ISSN : 1301-5680
e-ISSN : 2149-8156
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery     
An Alternative Method to the Sternotomy For Mitral Valve Replacement: Right Mini-Thoractomy
Bülent TÜNERİR, Yavuz BEŞOĞLU, Sadettin DERNEK, Turan YAVUZ, Tuğrul KURAL, Recep ASLAN
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Eskişehir

Abstract

The aim of the study was to investigate the advantages of the right mini-thoracotomy approach versus to the median sternotomy for mitral valve replacement.

The 60 consecutive patients undergoing mitral valve replacement (MVR) were included in the study. 30 of them were performed MVR via the median sternotomy and the rest was performed MVR via the right mini-thoracotomy under the cardiopulmonary bypass (CPB). There were 44 women (73.3%) and 16 men (26.6%). The mean age was 37±4.1. During the postoperative 5 days, their postoperative respiratory support requirement, drenage, temperature, analgesic and respiratory phisyotherapy repuirement were recorded.

There were 9 patients (30%) extubated within the first 6 hours in sternotomy group. 9 patients with high temperature atacks (38-39°C) were recorded. 21 patients required postoperative respiratory phisyotherapy. In this group, mean analgesic therapy requirement was 2.8±0.9 days; and postoperative mean drenage was 589±136 cc. In the right minithoracotomy group, there were 26 patients (86.7%) extubated at postoperative 6th hour and 5 patients (16.7%) with high temperature and 5 patients (16.7%) required respiratory phisyotherapy. In this group, their mean analgesic therapy requirement was 1.8±0.8 days and postoperative mean drenage was 351±63cc.

As a result, in mitral valve replacement, right minithoractomomy apporach was very cosmetic and was also superior to the sternotomy according to the postoperative respiratory support, analgesic, respiratory phisyotherapy requirment and postoperative drenage. We believe that minithoracotomy may be good alternative approach to the sternotomy for mitral valve replacement.

Kalp cerrahisinde median sternotomi en sık kullanılan kesi şeklidir. Ancak açık kalp cerrahisinin ilk yıllarında kozmetik endikasyon doğrultusunda, genç bayan hastalarda Atrial Septal Defekt tamiri için sağ torakotomi kesisi de kullanılmıştır [1]. İlk kez Lillehei ve arkadaşları sağ torakotomi kesisi ile kardiyopulmoner bypass altında mitral kapak reperasyonu yapmışlardır. Son yıllarda bu kesi özellikle reoperasyonlarda kullanılmaktadır [2].

Minimal invaziv cerrahinin kozmetik olduğu kadar bir çok potansiyel avantajları vardır, daha az travmatik ve daha az ağrılı bir yöntemdir, hastaların yoğun bakım ünitesinde ve hastahanede kalış süresini kısalttığı bildirilmektedir [3].

Bu çalışmada, mitral kapak replasmanında sağ minitorakotomi kesisinin klasik median sternotomiye göre avantajlarını ortaya koymayı amaçladık.

Methods

Ekokordiyografi ve invaziv tanı yöntemleri ile mitral kapak hastalığı tanısı konarak replasman kararı verilen 60 olgunun, ardışık sıra izlenerek 30’una median sternotomi, 30’una ise sağ minitorakotomi (SMT) kesisi yoluyla kardiyopulmoner bypass altında mitral kapak replasmanı yapıldı.

Olguların 44’ü (%73.3) kadın, 16’sı (%26.6) erkekti ve yaşları 21-50 olup, yaş ortalaması 37’idi. Olguların dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir.

