmiştir [
3,
7]. Cerrahi tedavi kortikosteroid alan, trombositopenisi olmayan ve rekürran aspergillozisi olmayan hastalarda düşük mortalite ve morbdite ile yapılmaktadır. Operatif mortalite %3.8-31 arasında bildirilmektedir [
7-
9]. Nötropenik olmayan hastalarda direk cerrahi tedavinin dahada başarılı olacağı savunulmaktadır. Cerrahi tedavi hemoptizisi veya kavernin pulmoner arterlere yakın olan hastalarda acil olarak yapılacağı gibi, basit aspergilloması olanlarda elektif olarak da yapılabilir. Önerilen cerrahi tedavi lobektomi, segmentektomi veya "wedge" rezeksiyonu şeklindedir [
9,
10]. Bazen pulmonektomi gerekebilir. Bilateral olması, kavernin plevral boşluğa açılmış olması, hastanın nötropenik olması ve esas hastalığın seyri mortaliteyi arttırmaktadır. Cerrahi debridman ile etkenin tamamen eradike edilememesi veya hasta direncinin düşük olması sebebiyle ameliyat öncesi ve sonrası antifungal tedavi uygulanmalıdır. Biz hastamızda apsenin toraks duvarına yakın olması ve drenajın BT eşliğinde yapılabilirliği nedeniyle cerrahi girişim düşünmedik. Her ne kadar tek başına amfoterisin B tedavisinin ölümcül seyrettiği bildirilmiş ise de, biz vakamızda intravenöz amfoterisin B tedavisi ile beraber daha az invaziv olan apsenin BT eşliğinde aspirasyonunu tercih ettik. İmmun sistemi baskılanmış olan bu tip hastalarda, başarılı sonucunu gördüğümüz bu yöntemle tedavinin daha az komplikasyona yol açabileceği ve hastaları muhtemel ikincil enfeksiyonlardan koruyabileceği düşünülebilir.