ISSN : 1301-5680
e-ISSN : 2149-8156
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery     
PULMONARY HYDATID DISEASE AND SURGICAL THERAPY
Maruf ŞANLI, Bülent TUNÇÖZGÜR, Levent ELBEYLİ
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Kliniği, GAZİANTEP

Abstract

Background: We reviewed 60 hydatid cyst cases with results of operation whom most of them were operated by cystotomy and capitonnage technique.

Methods:
Sixty patients with hydatid cyst were operated in our clinic between January 1998 and February 2000. Diagnosis was made by clinical manifestations, chest x-ray and thorax CT. After the operation we treated the patient by 10 mg/kg/day albendazole for out 6 weeks if there were no contraindications.

Results:
In five patients the hydatid cysts were bilateral, in eleven patients the cysts were multiple and in three patients the cysts were at hepatic dome localization. Fifty-five patients underwent cystotomy and capitonnage, two patients underwent lobectomy. Three patients which the cysts were at hepatic dome localization underwent cystotomy via transdiafragmatically. There were no early or late mortalities. Three patients had postoperative complication. There were no recurrences in these cases for two years.

Conclusion:
We concluded that the procedure of cystotomy and capitonnage without resection is an efficient therapy in the pulmonary hydatid cyst cases.

Echinococcus cestodu nedenli hidatik hastalık, hidatidoz veya ekinokokkozis olarakta bilinir [1]. Echinococcus granulosus, daha yaygın form olan kistik hidatik hastalığı yaparken, echinococcus multilocularis daha nadir görülen alveoler hidatik hastalığı oluşturur [1-6]. Dünyada koyun ve sığır yetiştirilen Akdeniz ülkeleri, Güney Amerika, Avustralya, Yeni Zelenda, Kanada, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da endemik olarak görülür [1,4,5,7,8].

Echinococcus granulosus; kedi, köpek gibi hayvanların intestinal sisteminde yaşar. Parazitin son halkası yumurta içerir. Feçesle atılan yumurtalar sahayı kontamine eder ve kontamine olmuş ot, su, yiyeceklerle veya köpeklerle direk temasla arakonakçı canlılara alınarak larval faz olan kist hidatik oluşur. Enfekte organın primer konakçılar tarafından yenilmesi ile siklus tamamlanır [1,3,8].

Kliniğimizde operasyon uyguladığımız 60 hidatik kist olgusunu operasyon sonuçları ile birlikte gözden geçirdik.

Methods

Ocak 1998 ile Şubat 2000 arasında kliniğimizde 60 hidatik kist olgusuna operasyon uygulandı. Olgularda tanı klinik değerlendirme, akciğer grafisi ve toraks BT ile konuldu.Ek inceleme olarak abdominal ultrasonografi tüm olgulara yapılırken, ekokardiyografi toraks BT ile şüpheli bulunan olgulara yapıldı. İki olguya median sternotomi uygulanırken diğer olgulara posterolateral torakotomi ile yaklaşımda bulunuldu. Operasyon sonrası hastalara kontrendikasyon olmadığı sürece 1.5 ay süreyle 10 mg/kg/gün albendazol tedavisi uygulandı.

Results

Olguların 31’i erkek, 29’u kadındı. Ortalama yaş 27.56 (2-62) idi. Olgularda en belirgin (% 46.6), semptom öksürük iken daha sonra sırasıyla göğüs ağrısı, hemoptizi, nefes darlığı gelmekteydi (Tablo 1).

Olguların 5’inde kist bilateral, 11 olguda multipl, 3 olguda karaciğer kubbesi lokalizasyonundaydı. En sık yerleşim yeri 24 (%42.1) olgu ile sağ akciğer alt lob idi (Tablo 2).

Olguların 29’unda kist perfore iken, 31 olguda intakttı. Kistotomi ve kapitonaj 55 olguya uygulanırken, 2 olguya lobektomi uygulandı (Tablo 3).

İki olguya median sternotomi, diğer olgulara posterolateral torakotomi kesisi ile yaklaşıldı. Operasyon sırasında kist etrafı parankim, hipertonik serum saline emdirilmiş spançlarla korunarak, kistin projekte olduğu tepeden kalın kalibrasyonlu iğne sokulup, kist sıvısı aspire edildi. Daha sonra kist açılarak germinatif membran dışarı alındı. Kist kavitesindeki bronş ağızları vikril sütürlerle kapatılarak, kavite aynı sütür materyali ile kapitone edildi. Rezeksiyon uygulanan iki olgudan birisinde kistin bulunduğu loba, lipoid pnömoni eşlik ederken diğerinde harab olmuş akciğer mevcuttu. Karaciğer kubbe hidatik kisti olan 3 olguya transdiafragmatik yolla kistotomi uygulandı. Bu olgulara karın ön duvarından çıkarılan dren yardımıyla drenaj uygulandı. Ek organ tutulumu 10 olguda karaciğer, 1 olguda beyin olarak belirlendi. Seride erken ve geç ölüm oluşmadı. Postoperatif dönemde komplikasyon gelişen 3 olgudan (%5) ikisinde uzamış hava kaçağı, diğerinde kapitonaj sütürlerinin açılması mevcuttu. Her ne kadar olgulardaki en uzun takip süresi iki yıl ise de, olguların hiçbirinde nüks saptanmadı.

