ISSN : 1301-5680
e-ISSN : 2149-8156
Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery     
Short-term Follow up Results of 155 Consecutie Coronary Bypass Graft Cases in İzmir Atatürk , State Hospital Cardiovascular Department
Rahmi ZEYBEK, B. Hayrettin ŞİRİN, Öcal BERKAN, Oya BATTALI, Mansur ŞAĞBAN, *Nagehan KARAHAN
İzmir Atatürk Devlet Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği
*İzmir Atatürk Devlet Hastanesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kliniği

Abstract

Preoperative and early postoperative clinical findings and the operation technique was evaluated and 14 months (4-18 months) follow-up results presented in the 155 coronary artery bypass cases operated consecutivcly in Cardiovascular Clinic of İzmir Atatürk State Hospital between 1991 and 1994.

Average age was 61.3 (35-76) in 130 male and 25 female patients and ejection fraction (EF) was 38.6%±10.3. BYpass procedure was performed to left anterior descending artery (LAD) in 96%, right coonary artery (RC) in 71% and circumflex artery (Cx) system in 76% cases and the average bypass number per patient was 2.98±1. Endarterectomy procedure was performed in 30 patients (19.4%), RC in 14 cases, LAD in 8 cases, RC+LAD in 5 cases, RC+LAD+Cx in 2 cases and LAD+Cx in l case. Aneurismectomy procedures performed for apical aneurysm in 17 cases (11%). Valvular replacement was performed in 10 patients, 4 of them were mitral, other 6 were aortic valve. Key annuloplasty technique was applied in 2 patients with mitral insufficiency. Four patients required intraaortic ballon pump support. Early postoperative mortality was higher in the patients who underwent valvular and/or endarterectomy procedures and the average hospital mortality was 6.4% in all cases. Three patients died suddenly in the postoperative follow-up period and totally mortality of 14 months follow-up period was 8.4%.

Koroner arter cerrahisi, açık kalp cerrahisi yapılan kliniklerin hemen hemen hepsinde, halen uygulanan operasyonların en başında gelmekle birlikte, uygulamada gerek medikasyon, gerekse operasyon tekniğinde gözetilen prensipler açısından birçok farklılıklar göstermektedir[1,2]. Bu çalışmada, İzmir Atatürk Devlet Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniği'nde, 1991-1994 yılları arasında ardarda opere edilen 155 koroner bypass (CABG) olgusu, olguların genel özellikleri, uygulanan operasyon tekniği, perioperatif bulgular ve ortalama 14 aylık (4-38) takip sonuçları açısından değerlendirilerek sunulmuştur.

Methods

155 koroner CABG olgusunun preoperatif klinik ve anjiografik bulguları retrospektif olarak değerlendirildi. İzole CABG olguları, kapak cerrahisi uygulanan olgular, sol ventrikül (LV) anevrizması olan olgular ve endarterektomi uygulanan olgularda mortalite belirlendi. İstatistiki değerlendirmelerde Fisher'in kesin ki kare testi kullanıldı.

Olguların preoperatif dönem klinik ve anjiografik özellikleri tablo l ve tablo 2'de gösterilmiştir. Olgularda sistolik arter basıncının 160 mmHg'dan veya diyastolik arter basıncının 110 mmHg'dan fazla olması, hipertansiyon olarak kabul edildi. Ölçülen kan total kollesterol ve/veya trigliserid düzeyinin 250 mg/dl'i geçmesi koroner ateroskleroz için risk faktörü sayıldı[3,4,5]. Geçirilmiş miyokard infarktüsü tanısı, hastadan elde edilen elektrokardiyografide saptanan patolojik Q dalgalan veya yatarak tedavi gördüğü kliniklerce ST, T değişiklikleri ve karekteristik enzim yükselmeleriyle yapılan tespit epikrizlerine dayandırılmıştır. Prekordiyal ve lateral infarktüs lokalizasyonları anterior miyokard infarktüsü; inferior, posterior, inferoposterior ve inferolatcral lokalizasyonlar, inferior miyokard infarktüsü olarak adlandırılmıştır[6].

