Methods: The study included 250 consecutive patients (188 males, 62 females; mean age 58.8±13.1 years; range 13 to 90 years) who underwent elective cardiac surgery. Intranasal topical mupirocin was applied to both nasal cavities twice daily from admission to the operation day. The mean length of preoperative nasal mupirocin application was 5.7±2.6 days. Nasal cultures were taken before mupirocin administration and on the second postoperative day.
Results: Preoperatively, normal flora was found in 226 patients (89.6%), S. aureus in 25 patients (10%), and Klebsiella pneumoniae in one patient (0.4%). S. aureus was isolated in one patient who had normal nasal flora preoperatively. Eradication was found unsuccessful in two patients (0.8%) with positive preoperative nasal cultures. No complications were encountered associated with mupirocin use and no S. aureus-related wound site infections were observed.
Conclusion: Nasal mupirocin application was found to be effective and safe in the eradication of nasal staphylococcus infections.
Ameliyat öncesi hazırlık. Hastalara ameliyattan önceki gece tüm vücut traşı yapıldıktan sonra %10 polivinilpirrolidon-iyot sabunlu solusyonla banyo yaptırıldı. Ameliyat masasında indüksiyondan sonra santral venöz kateterizasyon işlemi yapıldı. Toraksın ön duvarı, kasıklar ve bacakların tüm yüzeyleri %10 polivinilpirrolidon -iyot sabunla yıkandıktan sonra, %10 polivinilpirrolidon -iyot solüsyonuyla ekip dışındaki bir cerrah tarafından boyandı. Tüm hastalara nazal ısı probu takıldı ve tek kullanımlık ameliyat örtüsü kullanıldı. İnsizyon öncesi I. kuşak sefalosporinle (sefazolin, 1 gr) antibiyotik profilaksisi yapıldı. Günde 4 gr olmak üzere üç gün devam edildi. Daha sonra bir haftaya tamamlanıncaya kadar oral sefalosporin verildi.
Cerrahi uygulama. Bütün hastalar kardiyopulmoner bypass altında membran oksijenatör kullanılarak ameliyat edildi. Total sirkülatuar arrest uygulanan hastalarda 18 ºCye kadar hipotermi ve miyokard korumasında soğuk kan kardiyoplejisi uygulandı, diğer hastalarda ılımlı hipotermi (28 ºC) yapıldı. Protez olarak kullanılan kapak ve greftler antibiyotik solüsyonda (I. kuşak sefalosporin) tutulduktan sonra replase edildi. Koroner hastalarında safen çıkarımı ayrı cerrahi ekipmanla gerçekleştirildi. Sternum, hemostaz sonrası antibiyotikli solüsyonla yıkandıktan sonra, çelik telle kapatıldı. Ameliyat sonrası sternal dehisansları önlemek ve standardizasyonu sağlamak için manibriuma iki-üç adet ve korpusa dört-beş adet tel sütür kondu. Cilt, cilt altı ve periost semiabsorbable sütürlerle kapatıldı. Yara yeri steril iobanlı drep ile örtüldü. Hastaların perikard ve mediasten drenleri ameliyat sonrası birinci gün, kateterleri, idrar sondası ve varsa toraks tüpleri ikinci gün çekildi.
Yara yeri bakımı ve enfeksiyon takibi. Hastaların yara yeri pansumanları üç gün süreyle hergün yapılarak steril pet ile kapatıldı. Yara yeri akıntısı olan olgularda pansumana devam edildi ve yara yeri sürüntü örnekleri alındı. Enfeksiyon şüphelenilen olgulara enfeksiyon komitesinin önerileri altında ek antibiyotik tedavisine başlandı. Kültür antibiyogram sonucuna göre tedavisi düzenlendi. Mediastinit düşünülen olgular revizyona alınarak debridman ve yıkama yapılıp standart koşullarda kapatıldı.
Tablo 1: Hastaların demografik özellikleri
Ortalama kardiyopulmoner bypass süresi 113.7±50.8 ve X klemp süresi 64.8±29.02 dakikaydı. Hastaların 178ine aortakoroner bypass, 40ına kapak replasmanı, altısına kapak+koroner bypass ve diğerlerine çeşitli cerrahi girişimler uygulandı. Yapılan ameliyatlar Tablo 2de görülmektedir. Pompadan ayrılırken 66 hastada inotropik destek (5 mikrogram üzerinde) ve 14 hastada intraaortik balon gerekli oldu.