Olguların yaş cins özelliklerinin dağılımı
Olguların değerlendirilmesi parametreleri ve sonuçları
SMT planlanan hastalar fentanil anestezisi altında, çift lümenli endotrakeal tüple entübe edildi. Sağ 45° anterior oblik pozisyon verildi. Submammarian bölgeden 8-10 cm’lik cilt kesisi yapılarak 4’üncü interkostal aralıktan göğüs boşluğuna girildi (Resim 1). Sağ akciğer kollabe edildi ve perikard açılıp askıya alındı, hasta heparinize edildi. Assendan aortanın kolay kanüle edilmesi için sol akciğer şişkin tutuldu. ACT 400-450 sn’e ulaştığında aorta ve bikaval kanülasyon yapıldı (Resim 2). Hasta KPB’a bağlandı ve 28°C’ye kadar soğutuldu. Aortaya kros klemp konduktan sonra St. Thomas II soğuk kristalloid kardiopleji ile myokardial koruma sağlandı. Terminal Grovdan sol atriotomi kesisi yapılarak sol atrium kavitesine ve mitral kapağa ulaşıldı. Mitral kapak rezeke edilerek yerine St. Jude Medical (Minnesota, USA), biküspit pyrolytic karbon mekanik kapakları, tek tek teflon pledgetli kapak sütürleri kullanılarak replase edildi.

Sternotomi grubunda, hastalar sırtüstü yatırılıp tek lümenli tüple entübasyon ve fentanil anestezisi uygulandı. Median sternotomi ve perikardiotomi sonrası heparinizasyon yapıldı. ACT 400-450 sn olduğunda rutin aortabikaval kanülasyon yapıldı. Kros klemp konduktan sonra sol atriotomi kesisi ile mitral kapağa ulaşılarak mitral kapak raplase edildi.

Her iki grupta da kardiyopulmoner bypass altında yapılan mitral kapak replasmanından sonra KPB sonlandırıldı. Sternum tel sutürlerle usülüne uygun kapatılırken, SMT olgularında rezorbe olan perikostal sütürlerle toraks kapatıldı. Kardiyopulmoner bypass ve toplam ameliyat süreleri kaydedildi. Postoperatif 5 gün süresince tüm olgular; respiratör desteği süresi, analjezik ihtiyacı, yüksek ateş, kanama miktarı, solunum fizyoterapisi gereksinimleri kaydedilerek elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirildi.

Results

Her iki gruptaki olguların ortalama kardiyopulmoner bypass süreleri ve ameliyat süreleri arasında istatistiksel olarak fark yoktu (p>0.05).

Sternotomi olgularını %30’u ilk (0-6) saat içinde respiratörden ayrılabildi ve ekstübasyon uygulandı. SMT olgularının %86.7’si (0-6) saatte respiratörden ayrıldı ve ekstübasyon uygulandı.

Ateş takibinde postoperatif ilk 5 gün içinde en az bir kez 38-39°C’e ulaşan ateş kayda alınmıştır. 9 (%) sternotomi olgusunda postoperatif ilk 5 gün içinde en az bir kez 38-39°C ateş olurken, SMT olgularından sadece 5’inde (%16) yüksek ateş saptandı. Sternotomi grubunun %70’inde postoperatif ilk 5 gün solunum fizyoterapisi gereksinimi olurken SMT olgularında bu oran %16.7 bulundu ve %83.3’ünde solunum fizyoterapisi gerekmedi.

Her iki grubun olgularının, tümünde ağrı kesi bölgesinde lokalizeydi. Ancak 4 (%13.3) sternotomi olgusunda postoperatif 10. güne kadar süren sırt-omuz ağrısı oldu. Postoperatif ilk 5 gün içinde hastaya uygulanan intravenöz ve / veya oral basit ve narkotik bütün analjezikler değerlendirmeye alındı. Analjeziklerin günlük dozu hastanın ihtiyacına göre belirlendi. Ağrıdan yakınmayan olgulara rutin olarak anajezik verilmedi.

26(%86.7) sternotomi olgusunda postoperatif ilk 5 gün içinde en az bir kez analjezik ihtiyacı olurken 17(%56.7) SMT olgusunda aynı şekilde analjezik ihtiyacı oldu. Sternotomi grubunda ortalama (2.8±0.9) gün analjezik kullanılırken SMT grubunda ortalama (1.8±0.8) gün analjezik kullanıldı (p=0.01).