Cerrahi Teknik
Operasyonlarda sol ön inen koroner arter (LAD) ve revaskülarizasyonunda sol internal mammarian arter (LİMA) ve diagonal, sirkumfleks (Cx), sağ koroner (RC) sistem by pass'larında safen ven grefti kullanıldı. Standard median sternotomi ertesinde heparin verilmesi öncesinde LİMA, 6. kot düzeyinden başlayarak cerrahi klip ve elektrokoter yardımıyla pediküllü olarak disseke edildi. Pedikül distali ayrılarak bağlandı. Papaverin solüsyonunun (0.1 mg/ml) pedikül üzerine enjekte edilmesi ertesinde LİMA akımı değerlendirildi ve LİMA papaverinli tampona sarıldı. Daha sonra perikard açılarak klasik kardiyopulmoner bypass gerçekleştirildi. Operasyonlar buble oksijenatör ve pulsatil akımlı pompa eşliğinde, orta dereceli (28-32°C) sistemik hipotermi altında gerçekleştirildi. Venöz kanülasyonda mitral kapak girişimi yapılan olgular dışında sağ atrial appendiks yoluyla sağ atrium ve inferior vena kavaya uzanan 36 no tek venöz kanül kullanıldı. Myokard korunmasında başlangıçta 20 mEq/L ve idamelerde 10 mEq/L potasyum içeren soğuk kan kardiyoplejisi ve +4 derecelik ringer laktatla intermittand topikal irrigasyon kullanıldı. Kardiyoplejik mayi, başlangıçta 10 ml/kg ve izleyen 20 dakikalık aralarla antegrad olarak aort kökünden verildi. Distal anastomozlar 7-0 polipropilen, proksimal aorto koroner safen ven anastomozları ise 6-0 polipropilen sütür materyalleri ile devamlı sütür tekniğiyle yapıldı. Sequential anastomozlarda sağ ve sol koroner arter sistemleri ayrı ayrı değerlendirildi. Uygulanan her safen ven distal anastomozu ertesinde safen ven yoluyla koroner arterlere yaklaşık 20 ml (0.1 mg/ml) papaverin solüsyonu injekte edilerek distal vasküler yatakta spazmın çözülmesi amaçlandı. LIMA-LAD anastomozlarında LİMA 180 derecede çevrilerek plevral ve endotorasik fasia anastomoz hattından uzaklaştırıldı. Proksimal anastomozlar aort köküne uygulanan side klemp ile ısıtma sırasında gerçekleştirildi. Olgularda ortalama kros klemp zamanı 56±15 dakika total kardiyopulmoner bypass zamanı 73+13 dakikadır.

Results

Olguların %96.7'sinde LAD'ye, %71'inde RC'e ve %73'inde Cx sistemine bypass uygulandı. Olgularda uygulanan bypass sayısı ve sahası tablo 3'de gösterilmiştir.

LAD'e bypass uygulanan 150 olgunun 143'ünde LİMA kullanıldı. Ondört olguda RC'e, 8 olguda LAD'e, 5 olguda RC+LAD'e, 2 olguda RC+LAD+Cx sistemine, l olguda LAD+Cx sistemine olmak üzere toplam 30 olguda açık endarterektomi uygulandı.

Her olguya operasyon sabahından başlanarak 4 gün süreyle IV 3. Kuşak sefalosporin ve IM aminoglikozid kombinasyonu verildi. Bir olguda preoperatif dönemden başlatılmak üzere toplam 4 olguda IABP desteği kullanıldı. Bu olgulardan birinde postoperatif dönemde parapleji gelişti. Postoperatif dönemde 2 olguda safen lojunda yara infeksiyonu izlendi. Bir olguda mediastinit görüldü. Erken postoperatif dönemde gastrointestinal kanama izlenen 3 olgu konservatif olarak tedavi edildi. LAD ve RC arterlerine endarterektomi ve ikili bypass uygulanan bir olguda erken postoperatif dönemde inferior MI geliştiği izlendi. İki olguda serebral infarktüsü izlendi (Tablo 4). Kapak girişimi yapılan olgularda ve endarterektomi uygulanmış olan olgularda daha yüksek olmak üzere (p<0.05) olgularda toplam hastane mortalitesi %6,4 olarak izlendi (Tablo 5). Olguların %69.9'u yoğun bakımda 2 gün kalmış, %3.2'sinde ise bu süre 5 günü aşmıştır. Olguların %81.3'ünde hastanede kalış süresi operasyon dahil olmak üzere 13 günün altında olmuştur.


Bütün olgularda postoperatif birinci günden başlanarak asetil sahsilik asit 300 mg+dipiridamol 3x70 mg kullanıldı. Ortalama 14 aylık takipte 2 izole CABG ve l CABG+LV anevrizmektomi uygulanmış olgunun hastane dışında ani ölümüle kaybedildiği öğrenildi. Toplam mortalite %8.4 olarak belirlendi.