Discussion

Thebesius [3] tarafından 17. yy’da tanımlanan hidatik kiste ülkemizde sıkça rastlanmaktadır. Karaciğerden sonra en yaygın yerleşim yeri olan akciğer hidatik kistleri [1,7] uzun zaman asemptomatik kalabilirler [1,2]. Kistin boyutuna, yerleşim yerine, komplike olup, olmamasına bağlı olarak hastalarda öksürük, hemoptizi, membran ekspektorasyonu, göğüs ağrısı, dispne, ateş, allerjik reaksiyonlar görülebilir [1,4,7]. Olgularımızda %46.6 oranı ile öksürük en belirgin semptomdu.

Röntgenografik bulgular genellikle diagnostiktir [9]. Casoni deri testi, Weinberg reaksiyonu ve eosinofili spesifik olmayıp, tanı için güvenilir değildir [4,7]. İntakt kist göğüs röntgenogramında radyodens bir gölge olarak görülür. Pnömoperikistik imaj ve nilüfer arazı komplike kistlerde karakteristik özelliklerdir [9,10]. Hepatik kist kalsifiye olabilen yuvarlak bir gölge şeklindedir [2]. Olgularımızda tanı klinik değerlendirme, akciğer grafisi, toraks BT ile konuldu. Pulmoner hidatik kistlerin sağ alt lob lokalizasyonunda daha sık görüldüğü ve %20 civarında bilateral olduğu bildirilmektedir [1,7]. Olgularımızda %42.1 ile en sık yerleşim yeri sağ alt lob olup, %8.7’si bilateral idi.

İntakt kistlerde rüptür, enfeksiyon riskleri nedeniyle zaman geçirilmeden operasyon uygulanmalıdır [4,6,11]. Bazı küçük kistlerde germinatif membranın ve kistik sıvının ekspektorasyonu nadiren spontan iyileşmeyi sağlayabilir [7]. Ancak parazit ölmüş olsa bile akciğerde kalan membran, rekürren enfeksiyonlar için kaynaktır [2]. Cerrahide amaç, parazitin eradikasyonu, intraoperatif rüptürün önlenmesi, rezidüel kavitenin kapatılmasıdır [2,3,8]. Enükleasyon, segmentektomi, lobektomi, wedge rezeksiyon, kistotomi, kistektomi uygulanan cerrahi yöntemlerdir [1-3]. Özellikle çocuklarda parankimin büyük bir ekspansiyon kapasitesine sahip olması nedeniyle akciğer parankimini koruyan konservatif cerrahi yöntemler önerilmektedir. Rezeksiyon için çok az endikasyon bulunduğu, genellikle bitişik dokuda ciddi hasara neden olan enfeksiyon durumunda düşünülmesi gerektiği bildirilmektedir [1-3,7]. Olgularımızın %91.6’sına uyguladığımız kistotomi ve kapitonaj prosedürü ile yeterli iyileşme elde ettik. Yalnızca iki olguya rezeksiyon gerekti. Bunlardan birinde kistin bulunduğu lobda lipoid pnömoninin saptanması, diğerinde enfekte kistin lobu harab etmesi nedeniyle rezeksiyon uygulandı. Karaciğer kubbesine yerleşmiş olan hidatik kistlerde transdiafragmatik yaklaşım pek çok yayında önerilmektedir [2,8,11]. Hepatik hidatidoz için kist kavitesine drenaj, kapatma veya obliterasyon uygulanabilir [5]. Transdiafragmatik yaklaşım uyguladığımız 3 olguda kavite içine yerleştirilen ve karın ön duvarından çıkarılan dren ile drenaj yaptık.

Burgos ve arkadaşları; [3] preoperatif olarak 7-10 gün, postoperatif olarak intakt kistlerde bir ay, rüptüre kistlerde ise 3-6 ay albendazol kullanımını önermektedirler. Olgularımızda postoperatif 1.5 ay süreyle albendazol kullanılırken, intakt kistlerde kist duvarını incelterek rüptüre neden olabileceği düşüncesiyle kullanılmadı.

Akciğer hidatik kist olgularında kistotomi ve kapitonaj prosedürü ile yeterli iyileşme elde edilebileceği, karaciğer kubbe lokalizasyonundaki kistlerde transdiafragmatik yaklaşımın uygun olduğu, postoperatif albendazol tedavisinin olgularda nüks oranını azalttığı düşüncesindeyiz.