Grupların postoperatif 1. gün içinde toplam drenaj miktarları değerlendirildi. Sternotomi grubunda %46.7 olguda drenaj miktarı 600 cc’nin üzerindeyken, SMT grubunda 600 cc’nin üzerinde drenajı olan olguya rastlanmadı (Tablo 3).

Sternotomi yapılanlarda ortalama drenajın (539±136) cc, SMT olgularında (351±63) cc olduğu gözlendi (p<0.001).

Discussion

Sağ torakotomi kalp cerrahisinin ilk yıllarından itibaren kullanılmaya başlanmış ve günümüzde de halen önemini sürdüren bir cerrahi yaklaşımdır [4]. Açık kalp cerrahisinde en sık kozmetik endikasyon doğrultusunda kullanılmaktadır. Lancester ve arkadaşları postoperatif 1. ve 5’inci aylarda kontrol edilen hastalarda median sternotomi geçirenlerin %42’sinde skarın beklediklerinden büyük olduğunu, sağ torakotomi geçiren hastaların %60’ında ise skarın beklediklerinden az olduğunu saptamışlardır [5].

Çalışmamızda hastaların büyük bölümünü, kadın ve genç yaş grubu oluşturması nedeniyle 8-10 cm’lik minimal torakotomi kesisi kullandık ve kesiye submammararian bölgeden başladık (Resim 1).

Günümüzde minimal invaziv yöntemlerle yapılan açık kalp cerrahisinda (Atrial septal defekt tamiri, aort ve mitral kapak replasmanı vb.) sıklıkla femoral arter-ven kanülasyonu uygulanmaktadır [5,6,7,8]. Bu yöntem özellikle aterosklerotik hastalarda daha sık görülebilen peroperatuar ve postoperatif komplikasyonları beraberinde getirebilir. Femoral arterde diseksiyon, arter veya vende trombüs oluşumu, anevrizma, kanama, bacak iskemisi bu komplikasyonlardandır [9,10,11]. Olgularımızın tümünde aorta ve bikaval kanülasyon yaparak femoral arter ve ven kanülasyonundan kaçındık. Bu yöntem cerrahi çalışma sahamıza ve görüntümüze engel oluşturmadı (Resim 2).

SMT kesisi yoluyla yaptığımız mitral kapak replasmanında sternotomi kesisine göre KPB süresi ve ameliyat süresi yönünden istatistiksel fark yoktu. Ancak bu yöntemin, son yıllarda postoperatif kardiyopulmoner fonksiyonlar açısından önemli olduğu kabul edilen; olguları, respiratör desteğinden erken ayırma ve ekstübasyon yönünden avantajlı olabileceğini gördük. SMT grubunun %86.7’sinde 0-6 saatte ekstübasyon uygulanırken, sternotomi olgularımızda bu, %30 gibi düşük orandadır. Uzun süren respiratör desteği ve PEEP uygulaması sternum stabilitesini bozabileceği gibi ekstübasyon sonrası ağrı ve solunum kaslarının yorgunluğu sonucu ateş, atalektazi nedeni de olabilir [12,13,14]. Bu komplikasyonları önlemek ve solunum kaslarını güçlendirmek için uzun süreli fizyoterapi gerekir. Olgularımızda respiratör süresinin kısalması ile ateş ve solunum fizyoterapisi gereksiniminin orantılı olarak azaldığını gözlemledik.