Tablo 2: Yapılan ameliyatların dağılımı
Ameliyat sonrası dönemde 20 (%8) hastada sternal oynama, 19 hastada (%7.6) sternumunda yara yeri akıntısı, sekiz hastada (%3.2) sternal oynama+akıntı gelişti. Sternumunda oynama saptanan hastaların dördüne (%1.4) sternal ayrılma nedeniyle revizyon uygulandı. Bunlardan ikisinde mediastinit düşünülerek revizyon uygulanmış, alınan örneklerde üreme saptanmamıştı. Bu dört hastanın risk faktörlerinde ortak özellik olarak kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) bulunuyordu. Ayrıca bu hastaların ameliyat öncesi ve sonrası alınan nazal kültürlerinde üreme saptanmadı. Revizyona alınan hastaların yara yerinden alınan sürüntü örneklerinde de üreme olmadı. Dokuz hasta (%3.6) kanama nedeniyle revizyona alındı. Dokuz hastada respiratör tedavisi uzadı. Ortalama drenaj miktarları 806.5+581.6 ml oldu. Dört hastada uzamış ventilatör tedavisi yapıldı ve trakeostomi açıldı.
Hastalarımızda açık kalp cerrahisi sonrası S. aureusa bağlı sternal yara yeri enfeksiyonu görülmedi. S. aureus dışındaki gram negatif bakterilere bağlı enfeksiyonların da görülmemesinde, rektal ısı probu yerine nazal ısı probunun kullanılmasının ameliyat masasına rektum içeriğinin bulaşmasını önlenmesi rol oynamış olabilir. Mupirosin uygulaması yalnızca nazal ısı probu kullanılan hastalar için değil tüm hastalar için de önerilir. Mupirosinin enfeksiyon oranlarını düşürmedeki kesin sonuçlarını vermek için daha geniş çalışmalar gerekse de nazal S. aureus eradikasyonunda etkili olduğu görülmektedir. Çalışmamızda hastaların yaklaşık %90nında nazal stafilokok eradikasyonu sağlanmıştır. Tünerir ve ark.nın[15] yaptığı bir çalışmada nazal S. aureus taşıyıcılığına bağlı enfeksiyon gelişimi taşıyıcı olmayanlara göre belirgin oranda fazla bulunmuş, enfeksiyon gelişenlerin hastanede kalış sürelerinin ve maliyetlerinin de arttığı gösterilmiştir.
Sternal yara yeri enfeksiyonlarını önlemede hastanın risk faktörleri ve ameliyatla ilgili etkenler de rol oynar. Diyabetik hastaların ameliyat öncesi kan şekeri regülasyonunun yapılması, KOAHlı hastaların solunum fonksiyonlarının düzeltilerek ameliyata alınması dışındaki risk faktörlerinin sternal yara yeri enfeksiyonunu belirgin ölçüde etkilemediği saptanmıştır. Bununla birlikte profilaktik intranazal antibiyotik kullanımının çoğu hastada yapılması, acil hastalara bile ameliyattan önce ilk doz verilip sonra tedaviye devam edilmesi gerektiğini destekleyen çalışmalar vardır.[16] Profilaktik intranazal mupirosin kullanımının, ameliyat sonrası oluşan sternal enfeksiyonu tedavi etme sürecinin getireceği ek morbidite ve mortaliteye artan maliyetleri de, eklediğimizde ekonomik olduğu görülmektedir.[17] Mupirosin kullanımına karşı direnç gelişimi nadir görülmektedir. Yalnızca uzun süreli tedavilerde ve etkene karşı uygun olmayan yaralarda kullanılması sonucu gelişebileceği, beş günü aşmayan tedavilerde ise böyle bir riskin olmadığını gösteren çalışmalar vardır. Bu nedenle kültürün çıkmasını beklemeden uygulanabilir. Bu durum ameliyat öncesi kültür sonucu beklemek için hazırlık süresinin uzamamasını ve hastane kaynaklı enfeksiyon riskinin azalmasını sağlar.[18]
İntranazal topikal mupirosin uygulamasının profilaktik olarak tüm hastalara uygulanabilecek, yan etkisi olmayan hastanın ameliyat sonrası mortalite ve morbiditesini olumlu yönde etkileyen, nazal stafilokok eradikasyonunda çok etkili, tedavi giderleri açısından da ekonomik bir uygulama olduğunu düşünüyoruz.