Discussion

LAD koroner artere bypass grefti olarak internal mammarian arterin, safen ven grefti kullanımına üstünlüğü birçok çalışmada kesin olarak gösterilmiştir[7,8,9,10]. Yakın geçmişe dek özellikle genç ve ventrikül fonksiyonu kötü olgularda da operatif mortaliteyi yükseltmediği ve reoperasyon riskini azalttığı ortaya konmuştur[11,12]. Bizim olgularımızda da yaş ortalaması 60'ın üstünde (61.3,35-76) olup, ortalama EF %40'ın altındadır (38.6+-10.3).

Bilateral kompleks IMA prosedürleri deneyimli kliniklerce düşük morbidite ve mortaliteyle uygulanmakta ve önerilmekte ise de, 1) Kanama nedeniyle erken reoperasyon riskinin bu grupta biraz daha yüksek olması, 2) Postoperatif kan kaybının daha fazla olabilmesi, 3) Postoperatif solunum yetmezliğinin bu grupta daha sık rastlanması ve 4) Bilateral IMA kullanımının sternal yara enfeksiyonu ve mediastinite predispozisyon hazırlaması konuları tartışmalıdır[1,13,14,15]. Gerçekte, operasyon sırasında ototransfüzyon tekniklerinin kullanılmasıyla ve uygun cerrahi teknikle postoperatif kanama ve solunum yetmezliği komplikasyonları tam olarak önlenebilir. Öte yandan multipl IMA işlemleri safen veniyle karşılaştırıldığında daha fazla teknik ve zaman gerektirir. Böylece uzamış operasyon süresi komplikasyon, morbidite ve mortalitenin yükselmesine zemin hazırlar. Sonuç olarak bilateral IMA kullanımı kanımızca, cerrahın istek ve deneyimine, ayrıca klinik ortamının sağladığı olanak ve getirdiği risklere göre seçilecek bir tercihtir. Arteryel revaskülarizasyonda sağ gastroepiploik arter, inferior mesenterik arter ve inferior epigastrik arter kullanımlarının ise şu anda orta ve uzun vadeli sonuçlan bilinmemektedir[2]. Halen kliniğimizdeki uygulama, dünyada da en yaygın şekilde uygulanmakta olduğu gibi, LAD koroner arter revaskülarizasyonunda rutin olarak LIMA'nın kullanılmasıdır. Ayrıca LIMA-LAD anastomozlarında, greft kenar düzenini kötü etkileme ve stenoza yol açma olasılığı nedeniyle sequential anastomozlardan kaçınmaktayız.

Koroner arterlerde geniş endarterektomilerin erken dönemde tromboz ve infarktüs riskini artırdığı, operatif mortaliteyi yükselttiği bilinmektedir ve özellikle sol koroner arter sisteminde endarterektomiden kaçınılmalıdır[16]. Ancak kliniğimizde %19.4 olguda arterin tama yakın tıkalı olması ve anastomoza uygun distal branş olmaması nedeniyle çeşitli koroner arterlere endarterektomi yapılmak zorunda kalınmıştır. Operatif mortalite bu grupta daha yüksektir.

Aterosklerotik koroner arter hastalığında koroner iskemiye yol açan bir diğer komponent koroner spazmdır ve birçok ateromatöz koroner arter hastasında spazm tabloya eşlik eder[17]. Koroner arter cerrahisi sırasında da tromboxane ve kateşolamin düzeyinin yükselmesi koroner arter spazmına predispozisyon yaratır[17,18]. Özellikle preoperatif dönemde istirahatte anginası olan hastalarda daha yüksek olmak üzere, koroner arter cerrahisi uygulanan olgularda erken postoperatif dönemde çeşitli derecelerde koroner spazm geliştiği gösterilmiştir[19]. Aynca postoperatif dönemde yapılan kateşolamin, özellikle dopamin infüzyonlarının koroner arter spazmına yol açabildiği bilinmektedir[17]. Koroner arter cerrahisi ertesinde ortaya çıkabilen koroner spazm perioperatif morbidite ve mortaliteyi etkileyen en önemli etkenlerden biridir ve tedavi edilmelidir. Literatürde bu amaçla kardiyoplejik mayi içinde vazodilatatör ajan kullanımı bildirilmiştir[20,21]. Biz olgularımızda operasyon sırasında her distal anastomoz ertesinde safen ven yoluyla koroner arter distaline papaverin solüsyonu (0.1 mg/ml) enjekte ediyoruz ve perioperatif spazmın önlenmesinde yararlı olduğu kanaatindeyiz. Olgularımız içinde RC ve LAD koroner artere geniş endarterektomi uygulanan bir olgu dışında perioperatif MI ile karşılaştırılmamıştır.