Açık kalp cerrahisinde postoperatif en çok korkulan ve ciddi komplikasyonlardan biri sternum enfeksiyonudur. Özellikle derin sternum enfeksiyonu, mediastinit oluşturarak yüksek morbidite ve mortalite nedeni olabilir [15] Preoperatif (örn. İleri yaş, osteoporoz, obesite, kronik obstrüktif pulmoner hastalık), intraoperatif (örn. Düşük kardiak output, sternumun düzgün kesilmemesi, uzamış KPB) ve postoperatif (örn. Uzamış ventilatör desteği, malnütrisyon, eksternal kardiak kompresyon) risk faktörleri sternal stabiliteyi zayıflatır [12]. Sternum revizyonlarına ihtiyaç gösterebileceği gibi enfeksiyona da zemin hazırlar. Geç dönemde diğer bir enfeksiyon nedeni de tel sütur uçlarının özellikle zayıf hastalarda cilt dışına doğru ilerlemesidir. SMT’de ise toraksın rezorbable sütur materyalleri ile kapatılması enfeksiyon riskini düşürür.

Her hasta için ağrı duyarlılığı değişir ve bunu ancak hastanın kendisi tayin eder [16]. Bu nedenle analjezik ihtiyacı hastanın isteğine göre belirlenir. Torakotomide plevral ağrının fazla olabileceği düşünülse de, Salzer ve arkadaşları [16] torakotomi sonrası olabilecek kot fraktürü, kostovertebral bileşkelerin deforme olması ve drenaj tüplerini ağrının şiddetlenmesine neden olmadığını bildirmişlerdir. Ayrıca ortaya çıkan ağrıya stabil toraks duvarı oluştururken kotları kesi hattına yaklaştırmak için konulan 4 veya 5 perikostal sütürün neden olduğunu belirtmişlerdir. Olgularımızda kesinin küçük olması nedeniyle 1 veya 2 adet perikostal sütür toraks duvarını stabileştirmemize yeterli oldu. Bunun yanısıra analjezik kullanımının da bu grupta belirgin oranda az olduğunu gözlemledik (p<0.001).

Sternotomi yapılan hastalarda torasik ligamentlerin ve kotların traksiyonuna bağlı uzun süren çok yaygın sırt ağrısı olmaktadır [2]. Çalışmamızda, 4 olguda (%13.3) postoperatif 10 güne kadar süren sırt ağrısı oldu. SMT kesisi ile Latissimus dorsi adalesini koruduğumuz için postoperatif ekstremite de ağrı ve hareket kısıtlaması olması ve hasta günlük hayatta aktivitesine kısa sürede geri döndü. Sternotomi olgularının büyük bir kısmı ise postoperatif yatış pozisyonundan, günlük aktivitesine (örn. Otomobil kullanmak, ağırlık taşımak, vs..) kadar kısıtlı hareket etmek zorunda kaldı.

Mitral kapak replasmanında sağ torakotomi kullanılması, özellikle 2’inci ve 3’üncü reoperasyonlarda, resternotomi ve cerrahi preparasyon anında meydana gelebilecek riskli kanamalardan kaçınmak için tercih edilmektedir [17]. Reoperatif mitral cerrahisinde sternotomi sonucu kalp, büyük damarlar ve koroner arterler yararlanabilir [18]. Primer operasyonlarda da sternotomide periost ve kemik iliğinin stabilitesinin bozulması sonucu postoperatif kanama miktarı fazla olabilir [19]. Çalışmamızda her iki grup arasında postoperatif kanama miktarı yönünden önemli fark kaydettik. Sternotomi grubunda ortalama (539±136) cc drenaj olurken SMT olgularında (351±63) cc. gözlendi (p<0.001).

Sonuç olarak, mitral kapak cerrahisinde SMT kesisi kozmetik açıdan değerli olduğu kadar postoperatif oluşabilecek komplikasyonları, gereksiz ilaç kullanımını (analezik, antibiyotik), kan transfüzyonunun, respiratör desteği süresini minimuma indirmesi, yoğun bakım ekibinin iş yükünü azaltması, maliyeti düşürmesi hastanın daha rahat postoperatif dönem geçirmesi yönünden de klasik sternotomiye alternatif bir yöntem olduğu kanısındayız.

References

1) Kirklin JW, Barret-Boyes BG. Atrial septal defect and partial anomalous pulmonary venous connection. Cardiac Surgery, New York, 1986: 463.

2) Navia JL, Cosgrove DM. Minimally Invasive Mitral Valve Operations. Ann Thorac Surg 1996; 62: 1542-4.

3) Cosgrove DM, Sabik JF. Minimally Invasive Approach for Aortic Valve Operations. Ann Thorac Surg 1996; 62: 596-7.

4) Rosengart TK, Stark JF. Repair of Atrial Septal Defect through a right thoracotomy. Ann Thorac Surg 1993; 5: 1138-40.

5) Lancaster LL, Mavroudis C, Rees AH. Surgical Approach to Atrial Septal Defect in Female Right thoracotomy versus sternotomy. The American Surgeon 1990; 218-221.

6) Schwartz DS, Ribakove GH, Grossi EA. Minimally invasive mitral valve replacement: Port-Access technique, feasibility, and myocardial functional preservation. J Thorac Cardiovasc Surg 1997; 113: 1022-31.

7) Grinda JM, Folliguet TA, Dervanian P. Right Anterolateral Thoracotomy for Repair of Atrial Septal Defect. Ann Thorac Surg 1996; 62: 175-8.

8) Benetti FJ, Rizzardi JL, Pire L. Mitral Valve Replacement Under Video Assistance Through a Minithoracotomy. Ann Thorac Surg 1997; 63: 1150-2.

9) Cohn LH, Adams DH, CouperGS. Minimally invasive cardiac valve surgery improves patient satisfaciton while reducing costs of cardiac valve replacement and repair. Ann-Surg 1994 Oct; 226 (4): 42-6.

10) Bichell DP, Balaguer JM, Aranki SF. Axiiloaxillary cardiopulmonary bypass: a practical alternative to femorofemoral bypass. Ann Thorac Surg 1997 Sep; 64(3): 702-5.

11) Vander Salm TJ. Prevention of lower extremity ischemia during cardiopulmonary bypass via femoral cannulation. Ann Thorac Surg 1997 Jan; 63(1): 251-2.

12) Murray KD, Pasque MK. Routine sternal closure using six overlapping Figure-of-8 wires. Ann Thorac Surg 1997; 64: 1852-4.

13) Esteban A, Alia I, Gordo F. Extubation outcome after spontaneous breathing trials with T-tube or pressure support ventilation. Am J Respir Crif Care Med. 1997, Vol 156. pp. 549-465.

14) Dimarco Af, Romaniuk JR, Kowalski KE. Efficacy of Combined Inspiratory intercostal and expiratory muscles pacing to maintain artificial ventilation. Am J Respir Crit Care Med 1997; Vol. 156. pp. 122-126.

15) Kluytmans JAJW, Mouton JW, lizerman EPF. Nasal Carriage of staphylococcus aureus as a Major Risk Factor for wound Infections after Cardiac Surgery. The Journal of Infections Diseases 1995; 171: 216-9.

16) Salzer GM, Klingler P, Klingler A. Pain Treatment after thoracotomy: Is it a special Problem? Ann Thorac Surg 1997; 63: 1411-4.

17) Tribble CG, Killenger WA, Harman PK et al. Anterolateral thoracotomy as an alternative to repaet median sternotomy for replacement of mitral valve. Ann Thorac Surg 1987; 43:380-2.

18) Uppal R, Wolfe WG, Lowe JE. Right thoracotomy for reoparative right coronary bypass procedures. Ann Thorac Surg 1994; 57: 123-5.

19) Braxton JH, Higgins RS, Schwann TA. Reoperative mitral valve surgery via right thoracotomy: decreased blood loss and improved hemodynamics J Heart Valve Dis. 1996 Mar; 5(2): 169-73.