Sonuç olarak İzmir Atatürk Devlet Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Kliniği açık kalp ve koroner arter cerrahisinde yeni bir kliniktir. Bununla birlikte hasta popülasyonu da gözönüne alındığında koroner arter cerrahisi, düşük mortalite ve morbidite ile uygulanabilmektedir.

References

Rankin S, Smith R: Surgical management of coronary artery disease. Sabiston DC, Spencer FC; Surgery of The Chest, Philadelphia, WB Saunders Company p. 1707,1990.

2) Kirklin JW, Barrat-Boyes BG: Cardiac Surgery, New York, Churchil Livingstone Inc p. 285,1993.

3) Fredrick L Dunn, Pamela B Morris: Dietary and pharmacologic management of atheroscierosis. Sabiston DC, SPencer FC; Surgery of The Chest, Philadelphia, WB Saunders Company p. 1838,1990.

4) Tamuğur E, Özer AM: Korener arter hastalığı tanısı ve erken tanısında Lipoprotein (a)'nın yeri. T Klin Kardiyoloji 3:76-80,1990.

5)

6) Sintek CF, Pfeffer TA, Khonsari S: Surgical revascularization after acute myocardial infarction. J Thorac Cardiovasc Surg 107:1317-22,1994.

7) Lytle BW, Loop FD, Thurer RL, Groves LK, Taylor PC, Cosgrove DM: Isolated Icft anterior descending coronary athcrosclerosis: Long term comparison of internal mammary artery and venous autografts. Circulation 61:869-74,1980.

8) Boylan MJ, Lytle BW, Loop FD, et al: Surgical treatment of isolated left anterior descending coronary stenosis: Comparison of left internal mammary artery and venous autograft at 18 to 20 years of follow- up. J Thorac Cardiovasc Surg 107:657-62,1994.

9) Barner H, Swartz MT, Mudd JG, Tyras DH: Late patency of the internal mammary artery as coronary bypass conduit. Ann Thorac Surg 34:407-12,1982.

10) Zeff RH, Kongtahworn C, Iannone LA, et al: Internal mammary artery versus saphenous vein graft to the left anterior descending coronary artery: Prospective randomized study study with 10 year follow-up. Ann Thorac Surg 45:533-9,1988.

11) Lytle BW, McElroy D, McCarthy P, et al: Influence of arterial coronary bypass grafts on the mortality in coronary reoperations. J Thorac Cardiovasc Surg 107:675-83,1994.

12) Mavitaş B, Yamak B, Sarıtaş A, et al: 60 yaş üzerindeki 1004 hastaya uygulanan koroner bypass cerrahisinin sonuçlan. T Klin Kardiyoloji 6:164-8, 1993.

13) Grandjean JG, Boonstra PVV, Heyer P, Ebels T: Arterial revascularization with the right gastroepiploic artery and internal mammary arteries in 300 patients. J Thorac Cardiovasc Surg 107:1309-16,1994.

14) Breyen RH, Mills SA, Hudspeth AS, et al: A prospective study of sternal wound complications. Ann Thorac Surg 37:412-7,1984.

15) Cosgrove DM, Loop FD, Lytle BW, et al: Does mammary artery grafting increase surgical risk? Circulation 72 (Suppl 2): 170-6,1985.

16) Reul GJ: Revascularization of the ischemic myocardium. Cooley DA; Techniques in Cardiac Surgery, Philadelphia, WB Saunders Company p. 221,1984.

17) James E Love: Prinzmetal's Variant angına and Other sendromes associated with coronary artery spasm. İn Surgery of The Chest, 5th edition, Volume 2, David C Sabistan, Frank C Spencer (Eds), WB Saunders Company p. 1725,1990.

18) He GW, Buxton BF, Rosenfelt FL, Angus JA, Tatoulis J; Pharmacologic dilatation of the internal mammary artery during coronary bypass grafting. J Thorac Cardiovasc Surg 107:1440-7,1994.

19) Lemmer JH, Kirsh MM: Coronary artery spasm following coronary artery surgery. Ann Thorac Surg 46:108-14,1988.

20) Hines GL, Wehbe W, Mele V: Papaverine hydrocloride as an adjunc to asanguinous cardioplegia; is it beneficial? J Cardiovasc Surg 26:196-202,1985.

21) Sgoloff S, Keats AS, Cooley DA, et al: Addition of papaverine tocardioplegia does not reduce myocardial necrosis. Ann Thorac Surg 42:60-5,1986.

Viewed : 12766
Downloaded : 2634